John Fante

Toza Sor, Bunker Tepesi Düşleri, Üzümün Kardeşliği gibi kitapları olan ve Türkçe'ye şimdilik 7 kitabı çevrilmiş olan (benim bildiğim kadarıyla) ve Charles Bukowski'ye esin kaynağı olmuş bi adam.....

hakkında bildiklerinizi paylaşmak güzel olur sanırım..
 
fante bukowskinin atasıdır..gencliğinde kütüphanede şans eseri bulduğu fante kitaplarından cok etklienmiş boko..zataen ünlü bir yazar olunca fantenin kitaplarını yayaın evine önermiş ve yeniden basılmalarını sağlamıştır..toza sor bence en ii kitabıdır.bunker tepesi düşleride es gecilmemeli..zataen bukowski sevenler tüm kitaplarını okumalı derim ben..dedim bile hatta
 
bu kowski fanteden etkilenmiştir,yazın tarzından.sadece toza soru okudum.diğerlerini öğrendiğime sevindim.
 
''Üzümün kardeşliği! Her kasabada görürsünüz onları; kıraathanelerin önünde aylak aylak oturup, önlerinden geçen her eteğin arkasından iç geçiren yaşlı hergeleler.''

Fanteyle bu kitap sayesinde tanıştım, çok da memnun oldum..diğer kitapları da alınıp okunası bir yazar bence.
 
toza sor romanı filme uyarlanmış..filmde tek beğendiğim latin ezgileriyle süslü müzikleriydi..böyle güzel bir roman ancak bu kadar başarısızca filme uyarlanır dedittiren bir filmdi..
 
film olmamalıydı bence fante gibi birisini de piyasalaştırmamak gerekirdi.. fante okurları farklıdır, bunu beyazperdeye aktarmanın hiç bir anlamı yoktu.. neyse izliycez artık :D
 
Film gösterime gireli baya oldu, kalkmıştır bile sanıyordum ben. Hayeksever olsam da, kadının bazı sekanslarda "napıyorum ya ben? işlerin sarpa sardığı bir filmde oynuyorum galiba" sını oyunculuğuna yansıttığını görmek mümkün. Ama, Fante aslen senarist zaten. Hollybut tan yemiş ekmeğini. Yani şimdiden sonra piyasalaşması gibi bi durum yok.
 
beni yanlış anladın, piyasalaşan fante diil, piyasalaşan fante akımı.. yani bu genel bişey, ama senarist olduğunu söylüyosun o zaman filmi yapılması da daha doğal geldi bana :)
 
Yok, sana atıfta bulunan bi piyasalaşma mevzuu yok orda zaten. Aksine, filmin tırtlığının getirdiği piyasalaşmadan söz ediyorum. Adam senaristken ve yaşarken başka, adına saygı duruşu mahiyetindeki bu film başka, anlamında..
 
"derken bir gün bir kitap çektim, açtım ve kalakaldım.
birkaç paragraf okudum. sonra çöplükte altın bulmuş biri gibi kitabı masaya götürdüm.
cümleler sayfada yuvarlanıyordu, kayıyorlardı. her cümlenin kendine özgü bir enerjisi vardı.
cümlelerin özü sayfaya bir biçim veriyordu: sayfaya oyulmuşlardı sanki.
duygusallıktan korkmayan birini bulmuştum sonunda.
mizah ve acı olağanüstü bir kolaylıkla iç içe geçmişti.
o kitabın ilk sayfaları benim için çılgın ve büyük bir mucizeydi.
evet, fante beni çok etkiledi. o kitapları okuduktan kısa bir süre sonra bir kadınla yaşamaya başlamıştım.
benden daha ayyaştı ve korkunç kavgalar ederdik.
bazen ona, "bana o. çocuğu deme! bandini'yim ben, arturo bandini" diye bağırırdım.
fante benim tanrı'mdı ve tanrı'ların rahatsız edilmeyeceğini, kapılarının çalınmayacığını biliyordum.
ama "angel's flight"ın neresinde oturduğunu tahmin etmeye çalışır, hala orada yaşadığını tahayyül etmeyi severdim. hemen her gün ordan geçerdim.
camilla'nın tırmandığı pencere bu muydu? lobi bu mu?
hiçbir zaman emin olamadım."

-charles bukowski-
 
john fante:italyan asıllı, amerikalı yazar.
romanlarında ve diğer yazılarında ana karakter olarak arturo bandini adını kullanır ve genellikle kendi başından geçen olayları anlatır. "wait until spring, bandini" adlı romanı filme de uyarlanmıştır. ileri yaşlarında şeker hastalığına yakalanmış ve kör olmuştur ancak karısı joyce fante sayesinde yazmayı sürdürmüştür. sadece türkiye'de değil, diğer ülkelerde de john fante charles bukowski sayesinde ikinci kez meşhur olmuştur, kitapları yeniden basılmıştır.
charles bukowski, yazın hayatında john fante'yi kendine örnek almıştır. kendi deyimiyle fante onun tanrısıdır. toza sor'un önsözünü yazdığı yıllarda kendisi ile daha hiç görüşmemiştir, çünkü kişinin tanrısıyla karşılıklı konuşmasını doğru bulmadığını, tanrıların rahatsız edilmemesi gerektiğini söyler. gel gör ki bu yazıyı yazdıktan birkaç sene sonra fante ile (kör olduğu sıralarda) görüşecek ve fikir telakkisinde bulunacaktır
 
"uzun parmaklarını aç ve yorgun ruhumu geri ver. ağzınla öp beni çünkü açım ekmeğe. burun deliklerime yitik kentlerin kokusunu üfle ve ellerim unutulmuş bir güney sahilini andıran beyaz gerdanında, ölmeme izin ver. şu uykusuz gözlerimdeki özlemi al ve bir güz tarlasında uçuşan kırlangıçları besle onunla çünkü seni seviyorum, ve adın dönmeyen sevgilisi için son nefesini verirken gülümseyen cesur prensesin adı kadar kutsal.."

('toza sor'dan)
 
Geri
Üst