Bağımsız Sinemanın Yükselişini Neye Bağlıyorsunuz?

Malum bağımsız sinema artık darren aronofsky'nin(pi&reqiuem for a dream) Batman The Beginning'i çekmesiyle birlikte tanımı üzerine bile tartışılır bir pozisyon aldı..Yedinci Sanat tutkunlarının yakından takip ettiği gibi eskiden festivallerde dahi zor vizyon şansı bulan düşük bütçeli sanatsal prodüksiyonlar artık dağıtım şirketlerinin kıyasıya kapıştığı ve daha post-prodüksiyon aşamasındayken anlaşma imzalama gereksinimi duyduğu projeler haline geldi..Sony Columbia Warner Bros gibi büyük dağıtım şirketlerinin bağımsız yapımlar için alt dağıtım kolları yaratması da cabası...Sorum bağımsız sinema'nın bu hızlı yükselişini neye bağlıyorsunuz?(tabii benim de kafamda bu soru üzerine bir kaç cevap var ama önce sizin düşünceleriniz nedir merak ediyorum)
 
Bağımsız sinema ilgi alanım olduğundan uzun uzun yazayım düşüncelerimi. Bağımsız sinemanın yükselişi diye bir şey yok aslında ilgisi olanlar ya da scinemageek denilen meraklılar için her zaman yukarılardaydı. Ama şuna benzetiyorum durumu. Çok değil bundan 6-7 sene önce alternatif müzik yapan ya da dinleyen az insan vardı. İnsanlar sanki aynı giden şeylerden sıkıldılar türkü seven de alternatif neymiş bakalım dedi arabesk dinleyenin de kulağına takıldı. Bir süre sonra alternatif müzikler prim yapar oldu. O günleri hatırladığımda şimdi normal gelmiyor tabiki. Albümünü bile bulmakta zorlandığımız isimler artık herkesin ağzında dolanır oldu.
Örnek: Cranberries severmisin? Oooo bayılırım tapıyorum onlara, Zombie değil mi? Hatta sevgilimle bizim şarkımız o... gibi :) (Sadece kafamda benzettiğim örneği vermeye çalıştım bir kesimi iğneleme ya da küçümseme değildir) Bağımsız filmler de o senelerde tabuydu. Okulda diğerlerinden biraz daha akıllı bir hoca bu tür bir film izlettirmek isteyince "hocam psikolojimizi bozuyorsunuz, bu filmi izledikten sonra normale dönemeyebilirim bu ne cüret" diyen sınıf arkadaşlarım bile vardı. Gel zaman git zaman tabular yine cazip ve kurcalanması gereken oldu. Belki hep aynı tür filmleri izlemekten bıkan insanlar başka neler varmış bakalım diyerek yıllardır cıss olan filmlere yöneldiler. Yapımcılar bile insanlardaki bu meraktan doğan açlığı farkedip daha esnek davranmaya başladılar.
Requiem for a dream filmi Not Rated damgalıdır. Nedir Not Rated? Sansürlen(E)meyen filmler için bir caydırma yöntemi. Bu ibareyi taşıyan filmleri sinema salonları izlettirmiyor ve tabiki o zaman para da dönmüyor. Çok beğendiğimiz bağımsız sinema filmleri neden Oscar almaz diye düşünürüz ya işte neden budur. Eleştirmeninden tut akademisyenine kadar işin otoriteleri bile filmi göremez çünkü. Not rated filmleri sınırlı sayıda ve sinemanın en kötü salonunda falan izlettiriliyordu. Peki sonra ne oldu? Düzenin nasıl işlediğini bilen çarkın dişlilerinin bayrakla koşanları bu filmlerdeki ucube sahneleri çıkarır biraz daha esnekleştirir izlenebilecek anlaşılacak hale getirir. Böylece herkesin cısss dediği bağımsız sinema cicili bicili pembe kıyafetiyle sunulur. Olaya bu tarafından bakarsan bağımsız sinemanın yükselişi diye bir şey yoktur sadece yola getirilmesi vardır.
Bağımsız sinemanın krallarından biri olarak bize okutulan Tarantino bile zorunluluklar yüzünden filmini ikiye kesip biçiyorsa bu konuya gönül vermiş insanların bile ne denli zor durumda kaldığını anlarız. Kimseye eyvallahı olmayan adamlardan biridir Tarantino ki; Aronofsky daha yolun çok başında. Hoşgörmek lazım :)
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
Quentin Tarantino Director's Cut versiyonuyla filmi tek seansta izlettirmeye hazırlanıyor bize..ama Quentin'in filmi ikiye bölmesi Not-Rated olayından değil de Miramax'ın ticari gösterim için uzun bulmasındandı filmi..Ki bu sene Uma Thurman'dan oscar adaylığı en azından bekliyorum Kill Bill adına..Neyse Amerikan film akademisinin fazla önemsenmesi gereken bir yapı olduğuna inanmıyorum...

Bence R. Benighi'nin Life Is Beatiful'u uyuyan devi uyandıran film oldu..Bir nevi devrim niteliği taşıyordu...Gerçi Reservoir Dogs ya da R. Rodriquez'in 30 bin dolarlık desperado'su vakti zamanında işini iyi yapmıştı ama yankı bulamamıştı..

Türkiye'ye dönersek bence Aronofsky ya da Tarantino kadar şanslı isimler yok..Nuri Bilge olsun Zeki Demirkubuz olsun Ömer Vargı olsun ne bileyim Yavuz Turgul olsun 3 büyük kentin salonlarından öte vizyon şansı bulamıyorlar..Yola getirilebiliyorsa futurist tek temennim ülkemizde de yola getirilsin..
 
Forumdan Atıldım uzun yazdığımdan olsa gerek örnekleri arka arkaya vermişim, Tarantino'nun filmleri Not rated demedim zaten, film uzundu ve yapımcıların isteği üzerine kesildi. Tarantino'nun bu karar üzerine terör estirdiğini ancak mecbur kaldığını biliyorsundur. Yapımcılar neden böyle bir şey istedi? Çünkü o kadar uzun bir film popüler kültürü de sıkacaktı. Ama inan Tarantino hayranları izlerdi o filmi 5 saat de olsa. İşte bu da yapımcılara para kazandırmıyor. Bir taraftan herkese ulaşsın ve insanlar kendilerini daha da birikimli hissetsin bir taraftan da para kazanalım olayı.
Yola getirmekle ilgili yazdığım cümleyi ironik olarak kullandım. Bana kalsa hiç yola getirilmesin :) Bir şekilde isteyen bulup izliyor. Bir de son dönemlerde DVD VCD Divx gibi yardımcılar var filmlere ulaşmak için. Daha kolay temin ediliyor ve vizyon yüzü görmemiş filmleri izleyebiliyor insanlar. Bu da büyük etken.
 
futurist bende senin gibi uzun uzun yazmak istiyorum ama useniyorum ya :D ama bagimsiz filmleri ben sinemada cikan cogu filmden daha fazla severim ve son 1 yildir zaten piyasa filmleri izlememeye basladim Troy olsun iste öbur filmler olsun sadece para kazanmak icin yapilan bagimsiz filmlerde daha bi duygu var paradan cok yönetmen sanati dusunerek icindekileri daha fazla dökuyo ve daha yazarim useniyorum ama :D :D
 
Ben bağımsız, popüler diye ayrım yapmıyorum hoşuma giden her filmi izlerim.Önemli olan filmin keyif vermesi.

Bağımsız sinema son yıllarda biraz daha ön plana çıktı.Bence bunun temel nedeni başarılı bağımsız filmlerin de popüler çarka dahil edilerek bunların da etinden ve sütünden faydalanma isteğidir.Ama burada şu sorun ortaya çıkıyor ki, bağımsız sinema yapımcıları filmde bazı ögelerden feragat etmek zorunda kalabiliyor.Sonuçta onların da çoluk çocuğu var, para kazanmaları gerekiyor.Her insan paraya hayır diyemiyor tabi.Sonuçta bence bağımsız olma özelliğinden birşeyler kaybetmiş kısmi bağımsız filmler ortaya çıkıyor bence.

Ne zaman aykırı bağımsız filmler sansürsüz afm salon 1 de çıkarsa ben o zaman derim ki " bağımsız sinema yükselişte". Yoksa kendimizi avundurmanın alemi yok.
 
ForumdanAtildim demiş ki:
Türkiye'ye dönersek bence Aronofsky ya da Tarantino kadar şanslı isimler yok..Nuri Bilge olsun Zeki Demirkubuz olsun Ömer Vargı olsun ne bileyim Yavuz Turgul olsun 3 büyük kentin salonlarından öte vizyon şansı bulamıyorlar..Yola getirilebiliyorsa futurist tek temennim ülkemizde de yola getirilsin..
Türkiye'de bağımlı bir sinema yok ki, bir sinema sektörümüz olmadığı için aslında Türk sineması bağımsız bir sinemaya dönüştü, mesela Sinan Çetin'de bağımsız sinema yapan bir yönetmen ve vizyon sorunuda yok. Tabii ki filmleri bir Zeki Demirkubuz veya Nuri Bilge Ceylan filmi gibi değil maddi kaygılar taşıyor ama sonuçta belirli bir sektörün hizmetinde değil...
Bu arada bence son dönemlerde bağımsız sinemanın yükselişi dediğimiz olay popülerleşen başarılı bağımsız filmlere bağlı olarak gelişen doğal bir süreç.
Edit: Son zamanlarda yaptıklarıyla gelecek vaadettiğine inandığım Çağan Irmak'ı unutmamak gerekir...
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
Çağan Irmak olayına gelelim,bu adam durması gerektiği yeri biliyor TV'ye yapacağı işi ve sinemaya yapacağı işi çok iyi ayırt ediyor..Bence kesinlikle çok başarılı ve daha çok başarılı olacak bir zeka..(Çilekli Pasta,Günaydın İstanbul Kardeş,Mustafa Hakkında Herşey,Şaşıfelek Çıkmazı(senaryo mahinur ergin diye birinin de çağan'a ait değil),Asmalı Konak,Çemberimde Gül oya)

Şimdi sana bir liste sunayım sanother bakarmısın aşağıya

Türk Yönetmenler(son 10 yılda en çok gişe yapan yapımlar) Kaynak:Sinema dergisi Temmuz sayısı


Yönetmen-Film Sayısı-Toplam Seyirci

1-Yılmaz Erdoğan,Ömer Faruk Sorak 1 3.308.120

2-Mustafa Altıoklar 4 3.085.075

3-Sinan Çetin 3 2.706.460

4- Yavuz Turgul(eşkiya olmasa) 1 2.571.133

5- Gani Müjde :p 1 2.472.162

6-Abdullah Oğuz 1 1.783.936

bu veriler ışığında sana soruyorum bu listedekilerden yavuz turgul hariç kaçına bağımsız diyebilirsin ki?Yönetmen işini özveriyle yapmalı ticaret aşkıyla değil...
 
Bağımsız sinema nedir? Sinan Çetin kendi parasıyla kendi fikirlerini herhangi bir prodüktörün denetimi olmadan istediği gibi gerçekleştiriyor, bu bağımsız sinemacılık değil midir? Türkiye'de sinema sektörü yeni yeni canlanmaya başladı bu nedenle Türk sinemasında uzun süre sadece bağımsız filmler yapılabildi, hollywood gibi bir sektörümüz olmadığı sürece bağımlı sinemacılık neye bağımlı diye sorma hakkım vardır?
 
o anda sette bulunmayan oyuncunun yerine, bir hatunun tekinin kafasına mavi torba gecirilerek oynatilmasini ve daha sonra keylenerek, o kafanın yerine, gelemeyen oyuncunun kafasinin yerlesterilmesini isteyebilen yonetmen bağımsız sinema tanımına uzaktır bence...


söylediği birkaç söz...

" sinemadan para kazanmayan yönetmen eşektir."

“yaptıkları filme bir ad bulamayanlar işin içinden çıkmak için buna sanat filmi diyorlar”


işin özü aslında kabullenmek gerek ki birşeyin alternatifinin olmasi icin ilk önce kendisinin olması gerekir.türk sinemasının ne kadar var oldugu tartismasi -yil basina cekilen film sayisina bakilirsa- kisa sürede biter.yani türk bağımsız sinemasından bahsetmek garip kacabilir.ama ben bahsetmek istedim neyse..

soru hala sabit bağımsız sinemanın yükselişini neye bağlıyorsunuz?
 
Sanother haklısın ama senin de söylediğin gibi Sinan Çetin filmlerini tamamen maddi kazanç için yapıyor, ve içlerinde en ufak bir sanat değeri olduğunu düşünmüyorum. Yani sadece adında bağımsız sinema oluyor, ama aslında amacı para kazanmak olduğu için geniş bir kesimin beğeneceği filmler yapmak zorunda kalıyor, böylece kendini denetleyen kendisi oluyor.

D.N.: Ayrıca Sinan Çetin'i de hiç sevmem, Show'da bir programı vardı, iğrençti. Her tarafı sinemacı olsa ne olur o adamın ya? :D
 
Lost In Translation samimiyetini yakalamasını bekleme zaten sinan çetin'in...Show'daki programa girersek konu dağılır..sinan çetin'i geride bırakırsak başlık yolundan sapmaz...

Miramax'ın kendini Disney Pictures'ın alt kuruluşu olarak pazarlaması üzerine yorum yapacak rkadaşlar var mı?
 
Sinan Çetin'i savunmak isetemiyorum, hatta Sinan Çetin bağımsız sinemacı demek Nuri Bilge Ceylan, Yavuz Turgul, Zeki Demirkubuz gibilerine haksızlık yapmak olur.
Sinan Çetin'in 'Gökyüzü' filmini izleyen var mı? pek bu bağımsız bir film değil midir?
Benim söylemek istediğim, Türkiye'de bağımsızlık tepkisi verecek kadar bağımlı bir sinema sektörümüz yok, gerçi önümüzdeki yıl 24 Türk filminin vizyona gireceğini düşünürsek, sektörün yavaş yavaş canlandığını söyleyebiliriz.
 
ForumdanAtildim demiş ki:
Lost In Translation samimiyetini yakalamasını bekleme zaten sinan çetin'in...Show'daki programa girersek konu dağılır..sinan çetin'i geride bırakırsak başlık yolundan sapmaz...

Miramax'ın kendini Disney Pictures'ın alt kuruluşu olarak pazarlaması üzerine yorum yapacak rkadaşlar var mı?

Miramax uzun zaman önce Walt Disney tarafından alındı zaten yeni bir şey değilki bu? Miramax Disney'in. Az önce Tarantino hakkında yazdıklarımı bir daha okursan bunu kastetmiştim. Tarantino bu şirketle anlaşmalıdır ve tüm filmleri bu şirket tarafından çekilmiştir. Aynı şeyleri tekrar yazmak istemem. Miramax bağımsız şirket gibi görünse de zaten bağlıdır Disney'e. Disney istemediği filmleri durdurma ya da dağıtımını engelleme hakkına sahiptir. Hariçten gazel okumak yanlış olur ellerinin kollarının bağlandığı bir durum var bu çok açık. (ekonomik sebepler olduğu ortada) Fahrenheit 911 filminde de böyle bir sorun yaşandı hatırlarsan.
 
-----------------------------------------
Murat Özer
Büyük stüdyolardan bağımsız olarak çekilen, genellikle yaratıcılarının özverili çabalarıyla gerçekleştirilen ve ‘stüdyo filmleri’yle karşılaştırılamayacak kadar düşük bütçeye sahip filmleri bünyesinde toplayan bir tür ya da akım diye tanımlayabiliriz ‘bağımsız sinema’yı. Bu ‘isyankâr’ akım, dünyanın her ülkesinde kimlik bulma şansına sahip gibi görünmesine karşın, temelde ve özellikle Amerikan sinema endüstrisi içinde (aslında dışında) varlığını sürdürür.
1950’lerde Roger Corman ve Samuel Fuller’i tanımamızı sağlayan, 1960’larda Dennis Hopper, John Cassavetes gibi ‘kült’ isimlerle anlamını bulmaya başlayan, Abel Ferrara, Henry Jaglom, Jim Jarmusch, Spike Lee, Jon Jost, Robert Kramer gibi yönetmenlerin çabalarıyla sağlam adımlara kavuşan, 1990’lar- da Hal Hartley, Alexandre Rockwell, Quentin Tarantino, Gregg Araki, Todd Solondz, Kevin Smith gibi yaratıcılıkta sınır tanımayan ‘taptaze’ gençlerin istilasına uğrayan bağımsız sinema, şimdilerde bağımsız olmanın ötesinde roller üstleniyor. 1990’ların ikinci yarısından sonra zirvelerini yaşayan akım, 7. sanatın ‘tıkanma’ belirtileri gösterdiği bu dönemde ‘yeni bir soluk’ olarak dünya sinemasına bir kez daha ‘şahlanma’ fırsatı tanıyor.
Bağımsız sinema, giderek Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede etkisini göstermektedir. Türkiye’de de kendi koşullarını ve kurallarını (ya da kuralsızlıklarını) yaratan Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan, Serdar Akar, Derviş Zaim, Yeşim Ustaoğlu gibi yeni kuşak yönetmenler, bu akımın getirdikleri üzerinde son rötuşları yaparak doludizgin ilerliyorlar.
-----------------------------------------
İnternette rastladım paylaşmak istedim...

Konuya dönersek;
Bağımsız sinemanın yükselişi birbirinin benzeri onlarca popüler filmin kısır döngüsünden sıkılan izleyicinin farklılık arayışından kaynaklanıyor, ayrıca muhalif ama yetenekli aktör veya aktrislerin sanat adına birşeyler yapma içgüdüsüyle bu tarz filmlerde rol alması tarzı popülerleştirmeye başlıyor ama kötü anlamda değil, bağımsız sinemada herzaman daha yaratıcı, daha cesur, daha kaygısız ve daha içerik sahibi filmler yapılıyor, deneysel sinema için bir platform oluşturuyor ve sinemayı zenginleştiriyor...
Miramax, Fox Searchlight, Focus Features gibi bağımsız filmleri dağıtan şirketlerin, büyük şirketlerle ilişkileri olduğu biliniyor, peki bu ilişkiler bağımsız sinemanın yararına mı? zararına mı?
 
Bagimsiz filmlerinin bi sekilde yukselmesinin nedeni artik daha fazla kitlelere ulasabiliyolar ve bi de eskiden iyi ve unlu bi oyuncu bagimsiz filmlerde oynamamaya calisirdi buyuk kitlelere gelemedigi icin ama artik simdi baktigimiz zaman cok unlu oyuncular bagimsiz filmlerde oynayabiliyo ve seyirci tabi izliyo bu filmi...
 
oyuncuyla bi ilgisi yok..cedrix in tezine katılmıyom..bağımsız filmde ünlü yada ünlü olmaması önemli değildir..tabi belki ona buna katılıyordur.seyirci konusunda böyle düşünüyordur..yani bilgiis olmayan adam zeki demirkubuzun masumiyetini görür..filmde haluk bilginer oynuyor..artık haluk bilginer popüler olduğu için filmi izler..bu kadar basit..filmin çekim tarihine bakarsa bi de daha iyi olur..çünkü o zamanlar haluk bilginer türkiyede ünlü değildir..
 
Fahrenheit 9/11 de Disney Pictures'ın bağımlı olduğu Florida Eyaleti başkanı bush'un kardeşi ya da herhangi bir akrabası(Disneyland falan oradaır zaten)..Bu yüzden dağıtımında problem çıkmıştı..Kaldı ki altın palmiye almasa gösterim şansı yakalayamazdı..

Sanırım A prodüksiyon işlerde para kazanan ''Celebrity'' lerin bağımsız sinemaya ''sanat'' adına daha sıcak tutum sergilemesi ve yüksek ücret talep etmemesi de önemli bir etken Cedrix..
 
emrevatans demiş ki:
oyuncuyla bi ilgisi yok..cedrix in tezine katılmıyom..bağımsız filmde ünlü yada ünlü olmaması önemli değildir..tabi belki ona buna katılıyordur.seyirci konusunda böyle düşünüyordur..yani bilgiis olmayan adam zeki demirkubuzun masumiyetini görür..filmde haluk bilginer oynuyor..artık haluk bilginer popüler olduğu için filmi izler..bu kadar basit..filmin çekim tarihine bakarsa bi de daha iyi olur..çünkü o zamanlar haluk bilginer türkiyede ünlü değildir..

ben katilmiyorum oyuncu konusu cok önemli ha iyi olmasindan demiyorum daha buyuk kitlelere ulasma bakimindan diyorum...
 
Geri
Üst