Beğenme / Beğenmeme Sorunsalı.

Cem Özer in bir lafı vardı -"Omletten anlamak için yumurta olmak gerekmez" diye. Şunu anlamakta zorlanıyorum; çeşitli alanlarda olumsuz fikrinizi beyan ettiğnizde bu kişi ya da topluluk eğer popülariteye sahip geniş kitleler tarafından takip edilen; yazar, müzisyen, şarkıcı vb... ise hayranları da olabilir, sözleriniz üzerinde kendini tatmin etme fırsatı olarak görecek kişiler de olabilir. Anında aşağılama, küçük görme hatta hakaret kampanyası ile karşılaşıyorsunuz.

Çok basitinden; bir filmi beğenmediğinizi beyan ediyorsunuz Adam çıkıyor; -"yönetmenliğin ne olduğunu bilmeden eleştirmeye hakkın yok, önce ne yaptığını göster sonra konuş." diyor. Bir gitaristi eleştiriyorsunuz; -"sen önce onun kadar ünlü ol sonra konuş" Hakaretler, aşağılamalar....
Bu mantıkla gideceksek eğer beğenmemek için aynı düzeye sahip olmak gerekiyorsa; Beğenmek için de aynısı hatta daha fazlası gerekmezmi? :) Eğer yönetmen değilseniz ve yeteri kadar ünlü değilseniz orada yapılan işin ne derece iyi olduğunu da bilmiyorsunuz demektir.

Pink Floyd hayranıyım. Grubun her albümünü, her üyesinin solo albümlerini, albümleri kaydeden prodüktörlerin ses teknisyenlerinin yaptıkları diğer farklı projeleri dahi takip edercesine hemde. Gilmour un gitar tonu derseniz; kendim tabiki iyi bir gitarist değilim, vasatın da altındayım, ama çok iyi bir dinleyiciyim. Hoşuma gitmiyor uzayan kompessli delaylar, vıcık gıcık sesler... Örnek vermem gerekirse; "Wish you were here, Dark side.. " harici, Final Cut ve sonrasındaki albümlere oranla "Roger waters " ın "The pros and cons of hitc hiking" albümündeki "Eric clapton" un çaldığı gitarların ve gitar tonundaki lezzetin ve kompozisyonun daha iyi olduğunu düşünürüm. Bunu nerede söylesem; karşımdakinin önce bir gözü üstündeki kaş kalkıyor, kafa hafifçe arkaya doğru açı yapıyor, küçümser ifadeler, giydirmeler başlıyor...

Geçenlerde Youtube kanalında ülkemizde çok ünlü bir davulcunun, bir popçu ile konserindeki performansıdaki elbette ki yeteneği-kariyeri tartışılmaz. Ancak yaptığı herşeyin doğru olduğu anlamına da gelmez. Sahneyi egzersiz alanına çevirerek öne çıkma gayreti ile solisti, orkestradaki diğer üyeleri görmezden gelmesi ile bir yorum yapmıştım. Bu kişinin kendisi yazdığı yorumla eleştiriye tahamülsüslüğünü, eleştiriyi değil eleştireni küçümsediğini gösterdiği gibi, hayranlarının da hakareti ve aşağılamalarına maruz kadım. Hatta faceboktan beni ekleyen bana bağdeler dizen üyeler ile de uğraşmaktayım. ( davulcunun kim olduğunu yazmayacağım, hayranları çoktur, burada da bir tartışma ortamına girmeyelim )

Eleştiriden yoksun olmak, gerekiz poh-pohlamak Ülkemizde Müziğin, sanatın gelişmemesinin en büyük nedenlerinden biri diye düşünüyorum. Herşey sayılarla, satışla, beğeni ile ölçülüyorsa bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatçılar Serdar Ortaç, Demet Akalın, vb.. midir?
 
Son düzenleme:
Bizim memleketin koyunu bile başka baktığından dolayı takılmamak lazım. Gelişmemiş kişiliklerle alakalı tamamen.
Pink Floyd ben genel olarak sevmem mesela. Gilmour harika bir gitarist olabilir, dünyayı sallamış olabilirler falan ama tarz bana hitap etmedikçe yapacak bir şey yok.
Ya da Clapton. Belki de gelmiş geçmiş en iyi gitaristtir, şarkıları da çok güzeldir ama sözlerinin neredeyse tümünün aşk üzerine olmasını eleştiririm. O kısmını beğenmem yaptığı işin.
Sen aşksız yaz da seninkini görelim diyen adama da güler geçerim. Her insanın dünyaya farklı gözle baktığını ve herkesin farklı beğenileri olduğunu fark edememiş, gelişememiş insan tepkileri bunlar.
 
Ki bunu geçtim, apayrı bir versiyonu var. Cidden sinir bozucu.
O işle akademik seviyede ilgilenen insanın seni aşağılaması. Sinema televizyon okuyan adam ben Von Trier seviyorum, Noe süper yönetmen, Wes apayrı dediğimde "sen kimsin de bu yönetmenleri beğeneceksin lan cahil" diyen gözlerle bakıyor mesela.
Ona ait çünkü sinema, okula gidiyor adam.
Ben de Almanca okuyorum, yasaklayacağım Almanca konuşmayı ülkede. Kimsiniz de benim gibi okulunu okuyan adam dururken Almanca konuşacaksınız!
:nailbiting:
 
Cem Özer in bir lafı vardı -"Omletten anlamak için yumurta olmak gerekmez" diye. Şunu anlamakta zorlanıyorum; çeşitli alanlarda olumsuz fikrinizi beyan ettiğnizde bu kişi ya da topluluk eğer popülariteye sahip geniş kitleler tarafından takip edilen; yazar, müzisyen, şarkıcı vb... ise hayranları da olabilir, sözleriniz üzerinde kendini tatmin etme fırsatı olarak görecek kişiler de olabilir. Anında aşağılama, küçük görme hatta hakaret kampanyası ile karşılaşıyorsunuz.

Çok basitinden; bir filmi beğenmediğinizi beyan ediyorsunuz Adam çıkıyor; -"yönetmenliğin ne olduğunu bilmeden eleştirmeye hakkın yok, önce ne yaptığını göster sonra konuş." diyor. Bir gitaristi eleştiriyorsunuz; -"sen önce onun kadar ünlü ol sonra konuş" Hakaretler, aşağılamalar....
Bu mantıkla gideceksek eğer beğenmemek için aynı düzeye sahip olmak gerekiyorsa; Beğenmek için de aynısı hatta daha fazlası gerekmezmi? :) Eğer yönetmen değilseniz ve yeteri kadar ünlü değilseniz orada yapılan işin ne derece iyi olduğunu da bilmiyorsunuz demektir.

Pink Floyd hayranıyım. Grubun her albümünü, her üyesinin solo albümlerini, albümleri kaydeden prodüktörlerin ses teknisyenlerinin yaptıkları diğer farklı projeleri dahi takip edercesine hemde. Gilmour un gitar tonu derseniz; kendim tabiki iyi bir gitarist değilim, vasatın da altındayım, ama çok iyi bir dinleyiciyim. Hoşuma gitmiyor uzayan kompessli delaylar, vıcık gıcık sesler... Örnek vermem gerekirse; "Wish you were here, Dark side.. " harici, Final Cut ve sonrasındaki albümlere oranla "Roger waters " ın "The pros and cons of hitc hiking" albümündeki "Eric clapton" un çaldığı gitarların ve gitar tonundaki lezzetin ve kompozisyonun daha iyi olduğunu düşünürüm. Bunu nerede söylesem; karşımdakinin önce bir gözü üstündeki kaş kalkıyor, kafa hafifçe arkaya doğru açı yapıyor, küçümser ifadeler, giydirmeler başlıyor...

Geçenlerde Youtube kanalında ülkemizde çok ünlü bir davulcunun, bir popçu ile konserindeki performansıdaki elbette ki yeteneği-kariyeri tartışılmaz. Ancak yaptığı herşeyin doğru olduğu anlamına da gelmez. Sahneyi egzersiz alanına çevirerek öne çıkma gayreti ile solisti, orkestradaki diğer üyeleri görmezden gelmesi ile bir yorum yapmıştım. Bu kişinin kendisi yazdığı yorumla eleştiriye tahamülsüslüğünü, eleştiriyi değil eleştireni küçümsediğini gösterdiği gibi, hayranlarının da hakareti ve aşağılamalarına maruz kadım. Hatta faceboktan beni ekleyen bana bağdeler dizen üyeler ile de uğraşmaktayım. ( davulcunun kim olduğunu yazmayacağım, hayranları çoktur, burada da bir tartışma ortamına girmeyelim )

Eleştiriden yoksun olmak, gerekiz poh-pohlamak Ülkemizde Müziğin, sanatın gelişmemesinin en büyük nedenlerinden biri diye düşünüyorum. Herşey sayılarla, satışla, beğeni ile ölçülüyorsa bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatçılar Serdar Ortaç, Demet Akalın, vb.. midir?

Çoğu noktada size katılıyorum hocam. Ancak bu sadece bizim memlekette olan bir durum değil. Şöyle ki ; internetin ilk yayıldığı zamanlar büyük müzik forumlarından birinde Dave Mustaine in kendini eleştirenler ile bire bir kavga ettiğini duydum :D Bir insanın eleştiriyi kabul etmesi cidden zordur. Çoğu insan da yapamaz. Eleştiriyi hazmediyorum diyenlerin yarısı da içinden küfür ediyordur. Eleştiriyi düzeltme aracı olarak kullanmaktır önemli olan bence. Ama insanlar bunu çoğunlukla küçümseme aracı olarak kullanıyor. Hangi şekilde eleştiri yapıldığını yüz yüze olmadan, ya da kişiyi iyi tanımadan sadece internetten okuyarak anlamak da zor:)
 
Cem Özer in bir lafı vardı -"Omletten anlamak için yumurta olmak gerekmez" diye. Şunu anlamakta zorlanıyorum; çeşitli alanlarda olumsuz fikrinizi beyan ettiğnizde bu kişi ya da topluluk eğer popülariteye sahip geniş kitleler tarafından takip edilen; yazar, müzisyen, şarkıcı vb... ise hayranları da olabilir, sözleriniz üzerinde kendini tatmin etme fırsatı olarak görecek kişiler de olabilir. Anında aşağılama, küçük görme hatta hakaret kampanyası ile karşılaşıyorsunuz.

Çok basitinden; bir filmi beğenmediğinizi beyan ediyorsunuz Adam çıkıyor; -"yönetmenliğin ne olduğunu bilmeden eleştirmeye hakkın yok, önce ne yaptığını göster sonra konuş." diyor. Bir gitaristi eleştiriyorsunuz; -"sen önce onun kadar ünlü ol sonra konuş" Hakaretler, aşağılamalar....
Bu mantıkla gideceksek eğer beğenmemek için aynı düzeye sahip olmak gerekiyorsa; Beğenmek için de aynısı hatta daha fazlası gerekmezmi? :) Eğer yönetmen değilseniz ve yeteri kadar ünlü değilseniz orada yapılan işin ne derece iyi olduğunu da bilmiyorsunuz demektir.

Pink Floyd hayranıyım. Grubun her albümünü, her üyesinin solo albümlerini, albümleri kaydeden prodüktörlerin ses teknisyenlerinin yaptıkları diğer farklı projeleri dahi takip edercesine hemde. Gilmour un gitar tonu derseniz; kendim tabiki iyi bir gitarist değilim, vasatın da altındayım, ama çok iyi bir dinleyiciyim. Hoşuma gitmiyor uzayan kompessli delaylar, vıcık gıcık sesler... Örnek vermem gerekirse; "Wish you were here, Dark side.. " harici, Final Cut ve sonrasındaki albümlere oranla "Roger waters " ın "The pros and cons of hitc hiking" albümündeki "Eric clapton" un çaldığı gitarların ve gitar tonundaki lezzetin ve kompozisyonun daha iyi olduğunu düşünürüm. Bunu nerede söylesem; karşımdakinin önce bir gözü üstündeki kaş kalkıyor, kafa hafifçe arkaya doğru açı yapıyor, küçümser ifadeler, giydirmeler başlıyor...

Geçenlerde Youtube kanalında ülkemizde çok ünlü bir davulcunun, bir popçu ile konserindeki performansıdaki elbette ki yeteneği-kariyeri tartışılmaz. Ancak yaptığı herşeyin doğru olduğu anlamına da gelmez. Sahneyi egzersiz alanına çevirerek öne çıkma gayreti ile solisti, orkestradaki diğer üyeleri görmezden gelmesi ile bir yorum yapmıştım. Bu kişinin kendisi yazdığı yorumla eleştiriye tahamülsüslüğünü, eleştiriyi değil eleştireni küçümsediğini gösterdiği gibi, hayranlarının da hakareti ve aşağılamalarına maruz kadım. Hatta faceboktan beni ekleyen bana bağdeler dizen üyeler ile de uğraşmaktayım. ( davulcunun kim olduğunu yazmayacağım, hayranları çoktur, burada da bir tartışma ortamına girmeyelim )

Eleştiriden yoksun olmak, gerekiz poh-pohlamak Ülkemizde Müziğin, sanatın gelişmemesinin en büyük nedenlerinden biri diye düşünüyorum. Herşey sayılarla, satışla, beğeni ile ölçülüyorsa bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatçılar Serdar Ortaç, Demet Akalın, vb.. midir?


Doğru anladıysam eleştirdiğiniz kişinin kendisi gelip size cevap vermiş. Eğer gerçekten bunu yaptıysa mesleğinde sanıldığı kadar da iyi birisi değil, üstüne üstlük kompleksli birisi demektir zaten. Kirk Hammett'ın kendisine ait verified youtube hesabıyla girip kendisi hakkında olumsuz yorum yapan herkese cevap verdiğini düşünsenize. Çok komik, saçma ve gereksiz bir davranış olurdu. Film, müzik, yazarlık vs. gibi alanlarda meslek sahibiyseniz zaten kim izlerse/dinlerse/okursa mutlaka beğensin mantığıyla iş yapamazsınız zaten. Birisinin olumsuz olarak görüp eleştirdiği mevzuyu bir başkası belki de çok beğeniyor ve öyle devam etmesini istiyor.. Yani herkesi mutlu ve tatmin etmek imkansız zaten. Kısacası sizin eleştirinize bizzat cevap vermesi çok amatörce bir davranış olmuş.

Bu arada ben de sizi eleştirmek istiyorum. Örnek olarak alaycı bir şekilde Serdar Ortaç ve Demet Akalın'ı vermişsiniz. Doğruya doğru ben de sevmem onları hatta dalga geçerim yaptıklarıyla yalnız "zevk ve renk meselesi bunlar niye olumsuz eleştiriyi çekemiyorsunuz fikrimi söyledim sadece" gibi tavır takınırken sevmediğiniz kişileri aşağılıyorsunuz. Ha ben dediğim gibi zaten aşağılıyorum serdar ortaçı falan hiç sevmem ama böyle yaparken de böyle bi konu da açmam. Açarsam kendimle çelişmiş olurum.

Bu zevk ve renk konuları zaten zıt görüşlü kişiler arasında tartışılmamalı bence. Sadece aynı görüşte olan kişiler otursun sedar ortacı ya da eric clapton'u konuşsun. Kimse kimsenin zevkini sakin ve düzeyli de olsa tartışma yoluyla değiştirmeye çalışmasın.
 
Olayın temeli algı olsa gerek.
Omletten anlamak için yumurta olmak gerekmez,
Fakat,
Omletten anlıyorum diyebilmek için en azından defalarca omlet tatmış olmak ve konu hakkında zihinde temel bi değer oturtmuş olmak gerekir.
Kimin nekadar doğru değerlendirebildiği, hangi tarafın haklı olduğu konusu ise tamamen muammadır.
İnsanın o konu ile alakalı tecrübe ve birikimi ise doğruluk oranına etki eden bi faktördür.
Kısacası; 2 ucu bug 'lu değnek.
 
İnsanın kötü eleştrileri kabul etmeyi öğrenmesi zaman alıyor. Çünkü bu eleştrileri yapanlar ne şartlarda ne çabalarla o ürünü çıkardığınızla hiç ilgilenmiyor. Buna ek olarak da bizim ülkede müzik (veya herhangi bir üretim) yapıyorsanız insanların sürekli içindeki kötüyü bulmaya çalışıp eleştirecek yer aradığını da zaman içinde öğreniyorsunuz. Geçenlerde bir arkadaşım da benzer bir yazı yazmıştı, o da youtube a ara sıra video yüklüyor ve bizim ülkedeki insanlardan çok yabancıların sahip çıktığından üzülüyordu. Farkımız onlar genellikle iyiyi arayıp, hoşlarına gidecek yönleri bulmaya çalışırken, biz kötüyü bulup eleştirmeyi hedefliyoruz.

Bu işin ne kadar emek isteyen ve zor bir iş olduğunu kendimce öğrendiğimi düşünüyorum. Bu yüzden birisi fikrimi sormadan asla eleştiri yapmıyorum, soran olursa da beğendiğim güzel yönlerini bulup söylemeye çalışıyorum, veya gerçekten herşeyiyle beğenmiş oluyorum. Bence iyi niyetli eleştrinin yaklaşımı böyle olmalı.

En ucuz iş için yapılacak eleştiri bile kırıcı olmamalı diye düşünüyorum.

Şimdi diğer açıdan işi ortaya koyup eleştiriyi alan kişi gözünden bakalım. Eleştiriyi kabul etmek, veya hangilerini umursayıp hangilerini umursamayacağını öğrenmek zaman alıyor. Birşeyler ortaya koymaya başladığınızda siz bilginiz dahilinde saatlerce, haftalarca uğraşmış ve bir ürün ortaya koymuşsunuz ve birisi gelip bilgisayarının başından sadece 'bok gibi' yazıyor mesela. Bu kesinlikle iyi niyetli olamaz, böyle eleştiri de olmaz. Bu şevk, heves kırmak için kötü niyetle yazılmış bir yazıdır. Dolayısıyla insan daha gençken veya bu tarz tepkilere alışık değilken kendini savunma ihtiyacı hissedebiliyor. Tabii ki bu daha kötü bir duruma düşmesine sebep oluyor çünkü açık vermiş, eleştiriyi kabul edememiş oluyor ve eleştirenin ne yazmış olduğu bile önemini kaybediyor.

Bütün müzisyenlik hayatım boyunca buna inandım ve kötü eleştirilere zamanında çok üzülüyor olsam da yanıt vermek istemedim. Bazen kişisel hayatınızda da sıkıntılar yaşıyorsunuz, bahsettiğim gibi o kadar emek harcamışsınız ve birisi gelip 'bok gibi.' yazıyor hiç bir açıklama, şurasını beğenmendim, şöyle olsa daha iyi bile yok. Bir kere tabii ki, aşağılayıcı değil ama bunun bir eleştiri bile olmadığını söyleyip elimden geldiğince detaylı fikirlerimi açıklayarak cevap yazdım ve eleştiriyi kabul edememiş gibi davranıldım(başka forumlar, eski zaman). Aslında söylemek istediğim o cümleyi eleştiri olarak kabul bile etmediğimdi.

Her neyse bu işte iki taraf da çok dikkatli olmalı, kırmadan ve iyi niyetle birbirine yaklaşmalı. O zaman bu sorunlar yaşanmaz diye düşünüyorum.
 
Serdar Ortaç, Demet Akalın meselesi zevk renk olayı değil bence. Ahmet'in yetiştirdiği Armutları Mehmet'in yetiştirdiği Armutlara tercih edersiniz, bu zevk renk olur.
Ama Serdar'ın sattığı plastik Armut'u görünce bir gülme alır insanı, aşağılar. Gerçek Armut dururken plastik Armut yenir mi dersiniz.
Gibi.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
Bu arada ben de sizi eleştirmek istiyorum. Örnek olarak alaycı bir şekilde Serdar Ortaç ve Demet Akalın'ı vermişsiniz. Doğruya doğru ben de sevmem onları hatta dalga geçerim yaptıklarıyla yalnız "zevk ve renk meselesi bunlar niye olumsuz eleştiriyi çekemiyorsunuz fikrimi söyledim sadece" gibi tavır takınırken sevmediğiniz kişileri aşağılıyorsunuz. Ha ben dediğim gibi zaten aşağılıyorum serdar ortaçı falan hiç sevmem ama böyle yaparken de böyle bi konu da açmam. Açarsam kendimle çelişmiş olurum.

Bu örneği küçümsemek amacıyla vermedim. Kalite, başarı algısının kriterlerinin ne olduğunun tartışılması içindi. Şahsen sevmem ve beğenmem orası ayrı.
 
Serdar Ortaç, Demet Akalın meselesi zevk renk olayı değil bence. Ahmet'in yetiştirdiği Armutları Mehmet'in yetiştirdiği Armutlara tercih edersiniz, bu zevk renk olur.
Ama Serdar'ın sattığı plastik Armut'u görünce bir gülme alır insanı, aşağılar. Gerçek Armut dururken plastik Armut yenir mi dersiniz.
Gibi.

Önceki dediklerinize katıldım ama buna hayır.

Niye empati kuramıyoruz? Bu da aşağılamaya giriyor işte. Serdar Ortaç'ın da yürekten severek dinleyeni var. Onlara sorsan onlar için gerçek sanatçı, dünyanın en iyi müzisyeni Serdar Ortaç. Serdar Ortaç ve benzeriyle doğup büyümüş o melodileri o tür sözleri seviyor işte.

Bilkentte TURK101 ve TURK102 ortak dersleri vardır bütün bölümlerden öğrencilerin ortak ve zorunlu olarak aldığı. Bu derslerde her dönem çeşitli aktivitelere katılıp (sinemaya gitmek, konsere, operaya tiyatroya gitmek gibi) bunlar hakkında yazı yazmaları beklenir öğrencilerin.
2009 yılı gibi ben de bu derslerden birisini alıyorum hocamız da Esra Fındık. Bir gün sıra müzikle alakalı olan aktivitenin ödevine geldi. Hocanın söylediği şey şuydu: Opera ya da benzeri batı kültürüne ait bir şey değilse gidilip hakkında yazılan konser, ödevi kabul etmeyeceğiydi. O sıralar da tesadüf her hafta bi demet akalın ya da serdar ortaç gibi kişilerin konserleri oluyordu. Hocanın dediğini yapmak zorunda olacakları için çoğu öğrencinin yüzünden düşen bin parça tabi. Ben de açık açık hocaya söylemiştim bu yaptığının yanlış olduğunu. Neyin sanat olduğuna o karar veremezdi yani. Serdar Ortaççılara göre o adamın yaptığı sanat. Göreceli kavram gayet. Müzik denen ortak kategori altında toplanabilmiş sonuçta hepsi. Hoş görülü ve tercihlere saygılı olmalıyız derken sonuçta hocanın fikrini değiştirmeyi başarmıştım.
Biz onların yaptığına plastik armut benzetmesi yapar dalga geçersek onlar da bize kedi kesen satanist metalciler falan der durur bu böyle devam eder. Cidden ben de sevmiyorum serdar ortaçı vs. hatta duyduğum yerde kusarak kaçasım geliyor ama zamanla onlarla dalga geçmemeyi küçümsememeyi öğrendim.
 
Politika değil bu, ya da futbol takımı taraftarlığı. Böyle dersek şöyle yaparlar falan...
Bir şey müziktir ya da değildir. Müzik olanlar arasından bir şeyleri beğenir, bir şeyleri beğenmezsin. Tamam.
Ama müzik olmayan şeyi de sevenlerine saygı duymak adına müzikmiş gibi gösteremezsin.
Bush'un resimleri de resim mi o zaman? İlla ki birileri beğenmiştir. Ona da sanat diyelim madem.
Bunların yaptıklarına müzik demek gerçek müzisyenlere hakarettir bence.
İçime sinmedi bir türlü, o yüzden albümü 6 ayda yaptık. Çok uzun sürdü. Oldu canım.
Armut satma kafasıyla "müzik" yapıyor adam. Öbürü yönetmenliğini ilan etmiş, yine koskoca 6 ay boyunca uğraşıp film çekmiş falan.
Tam cennet vatan.
 
Politika değil bu, ya da futbol takımı taraftarlığı. Böyle dersek şöyle yaparlar falan...
Bir şey müziktir ya da değildir. Müzik olanlar arasından bir şeyleri beğenir, bir şeyleri beğenmezsin. Tamam.
Ama müzik olmayan şeyi de sevenlerine saygı duymak adına müzikmiş gibi gösteremezsin.
Bush'un resimleri de resim mi o zaman? İlla ki birileri beğenmiştir. Ona da sanat diyelim madem.
Bunların yaptıklarına müzik demek gerçek müzisyenlere hakarettir bence.
İçime sinmedi bir türlü, o yüzden albümü 6 ayda yaptık. Çok uzun sürdü. Oldu canım.
Armut satma kafasıyla "müzik" yapıyor adam. Öbürü yönetmenliğini ilan etmiş, yine koskoca 6 ay boyunca uğraşıp film çekmiş falan.
Tam cennet vatan.
Onlarınkini beğenen olmuş o zaman ona da sanat diyelim 'biz' demedim ki. Ya da aman böyle demeyelim onlar da kalkar bize şunu bunu der sakın tartışma çıkmasın.. Sadece bu konuda zıt görüşlerde olduğumuz kişilerle tartışmanın ya da sırf bizden farklı düşünüyorlar diye onlarla dalga geçmenin yanlış olduğunu söyledim. Çünkü tamamen gereksiz ve boşa kürek çekmek. Sizin düşünüp yazdıklarınızın hepsini onlar da aynı şekilde bize karşı uyarlayıp söyleyebilir.
Aldırış eder misin? Ben etmem. Onlar da bizim bu söylediklerimize aldırış etmez. Empati kurabildikten sonra dalga geçmek, aşağılamak,tartışmak cidden gereksiz.
Zaten bu forumda çoğu kişiyle aynı taraftayız. Ama kalkıp demet akalın dinleyenlere sizin dinlediğiniz de müzik mi lan!? demiyorum. Sadece o sevmediğim şeyi duymayacağım uzak bi yere gidiyorum.
 
Ben de yüzlerine karşı dalga geçecek değilim. Soran olursa müzik değil bu derim ama, dinleyeni görünce üzerine gitmem.
O tarz bir insanla sosyalleşmem, işim olmaz o ayrı.
Ben sadece g.t'e g.t diyelim, saygı duymak amaçlı neyin ne olduğunu söylemekten çekinmeyelim diyorum.
Dinlediği şeyden dolayı birilerinin üzerine giden insan zaten ilk başta bahsettiğim kişliği gelişmemiş insandır.
Ben ancak bir arkadaşımla otururken mekanda bu tarz bir şey çalmaya başladığında arkadaşıma gözlerimi deviririm falan.
Ne istiyorlarsa yapsınlar, ben mi kurtaracağım.
 
Serdar Ortaç vb. benzeri "şarkıcıları" dinleyen insanlar ile tartışmak gereksizdir bence. Çünkü bunların yaptığını sanat, müzik diye adlandırıp, takdir eden insanı ne biz anlarız, ne de bizim yaptığımız eleştirileri onlar anlar. Zaten o insanlar "müzik" ile "şarkı" ayrımını yapabilseydi farklı türlere(gerçek müziğe) yönelirlerdi diye düşünüyorum.
 
Bunu daha iyi anlamak için bide videoyu çeken kişini gözündne bakmak, kendini onun yerine koymak gerekli...

Bizim eğitim sistemimizde çocuklar 5 yaşından itibaren başka çocuklarla yarıştırıldığı, çevresindeki yaşıtları ve arkadaşları kendisini geçmeye çalışan rakipleri olarak gösterildiği, rakiplerinden geri kalırsa hayatın her alanında kaybedeceği olgusu aşılandığı için, malasef %90'ı aşağılık kompleksli bir millet haline geldik. Şimdiki çocuklara baktığımda durumun daha kötüye gittiğini görüyorum. Kendi yiğenlerim vs. dahil.... İş yaşantısıda aynı şekilde. Özel sektörde çalışan varsa bilir, birinden daha yükseğe çıkamıyorsan, onu aşağı çek ki sen daha yukarda gözükesin. Bu yüzden bileni bilmeyeni, anlayanı anlamayanı seni aşağılayıp "biliyormuş gibi gözükme" peşinde. Kişi bazında değil malesef millet olarak böyleyiz. Eğitim sistemimiz, iş ve sosyal yaşantımız böyle. En basitinden birini takdir ederken dahi küfürle öven tek milletiz "o.ç.ları ne güzel film çekmiş abi ya" gibi...

Ben bu yaşıma kadar yaptığım rc model heli-quad, fotoğraf, müzik, airbrush, vaporizer, case mods vs. vs. vs. gibi uğraştığım hobilerde bunu her defasında açık açık gördüm. Kendim yapıyorum, başarıya ulaşıyorum, istiyorum ki anlatıyım yapamayan varsa faydalansın. Bir bilgilendirme yazısı yada videosu çekiyorum. Bir türk foruma koyuyorum, bir yabancı foruma koyuyorum. Ertsi gün gelen yorumlara baktığımda durum içler acısı...

Model Heli, airbrush, vaporizer, case mods vs gibi konuda birçok guide niteliğinde ingilzice ve türkçe yazıler yazıp, türk ve yabancı forumlarda paylaştım. Malesef ki türkiyede hiçbir zaman "ben beğenmedim, şu şöyle olsaymış daha iyiymiş, şu kısımda bir eksiklik var bir paragraf ekleyip düzeltebilirsin, bi dahaki sefere şu kısmıda eklersen iyi olur" gibi yorumlara denk gelmedim. """Sözüm mecelisten dışarı""" Bizdeki yorumlar şöyle; "yazının yarısını sil, baştan sona yanlış bilgiler, bilmiyosan yapma, çok üstünkörü olmuş, ...dan sonrasını okumadım" Doğal olarak merak ediyorum bakıyorum acaba kendileri ne yapmış daha mı iyisini yapmışlar acaba diye. Forumlarda geyik yapmak, malının mükünün milyarlık ekipmanın fotoğrafını gerekli gereksiz her konuya atıp ezik egosunu tatmin etmek ve özellikle bu tip konuları takip edip kendi bildiğini değilde senin bilmediğini kanıtlamak haricinde kimseye en ufak bi faydasıda olmamış. Sorsan fikrini belirtmiş ,eleştri yapmış.

Şu durumda haliyle ben çıkıp "sen ne yaptında benim yaptığıma laf söylüyorsun" diyorum. Karşılığında da ben fikrimi söyledim, eleştri yaptım, mozartı eleştrimek içni mozarttan iyi mi olmak gerek gibi şeyler söylüyorlar ki yaptıkları ne fikir belirtmek nede eleştirmek. Açık açık "kimsde benden daha doğrusunu bilemez, biliyorum zanneden varsada olmamış diyip aksini kanıtlamalıyım" mantığıyla aşağılık kompleksini körükleyip, ezik egosunu tatmin etmek. Fakat dediğim gibi henüz yabancı forumda böyle bi olaya denk gelmedim. Hiç "sen ne yaptında benim yaptığımı beğenmiyosun" deme gereği duymadım. Belki bana denk gelmemiştir diyicem ama bu kadarının tesadüf olduğuna inanmıyorum.

Zaten artık yaptığım herhangi bir işi türk forumlarında yoruma açık bir ortamda hiçbi şekilde paylaşmıyorum.
 
Geri
Üst