Dostoyevski

yeraltından notlar kitabı psikanaliz'e giriş olarak kabul edilir ve ilk psikanaliz kitabı olarak görülür ve gerçekten öyledir...
 
kendimi dostoyevski okuyacak olgunluğa erişmiş bulmuyorum bi ara niyetlendim ama bitiremedim kitabı ki bu en sevmediğim şeydiir bi dahada okumaya yeltenmedim en kısa zamanda deniycem
 
hasan85 demiş ki:
yaş kaçki....çok sade bir anlatımı yok ama çok ağırda sayılmaz hani..

doğrusunu söylemek gerekirse yaşın kaç olduğu önemli değil.
kimisi vardır ortaokulda orwell'ları,moore'ları yer;kimisi vardır liseyi bitirmiştir ama polyanna'dan bir şey anlamaz.üstüne gitmeyin arkadaşın,elbette anlayacaktır.(benim de anlayamadığım,çözemediğim,kafamın almadığı eserler var yani)
 
...

şuan kumarbazı okuyorum ve bence mükemmel bir kitap ki dostoyevskinin goethe gibi bir anlatım tarzı var öle yazarlar ki insanı beyninin hapsettiğini öne sürer gibi ben buna ''ruhun bedenden kurtuluşu''diyorum...dosteyevski zaten insanı okurken hazırlar METARİAL SENİN AYRI BİŞEY YAPMANA GEREK YOK...
 
En beğendiğim yazar. Yeraltından notları okurken ilk başta çok bunalmıştım sürekli düşüncelerini abartılı bir biçimde anlattığı için. Ve karakterin de aşırı derecede saplantılı olması olayı daha da sıkıcı hale getiriyordu. Ama kitap ilerledikçe sizi herhangi başka bir kitaptan daha çok içine çekiyordu; çünkü o kadar ayrıntılı anlatılmıştı ki karakter, bir süre sonra karakteri tanımaktan çok onunla özdeşleştiğiniz için daha bir içinde hissediyorsunuz kendinizi anlatılan dünyanın.
Ama bana Dostoyevski'yi bu kadar sevdiren kitap, okuduğum tüm kitaplar arasında en sevdiğim olan "Kumarbaz". Her gittiğim kitapçıda o kitabı bulur, ayaküstü son sayfasını tekrar okurum. Bu kadar vurucu bitirilemez bir hikaye.
 
anorin sakın anlatma sonunu :p :D
dostoyevski'nin en belirgin özelliğidir yazdığı karakterlerin hepsinin psikolojisini derinlemesine incelemek.fiziksel portreler ve doğa betimlemelerinden ziyade ruhsal portreler ve psikolojik betimlemelerle sunar kahramanları ve karakterleri.dostoveyski'yi diğer rus ve dünya edebiyatı yazarlarından ayıran en büyük özelliği budur.(hatta bu bir sınav sorusuydu)
sevgiler...
 
Hayatta söylemem zaten en nefret ettiğim şeydir bir kitabın, filmin sonunun ya da içinden bir şeyin söylenmesi. "Kumarbaz" Dostoyevski'nin kendi hayatından en çok izler taşıyan romanıymış. Ben kitabı okuduğumda bunu bildiğim için belki pek objektif bir yorum olmayabilir ama, bu nedenle kumarbazdaki psikolojik betimlemeler daha gerçekçiydi bence. Ben film izlerken roman okurken kendimi sürekli karakterlerin yerine koyarım(hayalperestlik işte :) ) Bu kitapta ciddi anlamda kendimi kumarbaz gibi hissetmiştim. :D Aynı öyküyü bir başkası bu kadar muhteşem anlatamazdı.
 
kendini sadece kumarbaz adlı eserinde anlatmıyor ki.eserlerinde herzaman kahraman olmasa da ara karakterlerde kendini anlatır biraz dostoyevski.
mesela sürgün günlerinin izlenimlerini,yaşadıklarını;hapishane revirinde yattığı dönemde bir doktor yardımıyla gizli kaçak tuttuğu notlar sayesinde yazdığı "ölüler evinden anılar" adlı eserinde anlatmıştır.
sevgiler...
 
dostoyevski o olağanüstü kitapları kumar parasını ödeyebilmek için yazmıştır ve bu nedenle kitapların çok kalın olduğu söylenir.
 
Bronx demiş ki:
mo demiş ki:
dostoyevski o olağanüstü kitapları kumar parasını ödeyebilmek için yazmıştır ve bu nedenle kitapların çok kalın olduğu söylenir.

http://www.psikiyatrist.net/tarih7.htm

Kaynak Psikiyatrist.net ...


Bronx bey,araştırmalarınızın devamını bekliyorum :)) Kaç sayfan kaldı? 8O

Dostoyevskinin yazdığı kitaplardaki çoğu yaşam tarzının -açlık,sefalet,hastalık,kumar- kendi yaşamıyla paralel olmasının dışında,
garip olan şey aslında kötü diye tabir edilecek özelliklere sahip olan bir yazarın -kumarbaz,ilgisiz baba,kötü koca- geriye insanlık dersleri veren eserler bırakmış olmasıdır.Babam olsa nefret edeceğim ustanın önünde saygıyla eğiliyorum.
 
silent_guitar demiş ki:
kendini sadece kumarbaz adlı eserinde anlatmıyor ki.eserlerinde herzaman kahraman olmasa da ara karakterlerde kendini anlatır biraz dostoyevski.
mesela sürgün günlerinin izlenimlerini,yaşadıklarını;hapishane revirinde yattığı dönemde bir doktor yardımıyla gizli kaçak tuttuğu notlar sayesinde yazdığı "ölüler evinden anılar" adlı eserinde anlatmıştır.
sevgiler...
en çok da kendini anlattığı eseri karamazov kardeşler sanırım.dostoyevskinin son romanı hayatının son eserini bırakmaya fazlasıyla uygun...kitabın her sayfası çok etkileyici,her sayfası,dostoyevskinin dini felsefi görüşleri,aile yaşantısı,psikolojisi,dünya görüşü ile doludur...her karakter bir dostoyevskidir zaten...kumarbazda da kendini anlatıyor sanırım,şu an onu okuyorum ;)
 
mo demiş ki:
Bronx bey,araştırmalarınızın devamını bekliyorum :)) Kaç sayfan kaldı? 8O

Bitti... Ben de seni gerçekten kitapların arasına sıkışmış kalmış zannediyordum ;) Aslında Kitaplarla ilgili çok iyi 2 planım var , herkesin ulaşabilmesi açısından & Orjinalliği ile birlikte... Sadece kafamda tasarı olarak kalmasından korkuyorum. Bu Planla herkes kitaplarını okuyabilmeli...


Kolay Gelsin...
 
Dostoyevski gerçek bir ustadır. Edebiyattaki yeride tartışılmaz sanırım. Ancak romanlarıda hep ana bir karakter kullanır. Bu karakter hep kendi yaşamından izler taşır. Öğrenciyken, çevresiyle olan ilişkileri ve kendi dünyası içinde boğulmuş yaşayan birinin hikayeleri. Dostoyevski romanlarında aslında kurgu azdır. Ezilenler romanındaki kuırguyu başka kitaplarında göremedim.
...
Tolstoyla karşılaştırıldığında çok daha sürükleyici ve "gençlik" bunalımlarını çok iyi yansıtan biridir. Ancak bana sorulursa zorda olsa Tolstoy derim. Çünkü romanlarında tek bir karakterin gözünden irdelemez. Tolstoy olayları betimler. Dostoyevski bu anlamda biraz "edebi kolaycılığa" kaçıyor bana göre. Kitaplarının çoğuında neredeyse aynı sahneleri yaşıyorsunuz. Kapalı bir kutu gibi dışarıya gözüken bir kahramanın hayatının bir bölümündeki ilginç olaylar. İşin tuhaf tarafı, aslında bir çok kişi buna benzer şeyler yaşıyor.
...
Herkes kendisini Raskolnikov, Dolgorukiy gibi görmeye bayılıyor. Oysa hayatta bir çok karakterle içli dışlı oluyoruz. Tolstooy, Savaş Ve Barış'ta, 5-6 yıllık bir süreçte soylu takımının bir kaç ailesini birden anlatıyor. Bir çok isim duyuyorsunuz ve başta zor gelse de ileride hepsiyle aşine oluyorsunuz. Artık o Dünya'nın içinde hissediyorsunuz. Dostoyevski bana bu genişliği veremiyor açıkçası. Balzac'ta da aynı genişliği bulabiliyorum.
...
Yine de hakkını vermem gerekir. Dostoyevski rus edebiyatının en özgün isimlerinden biridir. Sadece Dünya edebiyatında değil, yukarı da sizlerinde belirttiği gibi psikanalitik göçzlemleride başka başka dallardan insanların ilgisini çekmekte. Sürükleyici ve kahramanını gerçekten okuyanın kendiyle özdeşleştirmemesi mümkün değil. Dostoyevski okumamış birisi "kitap okuyorum" dememeli.
 
Geri
Üst