Engl Ironball Için Kabin Önerisi

Yaş 36 yazıyor dikkat çekmek isterim, neyse dur anlayacağın dilden konuşalım; sansın o tamammaaaaaa :D
Tarafımdan engellenmiş içerik olduğu için tüm tartışmayı göremiyorum ya senin mesajlardan anladığım kadar ile bile bence gereksiz uzatmışsın @izzzyy, bir ineğe diferansiyel denklem çözmeyi öğretemezsin; ne kadar denersen dene. Bazı insanlar için de bu böyle bazı şeyleri anlatmanın yolu yok; filtre kapasitörleri doğuştan yanmış oluyor, tekrarın bir faydası da olmuyor, sana yazık valla. Hem engelle diye harika bir buton da varken kullansana işte...
 
Tarafımdan engellenmiş içerik olduğu için tüm tartışmayı göremiyorum ya senin mesajlardan anladığım kadar ile bile bence gereksiz uzatmışsın @izzzyy, bir ineğe diferansiyel denklem çözmeyi öğretemezsin; ne kadar denersen dene. Bazı insanlar için de bu böyle bazı şeyleri anlatmanın yolu yok; filtre kapasitörleri doğuştan yanmış oluyor, tekrarın bir faydası da olmuyor, sana yazık valla. Hem engelle diye harika bir buton da varken kullansana işte...
Abi bunlar Cemal Abi tarikatından, özel ilgi alanım :D Ama dediğin gibi kabak tadı verdi güle güle diyelim, zaten sana bile engellettiyse kendini durduğum kabahat :D
 
Tarafımdan engellenmiş içerik olduğu için tüm tartışmayı göremiyorum ya senin mesajlardan anladığım kadar ile bile bence gereksiz uzatmışsın @izzzyy, bir ineğe diferansiyel denklem çözmeyi öğretemezsin; ne kadar denersen dene. Bazı insanlar için de bu böyle bazı şeyleri anlatmanın yolu yok; filtre kapasitörleri doğuştan yanmış oluyor, tekrarın bir faydası da olmuyor, sana yazık valla. Hem engelle diye harika bir buton da varken kullansana işte...


Aman Hocam nice canlar(obican) gitti inekten vs gibilerinden filan öyle demiyelim, uçurulabilirsiniz. Bazen laf anlatılmıyor gerçekten. Masif ağaçlarda esneme payı,nem ve ısıya tepki daha fazla olduğu için aksine genelde huş kullanılır, masif ağaçlardan da sadece dayanıklığı yüksek ağaçlar (maple gibi) kullanılmadır ve cila atılmalıdır dış etmenlerden korumak için. Bu dediğim geyik değil bizzat sipariş üstüne amfi ve kabin yapan gitarpedal'deki ustaların tavsiyeleri açıp okur, görürsünüz. Bir de masiften ve sağlam ağaçtan kabin yapacaksın ve huş kadar ağır olmayacak öyle mi bir de özgül ağırlığa göre hesap yapılmış da kalınlığa göre hesap yaptınız mı yok.. Masif ağacı daha kalın kullanmanız gerekecek. Güle güle kullanın derim nereden aldıysanız omzunuzun üstündeki aleti.
 
Yalniz dikkatinizi cekerim ben kimseye inek demiyorum kastim oyle olsa acikca soylerim forumdan atilmak dunyanin sonu degil nasilsa zaten. Hem o durumda yazdigim sey kanunen de hakaret olurdu. Inek ve diferansiyel denklem yan yana gelmeyecek iki sey, hepsi bu. Ne bizim oznemiz inek ne de konumuz diff. denklemler. Neyse @izzzyy'nin burada laf anlatmaya calismasi da oyle gibi: yeterince ugrasmadigi icin degil karsi tarafin forum yoluyla iknasi mumkun olmadigi icin tartisma uzuyor, 150 mesaj daha gitse de buyuk ihtimalle ayni yerde olacaklar...Saniyorum ki ayni caresizligi ben de yasadigim icin engellemisimdir o uyeyi..
 
Konu çok uzamış kendimce bende bir son nokta koyayım.

Öncelikle izyynin ikna edeceği bir şey yok. Gördüğüm kadarı ile zaten geçmişten gelen bir kuyruk acısı ile saldırdıkça saldırıyor.

Şöyle net bir kurduğu cümle var. En iyi ağaç huş ağacıdır diye. Hayır değil. Bunu şu anda kabin üreticilerinin kullanması bu ağacı en iyi yapmaz. Tıpkı geçmişte Fender ucuza kapattığından nasıl bir dönem tüm gitarlarını kanada kavağından yaptıysa ve buda o gitarları iyi gitarlar yapmadıysa, o ağacıda en iyi ağaç yapmadıysa bu durumda böyle.

Ama Osmanburak yazdığında haklı bu tarz adamlar forum yoluyla ikna olmazlar, psikolojik sorunları olabilir. Durmadan saldıracaktır, zaten mesajlarına bakınca googla huş kabin yazıp çıkan bütün videoları linklemiş.

En son gitarpedal ahalisinden Dr Barlo ve sevdiğim arkadaşlarımın kabinlerini yaptırdım. Maun kontraplak kullandım. ( Masif hiçbir zaman demedim, yukarıdaki yazıklarımdada hep kontraplak dedim.. ) İşte sıkıntı olaylara bakış açısı, ben hangi bakış açısından haklı çıkabilirim ego su ile yaklaşırsanız olmaz.

En iyi ağaç huş değildir, isterse bütün firmalar kullansın. Bu bu kadar net. Bunu inkar dünyanın döndüğünü inkar gibi bir şey.

Eskiden Marshall maun kullanırdı, ne zaman bu ağaç egzotik sınıfına girmeye başladı, zor bulunmaya başladı alternatif buldular. Ama bu alternatif iyi yapmaz. Tıpkı Gibsonun şu anda rosewood yerine fırınlanmış ağaç kullanması gibi..

İzzy e gelince bence sorunu olan bir insan bakıyorum her konuya yazıyor, elektrikçi, ağaç uzmanı, böcek bilimci, evde ev hanımı, mutfakta aşçı, yatakda.. ( Yanlış anlaşılmasın Osman Burağın benzetmesi gibi.. )

Adam çevreye yanlış bilgi saçıyor ( Bazı noktalarda ) ne yazıkki onu denetleyebilecek bilgi yeterliliğinde sanıyorum birisi olmadığından bu forumda herkes susuyor. Hatalı olduğundada çift tık google bulduğum bütün videoları linkleyeyim.

Konuyu bilmesemde altta kalmayayım, bir şey dedimya huş en iyidir diye ( Ki bunu nasıl söylersin hangi sıfatla, kaç m2 işledin bu ağaçdan yada toplamda hayatında kaç farklı ağacı işledin ne yaptın ne ettin.. ) saydırayım üstüne trollükle bastırayım. E tamam çocuksun sinirlenmemek lazım sanada haklısında, yazdıklarına inanan insanlar olduğu için sinirleniyorum. Ve tamamen pratik bilgin olmadan sallamasyon attığından. ( Şimdi 1 kabin yapmakla pratik bilgi sahibi olmuyor insan kusura bakma, daha 200 $ lık kırlangıçla 20 mm lik ağacı işlemekten bahsediyorsun, o kadar cahilsin bu konuda.. )

Neyse bu adam böyle, diğer arkadaş Osman Burak kendisi ile sadece bir mesajlaşmamız oldu, hatalı bir bilgi vermiş. Bunuda konu ile alakası olmayan bir veriye dayamış. Verdiği hatalı bilgi Poly cila ila nitro cila arasında ağaca nefes aldırması bakımından fark yoktur. Hayır değil, vardır. Plastik cila ağaca nefes aldırmaz, selülozik, doğal cila aldırır. Ne kadar diferansiyel denklem dersen de. Gerçek bu, nitro cila nem çıkışına izin verir polyester cila etmez. Bunu aksini iddia etmek dünya dönmüyor, düz gibi bir şey.

Ama adamlar bunu yapıyor ve bir Allahın kulu çıkıp hoop demiyor. Komik demekki, bilgi açısından bu forumun yöneticileri yeterli değil. Bende hata yaptım, geçmiş hatalarımdan ders çıkartmadım arkadaş İZmirli olduğu için yardım edeyim dedim. Zira biliyorum huş ağacı alacak, kırlangış veyahut çivi ile işleyecek sonrada çatırt diye kırılacak elindeki kabin.

Neyse bir laf, yansın o.rspuların alayı su veren itfaiyenin hortumunu s.keyim.. ( Buda benzetme inekle diferansiyel gibi kişisel algılamayın.. ) Doğrusu bırakmak yalan yanlış bilgilerle buranın dolması, iki üç tane insanın egosunu tatmin etmesi.

Zaten kayıt olma sebebim iki üç parça ekipmanımı satmaktı. Bunun dışındaki konularda verdiğim rahatsızlıktan özür dilerim.
Not : Diferansiyel denklem çözmekten bahsediyorlar, Türkiyede insanların genel sorunu diferansiyel denklemin nasıl çözüleceğini ezberleyip bunu nerede kullanacaklarını bilmemeleri, düşünmemeleri ve bunu çözebildiklerinde ise egolarına tavan yaptırıp ben herşeyi biliyorum havalarına girmeleri. Yoksa 100 tane değişkenin türevini kafada tutmak iş değil, gidin ezber yarışmasına katılın, beyninizi kullanmış olmuyorsunuz.

En son olarak OsmanBurakla aramızdaki tek mesajlaşma.. Beni engelleme sebebi..;

''Merhaba, forumda dolaşırken http://turkrock.com/konu/53262/ topic altında yazdığınız yazıları gördüm. Bilgilerin az bir kısmı hatalı,

''Nefes alma ve bundan mütevellit tonun oturması ile ilgili argümanların alayı palavra, gazların polimer içindeki difüzyon sabitlerine baksan bunu görürsün zaten.''

Buradaki yorumun hatası tıpkı şu cümledeki ile aynı '' Su 100 santigrad derecede kaynar.. ''

Nefes alma ne yazıkki palavra değil. Plastik katkılı bir cila kullandığınızda oda koşullarında ne olursa olsun dışarıdan içeriye veyahut içeriden dışarıya herhangi bir geçiş olmaz. Sizin değerlendirmeniz yani difüzyon sabitleri buradaki durum için geçerli değil.Marketlerde satılan adı ile Selülozik Vernik veyahut nitro cila dediğimiz şey eğer dış ortamdaki nem oranı ağaçdan daha düşük ise ağacın içerisindeki nemin dışarıya atılmasını engellemez ama plastik katkılı bir cila buna izin vermeyecektir.

Ha dersenki ağaç dışarıda 30 senedir kuruyor kardeşim ne kuruyacak artık o zaman tamam. Veyahut gitarın bulunduğu ortam çok nemli e tabiki bu seferde tersi ağaç cürüyebilir selülozik esaslı bir cila ile. Yani iyi ve kötü yanları var aslında böyle genelleme yapmadan, palavra demeden, gitar alınırken cilanın cinsi her ortam koşulu düşünülerek karar verilmesi gereken bir durum.

Ha önemli diğer bir noktada gitara atılan boyanında selülozik olması gerektiği, bu boyada plastik bazlı olursa yine geçişe izin vermeyeceğinden ( burada yanılıyor olabilirim bir miktar boyalar izin veriyor olabilir ama ihmal edilebilecek bir miktar.. ) selüloz esaslı bir cila da atsanız yine ağacın kuruması gerçekleşmeyecek.

Yani iki cila arasında ciddi farklar mevcut ve tonun oturması da cila kadar ağacının kalitesi ile de alakalı, gazların polimer içerisindeki difüzyon sabitleri de belirli bir basınç altında oysaki bizim düşündüğümüz ortam çok farklı, kimyadaki N.Ş.A. Bu sebeple bu argümanları palavra olarak değerlendirmeniz zararınıza olur sadece ağaç doğru olmadıktan sonra zaten o gitardan olmaz..

Bunları yazma sebebim insanların sizi dinlemesi ve yukarıdaki mesajı okuyan birisini yanlış yönlendirmiş olabilirsiniz.

Bir palavra daha söyleyeyim, gitar çalındıkça sesi güzelleşir.. :)

Müzikli günler..
''
 
Son düzenleme:
Komik demekki, bilgi açısından bu forumun yöneticileri yeterli değil.

Bu kısım ben ve diğer 2 yöneticiye ithaf edildiği için cevap vermek durumundayım, bizler sadece forumun sağlıklı işleyişiyle sorumluyuz. Şu durumda hangi ağacın kabin için uygun olduğuna, poli-üretan cilanın nefes aldırıp aldırmadığı vs. gibi bilgilere biz de sizlerin yazdığı yazılar sayesinde sahip oluyoruz, ilgimizi çekerse fazlasını internetten ve doğruluğu kanıtlanmış diğer kaynaklardan okuyoruz. Bununla birlikte paylaşılan her bilginin doğruluğunu kontrol etmemiz ve uyarmamız mümkün değil. Forumlar bilgi paylaşımı içindir, nasıl paylaşıldığı ve doğruluğuna inanmak kullanıcıları bağlar.

Bununla birlikte, yukarıda yazdığınız bazı paragraflara katılmakla birlikte, eğer sizin diğer kullanıcıların yazdıklarının yanlış olduğu konusunda fikirleriniz varsa ve bunları paylaşmanıza rağmen insanlarla iletişime geçemiyorsanız, sorunun kaynağını diğerlerinde aradığınız kadar kendinizde de aramalısınız.

Sevgiler&Saygılar.
 
Bu kısım ben ve diğer 2 yöneticiye ithaf edildiği için cevap vermek durumundayım, bizler sadece forumun sağlıklı işleyişiyle sorumluyuz. Şu durumda hangi ağacın kabin için uygun olduğuna, poli-üretan cilanın nefes aldırıp aldırmadığı vs. gibi bilgilere biz de sizlerin yazdığı yazılar sayesinde sahip oluyoruz, ilgimizi çekerse fazlasını internetten ve doğruluğu kanıtlanmış diğer kaynaklardan okuyoruz. Bununla birlikte paylaşılan her bilginin doğruluğunu kontrol etmemiz ve uyarmamız mümkün değil. Forumlar bilgi paylaşımı içindir, nasıl paylaşıldığı ve doğruluğuna inanmak kullanıcıları bağlar.

Bununla birlikte, yukarıda yazdığınız bazı paragraflara katılmakla birlikte, eğer sizin diğer kullanıcıların yazdıklarının yanlış olduğu konusunda fikirleriniz varsa ve bunları paylaşmanıza rağmen insanlarla iletişime geçemiyorsanız, sorunun kaynağını diğerlerinde aradığınız kadar kendinizde de aramalısınız.

Sevgiler&Saygılar.
Ben bunu kabul ediyorum zaten, yukarida yazdiklarimda da gayet samimiyim, derdimi anlatmakta caresiz kaldigimi hissettigim zaman cok ugrasmadan engelliyorum tanidigim insanlara da oneri olarak bunu veriyorum: ziyadesi ile benimle alakali bir durum yani. Kaldi ki ayni seyi benim icin hisseden hemen engellesin sonucta burasi muzik forumu aramizda bir cikar iliskisi veya bir baska zorunluluk yok ki uzun sure tahammul gosterelim... Keske vakit olsa da benzeri durumlarda baska nasil iletisim kurabilirim diye dusunsem ama yok. Baska is yaparken arka planda acik duruyor site ve kahve falan da icmedigim icin mola niyetine forumda laf yetistiriyorum ve sabir esigim de pek yukarida sayilmaz haklisiniz, yaslandikca da dusuyor sanirim. Gecen seneye gore bile ciddi gerileme var.
 
(Uzun okumayı sevmeyen Özet'e atlasın, aşağıda...)

Başlıkla ilgili: Engl'ı Engl yapan en önemli unsurlardan birinin Engl kabinler olduğunu düşünüyorum. Şahsen, müzik kaydetme konusunda muhafazakar biriyim; yeniliğe çok sıcak bakmıyorum. Mesela, kabinin önüne SM57 dışında başka mikrofonlar da dayayıp kayıt yapıp memnun kalsam da miks aşamasında dönüp dolaşıp yine SM57 kayıtlarını kullanıyorum. Yamaha NS-10M dışında bir çok monitörle çalışıp, çoğuna hayran kalmış olsam da, özellikle enstrümanları tek tek (solo yapıp) tonlama aşamasında NS-10M kullanıyorum. Bunun nedeni ise büyük ölçüde bu cihazların genel geçer kabul görmüş, kulakların aşina olduğu soundları oluşturmak amacıyla kullanılan cihazlar olmaları, itiraf edeyim başka hiç bir nedeni yok.

Mesela Kemper ya da Axe FX gibi dijital (ama başarılı) cihazların parametrelerini eğip bükerek ton yapmak yerine, babadan kalma yöntemlerle, orijinal bilindik bir amfinin (mesela Marshall JCM 800) kabininin önüne mikrofonu koyup, tonunu zaten zilyon tane albümde duyduğumuz şekliyle kaydedilmesinin kesin çözüm olacağını düşünüyorum. Hem işimi hızlandırıyor hem de kafam rahatlıyor. Sıra dışı çözümler hem benim hem de kaydettiğim müzisyenin içinde sürekli -yerleşip orada sabit duran- bir şüphenin kalmasına yol açıyor.

Bir Mesa, Marshall ya da Engl amfi satın aldığınızda, aslında o amfinin fiziksel yapısını değil (hani şu, iki elektronik devresi iki lehim iki tahta bi hoparlör, niye bu kadar para ödüyoruz ki diye soranlara), o amfinin "tonunu" satın alıyorsunuz. O tonu oluşturan, o markanın yoğunlaşarak katılaşmış birikimidir; yılların tecrübesidir, yani hem teknik hem de sanatsal anlamda yaşanan gelişimin geri dönüşümü olarak markanın ortaya çıkardığı üründen aldığınızdır, öylesine bir ton değildir. Bu gibi amfilerde tonu oluşturan etkenler gitarı girdiğiniz jack girişinden başlar, hoparlörün titrettiği atmosferde son bulur. Bu zincirin herhangi bir halkasını değiştirirseniz o tonu oluşturan tecrübeyi ve birikimi bıçaklamış olursunuz.

Eğer ola ki bir kabin yapmış olsaydım hemen kafamda bin tane şüphe belirirdi; tabi ki en başta "acaba ölçüler doğru oldu mu?". Ve hemen, bir kabin daha yapayım da ikisini karşılaştırayım, sonra bi tane daha ve sonra bi tane daha. Eee? Nereye kadar gidecek bu? Belki 15-20 tane kabinden sonra tam olarak ne duymak istediğimi bulabileceğim. İmkanım olsa yapardım. Ama bir kenarda mutlaka bir Engl ya da Mesa kabin dururdu ki, onlarla sürekli karşılaştırayım.

Tabi bu karşılaştırma işlemini mikrofonla kaydederek yapıyorum; zira hayatınız boyunca duyduğunuz gitar tonlarının %99.6'sı (evet tam olarak oran bu, çok iyi sallarım ve hep tutar) bizzat kabinin değil, o kabini kaydeden mikrofonun tonudur. Gidip en pahalı amfi ve kabinleri alıp karşısına geçip çalarken "neden albümlerdeki gibi bir ton çıkmıyor, parama yazık oldu" diye düşünen (oradasınız biliyorum) güzel kardeşlerimin atladığı mevzu da budur. Mikrofon çok hain bir filtredir, adamı rezil de eder vezir de. Doğru kullanılmadığında en pahalı amfiden en b.ktan tonu çıkarmaya yol açacağı gibi, en uyduruk amfiden muhteşem tonlar çıkartabilir.

Özet: Engl'ı Engl yapan kendi kabinidir, tıpkı Mesa ve Marshall ve hatta Blackstar gibi. Defalarca stüdyomda deneme fırsatı bulduğum, Engl Fireball 100, en iyi kendi kabiniyle ve kabul edebileceğim sınırlar içerisinde Mesa kabinle, Mesa Boogie Triaxis & Simull Class 2:90 hem Engl kabinle hem de Mesa kabinle çok iyi sonuç verirken, Marshall JVM tüm kabinlerle gayet iyi sonuç verdi ama Mesa ve Engl ise Marshall kabinle hiç sonuç vermedi (çöp). Blackstar HT5 ise sadece ve sadece kendi kabiniyle sonuç gibi bişey verdi (what's the problem with Blackstar man!!!). Tabi bu "sonuçlar" tamamen kişisel zevk ve tercihlerim.

Oh, artık cevap veriyorum! Bence, kendi kabinini almalısınız. Bitti, iyi pazarlar :)
 
Son düzenleme:
(Uzun okumayı sevmeyen Özet'e atlasın, aşağıda...)

Başlıkla ilgili: Engl'ı Engl yapan en önemli unsurlardan birinin Engl kabinler olduğunu düşünüyorum. Şahsen, müzik kaydetme konusunda muhafazakar biriyim; yeniliğe çok sıcak bakmıyorum. Mesela, kabinin önüne SM57 dışında başka mikrofonlar da dayayıp kayıt yapıp memnun kalsam da miks aşamasında dönüp dolaşıp yine SM57 kayıtlarını kullanıyorum. Yamaha NS-10M dışında bir çok monitörle çalışıp, çoğuna hayran kalmış olsam da, özellikle enstrümanları tek tek (solo yapıp) tonlama aşamasında NS-10M kullanıyorum. Bunun nedeni ise büyük ölçüde bu cihazların genel geçer kabul görmüş, kulakların aşina olduğu soundları oluşturmak amacıyla kullanılan cihazlar olmaları, itiraf edeyim başka hiç bir nedeni yok.

Mesela Kemper ya da Axe FX gibi dijital (ama başarılı) cihazların parametrelerini eğip bükerek ton yapmak yerine, babadan kalma yöntemlerle, orijinal bilindik bir amfinin (mesela Marshall JCM 800) kabininin önüne mikrofonu koyup, tonunu zaten zilyon tane albümde duyduğumuz şekliyle kaydedilmesinin kesin çözüm olacağını düşünüyorum. Hem işimi hızlandırıyor hem de kafam rahatlıyor. Sıra dışı çözümler hem benim hem de kaydettiğim müzisyenin içinde sürekli -yerleşip orada sabit duran- bir şüphenin kalmasına yol açıyor.

Bir Mesa, Marshall ya da Engl amfi satın aldığınızda, aslında o amfinin fiziksel yapısını değil (hani şu, iki elektronik devresi iki lehim iki tahta bi hoparlör, niye bu kadar para ödüyoruz ki diye soranlara), o amfinin "tonunu" satın alıyorsunuz. O tonu oluşturan, o markanın yoğunlaşarak katılaşmış birikimidir; yılların tecrübesidir, yani hem teknik hem de sanatsal anlamda yaşanan gelişimin geri dönüşümü olarak markanın ortaya çıkardığı üründen aldığınızdır, öylesine bir ton değildir. Bu gibi amfilerde tonu oluşturan etkenler gitarı girdiğiniz jack girişinden başlar, hoparlörün titrettiği atmosferde son bulur. Bu zincirin herhangi bir halkasını değiştirirseniz o tonu oluşturan tecrübeyi ve birikimi bıçaklamış olursunuz.

Eğer ola ki bir kabin yapmış olsaydım hemen kafamda bin tane şüphe belirirdi; tabi ki en başta "acaba ölçüler doğru oldu mu?". Ve hemen, bir kabin daha yapayım da ikisini karşılaştırayım, sonra bi tane daha ve sonra bi tane daha. Eee? Nereye kadar gidecek bu? Belki 15-20 tane kabinden sonra tam olarak ne duymak istediğimi bulabileceğim. İmkanım olsa yapardım. Ama bir kenarda mutlaka bir Engl ya da Mesa kabin dururdu ki, onlarla sürekli karşılaştırayım.

Tabi bu karşılaştırma işlemini mikrofonla kaydederek yapıyorum; zira hayatınız boyunca duyduğunuz gitar tonlarının %99.6'sı (evet tam olarak oran bu, çok iyi sallarım ve hep tutar) bizzat kabinin değil, o kabini kaydeden mikrofonun tonudur. Gidip en pahalı amfi ve kabinleri alıp karşısına geçip çalarken "neden albümlerdeki gibi bir ton çıkmıyor, parama yazık oldu" diye düşünen (oradasınız biliyorum) güzel kardeşlerimin atladığı mevzu da budur. Mikrofon çok hain bir filtredir, adamı rezil de eder vezir de. Doğru kullanılmadığında en pahalı amfiden en b.ktan tonu çıkarmaya yol açacağı gibi, en uyduruk amfiden muhteşem tonlar çıkartabilir.

Özet: Engl'ı Engl yapan kendi kabinidir, tıpkı Mesa ve Marshall ve hatta Blackstar gibi. Defalarca stüdyomda deneme fırsatı bulduğum, Engl Fireball 100, en iyi kendi kabiniyle ve kabul edebileceğim sınırlar içerisinde Mesa kabinle, Mesa Boogie Triaxis & Simull Class 2:90 hem Engl kabinle hem de Mesa kabinle çok iyi sonuç verirken, Marshall JVM tüm kabinlerle gayet iyi sonuç verdi ama Mesa ve Engl ise Marshall kabinle hiç sonuç vermedi (çöp). Blackstar HT5 ise sadece ve sadece kendi kabiniyle sonuç gibi bişey verdi (what's the problem with Blackstar man!!!). Tabi bu "sonuçlar" tamamen kişisel zevk ve tercihlerim.

Oh, artık cevap veriyorum! Bence, kendi kabinini almalısınız. Bitti, iyi pazarlar :)
sanırım dore yolu taştan :D
 
Yapmışlardan biri olarak benim de önerim kendiniz girişmeyin çok özel bir şey düşünmedikçe. Helede 1300 e bu forumda mesa kabn satıldığını da gördüğümden bugünlerde en iyisi iyi 2. el kabin beklemek. Ağaçtan iyi anlarım ama mobilya yapmak ile ses elde etmek arasında bazen farklar oluyor. Misal kök e yakın kavak. Misal rus ayos. Mobilyada beş para etmez. enstümanda baya akarı var. Uzatmayayım. Ağaç tabi önemli ama kendi yapacaklara bende bir ekleme yapayım. Hoparlörlerin kasaya montajı işi aynen davul derisini takmak gibidir. Az farkeder ama eder.Bir çok firma yada şahıs seri üretim,bilgi eksikliği gibi sebeplerle ne yazıkki vakit ayırmaz . KAsası dengeli gerilecek şekilde karşılıklı sıkmanız gerekir vidalarını. Genel manada çok sıkarsanız göreceli tiz, az sıkarsanız da baslaşan sesler almanız olasıdır. Diğer bir konuda hoparlörlerin bağlanacağı bazaya hoparlörün önünden yada arkasından vidalanması. Yine kesin olmayan ancak genel kurallara göre söyleyebilirimki ön vidalamada daha tiz. (engl vs.) Arka vidalamada (mesa ve birçok marshall modeli) ise daha baslaşan sesler alınır. Ported,semi open ,open ,closed şubu konularına ise şimdilik kasmayalım.
 
Geri
Üst