non functional harmony

non functional harmony ile ilgili bildiğiniz online veya kağıt üzerinde güzel kaynaklar var mı? biraz google ile interneti kazıdım ama çok yeterli bilgilere ulaşamadım. tavsiye edebileceğiniz bir şeyler var ise sevinirim.

teşekkürler
 
Fascination'in verdigi sayfada non-functional chord kavramindan bahsediliyor. Bu non-functional harmony'den farkli birsey. Bosu bosuna kafanizi karistirmayin.

Pyramind, Google ve internet arastirman sirasinda bizim foruma da baktin mi? Cunku bu konuya cok yuzeysel de olsa "Acemiye muzik grameri" baslikli sayfanin derinliklerinde bir yerde deginmistim.

Olay ozetle su:

Geleneksel armoni, bizim Turkce'de "karar notasi" dedigimiz kavram uzerine kuruludur. Yani muzige belli bir anda hakim olan bir nota vardir, muzik denize akan bir nehir gibi ille o notaya gitmek ister. O notaya gitmesine izin verdiginiz zaman "kadans" olur, izin vermezseniz dinleyicinin icinde ukde kalir, lafi boylece istediginiz gibi uzatabilirsiniz, hatta kadans yapacakmis gibi gelip son anda keskin bir sol virajla "deceptive cadence" yaparsiniz. Parcayi bitirmek istediginizde bu karar notasina gelir "TA TAAAAAAA!" dersiniz, arka sirada uyuyan seyirciler bile parcanin bittiginin farkina varip alkislamaya baslar.

Bunlar geleneksel armoninin kullandigi taktiklerdir.

do-re-mi-fa-sol-la-siiii dedigim zaman sabirsizlikla beklediginiz o do sesi, 12 olculuk bir blues parcasinin 10. olcusunde yasadiginiz baslangic akoruna donme beklentisi, geleneksel armoni taktikleri kullanilarak ortam hazirlandigi icin icinizde olusan beklentilerdir.

Geleneksel armonide sozunu ettigim karar notasina I denir ve tum diger notalar bu notaya gore isimlendirilir. Hepsine de bu notayla iliskilerine gore dominant, subdominant, iten, ceken gibi isimler ve fonksiyonlar verilir.

Bu yuzden geleneksel armoni = fonksiyonel armoni diyebiliriz.

20. yuzyilin baslarina gelindiginde insanlik 12 notadan olusan bir oktavdan turetilebilecek her turlu fonksiyonel kombinasyonu evirip cevirip denemis ve sonunda hakli olarak bikmistir. Bu donemde 12 tone series ve non-functional harmony basta olmak uzere geleneksel armoni kaliplarini kirmayi amaclayan cesitli yontemler besteciler tarafindan denenmeye baslanmistir. Bunlar icinde en cok tutulan ve senfonik muzik disinda da yasama alani bulan non-functional armoni olmustur.

Non-functional armonide karar notasi yoktur. Yani muzigin gitmeye calistigi bir istikamet yoktur. Soyut bir tanimlamaya gidecek olursak bu muzigin seklinin dogrusal degil "spiral" oldugunu soyleyebiliriz. Siz bir yerde ucunu kesene kadar kendi etrafinda doner durur (farkindayim oldukca soyut oldu bu :D ).

Bir akorun digerine cozulmesi veya yonlendirmesinden cok, akorlar arasinda bir parallelik olmasi prensibi gozetilir. Paralel hareket non-functional armoninin en onemli malzemelerinden biridir.

Caz'a ilk getiren olmasa da, ilk kez taninmis eserler veren John Coltrane'dir. Ondan sonra caz non-functional armoniyi benimsemis ve yon degistirmistir. Bunu cokca kullanan ve albumleri kolayca bulunacak isimlerden, Pat Metheny'yi oneririm.

Son zamanlarda foruma istedigim kadar ugrayamiyorum, ama bu konu gercekten cok ilginc, daha derinlemesine konusmak isteyen olursa firsat buldukca yardimci olmaya calisirim.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
çok teşekkürler doruk abi. "non functional harmony" kavramına ilk kez "acemiye müzik dersleri" başlığında rastlamıştım zamanında. ancak geleneksel armoni ile uğraşmakta ve hatta öğrenmekte, keşfetmekte olduğumdan üzerine eğilmenin zamanı olmadığını düşünmüştüm. şu an ne olduğunu öncesinden daha çok merak ediyorum.

yazdıkların için çok teşekkür ederim, non functional harmony, şu ana kadar anladığım kadarıyla bestecinin kurallarını koyduğu bir düzen içinde bir tonik, bir dominant, veya subdominantlar gibi bir sistem olmadan yapılan müzik. besteci kafasında bir şablon yaratıp ona uymaya çalışıyor anladığım kadarıyla(burasından pek emin değilim).

akorlar arasındaki paralelliğin neyi ifade ettiğini öğrenmek isterim. bunu anladıktan sonra, müziğin gidişindeki spiralliği de anlayabileceğimi sanıyorum.

teşekkür ederim çok, sevgiler :)
 
Valla zerre gramer bilgim yok ama, kafa göz dalıyorum notalara, yaptığım bişeyin çok güzel olmasına fazla kasmıyorum. böyle böyle ufkumu biraz açabildiğimi hissedebiliyorum. Biliyorum ki gramere başlasam bir duraklama dönemi geçirecem, belki işin içinden çıkamayıp sıkılcam. Oyüzden notalara fütursuzca basmaktan korkmuyorum heryere dokunnuyorum aralarda güzel bişeyler hissedersem biryerlerime bellekliyorum. Karar notasından nefret ederim hiç sevmem kendilerini :p Şimdi ise doruk abinin bahsettiği yayın üzerine bastırıp zıplatmaya uğraşıyorum :)
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
hasictear konuştuğun şeyler hakkında bazı düşüncelerim var, paylaşmak isterim.

şu an batı enstrumanlarında kullandığımız 12 tane ses var bir oktav içinde. ve dinlediğimiz müzik hep bu sesleri içeriyor. piyasada duyduğumuz popüler müzik, rock müzik, cazın bir kısmı, ve doğal olarak klasik müzik hep bu karar notasını, bu karar notasına ulaşmak için gerginlik yaratma tekniklerini, kısaca bildiğimiz armonik kuralları uyguluyor ve kullanıyor.

çok farklı kültürlerde yetişmediyse bir insan, çocukluğundan beri duyduğu bu kuralları içeren müziğe aşina olacaktır. ve, "teorik bilgim yok, kulağıma güzel geleni yapıyorum" dediğin zaman, aslında bu kuralların bir kısmını farketmeden, dinleme alışkanlığın olduğu için kullanmış oluyorsun. armoni öğrendikten sonra yaptığın parçalara baksan, eğer çok deneysel değilsen ve kulağın iyiyse(yeterince batı müziği dinlediysen) ufak tefek yanlışlar hariç, en temel major veya minör armoninin kurallarını farketmeden uygulamış olduğunu göreceksin diye düşünüyorum. sonuçta seni tanımıyorum ve müziğin hakkında bir fikrim yok, genel konuşuyorum varsay.

caz denilen müzik, o kadar karmaşık gözükse bile, zerre armoni bilmeden karmaşık akor değişimleri üzerine kulakları ve enstruman hakimiyetleri sayesinde doğaçlama yapabilen müzisyenler mevcut. bu kişiler bu yetiyi çok dinleyerek ve çok çalarak kazanıyorlar.

yani aslında gelmek istediğim nokta şudur, müzik teorisi bilmeden müzik yapmaya çalışınca, o güne kadar duymuş olduğun müziklerdeki iniş ve çıkışları, farkında olmadan taklit ediyorsun. müzik teorisi bilsen de bunu taklit ediyorsun, yani bilmek/bilmemekle taklit etmek arasında bir bağlantı yok. yalnızca, bilirsen ne yaptığını görüyorsun, ve hatta imkanların genişliyor, daha fazla hareket alanın oluyor.

ben 4 yıl zerre armoni bilmeden kendimce parçalar yapıp kaybolduktan sonra giriştim bu öğrenme işine, o zaman, o güne kadar ne yaptığımı anladım. aslında imkanlarını genişletmek ve daha sistemli çalışma imkanı sağlıyor bu bilgi. çok sesli çalışma imkanın a doğuyor tabi ki, kaybolmadan, ne yaptığını bilerek.

Valla zerre gramer bilgim yok ama, kafa göz dalıyorum notalara, yaptığım bişeyin çok güzel olmasına fazla kasmıyorum. böyle böyle ufkumu biraz açabildiğimi hissedebiliyorum. Biliyorum ki gramere başlasam bir duraklama dönemi geçirecem

bu konuda sana katılamıyacağım. ne yaptığını bilmemek, bu yüzyıllarca incelenmiş ve ortaya sunulmuş birikimden faydalanmamak(ki bu kurallar doğaya uydurulmuş kurallar değil, doğadan getirilmiş kurallardır) ufku genişletmek bir yana dursun, kişiyi sınırlar, belli bir köşede sıkıştırır. ve müzik teorisi öğrenmeye başladıktan sonra bir duraklama dönemi geçireceğini sanmıyorum, ben kıçındaki fitilden ateşlenmiş füze gibi kalkışa geçmiştim bir anda, kafamdaki bütün soruların cevaplarını bir bir almış olmak sebebiyle.

müzik yapmak zevk işi, bunun "sen teori bilmelisin", "bu işi böyle yapmalısın" gibi bir kuralı kesinlikle yok. ancak, sadece kişisel müzik değil de, insanlara sunulacak bir müzik yapılıyorsa, amerikayı yeniden keşfetmeden bunlarn nasıl yapıldığını öğrenmek gerekir diye düşünüyorum. yoksa ben müzik teorisi bilmeden önce de çok eğleniyordum, hala da çok eğleniyorum :)

saygılar sevgiler
 
pyramind demiş ki:
non functional harmony, şu ana kadar anladığım kadarıyla bestecinin kurallarını koyduğu bir düzen içinde bir tonik, bir dominant, veya subdominantlar gibi bir sistem olmadan yapılan müzik. besteci kafasında bir şablon yaratıp ona uymaya çalışıyor anladığım kadarıyla(burasından pek emin değilim).

Dogru anliyorsun. Ornegin asagidaki akor dizisi:

CMaj7
AbMaj7
FMaj7
DbMaj7
BbMaj7
GMaj7
EbMaj7
E7

Bu akorlari geleneksel armoni perspektifiyle incelemeye calisirsan bir sonuca ulasamazsin. Ama kulaga hos gelen bir armonik yapi olduguna gore demek ki birseyleri dogru yapiyoruz.

Bu paralel harekete iyi bir ornektir. Gordugun gibi bir dizi major yedili akor var, herbirinin kok notasi bir oncekine gore major veya minor 3'lu kadar kalinlastirilmis durumda. Veya bir baska deyisle, ayni akoru her defasinda belli bir mesafe oteye goturup caliyorsun gibi dusunulebilir.

Bunlari porteye yazip baktigin zaman "paralellik" kavraminin nereden geldigini cok daha net gorebilirsin.

Sondaki E7 akorunu oraya yesillik olsun, bir de bizi baslangictaki CMaj7 akoruna yonlendirsin diye koydum. Non-functional armoniye istedigin gibi girip cikabilirsin, arada functional gereclerden kullanmanin hicbir sakincasi yok.

Bir firsat buldugunda, kullandigin kayit programinda bu 8 akordan olusan bir loop yap. Akorlari MIDI ile veya piano roll'da mouse ile gir. Sonra her bir akorun icinde bulunan major ucluyu cikarmayi dene. Armonik yapinin nasil bir anda muglak hale geldigini goreceksin.
 
doruk abi evet düşüncelerim belirginleşmiş oldu çok. gerçekten çok çok teşekkürler.

bu tip parçaların armonik analizini de akor yürüyüşlerindeki paralelliğe öre yapmak gerekiyor anladığım kadarıyla. ancak melodik analizi biraz daha karmaşık olmalı gibi, bilmem yanlış mı düşünüyorum. yani akor sesleri falan kullanıldığında tamam, ama bu durumda ton içi sesler, dizisel yaklaşım sesleri gibi kavramlardan bahsetmek zor. bu tabi geleneksel armoni perspektifinden bakınca böyle. yanılıyor muyum?
 
Aslinda bu konulari uygulamak oldukca kolay, teorik olarak ifade etmek, analiz etmek, kagit uzerinde anlamaya/anlatmaya calismak oldukca zordur. O yuzden asagida yazacagim seyler karisik gibi gelse de aslinda degil.

Non-functional muziklerin yapisi "multi-tonality" uzerine kuruludur. Bu da ozetle, belli bir anda hangi akor caliniyorsa, muzigin tonalitesini onun belirledigi anlamina gelir. Bir sonraki akora gecilmesiyle tonalite de degisir. Bu muziklerin hicbir yere gitmiyormus gibi gorunmesinin nedenlerinden biri de bu sanirim.

O yuzden melodik analizi o an hakim olan akora ve ona karsilik gelen mod'a gore yapmak gerekir.

Tabi bu da isin tum tadini kacirir, cunku muzigi boyle bloklar halinde analiz etmeye basladigin anda statiklesir, tum dinamizmini yokedersin, melodinin lineer guzelligini degerlendirme firsatin elden gider.

Coltrane'in Giant Steps veya Central Park West, ya da Dizzy Gillespie'nin Con Alma gibi parcalarini incelersen bunlarin armoniyle melodiyi paralel yurutme gayesiyle hesapli-kitapli yapilmis besteler oldugunu farkedersin, fakat daha once dedigim gibi bunlar bu ise ilk kez girisen insanlardi ve yepyeni birsey deniyorlardi. Biz bugun (farkinda olmasak da) cok daha gelismis bir armonik kulak dolgunluguna sahibiz (cogu insan sinemada farkinda olmadan kapar bunlari).

Yukarida verdigim akorlari birgun loop yapip uzerine bir solo calmayi dene, gam falan dusunmeden yalnizca kulakla. Tahmin ettiginden cok daha kolay oldugunu goreceksin.
 
bahsettiğim analiz hazır parçaların analiziydi, yani yazarken ölümüne hesaplayıp yazmaktan bahsetmiyordum, evet bu işin tadını kaçırırdı.

evet kendilerini band in a box a yazıp solo çaldım üzerlerine hemen zaten. haklısın, bambaşka bir tad, önüme güzel bir ufuk açtın, allah senden razı olsun :)

senden bu konuda daha derin bilgi alabilmemi sağlayacak sorularım yok sanırım. bu da şimdilik benim için kafi olduğunu gösteriyor. tekrar çok teşekkür ederim bilgiler için.

saygılar, sevgiler :)
 
orada örnek verdiğin akorlar aslında substitute akorlar yani genel itibariyle üçlü aralıkla paralel akorlardan bahsediyorum. bunlarda çok miktarda ortak ton bulunduğu için fonksiyonel (veya bildiğimiz anlamıyla) armonide birbirlerinin yerine kullanılırlar, ardarda kullanıldıklarında zaten tam olarak olmasa da aynı akorun çevrimi gibi duyulurlar, çok fazla ortak tonları olduğu için aradaki geçiş de kulağa iyi gelir. tek sakıncası, örnekteki gibi ardarda fazla kullanılırlarsa monotonluk hissi verir çünkü gerginlik yaratıp çözmüyoruz, sanki aynı akorun farklı çevrimlerini çalıyoruz. giant steps parçasının 3 ton arasında (B, G ve Eb) modülasyon var ama parça yine fonksiyonel armonideki kullanılan akorlar üzerine kurulmuş, yani II-V-I formülleri üzerine. akorlarını görmeden önce B->G->Eb geçişi kulağıma modülasyon gibi değil aslında daha çok G tonunda varyasyonlar (sonradan öğrendiğim substitute akorlar) gibi geliyordu. bu tür akorlar geçişler epey düzgün olduğundan bana öyle geldi heralde.
 
Geri
Üst