Ölüm

ben sürekli kıyamet gününü görüyorum lan ...ve tam abdest alıcağım(neden alıyorum) ölüyorum o anda...6-7 kere kıyamet sahnesi gördüm.tabi kıyametin tanımı gördüklerim ise.anlatılanlar öyle ama ona göre söylüyorum.
 
Bir gün ölürsem hiç istemeden
Ben bir ağacın altında
Ama denizi de görsün
Bırakın
Ellerimi iki yana uzatın
Hiç tatmadığım bir şeylere sarılacakmışım gibi
Üstümde hiçbir şey bırakmayın
Ben hiç çıplak kalmadım ki
Sevdiğim kadın başucumda
Saçlarımı okşasın
Uçan kuşlarıma. Sahte dostlarıma serbest
Ama annem ne olur ağlamasın
Özler mi rüzgar saçlarımı okşamayı
Söyleyin geri getirsin yağmur gözyaşlarımı
Ölürsem...
 
Yaydığımız enerji, dilek ya da emir olarak gönderilir ve tüm pozitifi/negatifi mıknatıs gibi üzerimize çekeriz. Ölüm korkusuyla yaşayarak, ölüm kurgusu yapmış oluyoruz. Ölümü düşündükçe; ölüme bir adım daha yaklaşırız.

Yukarıda bahsini ettiğim kazalar, takıntılarımın, kaygılarımın bana tokatlarıydı. Biraz daha yoğunlaşmış olsaydım, şimdiye çoktan ölmüştüm.. Ölümsüz de olabilirim :)
 
şimdi arkadaşlar bir evin gardolabının arkasında duvar duvarın arkasında yol o yolda otobüs geçince dolaptan hışırtı geliyormuş kadın bir gün tamirciyi çağırmış şöyle demiş arkadan otobüs geçince dolaptan ses geliyor. tamirci nasıl anlayacam bunu diyor kadın şöyle der sen dolaba gir otobüsü bekle tamirci girer sora kadının kocası gelir üstünü değiştirmek için dolabı açar tamirciye şöyle der ne işn var burda benim yatak odamada hemde dolaptatamirci şöyle der otobüs bekliyorum desem inanmıyacaksın değilmi.
işte ölüm de bunun gibi bişidir. daha fazla anlatmaya gerek var mıdır bilmiorum.
 
çok yakınında hissedebilenler var mı? ben bazen hissedebiliyorum ve soğukluğu çok itici geliyor.
çok korktuğumu söyleyemem sevdiklerimi yolladığım için ben de gidebilirim diye düşünüyorum.
ne zaman geleceğini bilsek acaba durumlarımız, düşüncelerimiz ve hatta dünyanın dengesi ne kadar değişir

bir kitapta ''gençlere ölüm çok uzak geldiği için genelde ölmek isterler ve hatta intiharı biile düşünürler ki intiharların çoğuda zaten gençler tarafından oluyor. ancak yaşlılara ölüm yakın geldiği için ölümü düşünmekten bile korkarlar'' diyordu yakınlaştıkça insan kaçmaya mı çalışıyor acaba..
 
Ölümün anını yasar gibi hisstemiştim kalp hastasıyım ve nefes almakta zorlandığım bı gün ki bu en agır krizlerimden bıryidı.Yasanmayanlar konusulmayanlar,hayatımda yarım kalmiş şeyler geldi aklıma ve hüngür hüngür ağladım kendıme geldıkten sonra.bir işe yaradımı hayır.yarımları tamamladım ama ona göre hayatıma yön verdım.Degersız insanları işte o zaman bı kenara ıtmaye karar verdım benı sıkan bunaltan sırfonları n iyiliği için yanında oldugum insanları bı kenara ıtp krndım için yasamaya karar verdım.Sonucta herkes bı kere hayata geliyor,sen sen olmadıktan sonra yasasan nolur yasamasan nolur....Her an ölücekmiş gibi anını yaşa..... :)
 
ben her daim hissedebiliyorum. aslında arkadaşlar siz benim yerimde olsanız ya da beni yakından tanısaydınız anlardınız. aslında bazen düşünüyorum da kaybedecek hiç bir şeyim yok. yani nasıl olsa ölecem ha üç sene önce ha beş sene sonra ne farkeder ki? ama işin ciddiyetine indiğim zaman gene farketmior ama yaşamam gerektiğini düşünüorum. çünkü ölüm aslında çok komik yada şöle sölim çok traji komik bir anda da gelebir. yani dikkat edin boş bi anınıza denk gelmesin. ben hep düşünüorum acaba beni wc de yakalarsa yada sevgilimle beraberken yakalasa acaba nolurdu:D)???
 
ölüm soromluluklarını yerine getirisen bir kurtuluş yoludur

ölüm sorumluluklarını yerine getirmezsen tırs tırs 3,5 atacağın şeydir.

ölüm ruhun madde aleminden ayrılmasıdır.
 
dostum aslında bunun için hiç mi hiç korkmana gerek yok. çünkü senden öncekilerde seni arkalarında bıraktılar belki taze belki kokuşmuş anılar bıraktılar senin hayatına ee sonra noldu? sen de senden öncekiler gibi yapacaksın senden sonrakilerde aynen. yani bunu arkandan bırakacaklarına ihanet gibi algılamamak lazım. her nefis ölümü eninde sonunda tadacaktır...
 
ilk insanlar acaba ölüme nasıl bakmışlardır, hiç ölen birini görmeyen bir insan düşünün, belki ağaçtan düşünce veya kayalıklardan yuvarlanınca öleceğini düşünmez, belki de ölümden haberi yoktur, yada kayadan yuvarlanıp ölen birini gördüyse acaba ne düşünmüştür bunu çok merak ediyorum...
 
geissler demiş ki:
ilk insanlar acaba ölüme nasıl bakmışlardır, hiç ölen birini görmeyen bir insan düşünün, belki ağaçtan düşünce veya kayalıklardan yuvarlanınca öleceğini düşünmez, belki de ölümden haberi yoktur, yada kayadan yuvarlanıp ölen birini gördüyse acaba ne düşünmüştür bunu çok merak ediyorum...

Büyük ihtimalle ''Ne oluyor lan!?'' düşüncesinin bir varyasyonu geçmiştir aklından; hem ölürken hem de o durumda.
 
Hep bir gün ölecegimi dusunup kendimi buna hazırlayarak yaşadım.Ailemin bir gun aniden ölüceği fikrine kapılarak ve ben depremde bile bu dusunceyi onlara yansıtmadım.Ben bir faniyim belki müslüman değilim,ama bir gun tanrı karsına alcak beni; niye,adaletime sistemime karşı çıkdın,sana neyin hesabını vermeyi istiyorsun diye soracak.Belki müslüman degilim ama bu cennet ve cehennem inancını değiştirmez.Acının,mutlulugun her zaman en güzellini yasadım.Her gün dualarıma şükürle basladım,doğa'yi anlatırken bile kendime ufacik bir çiçegi çok saçma olarak gördüm.Aslında o kadar güzellerdi ki anlatmaya dilim varmazdi ve herşeye ragmen cehenneme gideceğim ve bu seferde cehennemdeki sisteme lanet edeceğim.Her günüm bunları dusunmekle geçiyor.Her saniyem tanrıya dua yada sitemle son buluyor.Tanrı bana herşeyi verdi ama duygularımı aldi.Aslında bu öyle bir sevgi ki,sadece sitem beni intehardan alıkoyabilirdi.Benim için suan'da hiç kimsenin bir değeri yok,dedim ya tanrı duygularımı aldı,fark ettimde bir tek onu dusurken aglayabiliyorum.Ben tanrı'ya öyle kufurler ettim ki,melekden bir farkım olsun diye.İnsan yaratanını nasıl sevmez ki? Onu görmekten çok korkuyorum,bir sekilde varlıgını hatirlatmasından,hissettirmesinden,onun cıkardıgı bir sesi duymaktan korkuyorum.Onun verdikleri ile yasamak çok hosuma gidiyor.Özgürüm ama ne kadar ki,herkezin özgürlük kavramı farkli,ben uyusturucu kullanıyorum belki,belki elimde bira.Kendimi bir yıldız görüyorum,sabahi olmayan,karanlıga mahkum.Her aksam dünya'yi goruyorsam nasıl sevmiyim.Ölüm duygusu budur işte.Ben bu yüzden korkuyorum.Ölmek acı degil aslında,ben nasıl neyin hesabını vericem.Bir insan kimseyemi kötü davranmaz,ailem için suan istanbul'dan çok uzakda sesiz bir yerde okuyorum.Sokakda yürürken binlerce kro yüzüme bakıyor ve ben hayla gülerek geçiyorsam bu benim sevgimi gösterir,saygımı.Sizin hz.muhhamediniz gibi.Yanlış anlamayın arkadaşlar,hz.muhhamed bunları anlatmak için onca eziyete katlanmadı.Sizce belki eziyetdir ama acı çekmek en büyük zevk degilmidir,insanlara inanc kazandırdıktan sonra.Bir inancı olmayan insan her türlü yanlışa,yanılgıya hazırdır.Bence şimdiden gitmek istediginiz yeri seçin,bunu dusunerek yasayın.Ben cehennemi seçdim.Yakışıklılık,bilgi,beceri verdi ama artık birini sevemiyorum,asık olamıyorum,yetmedi role-play sanatı tadında karakter değişimi yapıyorum.Onlarca kız arkadaşım var hiç birine dokunamıyorum.Ölüm gidecegini bildigin yerin,ta kendisidir.(En azından ne yaşadıgını,suclarını biliyorsundur).İnsanlar bu yüzden ölümden korkar.Çok iyi insanlar bile cennet'de gidecegi bildigi halde ölümden korkar,bilinç altına insanlar öldüklerinde verilen tepki sonucu olmadımı?
Benim için tek dünya cehennem.Ölmekten korkmaz aslında insanlar,ölümün sonraki hayatı için baglaç olusturduguna inandıkları için korkarlar.Buda yanlıs yansıtılıyor.Tanrının bana hesap sormadan cehenneme atacagını bilsem :dan :)
 
zahayne demiş ki:
Hep bir gün ölecegimi dusunup kendimi buna hazırlayarak yaşadım.Ailemin bir gun aniden ölüceği fikrine kapılarak ve ben depremde bile bu dusunceyi onlara yansıtmadım.Ben bir faniyim belki müslüman değilim,ama bir gun tanrı karsına alcak beni; niye,adaletime sistemime karşı çıkdın,sana neyin hesabını vermeyi istiyorsun diye soracak.Belki müslüman degilim ama bu cennet ve cehennem inancını değiştirmez.Acının,mutlulugun her zaman en güzellini yasadım.Her gün dualarıma şükürle basladım,doğa'yi anlatırken bile kendime ufacik bir çiçegi çok saçma olarak gördüm.Aslında o kadar güzellerdi ki anlatmaya dilim varmazdi ve herşeye ragmen cehenneme gideceğim ve bu seferde cehennemdeki sisteme lanet edeceğim.Her günüm bunları dusunmekle geçiyor.Her saniyem tanrıya dua yada sitemle son buluyor.Tanrı bana herşeyi verdi ama duygularımı aldi.Aslında bu öyle bir sevgi ki,sadece sitem beni intehardan alıkoyabilirdi.Benim için suan'da hiç kimsenin bir değeri yok,dedim ya tanrı duygularımı aldı,fark ettimde bir tek onu dusurken aglayabiliyorum.Ben tanrı'ya öyle kufurler ettim ki,melekden bir farkım olsun diye.İnsan yaratanını nasıl sevmez ki? Onu görmekten çok korkuyorum,bir sekilde varlıgını hatirlatmasından,hissettirmesinden,onun cıkardıgı bir sesi duymaktan korkuyorum.Onun verdikleri ile yasamak çok hosuma gidiyor.Özgürüm ama ne kadar ki,herkezin özgürlük kavramı farkli,ben uyusturucu kullanıyorum belki,belki elimde bira.Kendimi bir yıldız görüyorum,sabahi olmayan,karanlıga mahkum.Her aksam dünya'yi goruyorsam nasıl sevmiyim.Ölüm duygusu budur işte.Ben bu yüzden korkuyorum.Ölmek acı degil aslında,ben nasıl neyin hesabını vericem.Bir insan kimseyemi kötü davranmaz,ailem için suan istanbul'dan çok uzakda sesiz bir yerde okuyorum.Sokakda yürürken binlerce kro yüzüme bakıyor ve ben hayla gülerek geçiyorsam bu benim sevgimi gösterir,saygımı.Sizin hz.muhhamediniz gibi.Yanlış anlamayın arkadaşlar,hz.muhhamed bunları anlatmak için onca eziyete katlanmadı.Sizce belki eziyetdir ama acı çekmek en büyük zevk degilmidir,insanlara inanc kazandırdıktan sonra.Bir inancı olmayan insan her türlü yanlışa,yanılgıya hazırdır.Bence şimdiden gitmek istediginiz yeri seçin,bunu dusunerek yasayın.Ben cehennemi seçdim.Yakışıklılık,bilgi,beceri verdi ama artık birini sevemiyorum,asık olamıyorum,yetmedi role-play sanatı tadında karakter değişimi yapıyorum.Onlarca kız arkadaşım var hiç birine dokunamıyorum.Ölüm gidecegini bildigin yerin,ta kendisidir.(En azından ne yaşadıgını,suclarını biliyorsundur).İnsanlar bu yüzden ölümden korkar.Çok iyi insanlar bile cennet'de gidecegi bildigi halde ölümden korkar,bilinç altına insanlar öldüklerinde verilen tepki sonucu olmadımı?
Benim için tek dünya cehennem.Ölmekten korkmaz aslında insanlar,ölümün sonraki hayatı için baglaç olusturduguna inandıkları için korkarlar.Buda yanlıs yansıtılıyor.Tanrının bana hesap sormadan cehenneme atacagını bilsem :dan :)

olayı güzel anlatmışın.
evet aslında ölümden değilde öldükden soraki hayat ürkütüyor insanı.
öldükden sonra sonsuza kadar zamansız bir hayat sürdüreceğin orada acaba nasıl biyer.
cennetemi cehennememi gidicez.
ölümden çok bunları merak ediyorum asıl korkum öldükden sonra ne halde olucağım.
 
bence öldükten sonra sadece baktriler tarafından toprağa karışıp,yaşarken sahip olduğumuz enerjiyi doğaya aktaracağız.ve bu doğa dengesini buluncaya kadar sürekli devam edip gidecek...
 
:) evet hatta sonrada o enerjiyle hızımızı alamayıp bir baska sekilde mesela ot olarak tekrar dünyaya gelecegiz.sonrada bi tane koyun gelip bizi yiyecek.sonrada malum :=))oof of! :=)ay gece gece cok güldüm yaa...

herkesin kendi düşüncesidir tabiki.aslında bana bişey demek düşmez.yukarda yazmış oldugum seyler bile belki abes ama tutamadım kendimi.kusura bakmayın da,ama bu düşünce ölümden daha korkunç bence.ne anlamı kalırdı ki yasamanın ölümden sonra hayat olmasa...ruhum yasamaya devam etmese..ben ben olarak kalmayacagımı bilsem..

mutlak surette her canlı birgün ölümü tadacaktır.Allah hayırlı ömür ve hayırlı ölüm versin herkese inşallah..
 
Ben ölümü bir tür boyut değiştirme olarak görüyorum, aslında öyle düşününce sadece değişik bir tecrübe gibi geliyor ve aslında o boyutun ve hissin neye benzediğini merak da ediyorum ama nasıl olsa öğreneceğim ve şimdi öğrenmek istemiyorum..daha sonraaa daha sonraaa..:)
aslında ölümden korkmamızın en büyük nedeni bence bulunduğumuz yere yani dünyaya çok alışmamız, canımızı koruma içgüdüsü ve hiç bilmediğimiz bir yere gitmek zorunda kalmamızdır. Özellikle bilinmeyen her zaman korkutucu gelir insanlara, onun için gerilim filmlerinde karşına ne çıkacağı bilinmez, çocuklar karanlıktan korkar, ve aniden nereden geldiğini bilmediğimiz bir ses bizi irkiltebilir. Kimbilir bilimin var oluş nedenlerinden biri de belki yine bilinmeyen korkusudur.. Bunları nereden mi düşündüm; eskiden ölümden hiç korkmadığımı devamlı sayıklıyordum ama 19 Ağustos depreminde can hıraş evden çıktığımda dizlerim titriyordu:)(merkezin dbindeydik o anda). İşte bunu farkedince "ölüm bana vız gelir" demeyi bıraktım ve canımın kıymetini anladım:) yaaa işte böyle..
 
ölüme birçok yönden bakmak mümkündür.sosyal açıdan,fiziki açıdan,manevi açıdan,tasvvufi açıdan,d,ni açıdan gibi gibi...
hepsinde ortak olarak bir ana nokta vardır,var olan bir durumdan belli olmayan bir duruma geçmek.her düşüncenin ve her sorunun muhakkak bir evabı mevcuttur.Yaam sürecini değerlendirirken ya da olasılıkları hesap ederken o yaşamda ya da hadisede daha evvel meydana gelmiş olgular üzerinden değerlendirme ve kıyas yapmak sureti ile o hadise hakkında bir fikire asahip oluruz ve onun o şekilde olduğuna kendimizce yorum getiririz.Bu değerlendirme belli sınırlar içerisinde süregiden yaşantının her anında yapılır.bunun ismine yaşantı diyoruz.Tabi belli sınırlar içerisinde olduğu için yani sonsuz olmadığı için bu yaşantı bir noktada bitiyoor.bu ölüm demek.bu sınırlandırılmış kalıbın dışına çıkıldığı andea yani ölümün ötesine geçildiği anda artık bir sınır ve kalıp olmayacaktır.çünkü hadiseler bir zaman ya da ölçü çerçevesinde başlar,gelişir ve biterler.madde olarak sınırlandırılmış bu yaşantımız da süreçlerini tamamladıkları zaman yani bitişe ulaştıkları zaman süreçlerinin sonuna gelmiş olurlar.fakat bu bitiş noktasından sonra (yani ölümden )artık olguların maddesel boyutu sona ermektedir,amddesizlik boyutuna geçildiğinde ise artık bir süreç,zaman ve limitten söz edilemez.sonsuzluk boyutuna erişilmiş demektir.
Bütün bilim zamanda yolculuk yapmanın peşinde teoriler ve çalışmalarda bulunuyor ciddi ciddi,onların ulaşmaya çalıştıkları nokta işte ölümün ötesine geçme noktasıdır.şöyle ki;zamanın görelilk teorisinde zaman-ışık hızı tanımlarının birleştirilerek anlatılmış ve zamanın ışık hızına olan yakınlığımız oranında değişeceği ispatlanmış durumda.ışıkı hızı = evrenin büyük patlama ile genişleme hızı.yani eğer kaçınıılmaz bir son ve bitiş olan zamansızlık durumuna geçiş olan yer sadece ölümdür.bunun dışında eğer madde olarak becerebilirsek tabi evrenin genişleme hızı yani ışık hızına erebilirsek istediğimiz zamansızlık boyutuna da geçebiliriz tabi.
bu madde ile mümkün değil.
 
ÖLÜM GECEYATARKEN GELR AKLIMA GENELLİKLE.ACABA SABAHA ÇIKABİLECEKMİYİM.. yada yalnız kaldığımda....beni asıl endişelendiren başka bir boyuta gecmek ve sonsuzluk..sonsuzluğu dusununce kafayı yicak gibi oluyoruym...
evet ölümden korkuyorum ama yasamak zorundayım ...
 
Geri
Üst