Gitar Çalındıkça Mı Tonları Oturur?

Tonuda güzelleşir, ağacıda kurur, seside oturur... Bunlar olmasa millet bitarafını tersten görmüş eski gitarını nasıl iteleyecek millete... Adam 10 wattlık yu-ma-tu marka amfisinde kullandığı, çürümüş starfun marka gitarını sesi oturdu, ağacı kurudu, tonu güzelleşti diye satıyor matmazel. Aldığın müzik market ahşap ağır çeksin diye gitarları mı suluyordu? Yoksa daha olgunlaşmamışken turfanda dalından mı kopardın gitarı diye sorasım geliyor geliyor soramıyorum...
 
Son düzenleme:
Hayda yine kurudu kurumadı geyiğine gitti konu. Yahu elinde bilgi belge olan şu çalınma çalınmama konusunu bir irdeleseydi ?
aslında aynı konudayız :) özetle eğer Yamaha MÜHENDİSLERİnin dedikleri dogru ise yeni teknolojilerinin amacı çalındıkça zaman geçtikçe oturan tona değişen tona kısa yoldan ulaşmak

her markanın bir kaç yılda bir buna benzer çalısmalar yapıyor olması bana herzaman pazarlama taktiği imiş gibi gelir , gel gelelim ki adamlar japon ne yapsalar iyisini yaparlar :)
 
grundar blok,söylediğim gibi ukala insanlarla uğraşmak sinir bozmaktan başka birşey değil.Hala gitar üretmek beni doyurmuyor,siz kimsiniz diyor.Mühendis geçmişi varmış. :D Ben oyum buyumlarla malesef olmuyor.Ortaya malzemeyi koymak gerekiyor.İzmirli biri vardı scalloped diye gitarı oymuş diyor,alakaya çay demle bu nedir şimdi???Hadi birşey üretemediniz bari üretene sataşmayın,ben gurur duyuyorum memleketimde üretken insan gördükçe,belki dünya markası olacak bu arkadaşlar birilerini rahatsız ediyor bu,hemen sen ne bilirsin ki.Gerçekten komedi mühendislik geçmişi varmış :D
Bende üretken insan gördükçe ülkemde gururlara zerk oluyorum, bak mesela adam su bulan cihaz yapmış, gözlerim doldu.

Schau dir "Su Bulan Adam Şevket Kozalak" auf YouTube an - Su Bulan Adam Şevket Kozalak:
 
Wood for Guitar Building

"Equilibrium Moisture Content" diye bir nane var. Gitar ağacı kesildiği zaman içinde bir miktar doğal nem oluyor. Sonra zamanla bu nem azalıyor. Ortam kuru ise gitar nemini dışarı veriyor. Nemli ise nem alıyor veya sabit kalıyor. Sonra dengeye geliyor zamanla. Dışarıda nem ne ise içeriside ona göre oluyor.

Ama gitar üreticileri aldıkları ağacı fırınlıyor. Sonra bir süre havalandırıyor eşitlenme olsun diye. Niye fırınlıyor çünkü yüzeyi kaplayacak, boyayacak falan filan. Fırınlamadan sadece doğal görünüm ahşap olarak gitarı bırakabilir. Onunda sıkıntısı şu gitar nemini atınca büzülecek. Klavyeyi falan düşünsenize.

Kıssadan hisse takıldığınız bu hadise hayatınızda üretici sebebi ile belki hiç göremeyeceğiniz bir durum. Doğal ve fırınlanmamış ağaçlı bir gitar alırsanız bunu göreceksiniz.
 
aslında aynı konudayız :) özetle eğer Yamaha MÜHENDİSLERİnin dedikleri dogru ise yeni teknolojilerinin amacı çalındıkça zaman geçtikçe oturan tona değişen tona kısa yoldan ulaşmak

her markanın bir kaç yılda bir buna benzer çalısmalar yapıyor olması bana herzaman pazarlama taktiği imiş gibi gelir , gel gelelim ki adamlar japon ne yapsalar iyisini yaparlar :)
Üzülerek buna katılamayacağım, zira Japon Pornosu leş gibi mesela.
 
Şu başlığa iki mesaj yazdığıma neredeyse pişman oldum. Olaylar koptu gitti, kafam beş bin oldu bir sonuç da yok. Sobeleme oynar gibi "Blokladım, engelledim"

Yahu bir kişi de çıkıp "Bu işlerde bir tane doğru ve bir tane faktör yok. Ama en azından temel olarak doğru kabul edilebilecek bazı doğrular vardır. Mesela gitar çalındıkça zaman içinde rezonansı iyileşir, bakım ile de gitarın stabilitesi artar. Ama bunlar da yıllar alır. Bu yüzden asıl önemli olan gitar elinize geldiği andaki işçilik ve malzeme kalitesidir" tarzı bir şeyler yazıp işi bir sonuca bağlayamaz mı?
 
Abi denemez çünkü doğru denen şey 1 tanedir. Ha doğru mu yanlış mı güzel güzel tartışılabilirdi o ayrı. Buyrun bu 1:
http://newt.phys.unsw.edu.au/jw/reprints/IntaViolin.pdf
Özet: İkiz kemanlardan biri imalattan hemen sonra müze koşullarında 3 yıl saklanıyor, diğer keman 3 yıl çalınıyor. Sonra bu iki kemanın labaratuvarda mekanik ölçümleri yapılıyor. Frekans eğrileri çıkarılıyor, deneyimli icracı ve dinleyicilerle A/B testi yapılıyor. Sonuç: Çaldıkça enstrümanın iyileştiğine dair hiç bir belirgin fark yok. 3 yıl belki kısa bir süre olabilir, ona eyvallah.

Ama bu test çok daha enteresan:

Blind playoff of Stradivarius violins and new ones leaves old Italians a little flat | Science | The Guardian

Bırakın sebebini, acaba yıllanmış enstrümanın gerçekten iyi olması bile hikaye mi ?
Burada yine deneyimli icracılar ve dinleyiciler ile yapılan A/B testleri var. Kemanlardan birisi antika Stradivarius. Diğer kemanlar yeni. Ne müzisyenler ve dinleyiciler farkı anlayamıyor.
 
Aslında davulcu arkadaşların daha fazla kullandığı bir "argüman" bu çaldıkça tonun oturması ve bu kadar keskin tartışıldı mı bilmiyorum ama gitar çalanlar dünyasında alerji yapmışa benziyor.
 
Şu başlığa iki mesaj yazdığıma neredeyse pişman oldum. Olaylar koptu gitti, kafam beş bin oldu bir sonuç da yok. Sobeleme oynar gibi "Blokladım, engelledim"

Yahu bir kişi de çıkıp "Bu işlerde bir tane doğru ve bir tane faktör yok. Ama en azından temel olarak doğru kabul edilebilecek bazı doğrular vardır. Mesela gitar çalındıkça zaman içinde rezonansı iyileşir, bakım ile de gitarın stabilitesi artar. Ama bunlar da yıllar alır. Bu yüzden asıl önemli olan gitar elinize geldiği andaki işçilik ve malzeme kalitesidir" tarzı bir şeyler yazıp işi bir sonuca bağlayamaz mı?

Bize haksızlık ediyorsun sayın abim buyur sana gayet açık bir tespit :

Ağacın geri dönüşsüz olarak sürekli kuruduğuna, kurudukça da tonunun iyileştiğine dair yaygın bir görüş var. Bunu en keskin dile getiren ise yine bu başlıkta bir luthier, verilen örnek ise radyoaktif malzemenin bozunması, yarılanma vs.. Bu örnek tamamen yanlış, dahası alakasız, bunda karşı görüş falan olmaz. Kuruma dediğin olayda en basit haliyle yüzeye yapışma (adsorbtion) -> difüzyon -> yüzeyden ayrılma (desorption) gibi peş peşe zuhur eden tonla proses var, bozunmada bunlar yok bambaşka bir şey ve çok daha basit. İnsanlar bu kuralları gözeterek rafineri kuruyorlar yahu gitar endüstrisi ne ki, el insaf. Luthierlik mühendislik veya temel bilim değil. Açıklama konusunda onları otorite olarak öne sürmek kadar saçma bir durum olamaz. Ağaç durduğu yerde sürekli kurumaz bu günlük hayatta mümkün değil. Ağaç sürekli kurumadığına göre tonun oturmasını buna yıkamazsın. Bazı arkadaşlara zor geliyor diye de fizik kuralları değişmez. Bunu ya böyle tartışırsın ya da dışında kalırsın. Bu forum bilgi paylaşım forumu olacaksa ve bu bilginin önemli bir kısmı teknik bilgi ise herkes bunu gözeterek tartışmaya katılsın.
 
Son düzenleme:
Gitarımın ağacı çok kurudu hatta kurudu kaldı elimde kaldı
yarılama ömrünü geçmiştir sanıyorum :confused:
 
Son düzenleme:
Gerilmeden.:) İnsanlar aynı şekilde düşünmek zorunda değil. Aşağılayıcı ifadeler kullanılmadığı sürece bence sıkıntı yok.

Sizi bilmem, ama bence kullanılan ağacın akustiğinin / rezonansının elektro gitarda da önemi var.

Bu arada Yamaha'nın da A.R.E (Acoustic Resonance Enhancement) adını verdiği yeni ağacın resonansını geliştirici bir prosesi varmış. Ağacın moleküler yapısının enstrüman yıllar boyunca çalındıkça (veya ARE uygulandığında) nasıl değiştiğini/olgunlaştığını küçük bir video ile de göstermeye çalışmışlar. İlginç buldum.

Acoustic Resonance Enhancement (A.R.E.) - Yamaha - Global

Buradaki paylaşım pek enteresan, dikkatli okursanız yaptıkları şeyde dikkatli bir basınç, sıcaklık ve nem kontrolü olduğu söyleniyor lakin bu parametreleri paylaşmamışlar. Ama ağacın sürekli kuruması falan söz konusu değil orası kesin. 10khz üstündeki harmonikleri tıraşlamak gibi bir hedefleri var, oturmamiş tondan ne kast ettikleri "well defined" olmasa da en azından "ill defined" değil. Bunun için de ahşabın selilozunu daha fazla kristalize edip, hemiselilozunu yıkmışlar. Bunun malzemeyi istedikleri cevabı verecek şekilde yöne bağlı (anisotropik) hale getirdiğini söylüyorlar. (@CoolDoG bu sayfayı okuyup başlıkta ilk Türkçe olarak özetleyen arkadaş kredisini de teslim edelim.)

Bunlara bir itirazım yok lakin endişelerimizi de yazalım, bunlar herkesin sorması icap eden şeyler:

* Buradan hareketle çalımla aynı etkinin her gitarda olduğuna olacağına dair bir kanıt yok, onlar öyle yapmamışlar bunu iddia da etmiyorlar. Bunun çalımla olması enstrumanın üstünde yayılan dalganın bir nevi kendi yolunu yapması demek. Buna benim itirazım yok, aynısını bu forumda ilk kez @izzzyy dile getirdi, mesaj duruyor, ben de o günden beri araştırıyorum lakin herkesi tatmin edecek kanıt buldum dersem yalan söylerim. Bulsaydım ayrı başlık açacaktım bunu da yazdım zahmet buyuranlar mesajları görebilir.

* Bu arada referans alınan enstrumanlar Kremona üretimi 300 küsur senelik kemanlar, 20 senelik gitarlar değil. So what? diyenler bir sonraki mesajıma baksınlar.
* Yayınlanmış bir çalışma değil, referans da barındırmıyor, hakem denetimi de yok o bakımdan tam olarak ne yaptıklarını tekrar etme olanağımız yok çünkü tüm detayları bilmiyoruz.
"Reproducible" olmayan şeye bilgi demek benim için çok zor. (Reproducibility - Wikipedia, the free encyclopedia
* Yamaha bir şirket, bu da tarafsız bir çalışma değil. Burada bahsi geçen teknolojiyi halihazırda 10.000 dolara sattıkları kemanı pazarlamak için kullanıyorlar. Meşhur "tapelerle" ilgili kayıtları Başbakanlık'a bağlı Tübitak'ın aklamasına "ama tarafsız değil onlar" diye feryat figan eden adamların kendi kendileri ile çelişmemek adına şüphe ile yaklaşmaları gereken bir durum. Ama bu çelişkileri rutin karşılıyoruz artık.
 
Son düzenleme:
Şimdi asıl mevzuya gelebiliriz. Bu milyon dolarlik 18. yüzyıl üretimi kemanları bu kadar özel yapan ne? Ben tarafsız ve hakemli referansların bir kısmını aktarayım.

Hemen herkesin mutabık olduğu şey bu kemanların harika sesleri olduğu da, bakalım bu görüş ne kadar kesin.
Old violins reveal their secrets : Nature News
Dili yeten okusun pek enteresan. Makalenin sonundaki referanslara erişimi olmayanlara ben sağlarım. Özetle diyorlar ki bu kemanların akustik analizinde farklar görüyoruz. Lakin bu farkların ne kadar kayda değer olduğunu bu derleme makalenin referans verdiği orijinal çalışmadan okuyunca durum biraz farklı:

"Examining the totality of our experimental results for violins of widely varying quality it was impossible to reach a conclusion different than that of previous researchers, viz. that the very best violins measure little different from the worst assuming all had been properly setup, of course. All had similar underlying structural acoustic behaviors: signature modes with unexceptional frequencies and total damping, total damping trends, radiation efficiency trends, fraction of vibrational energy turned into sound, etc., etc. What was observed were different spectral balances as the relative magnitudes of various psychoacoustically important regions changed over the profiles, perhaps tilting toward the low or high ends of the profile, or emphasizing a specific region." Makaleye para ödemeden erişemezsiniz diye direkt alıntı yaptım: Structural acoustics of good and bad violins

Nature'daki bu haber makalesinin sonunda tuşeye de atıf var, @hackeiommi ve @Clamper gibi forumdaşların SX gitarı adam etmek yönündeki çabalarına da.

The alleged superiority of the best old Italian instruments is not necessarily all in the violin, however: Bissinger argues that, ultimately, a 'great' violin is created by a great violinist. He cites the case of the famous violinist Jascha Heifetz, who played a del Gesù. Heifetz was once approached by a fan after a concert, who complimented him on the "beautiful tone" his violin had had that night. Heifetz turned around, bent over, and put his ear close to the violin lying in its case and said, "I don't hear anything".

Yet Bissinger's studies suggest that the instruments themselves do matter. Even some 'bad' instruments can be made into 'good' ones by paying close attention to some basic details of construction and set-up, he says4. "Even a 'bad' violin somehow contains the essence of good violin sound, needing only the proper driving force at the bridge to elicit its capabilities."


"Violin-makers could actually use these results to help achieve a certain sound," he says. "There could be a much larger number of exceptional violins than there are.

Ama 18. yüzyıldan kalma her keman 300 yıl sonra bülbül gibi şakımıyor burası kesin. Enstrumanlara eski kaşar muamelesi yapmayı kesmenin tam zamanı. Herkesin mutabik olduğu ortak görüşü ilk @antbalci yazdı, o enstrumanlar o zaman da iyilerdi, iyilikten her ne anlıyorsak. Hatta bir bilimsel araştırma da diyor ki işin içinde kullanılan kimyasalların etkisi var, NMR ve IR spektoskopisi bu yönde işaretler veriyor, gavurların deyimi ile "chemical treatment of wood" pek mühim. @antbalci forumun en iyi veri madencisi. Mutlaka düzgün bir çıkarımı oluyor, hayret etmemek elde değil.
http://www.nature.com/nature/journal/v444/n7119/full/444565a.html

Sabrı olup son üç mesajımı okuyan adamlar için gayet panaromik bir görüntü sundum zannediyorum. En sevilen yazarın 30 kelime ile yazan Yılmaz Özdil olduğu ülkede bunları tartışmak çok zor. Mutlaka özetin de özeti lazım, kendi güdük hayat görüşüne göre sokulmuş ama çıkarılmamış laf lazım. Her gerçekliğin tek cümlelik özeti olduğunu savunanlara bunu kim öğretti acaba?
 
Son düzenleme:
Bir gitarda sesi etkileyen en önemli şey süphesiz kullanılan ağaçtır. Normalde iyi bir gitar üreticisi gitarı, üretmeye başlamadan önce ağacı min. 3 yıl fırınlar ve bekletir. Eğer elinde kaliteli bir gitar varsa zamanla daha da kuruyup gövdedeki nemi atar. Bu da gitarın tonunu ve fiziksel yapısını olumlu yönde etkiler.
Bunun dışında gitarın üzerindeki hardware kalitesi, kullanılan teknoloji ve gitarı yapan ustanın becerisi de çok önemlidir.
Aynı gitarı uzun yıllar çalmanın da soundu olumlu yönde etkilediğine inanıyorum.

Bu yüzden kötü bir gitar asla beklediğinde sesi güzelleşmez aksine daha da kötüleşir. (hurdaya çıkar) Bununla ilgili Youtube’da binlerce video ve belgesel var.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst