Hardal

Hardal grubunu bilen, seven var mıdır? Ben şahsen çok severim. Bence Turkçe sözlü rock müziği başlatan gruptur...Cem Karacalardan, Erkin Koraylardan, Moğollardan on yıllar sonra kurulmasına rağmen bu kadar iddialı bir cümle kurmamın nedeni Anadolu Rock YAPMAMALARI...Tamamiyle modern rock anlayışında şarkılar yapmaları.
Bence bu gruba pek çok müzisyen ve rock dinleyicisi çok şey borçlu..Fakat çoğu kimsenin bildiğini sanmam...
 
eee yalan yalan ben duymuştum :)
ama sana bişey söyliyim bu başlık gider... yada düzelt küçük harfle yaz... forum kurallarını sen hiç duydun mu? fakat çoğu kimsenin bildiğini sanmam.. :p
 
bende de "yeniden dogu" albümleri var ben dinlerken müziği ilhan ireme benzettim bilmiyorum öle bi hava aldım.ama cok farklı gibi gelmedi bana yani suan arjivde dinleniyo ve epey dinlencek gibi
 
Hardal Türk rock müziğinin önemli kilometre taşlarından biri. Aslında Hardal gibi kendi tarzında rock yapan gurup yok gibidir.

Gitar Vokal Cahit KUKUL
Gitar Vokal Şükrü YÜKSEL
Bas AYdın Buyar ŞENCAN
Bateri Sedat AVCI

Hepsi ile tek tek çalışma fırsatı buldum. Cahit abi ise hala hayatını müzikle idame ettirmekte.. Kendisine ulaşmak isterseniz bana mail atınız..
 
Hakim Amca elemanları güzel tanıtmış..Ben de eski albümler hakkında biraz bilgi vereyim...

Bildiğim kadarıyla 3 albümleri var..1978 yılında ilk albüm "Nasıl Ne Zaman" ve 1980'de ikinci albüm "Nereden Nereye" çıkmış...Fakat onları edinmek pek mümkün görünmüyor...Daha sonra grup elemanlarının yurt dışına yerleşmeleri sonucu grup dağılmış...

Şu an piyasada bulunabilecek albümleri Hades Müzik etiketiyle çıkan "Seçmeler" albümüdür. Bir nevi "best of " diyebiliriz. Adı üstünde İlk iki albümdeki güzel parçalardan seçmeler...Şarkıların çok değişik bir havası var ve oldukça duygu yüklü buluyorum...Benim favorilerim:

Bir Yağmur Masalı
Beni Anlayamazsın
Nereden Nereye
Nasıl Ne Zaman

Bol Hardallı günler :)
 
benim cok hosuma gitti, acilen leyla sarkisini ariyorum, akorlarini ariyorum. Viyanada satin alinmiyor bu albüm yafs. Lütfen yardim
 
Hardal, 2 albüme rağmen 3.sü çıkmadan efsane olmuş bir grup.Son derece yalın bir o kadar da sert tarzları var.Zor iş böyle bir sound yaratmak.
Erkin Koray'ın yurtdışında cirit attığı dönemlerde yurdum insanın kulak pasını almış bir gruptur. Evet, albümleri LP olarak basıldı ve bugün fahiş fiyatlarda alıcı buluyor ama tek bir CD'ye kaydedilmiş iki albüm elden ele dolanmakta.
Sedat Avcı'nın ölümünden sonra Şükrü Yüksel'in bunalıma girdiğini, albüm filan kaydedemeyeceğini duymuştum.
 
Aydin Şencan'ın fender gitarinı şuan ben kullanıyorum :) :) :) Belki de okuyodur bu yazdıklarımı gene sonsuz teşekkürler kendisine. hemde kimbilir kaç kayıtta kullandığı 73 yapımı usa bass

Evet arkadaşlar, "Rami sound" diye bir akım yapan grup malesef fazla uzun süreri bir grup olamadi. Sebebini konuşmaya gerek yok bilirsiniz frontmanlik falan bilmem ne..

Cahit abi Hardal'ı yakindan bilen ve dinleyen kişileri toplayarak (bir tanesi de babam olur) Meteor adinda grup kurdular. Niye meteor? kanada'da olan Aydin abi Hardal isminin kullanilmasini iştememiş, çünkü yaklaşık ayni dönemde Hardal - Yeniden doğuş albümünü çıkaracaklardi.. Neyse işte bu şekilde bir mazisi vardir.. Hardal soundunun yapı taşlarından Cahit abi de çalmıştır bu albümde. yani Hardal ne ise Meteor da o diyebiliriz. Ayrica roxy müzik yarışmasında sadece deneme amaçlı 3 kayıt gönderdiler. en iyileri bile değildi ve 3. oldular. Yılını malesef hatırlamıyorum. Güven Erkin Erkan sayesinde taksim'de The Doors barda konser falan verdiler..

Cahit abi süper adamdir. Yeraltı dörtlüsü ile başlayan müzik yaşamı başarılar ile doludur. Belki biraz aksi ve sert bir adamdır ama beyaz strato'sunu eline aldığında sadece izlersiniz kendisini, konuşmaya bile kalkışmazsınız. Yanılmıyorsan 1 yil öncesine kadar Erkin Koray ile çalıyorlardı..

Albumlerini bulmak imkansız desek doğru olur. Bende de bir kaç dat ve makara kaydından başka 3-4 kaset var o kadar. Tüm parçaları malesef yok, ki grubun içinden biri sayılırım.

Tek kelime ile mükemmel ötesi bir grup. parçalarının sözlerini dikkatlice dinleyiniz, Omer Hayyam şiirlerinden, ayrılık şiirlerine, yılların su gibi geçtiğine, kendinizden sürekli bişeyler buluyorsunuz.

Madem bu kadar seveni var toplanalım Hardal çalalım abi..ne dersiniz? hem de ayni bass ile :)

kucak dolusu sevgiler
 
Bende de "Nereden Nereye" albümleri plaktan kayıt mp3 olarak bulunmakta... 99'da çıkan "Yeniden Doğuş" albümü de var tabi.. O albümü neden kimse farketmedi şaşarım zaten..

Madem bu kadar bölük pörçük, ve bu kadar iyi bir grup.. Diyorum ki, elimizdekileri bir araya getirip diskografiyi tamamlasak, bir zincir oluşturup paylaşsak.. Piyasada bulunamayan şarkıları tabi..?
 
piyasada pek parçaları bulunmuyor zaten dostum..

Yeniden Doğuş var bende.. CD olarak bir de kısa bir dönem grupta klavyecilik yapan kişinin imzasi ile var. Valla hatırlamıyorum ismini, kusura bakmasın, zaten kopya cd...o istanbulda ama

Kasettekileri mp3 yapabilirim, pek sorun değil, öncelikle sistemi kurmam gerekiyor, bir de deck..:( walkman'den kayit yapmam istemem akai profesyonel deck var ama şuan istanbuldalar..yani istanbula gittiğim ilk an mp3 yaparim. ama dat ve makara olanlarla uğraşılmaz, onu çalıştırabilecek sistemim yok malesef. Arşiv niyetine duruyor, ki bilmiyorum içinde neler var..belki güzel kayıtlar olabilir ama çalıştıramam... onun da bir çaresine bakariz. Istanbula gittiğimde Rami'ye büyük ihtimal uğrarım, oraların babası Reis abi (ki Rami'liler bilir, Tantana kahvesi vb.. ) veya Cahit abiden rica da edebilirim, toplarım onlardan da bişeyler.. Nereden nereye albumundeki parçaları hatırlamıyorum, eğer kaliteli ise onu rica edebilirim senden.

Bu arada Ne Kadar Zaman Geçti albümünü 256kbps olarak bile mp3 yapabilirim, isteyen olursa onun cd si oldukça var elimde, gerçi o da istanbulda ama hallederiz.

nereden Nereye albumunu rica etsem bana ulaştırır mısın? içindeki parçaları hatırlamıyorum + bende olabilir ama kalitesi çok kötü.. Onu bana ulaştırırsan çok makbule geçer..

Başka mp3'lerini paylaşacak olan varsa lüften bana ozel mesaj atsın, kalabalık yapmayalım bu başlık altında.. Olmadi bulamadık mp3 lerini grup kuralım çalarız...:)
 
1. bir yağmur zamanı
2. unuttum
3. sen gittin diye
4. nasıl ne zaman
5. zor
6. ne kadar zaman geçti
7. lanet olsun
8. başka
9. gece vakti
10. babalar küçük oğullarına söylesin
11. bir gün mavi bir gün
12. uyandı
13. bırak beni
14. sen olmasaydın
15. ben diye
16. nereden nereye

82 yılında çıkmış, artık bulunması neredeyse imkansız plağın içeriği böyle... eğer birbirimize ulaştırmak zor olacaksa, soulseek de bir TurkRock kanalı açalım, orada piyasada bulunmayan her türlü şarkıyı paylaşalım derim ben. Bilgisayarlar genelde gün boyu açık nasıl olsa, indiren indirsin indirebildiği kadar...
datlar ve makaralar bir çok koleksiyoncunun ilgisini çekecektir eminim, içeriklerine güveniyorsan isim-adres verebilirim ben de..

bi de tabi belçikalı radyocumuz var ; http://psychevanhetfolk.homestead.com/Turkprogreview1.html
:)
 
özkan turgay'ın adını görüp almıstım albümü (yeniden doğus) aslında.hakikaten merak etmistim: bu adam mahallenin muhtarları'ndaki gibi bir koroyla mı yapmış bu albümü diye ama alıp playera taktıktan 40 saniye sonra fikrim tamamıyla değişti.süper bir grupmuş ne yalan söyleyeyim, özkan turgay'ın adını görünce pek ciddiye almamıştım.şükrü yüksel'in sesine hayran kaldım.geçmişiyle ilgili hiçbir şey bilmiyorum.bilenlerden her yöneyle bir hardal biyografisi rica etsek :)
 
DÜNÜ VE BUGÜNÜ İLE "HARDAL"

1976 yılı, ülkemizin siyasi çalkantılarının ve terör olaylarının zirveye çıktığı ve müzik dünyamızın da giderek kaosa sürüklenmeye başladığı bir dönemin habercisidir. Yalnız ülkemizde değil, tüm dünyada müzik piyasası bir çıkmaza girmek üzeredir. Sadece müzik mi ? Sinema da öyle. Geçmişin, çok değil 5-6 sene öncesinin heyecan dolu günleri, grup müziği anlayışı ve istikrar, artık çok gerilerde kalmıştır. Burhan Ağaoğlu isimli rock tutkunu bir müziksever, öteden beri tanıdığı ve dinlediği arkadaşlarını bir "grup" çatısı altında toplamak için kolları sıvar. Rock müziğimizde efsane mertebesine ulaşmış birkaç gruptan olan "Yeraltı Dörtlüsü"nün son dönem elemanlarına bir teklif götürür; Sedat Avcı (davul), Aydın B. Şencan (bas gitar) ve Cahit Kukul (gitar). Sedat ve Aydın o sıralar Seyyal Taner ile birlikte "25. Saat" grubuyla yeri göğü inletmektedirler turne ve konserlerle. Teklife de sıcak bakmaktadırlar. Vokalde ise Şükrü Yüksel'e teklif gider. Zaten böyle bir oluşumu bekleyen Şükrü Yüksel, grubun kalıcı bir elemanı olarak yerini alacaktır. Düzensiz aralıklarla bir araya gelip provalar yaparlar, birbirlerine besteleri konusunda fikir alışverişlerinde bulunurlar. Ancak, bestelerin büyük bölümü alt yapı olarak klavye gerektiren parçalardır ve bu konuda genç bir müzisyen Özkan Turgay da gruba dahil edilerek başından beri planlanan albüm'ün kayıtlarına başlanır. Ve 1978 yılında, İstanbul Gelişim Stüdyosu'nda kaydedilen ve Türk Rock'ının yüz akı albümlerinden biri olan "Nasıl, Ne Zaman" plakçı vitrinlerini süslemeye başlar

Yazımın başında 1976 yılının polemikli günlerine değinmiştim. O dönem ile Hardal'ın albümü arası dönemi kısaca irdelersek; dediğim gibi rock müziğin o 70'lerin başındaki coşkusundan eser kalmamistir. Hem ülkemiz, hem de tüm dünyada bu durum geçerliydi. Üç Hürel dağılmış (1977), Erkin Koray uzunca sürecek bir yurtdışı seyahatine başlamış, Barış Manço son albümleriyle dibe vurmuş, can simidi olarak gördüğü "Yeni Bir Gün" albümünün kayıtları ile meşguldür, Ersen grubu Dadaşlar ile önce Hafif Müzik sonraları da iyice arabesk tarza yönelmiş, Cem Karaca ise gittikçe sloganlaşan bir tavır ile belli bir kesimin önde gideni olmuştur. Deep Purple, Led Zeppelin, Jethro Tull ve Santana Band gibi uzun uçuşları ve sahnede takındıkları uzun süreli doğaçlamalar ile özdeşleşmiş gruplar artık eski verimliliklerinden uzaktaydılar. Dünyayı etkisi altına alan Disco ve Punk akımından, ülkemiz de nasibini almaktaydı fazlasıyla. 1977 ortalarında giyimleri ve uçuk şarkı sözleriyle "Tünay Akdeniz & Çığrışım"ı görmekteyiz TV ekranında ve listelerde. Bir de yeni yeni kurulan ve geçmiş dönemden bayrağı devralmaya hazır birkaç rock grubu; Devil, Whisky, Denge gibi.

İşte bu noktada "Hardal"ın kurulması oldukça özveri isteyen bir karardır. Soft tınılarla çalınan gitarlar, hammond klavye ile sağlamlaştırılan alt yapı ve kural tanımaz sözler. Albüm piyasaya çıkar çıkmaz büyük şaşkınlık ve ilgi ile karşılanır. Geçmişten beri ülkemiz rock müziği için çırpınıp duran İzzet Öz de sessiz kalmaz ve TRT'ye kendi imkanlarıyla yaptığı "Teleskop" programına davet eder gurubu, üstelik canlı performanslarıyla. Grup elemanları'nın üçü'nün Erkin Koray kadrosundan geldiğini düşünenler, bir nebze olsun "Erkinvari" birşeyler aradılar, kıyaslama yaptılar. Ama rock müzik evrenseldi, elbette kullanılan akorlarda ve gitar riflerinde benzeşme olacaktı. Erkin Koray böyle bir grubun varlığını yurt dışındayken öğrendi, bir kereliğine geldiği Türkiye'de ise dinleme fırsatını buldu. Ve beklenen an geldi çattı, 12 Eylül darbesiyle bir anda her şey bıçak gibi kesildi. Özellikle müzik sanatçı ve grupları bu dönemde hiç düşmedikleri sıkıntıları yaşadılar; yasaklandılar, hapse girdiler, geçmişleri bir anda silindi.

"Hardal"ın bu dönemden nasıl etkilendikleri konusunda bir fikrim yok, ancak kısa bir süre sonra yeni bir albüm hazırlıklarına giriştikleri öğrenildi. Bestelerin hazır olduğu ve kayda girileceği dönemlerde Aydın B. Şencan, Kanada'ya gider, Sedat Avcı ise Hollanda'ya, Erkin Koray ile buluşmaya. Ama bunlar Şükrü Yüksel, Cahit Kukul ve Özkan Turgay'ı etkilemez. Zafer Oğuz isimli bir davulcuyu yanlarına alarak kayıtlara devam ederler. Aydın B. Şencan, bas kayıtlarını yapmadan Kanada'ya gitmemiştir ama. Bu arada kısa bir anektodu da eklemeden edemeyeceğim; her iki albümde de Özkan Turgay klavyeleri çalmış ise de nedendir bilinmez grubun fotoğraflarında yer almamıştır . Ve 1983 gelmeden grubun ikinci albümleri "Nereden Nereye" piyasaya sürülür. Bu sefer sözler ve gitarlar biraz daha sertleşmiştir. Zar zor gerçekleşen konserlerden İTÜ'de yapılanına katılırlar. Elemanların sürekli değişmesi, piyasada yaşanan konser ve mali durgunluğun albüm satışlarına yansıması sonucu karamsarlığa kapılan grup elemanları, bir süre ara vermeye karar verirler. Taa ki 1992 yılına kadar.

Kanada'ya yerleştikten sonra iyice Türkiye'den kopan Aydın B. Şencan, Erkin Koray'ın 1983 yılı ziyaretinden sonra ikinci bir şok yaşar ve Şükrü Yüksel'i karşısında bulur. Konu bellidir; "Tekrar bir araya gelelim"... Zaten hazır olan söz ve besteler üzerinde uzun süre çalışma fırsatı bulurlar. Eski elemanlardan Sedat Avcı, yine Erkin Koray'la konserlere çıkmaktadır, bir ara Cem Karaca ile çalışır. Cahit Kukul ise Rami'de müzik savaşına devam eder, eski dostlarını bir araya toplayarak "Meteor" adında grup kurar, bir de albüm çıkarırlar "Hardal" tadında ama o ayrı bir yazı konusu. Cahit Kukul, eski ve yeni kuşak rock severlerin baskıları sonucu, kendi seçtiği "Hardal" parçalarını "Seçmeler" adı altında piyasaya sürer 1997 yılında. Kanada'dan dönen Şükrü Yüksel ve Aydın B. Şencan, albüm kayıtlarına başlarlar.

Sene 1997, davulda eski dost Zafer Oğuz, klavyelerde ve düzenlemelerde yine Özkan Turgay gitarlarda ise Alper Karamahmutoğlu ve vokalde Şükrü Yüksel kadrosuyla tamamlanan albüm 1998 yılında "Yeniden Doğuş" adıyla piyasaya sürülür. Yeni albüm, akabinde yeni bir sounddu da beraberinde getirdi. Geçen zaman içinde Türkiye'deki müzik endüstrisi, gelişen teknolojiye paralel olarak baş döndürücü bir hızla gelişmişti. Çok kanallı stüdyolar, pahallı müzik aletleri, efektler, pedallar vs... Geçmiş iki albüme nazaran daha efektifiye ve dijital bir albüm olarak göze çarpıyor. Aydın B. Şencan kayıtlardan sonra Kanada'ya geri döner. Sedat Avcı bir müddet daha Erkin Koray ile çalışır, ancak vücudu yılların yorgunluğunu ve alkollü geçen günlerin ağırlığını kaldıramaz; bu sene vefat eder ve rock camiasını yasa boğar. Özellikle Erkin Koray'ın soundunda belirleyici rolü oynayan ve neredeyse onunla özdeşleşen Sedat Avcı'nın beklenmedik ölümü -ölümünden bir gece önce Erkin Koray'la Jazz Stop'ta çaldılar- Şükrü Yüksel'i de derinden etkiler. Şu sıralar kendisinden bir haber alamıyoruz, ancak bu uzun sessizlik, özellikle de rock müzisyenleri için hayra alamet değildir. Mutlaka yeni eserlerle geri dönecektir. Röportajlarında bu kıvılcımı zaten hissedebiliyorsunuz.

www.birzamanlar.net sitesindeki köşemde 2002 yılında yayınlanan yazım.
 
Geri
Üst