Sesler ve renkler arası ilişki ve müzik kulağının gelişimi

cyberknight demiş ki:
şan eğitimi ruhu öldürür mü ki?

Bu cümleyi bu başlık altında görmek bana bu başlıktaki vokal tekniğiyle ilgili yazılarımın kimi bakışla öylesi bir anlama da gelebileceğini düşündürdü. Umarım yanılıyorumdur.
Konuya perspektif katmak istemiş ve rock müzisyeninin kendi düşleminde biçimlendireceği artistik kimliğin ve o kimliğe özgü nefhumların da en az teknik birikim kadar önemli olduğunu vurgulamak istemiştim. Ama 'benzin güzel kokmuyor' demek arabanın benzinsiz de gidebileceği anlamına gelmiyor tabii ki.

(Fırsattan istifade, içimde kalanları da yazayım:
Kimi arkadaşlar bu forumdaki varlığımdan hoşlanmamışlardı. Sebebi onlarda kalsın; belki de buraya laf kalabalığı yaparak boy göstermek, takma isimle ün yapmak gibi arzularla geldiğimi düşünmüşlerdi. Küçük de olsa saygın bir ismi zaten olan bir müzisyen ve yazar olarak, bu güzel ve verimli foruma rockçıların arasına karışıp bu havayı solumak, deneyimlerinden bir şeyler öğrenmek gibi arzularla -arada kendi perspektifimi de sohbet babında dile getirmekte bir sakınca görmeyerek- geldiğimi açıklamak ihtiyacı hissetmek dahi bana komik geliyor. Sanatları, artistik kimliğin oluşum sürecini ve yorumculuğu felsefi mantıklamalarla da değerlendirmeyi seven, ve herbiri akademik eğitim almış ve çoğu yurt çapında isim yapmış sanatçılardan oluşan bir ailenin backsategelerde ve o temrinleri çalışmaları eşliğinde büyümüş bir çocuğu olarak, kendi yaratı/icra tecrübelerim sürecinde edindiğim izlenimleri dile getirmek, ruhsal artistik kimliği önemseyerek yazmak isteyişim kimi zihinlerce ortamı bulandırmak olarak mı algılandı bilemiyorum; ama en azından bu mesajda kendi açığımı örtmüş olayım: )

Teknik eğitim ruhu öldürmez, aksine kendini tanımasında yardımcı olur.
Biri teknikte diğeri duyguların iletiminde ilerlemiş iki öğrencim olsaydı, ilkine "ruh! ruh!" derdim, diğerine "teknik! teknik!" Yani, sanatınız inşa ettiğiniz yapı ise, bu ikisi eşit boyda olması gereken, çatıyı taşıyan sütunlar. Biri daha kısa olursa olmuyor, çatınız eğri büğrü oluyor.

Umarım bu örnek önceki ifadelerimdeki yanlış anlaşılabilecek yorumları daha derli toplu, kısa ve öz biçimde açabilme yolunda yeterlidir.
 
herkes bildigini yapsın 20-30 yıl sonra cogumuz ölecez zaten.bunlarıda tartısmayız o zaman.san egitimi alınmalımı? sesimi bozar mı.

konuya sert girdim!!

akedemik egitim gerekli ama sadece sesi degil ruhu da dogallıgından cıkarır .ama cag bunu istiyor.
tahminimce bi 20 yıl içinde cogumuz her anlamda dogallıga dogru yönelecek ve bu müzigede yansıyacak.

cok ucuk kacık fikirler degil bunlar.göreceksiniz.
 
Bu dalgalanma sanatın hatta felsefenin her dalında her zaman vardır zaten.. Bir döneme hangi etmen damgasını vurmuşsa, bir sonraki dönemin ona tam zıt gitmesi alışılagelmiş bir şeydir.. Mesela 80'lerde virtüözler ön planda iken, 90'lar bir anda tam tersi basit ama duygu yüklü şeyler ön plana çıktı rock müzikte.. O yüzden müziğe bakışın nereye gideceğini kestirmek aslında o kadar zor değil, ama teknolojinin ne sunacağını kestirmesi daha zor.. Hele Türkiye'deki müzik için konuşursak, zaten ithal bir müzik anlayışımız olduğundan, günümüzde yurtdışında tutanlar 5-10 yıl sonra burada işlenmeye başlayacak olan şeylerdir.. Tabi bu her müzik türü için geçerli değil.. Daha mainstream'e yakın şeyler için konuşuyorum..
 
Manner demiş ki:
(Fırsattan istifade, içimde kalanları da yazayım:
Kimi arkadaşlar bu forumdaki varlığımdan hoşlanmamışlardı. Sebebi onlarda kalsın; belki de buraya laf kalabalığı yaparak boy göstermek, takma isimle ün yapmak gibi arzularla geldiğimi düşünmüşlerdi. Küçük de olsa saygın bir ismi zaten olan bir müzisyen ve yazar olarak, bu güzel ve verimli foruma rockçıların arasına karışıp bu havayı solumak, deneyimlerinden bir şeyler öğrenmek gibi arzularla -arada kendi perspektifimi de sohbet babında dile getirmekte bir sakınca görmeyerek- geldiğimi açıklamak ihtiyacı hissetmek dahi bana komik geliyor. Sanatları, artistik kimliğin oluşum sürecini ve yorumculuğu felsefi mantıklamalarla da değerlendirmeyi seven, ve herbiri akademik eğitim almış ve çoğu yurt çapında isim yapmış sanatçılardan oluşan bir ailenin backsategelerde ve o temrinleri çalışmaları eşliğinde büyümüş bir çocuğu olarak, kendi yaratı/icra tecrübelerim sürecinde edindiğim izlenimleri dile getirmek, ruhsal artistik kimliği önemseyerek yazmak isteyişim kimi zihinlerce ortamı bulandırmak olarak mı algılandı bilemiyorum; ama en azından bu mesajda kendi açığımı örtmüş olayım: )

Sayın Manner.

Mesajınıza harfiyen katılıyorum. Başınıza gelen olay, benim başıma da geldi.

Sizi, bu forum için çağdaş, devrimci bir değer ve faydalanacağımız uzman bir kişi olarak görüyorum.

Lütfen mücadeleye devam ediniz. Bir iki kendini bilmezin sizi etkilemesine izin vermeyiniz.

Sevgiler.
 
Arkadaşlar vokalistimiz için yardım istiyorum.
geçmiş sayfalara baktık.Ama daha fazla bilgiye ihtiyacımız var.Tavsiye edeceğiniz türkçe bir link verebilir misiniz.
Daha detaya inmek gerekirse diyaframı doğru kullanmak,Sesin daha şiddetli ve pürüssüz çıkması konusunda bilgi ve dökümana ihtiyacımız var
Yardımlarınızı bekliyoruz
Sevgiler
 
davulzade, bu işler öğretmenle olur, resimli bir kitap bile olsa yapamazsın. Kitaplar bazen en önemli püf noktalarını anlatmıyorlar. Kitapla olsa bu kadar konservatuar açılmazdı :) Ama link bulursam sana haber veririm.
 
Sesi diyaframdan alabilmek icin, dogru nefes almayi bilmelisiniz. Biraz "Karate Kid" vari bir teknikle :D yani burundan al agizdan ver sesi diyaframdan cikartabilirsiniz. Ama her burundan nefes almaniz sesi diyaframdan cikarabileceginiz anlamina gelmez. Bu kapiyi acmak icin bir anahtarin olmasi anlamina geliyor. Bu teknikleri kelimelerle ifade etmek cok zor. Hollandali bir san ögretmenim vardi. Bana nefes alirken sanki bir cicek kokladigini hayal et derdi. Hakliydi. Ayrica bir de ses karindan degil tam tabiriyle tasaklardan gelmeli derdi :D .Gercekten de sese dogru bastiginizda, yarattigi titresim öyle güclü olur ki vücudunuzda, benim basim döner gibi olur mesela.

Kerem
 
yüksek performansla şarkı söyleyebilmek için bir kaç öneri:En tepedeki kural en az 10 saat uyku uyumaktır,uyku herşeyin başıdır.Şarkı söylemek için her ne kadar beyniniz sürekli boğaz bölgesine ve ses tellerinizin durumuna odaklansada bu psikolojiden biraz kurtulmaya bakın..normal hayatınıza devam edin yani.Performanstan en az 3 saat önce yemek yiyin ve ondan sonrasını (karnınız aç olsa bile,nasıl olsa sahnede açlık filan hissedilmiyor)sıvılarla,içebildiğiniz kadar su içerek geçirin..meyva sularından(taze sıkılmışlar dışında) uzak durun,çünkü onlar bir sürü gereksiz madde ve ses telleri için iyi olmayan şeker içerir..onun için sahneye çıkarkende yanınıza en az 2 litre su alın,ve olay sona erdiğinde hepsini bitirmiş olun..sahneye çıkmadan en az bir saat önce sesinizi açmaya başlayın,bu yöntem herkese göre değişebilir,kilit nokta bunu yaparken sesi yormamaktır..çok pes notaları kullanarakta ses açılabilir,avaz avaz bağırmanıza gerek yok...performansın ilk 3 parçasını sesinizi açmış olsanız bile çok dik olmayan parçalardan seçmeniz,olayın devamı için daha sağlıklıdır...şarkı söyleyeceğiniz gün ve öncesinde içki içmemeye bakın,sigara kullanıyorsanız sayarak için ya da hiç içmeyin..ciddi bir tiryakiyseniz hiç içmemezlik yapmayın,çünkü bu psikolojinizi direkt etkileyebilir...tavsiye edebileceğim vitaminler,yüksek enerji,rahatlık ve ses telleriniz için b vitamini(sürekli değil,kür şeklinde)ve sahneye çıkacağınız gün supradyn size enerji verir....sıcak içecekleri şekersiz,ılık ve içine bal koyarak tüketin..sabah uyandığınızda gözünüzü açmadan 2 kaşık bal yiyin,bu daha öncede yazılmış ama çok önemli bende yazayım dedim..
Bütün bunların dışında yapmanız gereken ve işin diğer yüzde ellisini oluşturan şey söylediğiniz şarkıyı kalpten söylemek ve tamamiyle hissetmektir..bu oldukça yorucudur,bunuda kendinizi paralayarak,ve gaza gelip tamamen tekniği bir tarafa bırakarak yapmayın,çünkü ses telleri et ve kan dır ve tamiri oldukça zordur...
 
Mahcem demiş ki:
Heh heh... Bu soru tecrübeme göre Genel Müzik forumuna takılan kitleyi biraz aşar :) Oradaki müzik tartışmalarının seviyesi genelde "Metallica mı, Megadeth mi?", "Dünyanın en iyi gitarcısını seçelim" gibi 9 yaş zekâsı tartışmaları dolaylarında seyreder, böyle bir soru ağır kaçar orada.

O yüzden biz bunu MüzikTek forumuna alalım, Genel Müzik'te de bir gölgesini bırakırız, meraklısı arar bulur gelir.

çok güzel anlatmışsın..aşalamışsın ayrıca..
başka forumlarda ,o dediğin konular yerine,hangi hatun daha güzel,bu kız nasıl,kıza nasıl çıkma teklif edilir diye konular açılıyo..en azından buradakiler müzikle ilgili..ve seviyeli ..yani seviyeli var..zekadan önce.
 
Manner'in söylediklerine sonuna kadar katılıyorum.

Ortalıkta "biz ne şancılar gördük, bizim gibi hissederek söyleyemiyorlar" diye kabara kabara gezen, ama sahnede şarkıyla dövüşerek söylemeye "çalışan" bir güruh var. Üzücü...

Ruh ve teknik yanyana konulması gereken şeyler... Bir vokal doğru nefes alacak, bedenini tanıyacak, rezonans boşluklarını başarıyla kullanacak, sesi nerede nasıl yarattığını bilecek... Hatta fonetik bilecek, doğru konuşacak, artikülasyonu doğru olacak... Bunların pek çoğu ciddi eğitim gerektiren şeyler...

Beden, şarkı söyleyen insanın enstrumanı; gitarı hangi perdeye basıldığında ne ses çıkacağını bilmeden mümkün değilse, bedende de ses nerede nasıl oluşuyor bilmeden şarkı söylemek doğru değildir kanımca...
ve ruh... Elbette. O konuda pek birşey söylemeye gerek yok sanırım...

Diğer yandan, kendi adıma, bir vokalin mutlaka oyunculuk yeteneği olmalı... Netekim bu kişi sahne üstünde duracak, seyirciye birşeyler sunacak, hissettirecek. Ve bu yetenek, şarkıyı yaratırken, yorumlarken de çok önemli rol oynayacaktır. Bir şarkıyı dümdüz ama son derece "doğru" söylemek var, bir de yine "doğru" ama o şarkıya has bir duyguya girerek söylemek var.... İkisi çok farklı şeyler.

Yoldan geldim, beynim saçmalıyor... Anlatım bozuklukları için üzgünüm...

Sevgiler.
 
cyberknight demiş ki:
Peki bu dersleri kimden ve nasıl alınması makbuldür?kimlere güvenmeli?çünkü yanlış bir teknik öğrenimi herşeyi bozabilir dimi?Ankara'da nereler var acaba?

bu bina değilki,yanlışlıklarda yıkılsın,o kdr ince ilerlemeye kalkma..yanlış teknik öğrenmekten korkma,doru yu bulursun..
sitelerde ara işte,forumlarda fln...studyo24.net e gir,orda ders vermek isteyenlere tıkla..fln gibi..(tabi ben bunları gitar için yazdım,sen vokal istiyosan,ondan anlamam)
 
Konu sonlara doğru biraz değişti gerçi ama ben baştaki yazının konusuna dönüp izlediğim bir belgeselde bahsedilen bazı ilginç şeyleri aklımda kaldığınca buraya aktarmak istedim.

Bahsedilen "sentetik sinestezi" hastalığı beynin dışarıdan gelen uyarıları birbirine karıştırdığı çok nadir görülen bir hastalık. Örneğin normal bir insanın beyni bir ses olarak tanımlanması gereken bir dalga boyunu olması gerektiği gibi tanımlarken, bu hastalığa sahip kişilerde algılar karıştığı için bu sesi renk olarak tanımlayabiliyor. İşin bana çok ilginç gelen noktası ise şu: "LCD" (Böyle yazılıyor galiba) adlı çok ağır bir uyuşturucu normal insanlarda da buna çok benzer bazı sonuçlar doğuruyormuş. Yani uyuşturucuyu kullanan insanlar renkleri duyabildiği gibi, sesleri de görebiliyor. Aynı uyuşturucu madde'nin başka ilginç özellikleri de bulunuyor. Örneğin: çok küçük yaşta herhangibir günde yaptığınız bütün şeyleri tüm ayrıntıları ile hatırlamak, normal insanlarda göz yanılgısına yol açan "ilüzyon resimleri" olduğu gibi, göz yanılgısı olmadan görmek ve birkaç tane daha inanılmaz şey. Müzisyenler için ise en önemli olanı müzikal yaratıcılığı inanılmaz şekilde artırması. Aslında şu bizim dahi olarak gördüğümüz ortaçağ ve sonrası klasik müzik bestecilerinin çoğunun birtakım uyuşturucu maddeler kullandığı zaten biliniyordu. Izlediğim belgeselde bu "lcd" adlı uyuşturucu ve birkaç tane daha maddenin insan beynindeki etkilerini inceleyen büyük bir klinikten bahsetmişlerdi. Burada söyleşi yapılan bir bilim adamı bu maddelerin yarattığı etkiyi tipik bir sarhoşluktan çok farklı bir bilinç düzeyi olarak tanımlamıştı.

Çok yakın bir gelecekte (belki biz bile görebiliriz) insan beyninin işleyişi ile ilgili çok önemli birşeyler bulunacak, ben buna kesin gözüyle bakıyorum. O zaman belki dünyayı olduğundan çok farklı bir gözle göreceğiz.
 
Geri
Üst