Türkiye'de Nükleer Santral Kurulmalı Mı?

türkiye'de nükleer santral kurulmalımı?


  • Toplam oy veren
    1,311
NakedBoy demiş ki:
Sana şunu söyleyeyim : )), bana bunun kaynağını göster, o kaynağıda rahatlıkla eleştiririm : ). Söylediğin 0.16 gibi olasılığının gerçekle uzaktan yakından alakası yok. Seni kim kandırmış bilemem ama istemedende olsa senin başkalarını kandırmanı da istemem.
bunları ben söylemiyorum, bilirkişiler,uzmanlar,prof.lar söylüyor..."kandırma" ne demek ayrıca yaa, saçma sapan düz mantık yorumlar yazmayın buraya, belki bu konu ihtisas alanın, çok bilgin var, bişey diyemem ama benim de tv den izlediğim programdaki amcalar da gayet uzmandılar yani ;)
 
Josephking_1903 demiş ki:
NakedBoy demiş ki:
Sana şunu söyleyeyim : )), bana bunun kaynağını göster, o kaynağıda rahatlıkla eleştiririm : ). Söylediğin 0.16 gibi olasılığının gerçekle uzaktan yakından alakası yok. Seni kim kandırmış bilemem ama istemedende olsa senin başkalarını kandırmanı da istemem.
bunları ben söylemiyorum, bilirkişiler,uzmanlar,prof.lar söylüyor..."kandırma" ne demek ayrıca yaa, saçma sapan düz mantık yorumlar yazmayın buraya, belki bu konu ihtisas alanın, çok bilgin var, bişey diyemem ama benim de tv den izlediğim programdaki amcalar da gayet uzmandılar yani ;)

Tabiki bunları sen söylemiyorsun, sadece duyduklarını veya öğrendiklerini aktarıyorsun. Benim kandırmak ve kandırılmak ile ifade etmek istediğim, büyük bir oranın bu konuda yanlış bilgilendirildiği, ve büyük bir oranın kolaylıkla yanlış bilgileri benimsediğidir. Türkiye de Reaktör Fiziği ve Reaktör Güvenliği üzerinde yoğunlaşmış kaç insan olabilir ki. Bilirkişi, uzman, prof dediğin insanlar kimler? Karşına çıkan her profun Reaktör Fiziği ve Reaktör Kontrolü, Güvenliği üzerine sahip olduğu bilgiye ne kadar güvenebilirsin? Sonuçta prof. larda belli bir dal üzerinde yüksek bilgi sahibi oluyorlar. Yani herşeyi bilemezler. Eğer bu işin ihtisasını okuduğumu, veya bu konuda çok bilgim olduğunu düşünüyorsan, beni biraz olsun bilirkişi yerine koyabilirsin. Eğer beni bilirkişi olarak düşünürsen, yazdıklarımı dikkatlice oku, yorumla ve aklına yatmayan noktaları ve karşı olduğun noktaları bana anlat. Cevabından anladığım en önemli nokta sana açıklama yaparken biraz kırıcı ve kaba olduğumdur, kusura bakma. Ama kandırıldığımızı da gerçekten anlamanı isterim : ).

Basın ve yayın organlarına süpheyle yaklaşın arkadaşlar. Orada okuduğunuz veya izledğiniz herşeyi, genel doğru veya genel gerçek olarak kabul etmeyin. Bir kişinin neden bir yayına katıldığını veya basına röportaj yaptığını düşünmenizi isterim. İnsan olarak gerçekten iki yüzlü olma potansiyeline sahibiz. Bu davranışlar ufak da olabilir, büyük de olabilir. Sence izlediğin o uzman veya uzman görünümlü kişiler, gerçekten halkı bilgilendirmek mi istiyorlar, yoksa çıkar peşinde olup, bilimsel gerçekleri istedikleri doğrultuda kullanarak şov mu yapıyorlar?
 
basın ve yayın organlarında her söylenene inanmamamız gerektiğinin gayet farkında ve bilincindeyiz, sen merak etme ;) yalnız senin içinde bulunduğun mantığa göre bu söylediğini tersten de algılayabiliriz, nükleer enerjiyi savunanlar da bilimsel gerçekliği bir kenara bırakıp çıkar peşinde koşabilirler, buna niye ihtimal vermiyorsun?
ayrıca benim her zaman insan hayatının mevzubahis olduğu durumlarda "risk" kavramını sıfıra indirgeyen bir düşünce yapım olduğu için, en baştan bu sebep nedeniyle nükleere karşıyım kendi adıma, çernobil faciasının yaralarının sarıldığını mı düşünüyosunuz, çoluk çocuğu engelli doğan insanlar, bu olaydan dolayı kansere yakalanan insanlar oldu bu ülkemizde, millet kaç yıl su içmeye bile korktu, üreteceğin milyonlarca watt enerji bir insanın hayatından daha değerli değildir...
 
Sen bunun farkındaysan %16 lık bir sayıya nasıl inanıpta, bunu insanlara gerçekmiş gibi anlatabilirsin : ). Sorduğun soruya cevabım şu olacak. Dediğim gibi insanlar 2 yüzlü olma potansiyeline sahiptir. Nükleer enerji yanlısı olupta çıkar peşinde olacak insanlar elbette olabilir. Zamanında olduda. Onlarında Rus olduğunu biliyorsun zaten. O işin içinde eminim çıkar yanlısı mantık üstündü ki o tarz bir reaktör tasarımı oldu. Ama o kazadan sonra çok şey öğrenildi. Yaraların sarılamaması bunun için en acı ama gerçek etken. Artık kontrol sistemi çok üst düzeyde. İnsan kaynaklı çoklu kontrol sistemi var, elektronik iletişim cihazlarının yanında. Bu dediğim çıkarcı insanlarla muhtemelen ben karşılaşabilirim, senin karşına çıkmaz. Televizyonda orada burada, bu tarz insanlarla karşılaşamazsın. Ama karşılaştıysan da veya karşılaştığını düşünüyorsan, neler duyduğunu ve gördüğünü bilmek isterim.

Bu paragraf ufak bir hatırlatma veya bilgi olması için : ). Çernobilin etkisi Sovyetler üzerinde, şuan ki Ukraynada ve Belarusta fazlasıyla oldu. Burada direkt yüksek radyasyona maruzdan ölenlerin sayısı veya sonrasında kansere yakalananların ve
sakat doğan çocukların sayısı kesin olarak hissedilir düzeydeydi. Bu da kaza sonrası zaten beklenen bir durum. Kaza sonrası ülkemizde yapılan ölçümlerde (Türkiyenin karadeniz kıyıları için, etkinin ülke bazında en fazla olduğu yerler) Çernobile bağlı kansere yakalanma riski 100.000 insanda 1 dir. Tabiki bu beklenen değerlerdi. Ve o dönem yapılan ölçümler üreme potansiyeline sahip nüfus üzerinde kazanın bir risk taşımadığını gösterdi.

İnsan hayatını çok önemseyen biriysen (şuan kendin için, çevrende yaşayan insanlar için ve gelecekte senin hayat verebilceğin yaşamlar için konuşuyorum) o zaman şunları yapmıyorsundur. Sigara içmiyorsun, sigara içilen ortamda bulunmuyorsun. Sigara içen arkadaşın yok. Kola veya benzeri gazlı içecekleri içmiyorsun, abur cubur yemiyorsun, yediğin yiyeceklere çok önem gösteriyorsun. Evde elektrik tüketimine çok önem veriyorsundur ki bu da çevre kirliliğini en alt düzeye indirgemek içindir. Uçak seferini olabildiğince az yapıyorsundur. Cep telefonunu dikkatlice kullanıyorsundur. Bu saydıklarıma dahasını ekleyebilirim. Saydıklarımdan ne alaka dediğin varsa o zaman sen risk kavramını hala sıfıra indirebilmiş değilsin. Ve gerçekten ne alaka dediklerin varsa veya biraz daha açmamı istediklerin varsa bana söyle biraz daha açıklayıcı olacağım. Şuan bunları bildiklerini varsayıyorum.

Doğal olarak yaşadığımız evrenin yapısından dolayıda riskleri sıfıra indiremezsin. Ama en azından kendi kontrol altına alabildiklerini, veya alabilceklerini sıfırlamak isteyişini anlayışla karşılıyorum.
 
ben sana nükleer bir kaza sonucu doğabilecek hasarlardan bahsederken, sen bana bununla ucundan kıyısından kıyaslanamayacak şekilde sigara,televizyon,elektrik kullanımı hakkında varsayımlarda bulunuyorsun... sigara içilen bir ortamda bulunmakla nükleer bir kazanın olması sonucunda ortaya çıkacak tehlikeyi nasıl olur da aynı kefeye koyup kıyaslama yapabiliyosun, hayret...
 
Televizyonda çok duyuyorum, Fransa'da ve Amerika'da çok nükleer santral varmış, biz niye kurmuyormuşuz?

Gidip araştırsınlar bakalım, bu iki ülke de 1970'ten sonra bir tane santral bile kurmuş mu? Olanları sökmeye çalışıyorlar. Biraz araştırma lütfen.
 
Çevreyi kirletme konusunda birşeyler yazmak istiyorum.

Nükleer santraller haydi diyelim çevreyi kirletiyor ölüm vs...

En az çevreyi kirlettiği öne sürülen bolca yapılması istenilen devasa pervanelerin üretimi için kullanılan fabrikalardan atmosfere salınan sera gazlarının vs. çevreyi nekadar kirlettiği ve verimini düşünürsek kaç tane pervaneye bir adet nükleer santralin denk geldiği konusunda beni aydınlatabilecek biri varsa yazdıklarını okumaktan keyif alacağım.

Bunun harici nükleer santral alternatifi olan kimyasal( Yakıt tüketerek elektrik üreten) santraller zaten ölüm bununda bence tersini iddia edebilecek biri yoktur.

Haydi gelelim hidroelektrik santallerine ki bence nükleer santral alternarnatifi olabilecek tek çözüm bu verim ve çevre açısından.

Ancak işin başka bir boyutunu da atlamamak şart. Nükleer güç gelişmeyi tetikleyen bir unsur. ve Nükleer santraller hernekadar eski bir teknoloji olarak görülürse görülsün nükleer gelişimin önünü açarak deniz altında hiç yukarıya çıkmadan yıllarca gidebilecek denizaltılardan tutun da uçak gemilerine kadar ve belki uzay araştırmalarının gelişmesine kadar birçok yolun önünü açacaktır.

Bu nedenlerle nükleer santraller kurulmalı ve nükleer enerjiye yeterli yatırım yapılmalıdır. Türkiyenin bazı konularda ileriye gitmesi için bu şarttır.

Unutmayalım ki yeterli önlemler ve teknolojiler kullanılarak çalışan nükleer santraller bir tehdit olarak görülmemelidir.

Çevreye gönülden bağlı arkadaşlar için de bir tavsiyem olacak . Sürekli uğraşılan ve dünyanın en çok kirlettiği iddia edilen deodorantlar, araba egzozları vs nin yanında ağır sanayinin saldığı gazların oranlarını bir araştırabilirler mi? Beni de bilgilendisinler.

Saygılarımla,
 
kurulmalı en onemlisi buradaki uranium yıllar sonra kendi kendine zenginleşecek o zamn da nukleer bomba yapımında kullanılabilecek dereceye gelebilecek . ( miş - kimya hocamız soylemişti )
 
arkadaşlar termodinamik alan biri olarak konuşuyorum

termik santrallerin verimini bilenleriniz var mı
dünyadaki en verimli termik santral %54 verimle
ali ağa termik santrali
entegre bi tesis ve kombine bi çevrim kullanılıyor

peki bu verim için ne yapmak lazım??

suyu ısıtıcan yüksek sıcaklıklara (1200-1500 C)
yüksek basınçlara çıkarıcan kompresörler kullanıcan
ki gerçekten çok enerji tüketirler
sonra onu bi türbinden geçirecen
sonra tekrar suya dönüştürecen pompalayacan(pompa kompresöre göre daha az enerji harcar) falan fişman

suyun bu sıcaklıklara ulaşması için 1snde çok fazla ısı geçiricen

yani çok fazla yakıt yakıcaksın
ali ağada saatte 50 tona yakın su ısıtılıp enerjisi kullanılıyor düşünün ne kadar yakıtın yakıldığını
yakmaklada bitmiyor. küller içinde toprak kirletiliyor

ve bu yakma işlemide mükemmel bi şekilde olmadığı için CO2den daha tehlikeli gazlar ortaya çıkıyor(CO,NOx)

nükleer enerji bu işlemlerin emisyon olmadan (gaz salınımı ) yapılmasıdır

güvenlik sistemleri ise her türlü afete(deprem,patlama vs) karşı tasarlanmıştır

doğa bilimleri kurallara dayanır bu kurallar sizin uymanız gereken kurallardır bunlara uyduğunuzda hiç bişey olmaz


1970lerden bu yana nükleer santral yapılmamış gibisinden yazılar var artan nüfuslarının elektrik ihtiyaçlarını nası sağlıyolar peki şu an demekki o zaman kurulan nükleer santraller o zamanki ihtiyaçtan fazlasını karşılıyormuşki hala karşılıyor ben burdan bunu anlarım
sökülüyor diyenler var oradan o santrali nası sökecekler kurması bile bi bela kim uğraşır sökmeyle
en fazla çekirdeği alırlar elektirik üretimini durdururlar

arkadaşlar hepimiz pahalı elektrikten yakınıyoruz sebebini de hepimiz biliyoruz

hala 1900ün ilk çeyreğindeki gibi enerji üretim 2050 yılındaymış gibi yaşarsak elektrikte bu kadar pahalı olur

ucuz oyunlara gelmeyin alın bi termo kitabı okuyun aşağıdada kaynak var

çengel,boles an engineering approach to thermodynamics
 
Geri
Üst