Röportajlar Ekin Çağlar Röportajı

Ekin Çağlar... Bu isme TurkRock.com Demo Mp3ler bölümünde rastladım, iyi ki de rastladım. Yaptığı kaliteli müziğin dışında amatör olan isimlere verdiği destek ( ve tabii ki onlardan aldığı destekle ) çok iyi parçalara imza atmış bir Rocker Ekin. Sıkı bir albüm hazırlığında ve demolarını kaydetmeye devam ediyor. Çok değil yakın bir zamanda ekin Çağlar ismine sıkça rastlayacağız. Ekin’in sitesinde yer alan parçalarından fazlasını dinleme şansım oldu röportaj sırasında, ve babası için hazırladığı belgeseli dinleme şansım oldu ki o anları yazarak anlatmam zor. İngiltere’de reklam müzikleri hazırlayan ve bir çok radyoda parçaları dönen bir müzisyenin dünyasına sokmak istiyorum sizi. Hazır mısınız?

Merhaba Ekin, sana TurkRock.com sayfalarında bulunan Demo Mp3ler bölümünde rastladım çok iyi bir şarkı kaydetmişsin ( Hassas ) bana biraz kendinden bahseder misin?

Teşekkür ederim. 1997 kaydettiğim bir parçanın şimdi keşfedilmesi çok hoşuma gitti. 26 yaşındayım ve herhalde 26 senedir müzikle iç içeyim. Beatles ve Barış Manço dinleyip sallanmadan uyuyamayan bir bebekmişim. İlkokulu İzmit’te okudum. Eğer sayılırsa, okulun bandosunda 23 Nisan'larda flüt çalarak stadı turlamam ve yine ilkokulda binlerce kişiye verdiğimiz bir konserde akordeon çalmam ilk canlı performanslarımdı. Ortaokul ve sonrasında İstanbul’a geri taşındık. Hiç unutamam, orta hazırlıktayken bir grup kurup şarki söylemek hayaliyle, kotlarımızı kesip boyamıştık. 49 tuş orgumda şarkılar çalışırdık. O gruptan Çağdaş simdi Park grubunu kurdu ve bu hayali sürdürüyor. Lise'de kurduğumuz gruplar, konserler, katıldığımız yarışmalar hepsi çok güzeldi ama yine o yıllarda senelerdir deneyip beceremediğim bilgisayarla müzik üretme işinde basarili olmaya başladım. Daha sonra üniversite için İngiltere’ye geldim ve bir daha dönemedim. Su anda profesyonel olarak prodüksiyon yapmaya devam ediyorum.

Anladığım kadarıyla tek başına çalışıyorsun, bir grubun yok. yaptığın müziği dinleyicilere nasıl ulaştırıyorsun? Konserler yada demo projeleriyle mi?

Geçen seneye kadar Shiva ve daha önce Whistlers adlı gruplarda çaldım. Bir senedir ise tüm bu geçen senelerde bir türlü üzerinde duramadığım albüm çalışmalarım üzerinde çalışıyorum. İngilizce ve Türkçe iki demo hazırlamaktayım. Sağ olsunlar çok vefalı dinleyicilerim var. Burada olanları konserlerde bizi yalnız bırakmazdı. Şimdi de yeni şarkıları Internet’ten paylaşıyoruz. Bir yandan da Paul James adli, çok yetenekli bir gitaristin demo albümünün prodüktörlüğünü yapıyorum. Bunları bir an önce bitirip canlı performanslara geri dönmeyi ise sabırsızlıkla bekliyorum. Çok özledim! Bir de müzikte bir takım şeylerin değiştiğine inanıyorum. Pahalı stüdyolar, ekipmanlar ve çılgın bir promosyon ekibi olmadan da salonların doldurulabileceğini görüyoruz. Internet bu açıdan çok önemli bir araç. Hatta işi bir adim daha öteye götürüp dinleyicilerimizle birebir tanıştığımız da oluyor.

Bir müzisyenin canlı performansa özlemini bilirim. Albümün için Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki demo hazırladığını söylüyorsun, bunları çoğaltıp kendi imkanınla paylaşmayı da düşünüyor musun? Yoksa albüm çıkana kadar sadece şirketlere göndereceğin promo kayıtlar olarak mı kullanacaksın?

Türkçe albüm için dediğin gibi şirketlerle görüşeceğim. Menajerim Ata Özev bu anlamda çok yardımcı oluyor. Zaten bu mesafeden onsuz olmazdı! İngilizce albüm içinse başka planlarımız var. Burada önemli olan önce radyolarda "airtime" almak ve çaldığımız mekanları doldurmak. Bu aşamada ve albüm satışı için Internet'i kullanacağız. Şarkılar dönmeye başladıktan sonra distribütörlerle konuşabiliriz. Eğer bu model tutarsa Türkiye’deki amatör müzisyenlerin Avrupa'ya açılması adına önemli bir adim atacağımıza inanıyorum. Bakalım...

''Türkiye’deki amatör müzisyenlerin Avrupa'ya açılması adına önemli bir adim atacağımıza inanıyorum.'' Peki Ekin uzun sayıla bilecek kadardır yurt dışındasın, Türkiye'de ki Rock müzik piyasasını takip edebiliyor musun? Mesela Türkiye'den tanıdığın yada takip ettiğin amatör gruplar var mı?

Pentagram ve Mor ve Ötesi'nde kaldım! Yok şaka bir yana eskiden MP3.com'dan, onlar amatörlerden vazgeçtikten sonraysa TurkRock.com'dan takip etmeye çalışıyorum elimden geldiğince. İsim vermeyeyim diyordum ama vermek istediğim örnek için önemli sanırım; en son Cats in Practice grubunu dinledim, sound'ları çok hoşuma gitti. Ama bundan çok sevindiren ise prodüksiyon için binlerce YTL saçmaya gerek olmadığına güzel bir örnek. Banana Problem vardı mesela, arkadaşım Sarp’ın grubu. Brit Pop cover'lar yaparlardı. Sen sorunca fark ettim de aslında o kadar yetenekli gruplarımız var ki! Sadece Rock müzik değil, tüm tarzlarda. Örneğin Feminem'in canlı performansını çok beğeniyorum. İngiltere’de senede 10 bin grup kuruluyor deniyor, dinlediğin zaman hepsi birbirinin ayni. Benim Türkiye’de dinlediğim grupların çoğu, hatta ve hatta cover yapanlar bile, yeni ve farklı bir şeyler ile ortaya çıkmaya çalışıyorlar. Bu çok önemli! Bu grupların yer altında kalmayıp su üstüne çıkması lazım. İngiltere’de amatör gruplar, yerel radyolar ve her şehirde yüzlerce canlı müzik klüpleri ile destekleniyor. Sanırım bizim de artık bu adımları atma vaktimiz geldi.

Sana müzikal yolculuğunda yardımcı olan arkadaşların var ve performansları oldukça iyi. Türkiye'de de birbirine destek olan gruplar var ama sana gördüğüm üzere tam destek verilmiş. arkadaşlarının kulaklarını çınlatalım biraz, TurkRock.com okuyucularına arkadaşlarından ve onların varsa yan projelerinden bahseder misin?

Bu bende içgüdüsel olarak gelişti. Lise'de Dj'lik yaparken bir arkadaşım yanıma gelip "dans edip eğlensene sen de" demiş, ben de "ben insanları eğlendirmekten daha çok zevk alıyorum" yanıtını vermiştim. Bu hep böyleydi. Tuşlu, telli ve vurmalı enstrümanlar calip şarki söylüyorum ama iş sunmaya geldiği zaman bunları benden daha iyi yapanlara bırakmak istiyorum. Önde olayım, insanlar ellerini uzattığı zaman dokunup sevineyim gibi bir durum yok yani. Hal böyle olunca da besteleri yapıp performansları kendimden iyi müzisyenlere bırakıyorum. Tam sayısını bilemem ama son 5 senede 20'nin üzerinde müzisyenle çalıştım bu anlamda. Bazıları arkadaşlarımdı. Bazıları da müziğin o yakınlaştırıcı etkisiyle sonradan arkadaşım oldu. Bunlardan bazıları İngilizlerin "session musission" dedikleri, prodüksiyonlarda çalan müzisyenler. Başkaları için de çalıyorlar yani. Bazıları ise kendi albümleri üzerinde çalışıyorlar. Az önce bahsettiğim Paul James için sıkı durun derim mesela. Bazı şarkılarıma vokal yapan Ferhan, caz davulcumuz Cem Aksel'in kardeşi. Ona ve web sitemden indirilebilecek Town Hero adlı şarkımı söyleyen Elif'e de dikkat. Bu insanlarla yaptığımız ortak çalışmaların ses getireceğini düşünüyorum.

Bende seninle aynı şeyi düşünüyorum ve bir an önce bu sesi duymak istiyorum. Beni oldukça etkileyen Hassas adlı parçan ve sitenden indirile bilir durumda olan Kalamam adlı sazlı sözlü parçaların oldukça iyi ama birde Enstrümantal parçaların var ki çok beğendim ben. Mesela Loose Strings... Parçaların hakkında biraz bilgi verir misin? Teknik bilgi istemiyorum ama sendeki duygusal izleri...

Ben her şeyden önce besteciyim. Yaratmadığım zaman çok aksi bir adam oluyorum. Şu an tamamen ticari kaygı gütmediğim için de içimden geldiği gibi ve farklı tarzlarda çalışabiliyorum. Enstrümantal şarkılar bu açıdan benim için çok önemli. Koltuğa uzanmış gitar çalarken yada duşta aklıma gelen bir melodi ile başlayabiliyor. Kelimelerle ifade edemediğim bir duygu şeklinde olabiliyor. Örneğin Waiting adli şarkım... Belki de aldığım klasik piyano ve gitar eğitiminden olsa gerek, bazen enstrümanlarla daha iyi anlatıyorum kendimi. Burada dünyanın değişik ülkelerinin enstrümanlarını satan dükkanlar var. Onlara gidip bilmediğim enstrümanlar çalıyorum, değişik sesler deniyorum. Bazen aklıma esiyor, arabesk bir alt yapının üstüne elektro gitar solosu koyuyorum. Bazen İspanyol gitarım ile telleri koparana kadar kendimi kaptırıp yeni bir şeyler üretiyorum. Üretiyorum burada anahtar kelime. İlhamın ne şekilde geleceği belli olmuyor. Son zamanlarda belgesellere merak saldım. Bunlar için enstrümantal müzikler yapıyorum mesela. Bir konuyu derinlemesine inceleyen bir belgesele CD koleksiyonundan bir şarki bulup koymak yakışmaz. O belgeselin duygusunu anlayabilip görüntüye senkronize bir şarkı yazmak ise sanılandan daha zor. Şarkıyı yazmak kolay, o duyguyu yakalamak zor daha doğrusu ve ben zoru seviyorum. Ellerim islediği sürece enstrümantal eserler üretmeye devam edeceğim.

Yasal yada self olmak üzere herhangi bir parçan CD de yayınlandı mı? Yada senin bestelerinden herhangi biri başka bir grup yada sanatçı tarafından yorumlandı mı albüm/demolarda?

Başka bir isimle yaptığım parçalarım demo CD’lerde yayınlandı, radyolarda ve televizyonlarda dondu. Ekin Çağlar olarak değil de başka bir isimle yapınca dünya piyasasına çıkmak daha kolay, onu öğrendim böylece.

Yeteri kadar ısrar ettim ama ekin yan projesinde kullandığı ismi söylemek istemedi. Anlaşılan sürpriz olmasını istiyor!

Müzisyenlerin zamana uygun olarak en sık kullandıkları yayılım araçları Internet ve web siteleri oldu artık. Seninde mevcut bir siten var ve üretimini bu site aracılığı ile paylaşıyorsun. TurkRock.com okuyanlara siteni hatırlatarak, son gelişmelerden bahseder misin biraz? ( Versiyon kaçta, mesaj defteri eklemeyi düşünüyor musun? vs. vs. )

Evet, www.ekincaglar.com adresinde bir sitem var. 1996'dan beri çalışmalarımı buradan paylaşıyorum. Hoplayıp zıplayan ve ekranın kösesine koşup çişini yapan köpekler yok sitede belki ama prodüksiyonlarımı yaptığım ortamı, hayatimin müzikal kronolojisini, mini filmlerimi görebilir ve şarkılarımı indirebilir isteyenler. Geçen gün Amerika’nın ufacık bir kasabasından biri e mail atıp "şarkılarını indirdim CD’ye yazıp arabada dinliyorum" dedi mesela. Bir saatte yapılan bir siteden dünyanın orasına uzanabilmek müthiş bir güç. Bana ulaşmak isteyenler e mail atıyor genelde ve bu amaç için site su anda yeterli. Gün gelir de insanlar daha çok şey paylaşmak isterse forumlar, ziyaretçi defterleri, vs ekleyebilirim.

Ekin müzikal çalışmalarını evde sürdüğünü biliyorum, kayıt kaliten ev stüdyosuna göre çok yüksek. Benim gibi evde kayıt yapan gruplara önerilerin yada dikkat etmeleri geren notların var mı?

Sizin şarkılarınızın da aşağı kalır yanı yok. Bu bahaneyle okuyanlara Trans'dan Underground Scream Of The World adlı şarkıyı önereyim ve bu tarz müziklerin sadece Almanya'dan çıkmayacağını söyleyip demin bahsettiğim yaratıcı Türk kişiliğine de gönderme yapayım. Soruna dönecek olursak, evet tek tük stüdyolarda kaydettiğimiz davullar dışındaki tüm kayıtları evimde yapıyorum. Bunun için bir bilgisayar, iyi bir ses kartı, mikrofon ve yazılım dışında bir şeye gerek yok. Önemli olan insanların bu yazılımları kullanarak CD'lerde dinledikleri kalitede mix yapabilmeyi öğrenmeleri. Bunun için Avrupa’nın bir çok yerinde hafta sonu kursları oluyor, Türkiye’de buna eğilenler var mi bilemiyorum. Olmasa bile Internet’te açılacak forumlarla bu iş pek hala yapılabilir. Dans şarkıları mix’lemek Rock parçalara nazaran kolaydır mesela. Rock müzik için tanınmış prodüktörleri veya işini bilen amatörleri bu gibi gruplara çekip birikimlerini ilgilenen arkadaşlarla paylaşmalarını öneririm. Sonuçta bu bir deneyim işi: Ne kadar çok yaparsanız o kadar çok öğreniyorsunuz. TurkRock.Com böyle bir ortam yaratma işinin başını çekebilir örneğin.

Ekin güçlü bir müzikal kimliğin var ve kısa bir zaman içinde seni yasal bir albüm çıkarmış olarak görmemiz hiçte şaşırtıcı olmayacak. Son olarak TurkRock.com okuyucularıyla paylaşmak istediklerinde röportaja son vermek istiyorum. Son sözler senin...

Tekrar teşekkür ediyorum ilginize. İnsanların kafasında her müzik türü için basmakalıp şekilci imajlar var: "Rock'çilar pis olur, aşık olmazlar", "Hiphop’çular seksen cepli bol pantolon giyip saclarını kazıtırlar", "Clubber'lar hap alıp uçarlar", "Pop’çular basit insanlardır", gibi. Müzik tarzların ve bu tip şekilciliklerin çok üzerinde bir şey. Gitarıyla Yeni Zellanda’nin bir sahil kasabasında çıplak şarkı söyleyerek kendini ifade edebiliyorsan öyle yapmalısın bence ve insanlar buna karışmamalı. Ben kendi çizgimde ve farklı tarzlarda müzik yapmaya devam edeceğim. Umarım insanlar önyargılarını kapının dışında bırakıp benim dünyama beklentisiz bir şekilde girerler, çünkü senelerce biriktirdiğim ve artık onlarla paylaşmak istediğim, dinlerken kendi yansımalarını bulabilecekleri o kadar çok melodi, o kadar çok söz var ki orada

Evet arkadaşlar Ekin’in müzikal yaşamından birkaç parçaydı bu sadece. İnanın ki daha çok şey var bu ismin etrafında. Zamanla onu yakından tanıyacağız ve belki bir gün ‘biz O’nu albüm çıkarmadan öncede biliyorduk’ demenin zevkine varacağız
 
Geri
Üst