Yılmaz Güney

dün Duvar'ı izledim. hayran kaldığım filmler listesine bir yenisi eklendi.
hala etkisinden kurtulamadım. öyle sahneler var ki, hayatım boyunca unutamam. ve kaç kez ağlamaklı oldum ama ağlayamadım işte lanet olsun!
ilk defa, film izlerken, kameranın hangi açılardan, nerelerden, hangi aralıklardan görüntüyü aldığına dikkat ettim. bu iş gerçekten bir sanat ve Yılmaz Güney bu filmde bunu mükemmel yapmış bence.
bir de şu dikkatimi çekti. birçoğu filmde, izleyicinin duygularını harekete geçirmek istedikleri sahnelerde müziğe başvurulur genelde. bazen bu çok cıvıklaşabiliyor. bazı sahnelerde izleyici ağlasın, yada ağlayacak kadar duygulansın diye, hemen müzik devreye giriyor arka planda. bazen çok iyi oturuyor yerine, bazen de çok sırıtıyor. senaryoyla, görüntüyle beceremediğini müzikle yapmaya çalışıyor, olmuyor. Ama Yılmaz Güney, bu filmde buna hiç ihtiyaç dahi duymamış. herşey o kadar çıplak, herşey o kadar gerçek ki...... offff!!!!!
hele o gardiyanın tel örgüler arkasından bağırışları!
-vurmayın lan çocuklarımaaaaa!!!!!
vurmayın laaaaaaannnn!!!!!
vurmayın lan allahsızlaaaaaar!!!!!
laaaaaaaaannnnnn!!!!!!!!!!
laaaaannnn!!!!!
 
Yılmaz Güney Türkiye'nin "Çirkin Kral"ı, bence en önemli sanatçısı..İdeolojik mi yaklaşıyorum olaya bilmiyorum ama bu adamın oyunculuğunu çok seviyorum.
 
Yılmaz Güney proletaryanın sanatçısı.sosyalist sanatçı aynı zamanda profesyonel devrimcilik te yapan birisi.sanat ve hayat dergisinin ilk sayısı ona ithaf edilmişti.mektupları vardı.Eşine yazdığı mektupta (cezaevinden) ona diyorki "oğlumuza oyuncak silah alma.silahı oyuncak sanmasın büyüyünce ihtiyaç duyarsa gerçeğini kendisi alsın."işte budur yılmaz güneyi özetleyen cümle.
 
filmlerinin derinliklerini izledigim zaman anliyo gibiydim söyle yuzeysel ama gercek derinligi anliyamiyodum belki adamin filmlerini izledigim zamanlar daha 9-10 yasindaydim o yuzden anlamiyodum ama suru olsun yol olsun o filmlerin derinlikleri vermek istedikleri nelerdir anlayamadim ama Duvar i izleyemedim kesinlikle izlemek isterim arkadas cok guzel demisti artik gelecek yaz geldigimde bi yerden bulup izliyecem...
 
Yılmaz güney cannes film festivalinde ki altın palmiye ödülüyle türk sinema tarihinde önemli bir başarı elde etmiştir o bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatçılardandır! :twisted:
 
Yol filmi ne kadar ödul almis ama Oscar aday olamamis o kadar ödul alirken onu anliyamadim cannes dan berlin e berlin den london a her festivalde ödul almis Golden Globe a bile aday olmus bu kadar oldugunu bilmiyodum...
 
aslında western filmleride iyidir:)
mesela bir filminde 2 arkadaş var,yanliş hatırlıo olabilirim ama diğeri fikret hakan dı galiba.silahları var,hem kötü hem iyi adamlar,şans için yılmaz güney habire olaylardan önce yazı tura atıyor,ve her olaydan önce fikret hakan ın söylediği geliyor vb..
bunu bayaği bir yıl önce izlemiştim,neyse sonunda bir gün açık at diyor fikret hakan,ve gelmio,yani adam yazı diyo,tura gelio.ve sonra silahlı çatışmaya giriyorlar ve ölüyorlar.benim anladiğim umudun orda öldüğüydü.
bu arada yılmaz güney in bazı sol kesimler tarafından da sömürüldüğünü düşünüyorum.gerek sanatı gerek yaşamıyla bir propaganda malzemesi haline getirildiğini.ideolojiler bazen fazla baskın çıkıyor hayatta,yani egemen rejimin her yere atatürk büstü,bayrak vb. şeyleri kullanmasıyla benzer bir durum oluşuyor.putlaştırma.
 
yılmaz ustanın bir şiiri geldi aklıma tam bilmem beliki ama yazayım
eskiden bilmezdim yalnızlığı
bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında
bir çiçek kendi dalında
şimdi yalnız
yalnız mıyım
kopukmuyum dalımdan
uzağında mıyım ormanımın
eskiden bilmezdim yalnızlığı
bu şiiri isviçre veya fransa sürgününde yazmış.son yıllarında.vatan ve kavga özlemiyle...
 
dün akşam da "yol"u izledim.
filmin başında "hüznü ve kederi anlatmaya çalıştım...." benzeri birşeyler yazıyor. inanmamıştım. "bana bunu nasıl anlatabilirsin ki?, hüzün anlatılır mı?" diye düşünmüştüm ama evet, anlatılabiliyormuş.
aslında Yılmaz Güney birşey anlatmıyor. direk izleyicinin suratına tokat gibi çarpıyor herşeyi tüm çıplaklığıyla... belki de güzel yapan yanı bu zaten. herşey son derece çıplak ve gerçek!
filmlerin mutlu sonla bitmemesi, tüm film boyunca sadece hüzün olması da Yılmaz Güney'e has bir özellik sanırım.
siyasi önyargılarla bakan varsa, bu nedenle izlemeyen varsa, şunu söylemek istiyorum. Yılmaz Güney ne Yol filminde ne de Duvar filminde siyasi hiçbirşey empoze etmeye çalışmıyor. böyle bir amaçla çekilmemiş bu filmler, belli. dediğim gibi, herşey sadece çıplak!
 
CedriX demiş ki:
suru olsun yol olsun o filmlerin derinlikleri vermek istedikleri nelerdir anlayamadim
işte ben de bunu anlatmak istemiştim. Yol filminde anlatılmak istenen herhangi bir derinlik yok. kederi anlatmak istedim diyor filmin başında ve sadece bunu anlatmış zaten.
mesela olaylar doğuda geçiyor. bir çatışma var ama konu ne, olay ne belli değil. (tabi ben birşeyler kaçırmadıysam) çatışma doğuda geçiyor olunca, saflardan biri TC ordusu olunca ve bahsi geçen şahıs da Yılmaz Güney olunca olayın içinde, filmin derinliğinde siyasi mevzular arıyor insan ama yok işte. sadece çatışma var ortada. arka planda duyulan müzik gibi arka planda silah sesleri. o kadar. kim savaşıyor, neyin savaşı bu belli değil. izleyiciye verilmek istenen sadece hüzün.... başka birşey yok.
tabi başka birşey yok derken bunu olumsuz eleştiri anlamında kullanmıyorum.
 
Türkiyenin yurtdışında tanınan (hem de çok iyi )bir kaç sanatçısından biri de YILMAZ GÜNEYdir.Çünkü sanatçı ,sanatçı olduğunun bilincinde.Son filmleri toplumsal içerikli.O baskıcı dönemde gerçek kimliğini ,karakterini gizleyen (solcuyum diye geçinen)birçok sanatçının aksine meydana çıktı çarpıştı(ki o da gizlenebilirdi.)
Sonuçta o sürüldü ve öldü.Peki kalanlar...
Onlar şimdi AVRUPA solu temsilcisi ,kendilerinin doğru yaptığını savunan bir basitlikler grubu olmaktan ileri gidemediler.
Yani YILMAZ GÜNEY bir sanatçıydı.Bize ne kadar yanlış yansıtılsalar da (ahmet kaya ,nazımhikmet, yılmaz güney,ruhi su,sabahattin ali...)birtakım güçler tarafından,biz hepsini biliyor ve tanıyoruz.TARİH affetmeyecektir

GÜN OLUR DEVRAN DÖNER,AÐLAYAN BAYRAM EDER...
 
Geri
Üst