Pepsi Paradoksu

Okuyup yorumlarsanız sevinirim.Ana konu marka takıntısı :) aslında yazmama bile gerek yok ama okuduklarınızı sindrebilesiniz diye söyledim.

Pepsi Paradoksu

"İnsanlar bir ürün aldıklarında zevkin o ürünün kalitesine bağlı olduğunu düşünürler ama ne hissedecekleri aynı zamanda, büyük ölçüde, o ürünün nasıl pazarlanacağına bağlıdır" diyor Rangel. "Örneğin başka şekillerde tanımlanmış yahut farklı markalar altında etiketlenmiş ya da farklı fiyatlandırılmış aynı biranın tadı tüketiciye çok farklı gelebilir. Aynı şey, insanlar asıl meselenin üzümler ve şarabı yapanın uzmanlığı olduğunu düşünmekten hoşlanmasalar bile, şarap için de geçerlidir.” Gerçekten de araştırmalar gözler bağlı bir şekilde tattırıldığında, insanların şarabın tadıyla fiyatı arasında pek az ilişki kurduklarını göstermektedir, ancak şaraplar gözler açık tadıldığında fiyat ve tat arasında çok güçlü bir ilişki kurulmaya başlanmaktadır. İnsanlar pahalı şarabın tadının daha iyi olacağını düşündüklerinden, Ranger araştırmaya dahil ettiği deneklerin şişesinin üzerinde yalnızca 90 dolarlık fiyat etiketi bulunan şarapların tadının 10 dolarlık etiket taşıyan şaraplardan daha iyi olduğunu söylemesi karşısında şaşırmamıştır. Ama Ranger hile yapmıştı: Farklı sanılan bu iki şarap aslında aynıydı. Farklı sanılan bu iki şarap aslında aynı şaraptı; her ikisi de aslında 90 dolara satılan bir şaraptı. Daha da önemlisi, şarap şarap tadımı yapılırken, aynı zamanda deneklerin beyinleri de fMRI cihazıyla taranmaktaydı. Sonuçta elde edilen görüntülerden şarabın fiyatının beynin gözlerin arkasında kalan ve orbitofrontal korteks denilen bölümü harekete geçirdiği anlaşılmıştır; bu kısım beynin zevk alma deneyimiyle ilgili kısmıdır. Böylece, her iki şarap birbirinin aynı olmasına rağmen tatlarındaki fark gerçekti yahut en azından deneklerin her iki şarap arasında algıladığı tat farkı öyleydi.

Fiziksel olarak aynı olmasına rağmen, nasıl olur da beyin birinin tadının diğerinden daha iyi olduğu sonucuna varabilir? Naif görüş, tat gibi duyusal sinyallerin, duyu organından beynin bu sinyalleri değerlendiren bölümüne az çok ulaştığı düşüncesidir. Fakat, göreceğimiz gibi beynin mimarisi bu denli basit değildir. Siz farkında olmamanıza rağmen, serin şarap dilinizin üzerinden akarken, onun yalnızca kimyasal bileşimini tatmazsınız; ayrıca fiyatını da tadarsınız. Aynı etki Cola – Pepsi savaşlarında da, bu kez markayla ilişkili olarak, gösterilmiştir. Bu etki uzun zaman önce “Pepsi Paradoksu” olarak adlandırılmıştır. Gözler bağlıyken yapılan testlerde Pepsi şaşmaz şekilde galip gelmesine rağmen, insanlar ne içtiklerini bildikleri zaman Cola’yı tercih etmektedirler. Yıllar boyunca bu durumu açıklamak için çeşitli teoriler öne sürülmüştür. Bariz bir açıklama marka adının etkisidir ama deneklere içeceklerini yudumlarken tadını aldıkları şeyin aslında Cola’nın bütün o moral yükseltici reklamları mı olduğu sorulduğunda, buna hemen hemen hepsi reddetmişlerdir. Ancak 2000’li yılların başlarında, yeni beyin görüntüleme araştırmaları, beynin orbitofrontal kortekse komşu bir alanı olan ve ventromedial prefrontal korteks yahut VMPK adı verilen bölümünün, bir ürüne ait bildiğimiz bir markayı düşündüğümüzde hissettiğimiz sıcaklık, belli belirsiz duyguların yeri olduğunu ortaya koymuştur. 2007 yılında, araştırmacılar beyinlerinin VMPK kısmında önemli hasar bulunduğu beyin taramasıyla anlaşılan bir grup denek ve VMPK hasarsı olmayan başka bir grup denek toplamışlardı. Tam bekleneceği gibi, hem VMPK’ları normal hem de hasarlı kişiler ne içtiklerini bilmedikleri zaman Pepsi’nin tadını Cola’ya tercih etmişlerdi. Ve yine bekleneceği üzere, beyinleri sağlıklı olanlar ne içtiklerini bildikleri zaman tercihlerini değiştirmişlerdir. Fakat VMPK’ları (yani beyinlerinin “marka değerlendirme modülü”) hasarlı olan kişiler, tercihlerini değiştirmemişlerdir. Ne içtiklerini bilseler de bilmeseler de Pepsi’yi tercih etmişlerdir. Bir markaya karşı bilinçdışı bir şekilde duyulan sıcak ve belirsiz duyguları hissetmememiz halinde, Pepsi paradoksu ortadan kalkmaktadır.
 
bu araştırmanın bu foruma konu olmuş olması gayet hoş olmuş aslında çünkü gitar, amfi, pedal vb. seçim aşamalarında hepimiz yukarıda bahsedilen durumların hepsini yaşıyoruz ve burada bu durum üzerine tartışıp duruyoruz. gibson mu epiphone mu fender mi squier mi schecter mi ibanez mi? mesa mı orange mı bogner mi suhr mu prs mi vigier mi? derken kafa gidiyor.

ben mesela prs gitarlara sempatiyle yaklaşıyorum ibanez gitarları sevmiyorum. gözümü bağlayıp çaldırsanız belki de ibanezi seçerim gibi basit bir örnekle bizden yana çekeyim konuyu biraz. :)
 
Geri
Üst