Türkiye'de Sağlık Çalışanına Karşı Şiddet Konusu

Bugün (19.11.2015) öğlen saatlerinde Samsun'da merkez ilçedeki özel hastanelerden birinde bir kadın doğum uzmanı bir vatandaş tarafından bıçaklanarak öldürüldü.Öldürülme sebebinin doktorun sekreterinin ayrıldığı eşinin hastaneye gelip eşiyle tartışmaya başladığı sırada doktorun araya girmesi ve sekreterin eşinin de bıçağını çıkartıp doktoru göğsünden bıçaklaması olduğu yazıldı.

Belli ki o adam oraya ayrıldığı eşini öldürmeye geldi.Yani asıl amaç kadına şiddet-kadın cinayeti.Bu da başlı başına konuşulması gereken ayrı bir konu.

Bu olay samsundaki 2.olay.
Bu yıl 2 doktor öldürüldür.2'si de samsunda.yine bu yıl sanırım şubat mart ayı gibi op.dr kamil furtun silahla öldürülmüştü.

Türkiye'de öldürülen 5.doktor sanırım bugün katledilen doktor.

Ülkedeki sağlıkta şiddet haberlerininse sayısını bilmek mümkün değil.

20 yıl önce böyle miydi ? 40 yıl önce insanlar doktorları hemşireleri bıçaklıyorlar mıydı ? Üstelik o zaman sabim,bimer (şikayet hatlarıdır bunlar) gibi kontrol-denetleme-çözüm merkezi mekanizmaları da yoktu.Bugün tedavisinden ya da yaklaşımından memnun olmadığınız bir doktoru,sağlık personelini bir telefonla,bir maille Sabim'e Bimer'e şikayet edebiliyorsunuz.Bu şikayetler değerlendiriliyor mu ? Benim çalıştığım yerlerde değerlendiriliyor en azından,o doktordan o hemşireden vb.savunma isteniyor,gerekirse incelemeci biri görevlendiriliyor,hatta yeri geliyor mahkemeye aksettiriliyor olay.

Her meslek grubunda insan ilişkisi-iletişimi kötü ya da yetersiz insanlar var.Dün kızılayda bilet satan bir adama "yılbaşı biletleri çıktı mı" diye sordum,yemin ederim adam yüzüme bile bakmadı."29'u" dedi.bu kadar.ama bakmadı yüzüme.Markete girdiğinizde reyonda görevli bulamayabiliyorsunuz,otobüse biniyorsunuz şöfor sanki siz otobüste yokmuşsunuz gibi davranabiliyor,sigara içebiliyor,Daha fazla kazancam diye 30 kişinin ayakta durabileceği alana 70 kişi sığdırabiliyor,bir mağazaya gidip beyaz eşya alıyorsunuz 2.ayında bozulabiliyor,telefon alıyorsunuz garantisi dolmadan bozulabiliyor,

Satan kişiyi,ya da orada çalışan bıçaklıyor öldürüyor musunuz ?

Peki niye özellikte sağlıkta,sağlık çalışanlarına karşı oluyor bu şiddet.Çeşitli sanal platformlara girdiğinizde (isim vemiyorum ama anlaşılacaktır diye umuyoım) inanılmaz bir sağlıkçı nefreti olduğunu görebilirsiniz.insanlar sırf doktor nefretlerindne dolayı bu sanal platformlara başlık açıp entry giriyorlar.Peki nedeni nedir ? İnsanlar toplumun belli bir kesimine göre daha fazla kazandıkları için mi doktorlardan nefret ediyor yoksa kişisel nefretini tüm doktorlara sağlık çalışanlarına mı yansıtıyor ? Eğer olay maddi kazançsa ben şuan çoğu özel firmada çalışan müdür-birim sorumlusundan daha az maaş alıyorum ve o insanların çoğu da mevcut konumlarını bırakıl inanın şuan çalıştığım bölgede benim yaptığım işi 10.000 lira maaş verseniz yapmaz.Ben açık söylim 7200 lira maaş alıyorum.çalıştığım iş yeri devlete ait eski sağlık ocağı ve kirasını devlete veriyprum,odunumdan tutun da elektriğime yemeğime hatta pamuğuma ilacıma temizlik malzememe a4 kağıdıma dikiş ipliğime cerrahi setime abeslangıma kadar herşeyin parası cebimden çıkıyor.devlet bana sadece aşıyı ve aile planlaması materyalimi (hap vb) dağıt diye ücretsiz veriyor.giderlerimi çıktığınızda elime geçen para 6000 liradır.ben halimden memnunum,çok şükür.
Yaptığım işi anlatayım biraz ;
Her gün 41 km gidiş 41 km geliş 82 km yol yapıyprum,köyde çalışıyorum.yol o kadar bozuk ki asfalt görünce sevindiğim zamanlar oluyordu ilk başlarda.2 defa arabamın alt takımı dağıldı (kafanızda bmw audi belirmesin doktor arabası diye,bildiğiniz linea kullanıyorum,fiat) 4 defa lastiğim patladı.kışın yolumuz kapanırcasına kar yapıyor.bunlar aşıldı.çok şükür memleketimde çalışıyorum köyü olsa da razıyım.mobil hizmet denen bir uygulama var.devlet diyor ki "şu köydeki vatandaş sana gelemez,sen ona gideceksin". Peki.gideyim.zaten bunu bilerek bu işi seçtim yapıyprum.ama yol ? Yolu da mı ben yapacağım ? Tamam tüm tıbbi malzeme elektrik su sarf malzeme mobilya vb benim cebimden çıksın eyvallah ama e yol kapanıyor ? Kış boyu heyelandan yol kapandı nasıl çıkacam o köylere.çıktık.nasıl çıktık.ırmağın içinden araçla geçerek çıktık kapı seviyesine kadar sudan geçerek canımızı tehlikeye atarak.vatandaşı "bebeğinin aşısı var aşıya getirin çocuğunuzu sağlık ocağına" diyoruz.4 tanesi getirirse 2 tanesi getirmiyor.defalarca arıyoruz.inanın.defalarca.yine getirmiyor.gelemem diyor."peki" diyorum.ben her salı sizin köye geliyorum.oraya getir."tamam" diyor.yine getirmiyor.yine bıkmadan usanmadan arıyoruz."köyünüze geldik bari buraya getirin aşılayalım şu çocuğu" diypruz."gelemem" diyor."eşim yok yanımda" diyor."araç yok" diyor.inanın,sırf o aşı o çocuğa yapılsın diye evlerine ayaklarına kadar gittiğim hasta oldu.sağlık bakanlığı bana demiyor ki "eve git aşıla".anaflaksi (alerjij reaksiyon) gelişse biz ne yapabiliriz bizim kim arkamızda durur ? Aşılamazsak devlet hem sizden performans adı altında ceza parası alır,hem de vicdanınız o cezanın 50 katını alır yarın bi gün o çocuk polio olursa boğmaca olursa vb..sistemin içinde o kadar eksiklikler var ki yazılsa sayfalara sığmaz.kimseden takdir beklemeden bu işi yapan doktorlar var.görevimiz olmamasına rağmen eve çağrıldığımızda (asm'yi boş bırakıp çağrıldığınız eve gidemezsiniz) hastanın ailesinin ihtiyacı var diye,vicdani hissiyatla gidiyorsunuz ailenin evine.Hele ki kırsaldaysanız insanlar ne yapacsğını bilemiyorsa size öyle hastalar getiriyorlar ki 40 defa hastaneye başvurması gereken,yatış verilmesi,hatta yoğun bakım şartlarında değerlendirilmesi gereken hastaları size basit bir soğuk algınlığı hastasıymış gibi getirip "ilaç versin doktor iyleşir" diye beklentiyle getiriyorlar.Elimizden geleni yapıyoruz.sırf tek başımıza "hastanın uzman doktora,hastaneye erişiminin zor olduğu kırsal bölgelerde" hastanın birçok ihtiyacını giderebilelim diye 20 kiloluk (abartmıyorum) tıbbi müdahale çantalarını sırtlanıp çıkıyoruz köylere.görevimiz mi ? Değil.kimse bana "köye çık sıvı tedavisi başla,sutur at,iv tedavi uygula" demiyor.bizim görev tanımımızda yok.ama o insanların niyeti iyi,durumları kötü çoğunun,yoksullar diye bunu yapıyoruz.O kadar iyi niyetli insanlar var ki aralarında,kendi 2 lokma yemeği olsa sizle paylaşmaya çalışan,size para vermeye çalışan insanlar da var aralarında.

Sonra tusu (tıpta uzmanlık sınavı) kazanıyorsunuz 4-5 ya da 6 yıl (k.doğum uzmanlığı 5 yıldır misal) uzman oluyorsunuz.sonra bazen yetinmiyor yan dal sınavını kazanıyor ve 2 yıl da onun eğitimini alarak yan dal uzmanı oluyorsunuz.sadece yükseköğretim bazında düşünürseniz 10-15 yıllık bir üniversite eğitimindne geçiyorsunuz.Öncesinde 12-13 yıllık bir eğitim var zaten.insanlar 22 yaşında mesleğe başlarken siz uzman doktor olduğunuzda 30'lu yaşların ortalarında olabiliyprsunuz.

çoğu insan (istemediği işi yapıyor olsa da) en azından istediği şehirde çalışma yaşama seçimine sahipken siz mecburi hizmet gibi bir şeye maruz bırakılıyorsunuz,üstelik hem uzmanlık öncesi hem uzmanlık sonrası 2 kez mecburi hizmete yollanıyprsunuz.

Ve sonra biri çıkıyor sizi öldürüyor.Belki 50 yaşındasınız.7 yılınız ilkokulda,7 yılınız ortaokul lisede,7 yılınız tıp fakültesinde,6 yılınızı uzmanlık için hastanede üniversitede geçiyor.Asgari 25-27 yılınızı okula bilime eğitime veriyorsunuz.Ve sonra biri geliyor "boşandığı eşiyle kavga ederken araya girdiğiniz için" sizi öldürebiliyor,bir başkası "niye benim hastamı kurtarmadın" diye sizi öldürebiliyor.bir başkası "ben dedemin 1 aylık maaşını daha alcsm bankadan,ölüm raporunu düzenleme doktor" diye sizi öldürebiliyor.


30 yaşındayım.
Annem babam 62 yaşında
30 yıl önce 50 yıl önce böyle olmadığını söylüyorlar.Kimse doktor hemşire öldürmezmiş.Lafını bile duymamışlar

50 yıl önce türkiyede ortalama yaşam beklentisi 60 yaş bile değildi.
Şuan 74 yıl.
50 yıl önce bebek ölümleri,anne ölümleri şimdikinin 5-10 katıydı
50 yıl önce doktor muayenesinden geçmeden (tanı almadan) ölen insan sayısı şimdikinin muhtemelen 10'larca katıydı.

Ne değişmiştir ki bugün doktorlar öldürülüyor ?
 
Bu ülkede yaşanan onca şeyden sonra galiba artık hislerimi kaybettim bu ülkeye ve insanlarına karşı. O kadar berbat bir toplum olduk çıktık ki rüyamda görsem inanmam cinsinden. O ölen doktorun,sizin,benim, kısacası hiç kimsenin can güvenliği yok bu ülkede artık. Yarın bir gün yoldan geçerken iki taksicinin arasındaki tartışmada kim vurduya gidip bende bıçak yiyip ölebilirim. An meselesi. Sonuç: tıpkı gezi olaylarında bizzat beni 25 yıldır ülkenin hiçbir şeyine zarar vermemiş, vermeyi de hiçbir zaman düşünmemiş bir insanı "Kamu malına zarar vermek" suçundan 2 gün terörle mücadele hücresine yatırdıkları ne kadar normalse bu olayda en az o kadar normal.
 
Son düzenleme:
Emrah, çok dolmuşsun abi, ve haklısın. Lakin, bu ülkenin son yıllarda almakta olduğu şekil gereği, sistemin içinde okumuş, kendini geliştirmiş, sorgulama kapasitesine sahip insana ihtiyaç yok.

Fundamentalist faşizmin en büyük beslenme kaynağı cehalettir. Cahil insan da yok yere kıskanç olur. "Ben az kazanıyorum, hakkımı alamıyorum. Sistem yanlış" diyeceği yerde gider doktoru, öğretmeni "Benden çok kazanıyorlar, yata yata para kazanıyorlar. Gebersinler ameka" diye kıskanır, ve eline geçen ilk fırsatta da acısını çıkarır. Sırf bu cahil çoğunluk yüzünden illallah ettim, özel sektörden istifamı verip öğretmenliği bıraktım. Devletin zaten umurunda bile değilim.

Aslında sistemin elinde olsa, şu anda elindeki tüm doktorları ve öğretmenleri kovup yerine üfürükçü, imam, şıh, mele atayacak da, yemiyor henüz. Yese direk kapı önündesin aslında.

Sayın @Pudding! size de geçmiş olsun. Neyse ki iş yok yere mahkemeye kadar uzamamış. Göz altına alınışınızın da aslında hukuki bir temeli olduğunu sanmıyorum ya. Normal bir ülkede olsa, polis teşkilatına dava açma hakkınız olur.
 
Ülkemde maalesef artan cehalet sadece ...Yüzünü aydınlık yerine ,cehalete dönenler çoğunlukta...Yoldaki,trafikteki insanların çoğunun ruh sağlığı bozuk...
Ama çoğunluk memnun halinden... Seçimlerinden belli..
Sonuçta malzeme de bu...
Biraz medeni yer görünce anlıyorsun farkı.. İçinde iken fark etmek zor...
Kuyunun dibindeki kurbağanın vizyonu sadece kuyunun çapı kadar...
 
Mekan basabilirsiniz, İnsanları tehtid edebilirsiniz, öldürebilir tecavüz edebilirsiniz. Bunların sonucunda ise eğer karşınızdaki kadınsa, biryerlerde tanıdıklarınız enişteniz , amcanız varsa haklı bile çıkabilirsiniz. Burada "Avcılarda sokak müzisyenlerine saldırı "başlıklı bir haber paylaşmıştım. İnsanlar herkesin gözü önünde bir yobaz ve kışkırtılanlarca binlerce kişinin olduğu bir meydanda pitbull lar ile tehtit ediliyor. Yapılan hiçbir işlem yok. müzisyenler o mekandan para kazandıkları için baskı altında ve şikayette bulunamıyor ama konu kamu davasına bile konu olmuyor. Bunu tartışamıyorsunuz bile. işin ilginç yanı cehaletin savunucusu da bol. Amerika da bildiğim kadarıyla bir kişiye dokunmanın bile ciddi cezail müeyedeleri var. Bizde kanunlar Kişiye, inancına, mezhebine, milliyetine, siyasi mevkisine göre işliyor.
 
Son düzenleme:
bir iki şey söyleme hakkını kendimde görecek kadar süredir hekimlik yapıyorum.

Emrah neden böyle demiş ?

Kendi gözlemlerim.

1- hastanın doktoru kapışabileceği kadar gözünün kesmesi, hele kadın doktorsa hepten şova kalkması.

2- doktorların maaşlı işler içinde diğer meslek gruplarından biraz daha fazla kazanıyor olması ama aslında bu adamların konuşmaktan korkacağı kadar paralarının olmadığının halkça bilinmesi.

izah edeyim, adam diyor ki ulan herif doktorsa bende bilmemneyim bende 5 6 bin doğrultuyorum ayda. dolayısıyla benden ne üstünlüğü var ağzıma geleni konuşurum. halbuki doktor kişi ayda 50bin gibi bir geliri olup o sağlık ocağına mercedes s500 'le falan gelse, hastanın istemediği durumda en büyük tepkisi suratını asmak olabilirdi. çünkü bizim milletin zenginin yüzüne karşı söyleyecek sözü yoktur. çok zenginin arkasından da pek konuşmayı tercih etmez.

3- neden başka meslek grubuna değilde doktora?
çünkü sıradan vatandaş devleti üç şekilde görür, vergi dairesi, karakol ve hastane(sağlık kuruluşu) vergi dairesinde zaten konuşamaz, polisinde bu arkadaşların delikanlılığı üzerinde yatıştırıcı etkisi malum. geriye saldırdığında hiçbir cezai yaptırımı olmayan doktor, sağlık çalışanı kalıyor.

4- sınıf gerçeği ve intikam çağı.
alt sınıf görece olarak alım gücüne kavuştu ve daha önceki orta sınıfa var gücüyle saldırıyor. kendilerince geçmişin intikamını alıyorlar. zaten 13 sene önce türkiye'de yolculuklar at arabasıyla yapılıyordu ve elektrik yoktu. şimdi krediyle de olsa hepsinin evi arabası bilmemnesi var ve "bende bir adam oldum artık" diyerek kendilerine göre kim orta sınıfsa ona karşı yardırıyorlar.
tabii ki üst sınıfa karşı ağızlarını bile açamıyorlar.

artık Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliği yok. 4. sınıfta bir çocuk sadece özel okul sınavlarına girebiliyor! o çocuğun birşey başarıp fark yaratma imkanı ailesinin parasına bağlı artık. ben 82'liyim ve iyi kötü bazı sınavları kazanarak bir fark yaratma şansımız vardı. fakat bugün durum farklı. kişilerin çok zengin olmaları dışında bulundukları sınıftan çıkabilmeleri çok daha zor. En dipteki bundan memnun olup efendilerine hürmetini ediyorsa benim için bir sorun yok. O zamanda benim duruşumda ona göre olur ve oldu.

Kadına şiddet? tabii ki olur. kadın insan mı? ben sınıf diye bahsederken bu denklemde kadınların yeri yok. maalesef bir kız çocuğu okuyup meslek sahibi olabilirse bu mücadelenin içine dahil olabiliyor. yani bir kadının türkiye de önce insan sırasına girebilmesi gerekiyor. bu da bizim ne kadar ilkel yaşadığımızı gösteriyor. kadından bahsederken hala almak vermek kelimeleri kullanılıyor. ne alıyoruz ne veriyoruz? insanın iradesi var, kişiliği var, kimliği var. Herkes bireydir. Önce kavramlarımızı düzeltmeliyiz. Sonra adam aldığı, sonra attığı (!) kadını öldürmekten çekinecek. Önce onun insan olduğunun ona ait olmadığının farkına varması lazım.

İşçinin sağcı olup patronu savunduğu, aç gezenin sarayların ne kadar gerekli olduğunu anlattığı, nüfus cüzdanını 20 yaşında çıkartmış adamın padişahları ecdadı zannettiği ülkede neyi konuşuyoruz.

Meslektaşımıza Allah rahmet eylesin, ailesine ve sevenlerine sonsuz sabır versin. Ölerek bile yine birisinin hayatını kurtarmış oldu.
 
Emrah, çok dolmuşsun abi, ve haklısın. Lakin, bu ülkenin son yıllarda almakta olduğu şekil gereği, sistemin içinde okumuş, kendini geliştirmiş, sorgulama kapasitesine sahip insana ihtiyaç yok.

Fundamentalist faşizmin en büyük beslenme kaynağı cehalettir. Cahil insan da yok yere kıskanç olur. "Ben az kazanıyorum, hakkımı alamıyorum. Sistem yanlış" diyeceği yerde gider doktoru, öğretmeni "Benden çok kazanıyorlar, yata yata para kazanıyorlar. Gebersinler ameka" diye kıskanır, ve eline geçen ilk fırsatta da acısını çıkarır. Sırf bu cahil çoğunluk yüzünden illallah ettim, özel sektörden istifamı verip öğretmenliği bıraktım. Devletin zaten umurunda bile değilim.

Aslında sistemin elinde olsa, şu anda elindeki tüm doktorları ve öğretmenleri kovup yerine üfürükçü, imam, şıh, mele atayacak da, yemiyor henüz. Yese direk kapı önündesin aslında.

Sayın @Pudding! size de geçmiş olsun. Neyse ki iş yok yere mahkemeye kadar uzamamış. Göz altına alınışınızın da aslında hukuki bir temeli olduğunu sanmıyorum ya. Normal bir ülkede olsa, polis teşkilatına dava açma hakkınız olur.

Abi ben organik bozukluğu olmayan insandaki (mesela o an hastalığından dolayı,ya da kullandığı maddeden dolayı sanrı gören ve bu sanrının ona zarar vermeye çalıştığına inanan) şiddet eğilimini anlayamıyorum.Bir insan nasıl "sinirlenerek" eski eşini öldürmeye çalışır anlayamıyorum.Abi insan öldürmek loto oynamak gibi vir şey değil ki düşünülmeden yapılsın.Ben bunda tedavilik bir durum da göremiyorum.Televizyonlara yansıyan olaylar var.Mesela adam karısından boşanıyor,karısı başkasıyla evli değil,(velev ki evlendi tekrar),adam karısının çalıştığı kuaförü basıyor,öldürüyo kadını.sebep kadının adamla tekrar biraraya gelmek istememesi.

Peki abi neden ne ?
40 yıl önce 80 yıl önce 200 yıl önce bu ülke,bu ülke insanı böyle miydi ?
Bir insan niye üzerinde silah taşır ben bunu anlayamıyorum abi mesela ? "Kendimi korumak için " diyor arkadaşa soruyorum mesela
Abi ben kimseye kötülük yapmıyorum ki,bir de taşısam da ben onu kullanamam ki,yapamam yani.Abi insanlar üzerlerinde bıçak,silah cephane gibi geziyorlar.Trafikte tartıştığı adamı çıkartıyor vuruyor öldürüyor.

İşte bak abi 40 yıl önce veyaz daha öncesinde bu toplum böyle değildi de şimdi niye böyle.kentte daha yoğun ama kırsalda da ne vahşetler var.3.sayfa haberleri çoğunlukla kırsaldan.1 bilezik için insan öldürenler,amcasının karısıyla yasak aşk için amcasını öldürenler vb..

Abi sokağa çıkmaya korkarak yaşayacaksam,işimi yapmaya korkarak yaşayacaksam ben nasıl bi hayat idame ettirebilirim.Yarın öbür gün evlenirim çocuğum olur eşim çocuğum okula işine gider benim aklım "acaba nasıllar" diye onlarda mı kalacak ?

Abi işte sorduğumda kimsenin eskiden böyle bir kaygısı yokmuş.Şuan bu insanlara ne olmuş durumdalar da gözlerini kırpmadan suç cinayet işleyebiliyorlar.Olay ekonomi olsa abi 60 yıl önceki millet yemeye ekmek bulamıyormuş 2.dünya savaşından çıkıldığı dönem.
Abi inan uzman doktor olmak istemiyor olmamın çok önemli bir nedeni Uzman olursam hastanede çalışmak zorunda kalacak olmam.1 yıl hastanede çalıştım ve dedim ki "Allahım şuradan kurtulim".Ne can güvenliğimiz vardı ne de emeğimizin karşılığını alabiliyorduk.Kısıtlı imkanlarla elde olanı kullanarak insanların hastalıklarına doğru tanı koyma tedavi verme ya da tedaviyi verecek yere yönlendirmeye çalışıyorsun ama insanlarla kavga ediyorsun.Abi uyumamışım,odaya geçmemişim,hatta inan akşam yemeğine bile çıkmamışım,sigara arasına çıkmamışım,sabah 9'da girip çıkmadığım bir acil poliklinik odası,sadece tuvalet için odagı terkediyorum,ve kimseye " oooo abi gel seni önce alim hallederiz" dememişim.adma geliyor "benim çocuğum acil sen nasıl doktorsun" diyor.Abi peygamber değilim ki ben bu adama ters cevap vermim şimdi.Abi içerde kalbi durmuş hastaya müdahale ederken yanımıza gelip benim ateşim var muayene olacam diyen insanları gördüm.içeride birini hayata döndürmeye çalışırken grip olmuş çocuğunu muayene ettirmeye çalışan anne gördüm.Abi insanların çoğunda "insan sevgisi" yok.hatta bence bu ilerledikçe "kendisi için önemli değerli olmayan hiçbir insanın hayat hakkı onun için önemli olmayacak" bir noktaya geliyor bu bencillik.bu Cahillik değil abi.bu başka bir şey.çünkü her cahil kötü değil.cahil insan da gördüm.bilgisiz.bilmiyor.ama tehlikeli değil.bilmiyor abi sadece.ama insan öldürmememiz gerektiğini hepimiz biliriz değil mi ? Dağlık bir köyde çalışıyorum okuma yazma bilmeyen çok insan var ama çoğu o kadar saygılı iyi niyetli insanlar ki.o yüzden bu salt cahillik olama diyorum.Diyorum ki "hastanede olsam başıma neler gelecek kimbilir.Köyde en azından iyi niyetli insanlarla muattap oluyorum" diyorum.

Ailem zengin insanlar değil.Yani hayatımı idame ettirebilecek bir mirasım vb olmayacak.Çalışmak zorundayım.Ve düşündükçe diyorum ki "nasıl daha az riskli durumda çalışabilirim".tabi ki bu ihtimal köyde de var ama hastanade daha fazla.Artık öyle şeyler düşünüyorum ki mümkünse mikro bir çevrede yaşayayım ve orada emekli oluncAya kadar çalışayım. Abi içimde çalışmaya dair en ufak istek yok.Allah herkesin yardımcısı olsun.40-50 yılda bu noktaya geldiysek önümüZdeki zamanda daha da kötü hale geliriz sankrım
 
Son düzenleme:
Şiddet özellikle sağlık çalışanlarına yapılıyor diye birşey söz konusu değil. Şiddet ve vahşet toplumun her alanında yayıldı. Cahil, vahşi, aşağılık kompleksli bir primat toplumu olduk hergün daha geriye gidiyoruz. Hergün 10larca kadın boşanmak istediği kocası, ayrılmak istediği sevgilisi, evlenmek istemediği arkadaşı tarafından vahşice katlediliyor. İnsanlar araba park etme yüzünden birbirinin kafasına sıkıyor. 50-100 TL için yaşlı insanlar evlerİnde yastıkla boğuluyor. Malum havuz medyası bunları haber yapmak yerine maymun ile pandanın dostuluğu, şeftalinin faydalarını, mucize selülit tedavisi tipinde haber yapmayı tercih ediyor. Haliyle hiçbirinden haberimİz olmuyor bizde böyle şeyler olmuyor sanıyoruz. Bunların haber olabilmesi için ya doktor, avukat, mühendis gibi toplumun üst kesiminden okumuş insanların bu şiddete maruz kalması lazım, ya görüntüsü olsun diye güvenlik kamerasının gözü önünde cinayet işlenmesi lazım, yada iyice psikopatça kafası kesilerek, yakılarak, suratına asit dökülerek falan öldürülmesi lazım. Anca o zaman heber niteliği taşıyabiliyor. Ben şimdi sokağa çıkıyım rasgele bir kadını bıçaklıyım kesinlikle ne tvde görürsünüz ne gazetede. Öyle bi toplumuz artık işte siz düşünün.

Türkiyede kadına şiddet son 14 yılda %1700 artış göstermesine rağmen son seçimde millet istikrar dedi. Yani böyle gitsin, kadına şiddet terör vahşet aynen devam etsin dedi. Her geçen gün boka batan bir ülkede, her geçen gün cahilleşen vahşileşen bi toplumda istikrar olması demek aynen boka batmaya hayvanlaşmaya devam etmek demektir yani bunun başka açıklaması yok. Eğer türkiyede her 2 kişiden biri böyle olmasını istiyorsa malesef bizede böyle forumlarda çene çalmaktan başka bişey düşmüyor.
 
Son düzenleme:
bir iki şey söyleme hakkını kendimde görecek kadar süredir hekimlik yapıyorum.

Emrah neden böyle demiş ?

Kendi gözlemlerim.

1- hastanın doktoru kapışabileceği kadar gözünün kesmesi, hele kadın doktorsa hepten şova kalkması.

2- doktorların maaşlı işler içinde diğer meslek gruplarından biraz daha fazla kazanıyor olması ama aslında bu adamların konuşmaktan korkacağı kadar paralarının olmadığının halkça bilinmesi.

izah edeyim, adam diyor ki ulan herif doktorsa bende bilmemneyim bende 5 6 bin doğrultuyorum ayda. dolayısıyla benden ne üstünlüğü var ağzıma geleni konuşurum. halbuki doktor kişi ayda 50bin gibi bir geliri olup o sağlık ocağına mercedes s500 'le falan gelse, hastanın istemediği durumda en büyük tepkisi suratını asmak olabilirdi. çünkü bizim milletin zenginin yüzüne karşı söyleyecek sözü yoktur. çok zenginin arkasından da pek konuşmayı tercih etmez.

3- neden başka meslek grubuna değilde doktora?
çünkü sıradan vatandaş devleti üç şekilde görür, vergi dairesi, karakol ve hastane(sağlık kuruluşu) vergi dairesinde zaten konuşamaz, polisinde bu arkadaşların delikanlılığı üzerinde yatıştırıcı etkisi malum. geriye saldırdığında hiçbir cezai yaptırımı olmayan doktor, sağlık çalışanı kalıyor.

4- sınıf gerçeği ve intikam çağı.
alt sınıf görece olarak alım gücüne kavuştu ve daha önceki orta sınıfa var gücüyle saldırıyor. kendilerince geçmişin intikamını alıyorlar. zaten 13 sene önce türkiye'de yolculuklar at arabasıyla yapılıyordu ve elektrik yoktu. şimdi krediyle de olsa hepsinin evi arabası bilmemnesi var ve "bende bir adam oldum artık" diyerek kendilerine göre kim orta sınıfsa ona karşı yardırıyorlar.
tabii ki üst sınıfa karşı ağızlarını bile açamıyorlar.

artık Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliği yok. 4. sınıfta bir çocuk sadece özel okul sınavlarına girebiliyor! o çocuğun birşey başarıp fark yaratma imkanı ailesinin parasına bağlı artık. ben 82'liyim ve iyi kötü bazı sınavları kazanarak bir fark yaratma şansımız vardı. fakat bugün durum farklı. kişilerin çok zengin olmaları dışında bulundukları sınıftan çıkabilmeleri çok daha zor. En dipteki bundan memnun olup efendilerine hürmetini ediyorsa benim için bir sorun yok. O zamanda benim duruşumda ona göre olur ve oldu.

Kadına şiddet? tabii ki olur. kadın insan mı? ben sınıf diye bahsederken bu denklemde kadınların yeri yok. maalesef bir kız çocuğu okuyup meslek sahibi olabilirse bu mücadelenin içine dahil olabiliyor. yani bir kadının türkiye de önce insan sırasına girebilmesi gerekiyor. bu da bizim ne kadar ilkel yaşadığımızı gösteriyor. kadından bahsederken hala almak vermek kelimeleri kullanılıyor. ne alıyoruz ne veriyoruz? insanın iradesi var, kişiliği var, kimliği var. Herkes bireydir. Önce kavramlarımızı düzeltmeliyiz. Sonra adam aldığı, sonra attığı (!) kadını öldürmekten çekinecek. Önce onun insan olduğunun ona ait olmadığının farkına varması lazım.

İşçinin sağcı olup patronu savunduğu, aç gezenin sarayların ne kadar gerekli olduğunu anlattığı, nüfus cüzdanını 20 yaşında çıkartmış adamın padişahları ecdadı zannettiği ülkede neyi konuşuyoruz.

Meslektaşımıza Allah rahmet eylesin, ailesine ve sevenlerine sonsuz sabır versin. Ölerek bile yine birisinin hayatını kurtarmış oldu.

Abi zaten asıl daha da üzücü olan doktor hanım kendi personeline bir şey olmasın diye araya girerken bıçaklanıyor.

bizim okulun (Omü tıp) pediatri hocalarından birinin eşiymiş.Ben ismen tanıyorum ölen doktoru.çok hastası olan bir kadın doğumcuydu.benim kuzenlerin birkaçının doğumunu da o yaptırdı.Allah hocaya sabır versin,doktor hanıma rahmet eylesin.

Daha 7-8 ay önce Dr.Kamil Furtun'u öldürdüler.Babamın varis ameliyatını yapmıştı.Türkiye'de toplasanız 10 tane cerrah yoktur çift uzmanlıklı.Dr.Kamil Furtun hem göğüs cerrahı hem kalp damar cerrahıydı.ben yeni mezun olmuştum babamın ameliyatını yapmıştı.5 yıl önce.Bu yıl öldürüldü.10 yaşında çocuğu var.Eşi var.Ailesi var.Çalıştığı hastanenin Koridorunda öldürüldü.

Abi yeminle hastanelerden tiksiniyorum.Allah oralara dönmeyi nasip etmesin.ikimiz de aynı işi yapıyoruz.Ben de sendne 3 dönem aşağıdayım.Meslek için genç sayılırım.5 yıl oldu daha ama asıl olmam gereken yerden (HASTANE) nefret ettiysem düşün artık.Kaldı ki ben gerçekten tolare eşiği yüksek insanımdır,gerçekten sinirlenip alevlenmem,neşeliyimdir sakinimdir ama hastanede acilde çalıştığım 1 yıl ömrümden ömür götürdü.
Abi Allah düşmanımı düşürmesin oraya.orada çalışan adamlara da senin benim aldığımın 2 katını versin bakanlık o adamların can güvenliği yok.Allah yardımcıları olsun
 
Bu başlık beni profesyonel anlamda da ilgilendirdiği için (tıp etiği uzmanıyım) bir kaç satır yazma ihtiyacını hissediyorum.
Ancak ölüm karşısında insan çaresiz olmaktan başka bir şey yapamıyor.
O nedenle bir kaç paragraf bir şey yazdım önce, sonra vazgeçtim. Şiddeti entellektüel biçimde analiz etmek, onu meşrulaştırma riski taşıyor gibi hissediyorum bazen. Şiddet gibi konular analitik düşüncenin yumuşak karnı bence, analitik yaklaşımlar durumu kavramsallaştırmakta yetersiz kalıyor.
 
(bkz. anadolu çomarı)

edit: hiç öyle "vay efendim işte bütün insanları yaftalamak doğru değil, yok efendim genellemeyelim" demeyin. toplumun %90'ı bu.

yıllar önce tanımını ekşisözlükte böyle yapmışlar. karşımdaki hayvan evlatlarını daha kolay deşifre edebilmek adına arada bir okurum, uzun zamandır da txt olarak bilgisayarımda saklarım:

klasik akp seçmeni de diyebilirsiniz:

arabesk, muhafazakar, bağnaz kültür yapısı ve cehaletin savunucusudur.
sanat, felsefe, bilim gereksizdir, temel yaşam motivasyonu dindir.
ikiyüzlü ahlak anlayışı vardır. ahlak ve namus sözünü ağzından düşürmemesine rağmen, tecavüz fırsat bulursa uygulamaktan kaçınmayacağı eylemdir. kadın düşmandır.
fikirleriyle ve düşünceleriyle ebeveynlerinin kopyasıdır. miras aldığı fikirleri sorgulamaz ve itaat eder. düşünce ve fikirleri kolektiftir, bireysel görüşü yoktur.
siyasi tandansı, örgütlü cehaletten yanadır.
huzursuz, sağlıksız ataerkil aile yapısı içinde sevilmeden, psikolojik ve entelektüel açıdan desteklenmeden beslenir*.
kendi gibi olmayan her şeye düşmandır ve yok etmek ister.
empati hayatında yapmadığı bir eylemdir.

eğitimsizdir. eğitilmeyi reddeder, eğitilmezdir. eğitmeye çalışırsanız sizden daha çok nefret eder. insan suretine sahip olması, insan yerine konması için yeterli değildir. ait olduğu kültürle insan olmadığını beyan eder. en büyük hata anadolu çomarıyla iletişim kurmaya çalışmaktır.
 
Son düzenleme:
Dediklerinizin tamamına katılmakla birlikte eklemeliyim diye düşündüm.
Aslında bu olayın dışında doktora karşı şiddette şöyle bir olgu da var, ben mesela başıma geleni anlatayım.
Kendi paramı kendim kazandığımdan beridir Dövlöt hastanesine gitmedim gitmem.
Lakin geçenlerde bir mecburi durum oldu, Devleti de geçtim Üniversite Hastanesine gitmek zorunda kaldım.
Kalmaz olaydım. Her meslekte olduğu gibi pek tabiki Doktorların arasında da çürük elmalar olabilir, bu mantıklı her insanın kabullenebileceği sağ duyu ile yaklaşabileceği ve genelleme yapmaması gereken bir durum. Lakin Devlet hastanelerinin durumu nedir öyle kardeşim, tamam sistem kötü, hasta çok, eline yaprak sarmayı alıp gelip hastane koridorunda gün yapan emekli teyze de bol, bu sıkıntıları anlamamak elde değil, lakin karşılaştığın tüm doktorlar mı sana insan muamelesi yapmaz arkadaş, cinnet geçirmeme ramak kalmıştı, benim gibi biri bile bu duruma maruz kalıp, üstüne ne kadar mantık yürütse de, ne kadar sağ duyulu davransa da cinnet geçirme evresine getiriliyorsa, varın düşünün siz o alt sınıf dediğiniz adamların neler yapacağını.
 
Dediklerinizin tamamına katılmakla birlikte eklemeliyim diye düşündüm.
Aslında bu olayın dışında doktora karşı şiddette şöyle bir olgu da var, ben mesela başıma geleni anlatayım.
Kendi paramı kendim kazandığımdan beridir Dövlöt hastanesine gitmedim gitmem.
Lakin geçenlerde bir mecburi durum oldu, Devleti de geçtim Üniversite Hastanesine gitmek zorunda kaldım.
Kalmaz olaydım. Her meslekte olduğu gibi pek tabiki Doktorların arasında da çürük elmalar olabilir, bu mantıklı her insanın kabullenebileceği sağ duyu ile yaklaşabileceği ve genelleme yapmaması gereken bir durum. Lakin Devlet hastanelerinin durumu nedir öyle kardeşim, tamam sistem kötü, hasta çok, eline yaprak sarmayı alıp gelip hastane koridorunda gün yapan emekli teyze de bol, bu sıkıntıları anlamamak elde değil, lakin karşılaştığın tüm doktorlar mı sana insan muamelesi yapmaz arkadaş, cinnet geçirmeme ramak kalmıştı, benim gibi biri bile bu duruma maruz kalıp, üstüne ne kadar mantık yürütse de, ne kadar sağ duyulu davransa da cinnet geçirme evresine getiriliyorsa, varın düşünün siz o alt sınıf dediğiniz adamların neler yapacağını.
Sağlık hizmetinin gayri insanı (dehumanize) olmasının nedenleri var. İş ne yazık ki klinik tıbbın felsefesinden başlıyor. İnsanı biyolojik bir organizma gibi görmeye programlanan hekim adayları için "hasta olmak", ötekileşen ve yabancılaşılan bir durum. Kendisi hasta olup sürününce durumu anlayanlar oluyor, ama bu da bir istisnadır bence.
Elbette kültürel perspektif ve profesyonellik düzeyi de fark yaratıyor. Yurtdışında seçmeli stajını yapmış olan bir öğrencimiz, gittiği yerde hastalara ne kadar nazik davranıldığını gördüğü zaman kendinden utandığını söylemişti ! Türkiye hastalara karşı ne kadar gayri insani olunduğunu oraya gidince çok daha net gözlemlemişti çünkü.
 
Bakıyorum şimdi etrafa, idoller mafya babası, hayaller çete liderliği. Her ağızda bir asarım keserim "delikanlılık" lafı. Benden daha genç insanlarda bir silah merakı, tipler kurtlar vadisi, gerçekler meslek lisesi.

Halbuki gerçek delikanlığın alın terini sıyırıp evine çocuguna ekmek götürebilmek olduğunun farkında değil adam, kendi bu çabayı vermezken, herkesi aşağılama hakkını kendinde görerek evde bogazından kesip kendi evladına bakan kadının, zorunlu olmadığı halde, rahat rahat ense yapıp gün sayabilecek iken Allah'ın dağında boş zamanında bile hekimlik yapanın, çalgıcı diye aşağıladığı sahneden 40-50 lira para kazandığı halde müzikten vazgeçmeyenin veya çocugunun geleceği için hiç sevmediği işte ömrünü tüketmiş insanın, kendi anasının babasının,eşinin asıl / ne kadar delikanlı olduğunun farkında değil. Eşini öldürmek için yanına bıcak alıp gitmek delikanlılık..Hatta namus.. Ama cana kıymak namussuzluk değil..

Neden?

Hep savunurum;
Çok düzgün adam, güvenebilirsin deriz mesela..
Çok iyi insan o..
Ne kadar kibar deriz....

Halbuki insan olmak zaten bunları gerektirmez mi? Bir insanda zaten olması gereken herşey üstün vasıflara dönüştü. İşte ondan.

Ben kendi adıma.. Trafikte korna bile çalmam. Gidip de kimsenin trafikte ışıklarda sırasına yandan kaynak olmam mesela..Beklerim. Markette elinde sadece iki parça olan adama sıramı veririm..Onun istemesini beklemeden..
Teşekkür ederim..İşi gereği bana hizmet vermek zorunda olana da, rica ettiğim için yapana da, yapabileceği halde yapmayana da.
Sürekli seyahat ederim işim gereği..Uçuş kartımı veren görevlinin önündeki hizmetten memnun kaldınızmı? anketinde hep en gülen yüzü işaretlerim...Nezaketin ve saygılı davranmanın bumerang gibi olduğunu düşünürüm.

Şiddetten, kabadayı tiplerden hiç hoşlanmam..başıma gelen bir olayı yazacağım.
Şöyle ki, satır satır yazacağım sindire sindire kendinizi benim yerime koyun diye.
Bundan yaklaşık 1,5 yıl önce. Eşim 7 aylık hamileyken bir sancısı olduğu için doktora gidiyor aracıyla. Acil bir durum olduğu için hemen arabaya biniyor bana yolda haber veriyor.
İşyerinden hemen cıkıyorum ve kendi aracımla eşimi hastanenin sokağında yakalayıp takip etmeye baslıyorum.
Yol kasisli ve arnavut kaldırımı..Eşim zaten korku içinde bebeğe bir şey olmasın diye çok yavaş gidiyor..Kasislerden korunmak için..
Arkamızda sürekli korna çalan selektör yapan bir araç beliriyor.. Yol dar olduğu için bizi geçemiyor ve kornayı tacizi arttırıyor..
Acil bir durum olduğunu ve hastaneye yetişmeye calıştığını düşünerek eşime el kol hareketleriyle sağa yanaşmasını söylüyorum..
30 sn için kendi aciliyetimizi unutup araca yol veriyoruz..

Peki sonrasında ne oluyor..

Arabadaki iki kişi geçerken bana bakıp geçiyorlar..
Eşimin yanından geçerken kadın olduğunu görüyorlar ve arabayı eşimin üzerine kırıyorlar.
"Acil" durumu olan arkadaş arabadan iniyor. Ve eşimin camına doğru koşuyor, diğeri iniyor yapma abi hastane şurası fln laflar ediyor.
"Acil" durumu olan arkadaş eşimin canını yumruklamaya baslıyor. Neden çekilmiyor yoldan diye..Eşimin hamileyim diye bagırması fayda etmiyor.
Arabadan inip adama saldırdığımı..daha sonra adamı yere devirip boğazını son gücümle sıktığımı hatırlıyorum sadece..
Benim elim çatlıyor, adamın elmacık kemiği..
Hastanede polis geliyor, zabıt vs..
Bu arada arkadaşın bu kadar olay cıkarmasına sebep acil durumunun mac yaparken düşüp bacagını kıran eşşek kadar arkadaşı olduğu anlaşılıyor..
Bu sebeple benim daha doğmamış yavrumu tehlikeye atıyor..Eşimin hamileyim diye bagırışlarını umursamıyor..

Şimdi gelelim bizdeki adalet sistemine..
Bu yüzsüz adam daha sonrasında beni mahkemeye veriyor.
Elmacık kemiğindeki hasar sebebiyle estetik masraflarını benden talep ediyor.
Davanın hakimi davacıyı haklı buluyor.
Mahkeme vs. avukat derken.
Tanık ifadelerine rağmen
Adam haklı bulunuyor.
Davayı kaybediyorum.
Uğraşmıyorum..başımın gözümün sadakası parayı ödüyorum.

Bir süre bu olay yüzünden ciddi ciddi terketmek istedim ülkemi.İş güç hayat şartları el vermedi..Böyle olaylar olduğunda hala düşünürüm.. (Bu kolay yolu vs. gibi klişelere girmeyeceğim. Memleket millet milliyet zırvalarını yapmayacağım. En nihayetinde çok açık ben oğlumu,oğlumun geleceğini cahillerin ve kötü insanların ağırlıklı olduğu bu ülkeye harcamam, değişmem.)
Ama yukarıda bahsettiğim gerçek delikanlı insanları düşündükçe, o insanlardan ne kadar fazla olursa o kadar iyi olacağını gördükçe, bu insanların vazgeçmediklerini düşündükçe açıkcası bu fikrimden vazgeçiyorum . Bkz;

Yaptığım işi anlatayım biraz ;
Her gün 41 km gidiş 41 km geliş 82 km yol yapıyprum,köyde çalışıyorum.yol o kadar bozuk ki asfalt görünce sevindiğim zamanlar oluyordu ilk başlarda.2 defa arabamın alt takımı dağıldı (kafanızda bmw audi belirmesin doktor arabası diye,bildiğiniz linea kullanıyorum,fiat) 4 defa lastiğim patladı.kışın yolumuz kapanırcasına kar yapıyor.bunlar aşıldı.çok şükür memleketimde çalışıyorum köyü olsa da razıyım.mobil hizmet denen bir uygulama var.devlet diyor ki "şu köydeki vatandaş sana gelemez,sen ona gideceksin". Peki.gideyim.zaten bunu bilerek bu işi seçtim yapıyprum.ama yol ? Yolu da mı ben yapacağım ? Tamam tüm tıbbi malzeme elektrik su sarf malzeme mobilya vb benim cebimden çıksın eyvallah ama e yol kapanıyor ? Kış boyu heyelandan yol kapandı nasıl çıkacam o köylere.çıktık.nasıl çıktık.ırmağın içinden araçla geçerek çıktık kapı seviyesine kadar sudan geçerek canımızı tehlikeye atarak.vatandaşı "bebeğinin aşısı var aşıya getirin çocuğunuzu sağlık ocağına" diyoruz.4 tanesi getirirse 2 tanesi getirmiyor.defalarca arıyoruz.inanın.defalarca.yine getirmiyor.gelemem diyor."peki" diyorum.ben her salı sizin köye geliyorum.oraya getir."tamam" diyor.yine getirmiyor.yine bıkmadan usanmadan arıyoruz."köyünüze geldik bari buraya getirin aşılayalım şu çocuğu" diypruz."gelemem" diyor."eşim yok yanımda" diyor."araç yok" diyor.inanın,sırf o aşı o çocuğa yapılsın diye evlerine ayaklarına kadar gittiğim hasta oldu.sağlık bakanlığı bana demiyor ki "eve git aşıla".anaflaksi (alerjij reaksiyon) gelişse biz ne yapabiliriz bizim kim arkamızda durur ? Aşılamazsak devlet hem sizden performans adı altında ceza parası alır,hem de vicdanınız o cezanın 50 katını alır yarın bi gün o çocuk polio olursa boğmaca olursa vb..sistemin içinde o kadar eksiklikler var ki yazılsa sayfalara sığmaz.kimseden takdir beklemeden bu işi yapan doktorlar var.görevimiz olmamasına rağmen eve çağrıldığımızda (asm'yi boş bırakıp çağrıldığınız eve gidemezsiniz) hastanın ailesinin ihtiyacı var diye,vicdani hissiyatla gidiyorsunuz ailenin evine.Hele ki kırsaldaysanız insanlar ne yapacsğını bilemiyorsa size öyle hastalar getiriyorlar ki 40 defa hastaneye başvurması gereken,yatış verilmesi,hatta yoğun bakım şartlarında değerlendirilmesi gereken hastaları size basit bir soğuk algınlığı hastasıymış gibi getirip "ilaç versin doktor iyleşir" diye beklentiyle getiriyorlar.Elimizden geleni yapıyoruz.sırf tek başımıza "hastanın uzman doktora,hastaneye erişiminin zor olduğu kırsal bölgelerde" hastanın birçok ihtiyacını giderebilelim diye 20 kiloluk (abartmıyorum) tıbbi müdahale çantalarını sırtlanıp çıkıyoruz köylere.görevimiz mi ? Değil.kimse bana "köye çık sıvı tedavisi başla,sutur at,iv tedavi uygula" demiyor.bizim görev tanımımızda yok.ama o insanların niyeti iyi,durumları kötü çoğunun,yoksullar diye bunu yapıyoruz.O kadar iyi niyetli insanlar var ki aralarında,kendi 2 lokma yemeği olsa sizle paylaşmaya çalışan,size para vermeye çalışan insanlar da var aralarında.

Elimden gelen tek şey mümkün olduğu kadar yararlı,üreten bir adam olmak, saygılı olmak, sevmek ve unutmamak. Afyon çekmiş gibi hayatı yaşamamak. Analiz etmek. Düşünmek. Konuşmak.. Oğlumu da böyle bir birey olarak yetiştirmek.

Birey ne kadar gelişmişse, sürü olmaktan o kadar çabuk kurtulur çünkü.
Bizler biriz. Her alanda.Bir olalım.
 
Bildiğim kadarıyla sevk sistemi yıllardır yüyürlükte değil.

Dolayısı ile ile grip olan soluğu üniversite hastanesinde alıyor. Ondan sonra soğuk algınlığı gibi basit hastalıklara yakalanmış binlerce hasta daha ciddi hastalığı olanların zamanını, enerjisini, akıl sağlığını çalıyor. (Hem doktorların, hem diğer hastaların.)

Ne için? Vatandaş istediğim yerde doktora muayebe olabiliyorum diyebilsin diye. Oy için.
 
Ziyadesiyle doktor yakını olan biri olarak böylesine kötü olmasa da andıran vakalara ben de üzüntüyle şahit oluyorum.. Benim bu konuda karşı koyamadığım bir düşüncem var .. Ülkemizde millete hizmetkar olma sloganı altında çok hastalıklı bir popülizm oluşuyor.. Kulağa çok hoş gelen bu cümle bizim gibi süper cahil ve egoist toplumlarda buna benzer refleksler oluşturabiliyor.. ''Ben oy verdim ben senin efendinim bana hizmet edeceksin haddini bileceksin'' kafaları ister istemez cahil cühelada vuku bulabiliyor.. Evet bu ülkede bürokrat elitizmi de yaşandı, hastalarını hor gören, muayenehanesi kazansın diye hastaneden kaçan, cihaz fişi çeken doktorlar da oldu ama bugün bu oluşan manzarada belirtmeye çalıştığım şeyin etkili olduğu düşüncesindeyim ve umarım yanılıyorumdur :( ..
 
Geri
Üst