söyleyeceklerimi biraz uzatacağım.
Öncelikle kitabı aldığım ilk gün 12.30 da başladım,sabah 8.30 gibi son 100 sayfasında bıraktım.yattım kalktım bitirdim.Çoğu zaman anlatılanlar üzerinde düşündüm,duygulandım,sürükleyici.
Bence;
1.Kitap,okunduğu süre boyunca 'acaba' sorusunu sürekli kılıyor.insanın kendisiyle,vatanıyla ve ölümle empati yaptırarak yüzleştiriyor.
Tabi kitabı bir türkün okumasıyla amerikalının,almanın vs.. nin okuması arasında fark olacaktır.Buradaki duygusallaştırmanın dozu,kitabın yorumlanmasını etkiliyor.Çünkü sadece anlatılanlar göz önünde tutulursa
en basit tepki isyan oluyor.
2.Kitabın kurgusu,Türklerin kabullenemeyeceği değerler-yenilgi,esaret,teslimiyet,vs- üzerinde gezindiğinden aslında kitabı okuyanların toplum olarak yozlaşma düzeyinede bir ölçüm yapmak istiyor.
Kitabın genelinde kahramanlıklar öne çıkarılsa ve biz ırak değiliz dese de
dışa bağımlılık zorunludur ve yeraltı zenginlikleri vs..yani toprakları olmadan türkler bir hiçtir düşüncesini sezdiriyor.
3.Kitapta taraf olarak amerika gösterilsede bush öne çıkartılıyor.istemeyerek de olsa emrindeki adamlar ve askerler hiç tepki vermeden gayet entel bir tavırla saldırıyı yönetiyorlar.
Şimdi yazarların 'biz amerikan halkına böyle bir başkanın peşine takılmayın,sonuçlarına katlanırsınız mesajını vermek istedik ve iç hesaplaşmaya zorladık onları' dediklerini düşünelim ve içten hesaplaşan amerikalıların gözünden tartışmasız sonuç yazalım.
a)Bir savaş söz konusu olmasa bile amerikanın Türkiye'yi ele geçirecek gücü var.Amerika kimseden korkacak durumda değildir.
b)Diplomasi amerikayı durdurabilecek bir güç değil,kimseyi sallamazlar,yapılabiliyorken en iyi ittifaklar sağlanmalıdır.
Bir amerikalının gözünden işgal altındaki milletin haklı veya haksız olduğunun sorgulanmasından önce kendi ülkesinin işgalinin haklımı haksızmı olduğu sorusunu soracağını tahmin etmek zor değil.
Kaldı ki afganistan ve ırak gözümüzün önünde ve sebep budur diye öne atılan nedenlerde.Bu kitaba görede türkiye'yi işgal sebebi bor olarak gözüküyor.Peki geleceğin enerji kaynağı olarak gösterilen ve üzerine bu kitabın da yazılmasında baş etken olan bor kapitalist toplumun bir ferdini
iç hesaplaşmaya soktuğunda kendi geleceğinin garantisi olarak bu işgali haksız mı bulacaktır?
4.Kitap dünya insanlarının yönetilmeye ne kadar muhtaç olduğunu da gösteriyor aslında.Ortada bir işgal var ve ne bir devlet ne de toplum harekete geçemiyor.bu açıdan çok gerçekçi ve düşündürücü.aslında birey olarak olaylara ne tepki vereceğimizi düşünmediğimizden olağanüstü bir durumda herhangi bir toplumun ferdi olarak ne yapacağımızı da bilemiyormuşuz.din,dil,ırk ve daha sayılamayan bilimum değerler birliği bir savaşı durdurmaya yetmiyorda insanın gelişiminin göstergesi olan teknoloji ve uygulanabilmesi için gereken bir maden için çıkarlar birliği oluşup bizi kurtarabiliyor.
5.açıkçası kitabın işgal kısmını,kullanılan alet edevat,silah,mühimmat,araç-gereç vs... üzerinden bir eleştiri yapmak gereksiz.Ama takıldığım ayrıntılar var.mesela savaş sırasında medyanın sürekli olarak bombardıman görüntüleri yayınlaması,köşe yazarlarından savaşı kazanamıyacağımıza yönelik söylemlerin ortaya çıkması,kendi istihbaratımızın içinde bir ihanet söz konusu olduğu,savaş esnasında şehirlerin bir anda boşaltılması,hedefin hiç engel tanımadan doğrudan istanbul oluşu,özellikle gri takım ajanı gökhanın amerikaya atom bombası atması ve karşılığında aynı şekilde cevap gelmemesi.bunlar kurgu içinde aklıma gelen ve dikkat çeken ayrıntılar.İkisi hariç hepsini şu anda zaten yaşıyoruz.
Aslında beni kitaptan çok üzerinde gelişen tartışmalar (gariplikler) çekiyor.
Bir asker çıkıyor 'subaylar bu kitaptan etkileniyor' demekten çekinmiyor.
Bu ne küstahlık,hangi subay kendi yetiştirdiği askerin şüpheye düşebileceğini düşünür.TSK bu kadar acizmidir ki askerlere savaş sözcüğünü kavratamamış ve onu duyar duymaz korkacak hale getirmiş.Daha sayılmayacak fasaryadan laf,söz var.Ama TSK işin içine alınınca kan beynime sıçradı.Bunu emekli bir subayın söylemesi daha da feci.
Bu kitap hangi amaçla yazılırsa yazılsın okuyan her kişi kendine göre birşeyler alacaktır.kendi hesaplaşmasını yapacak ve karar verecek.
Kitabın neler düşündürebileceğini kendimden örnekleyim.
Bu kitap amerikaya karşı düşmanlık yarattımı: Hayır(kapitalizmi kastedmiyorum)
Bu kitap Ülkene olan güveni sarstımı: Hayır...
Bu kitap savaşın her toplumun kapısında olduğunu söyleyebilirmi: evet...
Bu kitap dost-düşman ayrımının safsata olduğunu mu söylüyor: Evet...
Bu kitap ölümden korkmanamı sebep oldu: Hayır...
Bu kitap ihanetin sadece savaş'ta olmayacağını mı söylüyor: Evet...
Bu kitapta gerçekçi bulduğun şeyler varmı: Evet...
Yeraltı zenginliklerinin savaş sebebi olacağını düşündürdümü: Hayır...
Ülkenin savaşa hazırlıksız olduğunu düşündürdümü: Hayır...
Amerikayı yenilmez bir güç olarak mı gösteriyor: Evet...
Amerikayı yenilmez bir güç olarak kabul ettirdimi sana: Hayır...
Bu kitabın ilişkilerin gerildiği zamanlara rastlaması tesadüf mü: Hayır...
Bu kitabı tavsiye edermisin: Olabilir... 8)
vs...vs..vs...
Kitabı okuyacaklara bir tavsiye: kitaba kaptırın kendinizi,kafanıza takılanları bölüm bölüm sorgulayın.Ama kitabı bitirince kendinize verecek bir yanıt çıkarabilin,aksi halde duyacağınız her cümle kitaba dönüşler yaptırıp,tekrar tekrar olayları sorgulatabilir.
Açıkçası bu kadar medyatik olması ortaya atılan teorilerin güncel kalmasını
sağlıyor.Şunu da söylemek lazım:Amerikayla karşılıklı bir silahlı mücadele düşüncesi 'çuval skandalı'yla gündeme gelmişti,daha doğrusu askerlerin ağzından bunu destekler sözler çıkmaya başladı ve bir anda herkes sustu.
Sonuçta yazılan şu ve ya bu kitap,ne olursa olsun dünya insanları olarak bir açığımızı yüzümüze vuruyor.Düşünmeden hareket eden bireyler oluyoruz.Geleceğimizi oluşturan unsurlar gün geçtikçe çıkarlara dayanmaya başlıyor ve insanlık yok oluyor.'Bizlik' kavramını yitirmiş bir dünyada savaş çıksa ne olur,çıkmasa ne olur.Bu gözle baktığımız sürece ortada sadece kaybedenler ve kazandığını sanan kaybedenler olacaktır...