An American Haunting (2005)

Dillere destan Dungeons and Dragons filminin yönetmeni Courtney Solomon'dan ilginç ve dramatik bir korku filmi An American Haunting. Film kesinlikle pür dikkat izlenmesi gereken bir yapıt. Alışık olduğumuz öğeleri görüp sonunu tahmin edercesine konsantrasyonu bozarsanız filmin asıl olayını anlayamazsınız.

Filmi izlemeden önce internette yaptığım araştırmada gerçek hikayeye dayalı bir öykü olduğunu öğrendim. Elbette gerçek hikayeden uyarlanmış filmler her zaman etkileyici olma yönünden 1-0 öndedir. Bir kere, filmin başında "based on a true story" yazar ki bu da ister istemez geçmişte bir zaman izleyeceğimiz filmin gerçekten yaşanmış olması fikri sebebiyle merak uyandırır. Yine de gerçek hikaye olması elbette güzel film ölçütü değil benim için ama An Americah Haunting gerçekten güzel bir film.

Film, 1818- 1820 yılları arasında Tennessee Eyaletinde geçiyor. Bell ailesinin bir davadan sonra başlarına garip, doğa üstü olaylar gelir. Görünüşte tipik ruhlu cinli korku filmlerini andırsa da hatta zaman zaman Exorcist sahnelerini anımsatan nöbet görüntüleri de olsa bu film aslında bunun ötesinde bir şey anlatıyor. Sanırım izleyenlerin pek de dikkat etmediği ufak ama filmin en önemli detayı olan bir konu vardı. Hatta filmin ana teması buydu diyebiliriz. Filmin çok yeni olması ve izleyenlerin keyfini bozmamak için bu konuya özellikle değinmiyorum çünkü bunu yazarsam sanırım filmi izlemenin hiç anlamı kalmayacak ;)

Gerek kurgunun biraz karıştırılması gerekse yönetmenin bu sürpriz sonu yaratan konuyu izleyicinin gözüne sokmaması bu ilginç ayrıntıyı biraz daha geri plana itiyor ve yüzeysel izlerseniz sıradan cin, ruh, büyü filmi diyip geçebilirsiniz.

İlk göze çarpan nokta, filmin renkleri, klasik 1800'lü yılların havasında karanlık puslu ortamlar, çevrenin rengi, maviye kaçan grilikteki atmosfer... Ayrıca, yönetmen seyirciye "varlığın" gözünden baktırıyor ve zaman zaman görüntü koyu mavi oluyor sonra tekrar normal rengine dönüyor. Görüntü rengi mavileştiğinde "varlığın" o anda odada olduğunu anlıyoruz. 360 derece çekimler, hızlı kamera hareketleri ve ses ve görsel efektler de lezizdi. Gerçi görsel efektlerinin biraz abartılmış olduğu söylenebilir hatta bazı sahnelerde o kadar abartılmışki ruya ile gerçek arasında olup olmadığını anlayamadan izliyorsunuz. Bu nedenle filmin asıl hadisesinin anlaşılmasının biraz güç olduğunu düşünüyorum.

Tüm film boyunca, olayın bir büyü sonucu bu hale geldiğini düşündürten yönetmen, filmin sonlarına doğru, asıl hadiseyi açıklıyor. Bu da bize aslında tüm lanetin büyüden kaynaklı olmadığını, başka bir olayın bunlara sebep olduğunu gösteriyor. En son sahnede ise filmin, bu hikayeyi okuyan günümüzdeki annenin durumu ile bağlayıp noktalanması da ayrı bir şaşırtıcı unsurdu.

Betsy Bell rolündeki Rachel Hurd-Wood, genç bir oyuncu olmasına rağmen sanırım ileride de sık sık görebileceğimiz bir yüz. Gayet başarılıydı, rolünün hakkını verdi. Rachel Hurd-Wood filmin hayalet filmi olmadığını, gerçek insanlar ve gerçek olaylarla ilgili bir film olduğunu belirtmiş. Gerçekten de yüzeysel izlemediğiniz ve sahneleri dikkatle incelediğiniz takdirde filmin başka bir konusu olduğunu anlayacaksınız.

Yönetmenin takdire şayan yönü ise, merak uyandıracak bir konuya yöneleceğim diyerek, tüm filmi bu konuya odaklamaması ve gayet dramatik bir film olabilecekken bunu bir korku filmine çevirmesi...

Eleştirilecek yönü ise, kurgunun şatafatlı bir hal alması sebebiyle asıl konu tam anlaşılmayabilir. Yani izleyenler bu tip ayrıntılara dikkat etmezlerse direk tipik bildiğimiz büyü, ruya, ruh, cin filmi diyip geçebilirler. Oysa, bu ince ayrıntı filmin asıl konusunu oluşturuyor ve kısa süren sahnelerle harcanması birazcık yazık edebilir filme. Bu yüzden gayet konsantre olarak izleyiniz hatta ve hatta filmi evde izliyorsanız bazı sahneleri geri alıp tekrar kontrol ediniz ;)

Filmi biraz zaman geçince ve herkes tarafından izlendikten sonra tartışmak daha da güzel olacaktır. Eğer izlediyseniz ve çevrenizde izlemeyenler varsa filmin sürpriz sonunu ve asıl konusunu söylemeyin, tamamen keyfi kaçacaktır. ;)
 
çok sürükleyici olmamakla beraber finaliyle damgasını vuran bi film yalnız finale kadar az karın ağrısı cekmedim ne zaman bitcek diye son yarım saate kadar dayanabilirseniz beğenilesi bi film
 
Geri
Üst