Avrupa Sineması

Fransız ve İtalyan filmleri, Hollywood filmleriyle karşılaştırıldığında bana daha sıcak, daha samimi gelir. Genelde Avrupa, özelde Fransız ve İtalyan sineması üzerine düşünceleriniz, ekoller, dönüm noktası sayılabilecek filmler ve yorumları ile yönetmenler hakkında bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim.
 
Avrupa filmleri o kadar teknik değil, daha doğal ve fantaziden uzak, gerçek hayatlara ilişkin güzel filmler üretiyorlar. Düşünmek ve tartışmak için güzel yapıtlar var. Hollywood filmleri ise renk cümbüşü. İkisinin de ayrı yeri var bence. Sadece avrupa değil, ben japon filmleriyle de ilgileniyorum.
 
Açıkçası dillerini anlamadığım için pek sarmıyor bazen(İtalyan,İspanyol,Fransız). Seslendirme işin içine girdiği zaman da çok anlamsız oluyor.Kafam karışık yani :).Ama Trouble Everyday inanılmaz güzel bir filmdi bence.
 
avrupalılar filmi gerçekten sanat için yapıyorlar... amerika'daki çoğunluk gibi insanları eğlendirmek değil amaçları... daha vurdulu kırdılı, veya hareketli olan fimleri bile bir farklı oluyor...(en basitinden luc besson - wasabi, yamakasi)
bu arada konuyla alakasız ama bayıldığım bir yönetmendir luc besson... madonna'nın love profusion'unun klibini o mu çekmiş ben mi yanlış duydum?
 
Bence de Holywood sinemasıyla Avrupa sinemasının yeri farklı. Benim favorim de Run Lola Run inanılmaz güzel bir filmdi.Daha bir sürü var ama Fransızca falan isimlerini cidden hatırlamıyorum çoğunuda ismini bilmeden izledim. Ayrıca dizileri de güzel oluyor Avrupalıların (Özellikle Coupling).
Cnbc-e de bu açıdan çok faydalı bir televizyon kanalı.
Ayrıca Trouble Every Day şu Tindersticks'in soundtrack'ini yaptığı film mi bilen var mı?
 
Roth-Azad demiş ki:
Ayrıca Trouble Every Day şu Tindersticks'in soundtrack'ini yaptığı film mi bilen var mı?
Evet o film.Bence çok değişik bir filmdi ve benim dışımda kimse sevmedi.İnsanların midesi falan bulandı ama müzik ve film çok uyuyordu birbirine.Konu da çok etkileyici idi bence.

Birde geçenlerde INTACTO diye bir film izledim.Sanırım İspanyol filmi.Öneririm o da bayaa başarılı bir senaryo.
 
-avrupa filmleri daha sosyal konulara eğilir çünkü bütçe ancak buna yeter
-amerikan filmleri göz boyar enteresan görsel efektleriyle ilgi çekerler
bende oldum olası avrupa bağımsız sinemasını sevmişimdir.................
 
Avrupa Sineması sanat için yapıyor filmi bu doğru ama bir diğer gerçek te dağıtım imkanları bu sanatsal filmleri obez amerikan nesline sunabilecek kadar yeterli değil...Bir Life is Beatiful benim için başucu filmidir ama Holywood her zaman haksız bir izleyici üstünlüğüne sahip olacaktır Ne Acı! Yaşasın Kapitalizm ve onun köleleri bizler...
 
başlık açılmış ve iki gün içinde dibe vurmuş :) avrupa sineması....ankara'da bir iki yerde oynatılır ancak..istanbul bu açıdan çok daha iyi sanırım..ben "aşka özlem"i sevmiştim..bir de alejandro gonzales inarrituyu severim..gerçi 21 gram'la brlikte holivudcu oldu ama..

sevgiler..
 
kesinlikle avrupa sineması diyenlerden biri de benim.. öncelikle doğal bir görsellik anlayışları var hollywood gibi postproduction'da ortaya çıkarmıyorlar filmleri. bence tüm kareleri kurarken düşünmelerinden dolayı her kare ayrı bir haz veriyor filmleri izlerken.. bu konuyla ilgili söyleyecek o kadar çok şey var ki...
 
avrupa sineması üzerindeki genel ve klişeleşmiş kanı şudur: sanatsal, sıkıcı, bayık, durgun, ağır filmler bütünü. bu kanı kısmen bence geçerliliğini korumaktadır, ama dikkat edelim "kısmen". holywood un arkasında kalmamak ve baskısına karşı koymak için son 20 yıl içinde hem ona benzer hem de ondan farklı ve daha üstün yapımlar ortaya koyabilmiştir.
bu arada ingiliz sineması da 90lara kadar yerinde sayarken aniden atağa geçmiş ve oldukça kaliteli ürünler vermiş bir koldur. bunda danny boyle, richard curtis, hugh grant, rowan atkinson, emma thompson gibi isimlerin önemi büyüktür.
danimarkadan çıkma lars von trier ve arkadaşlarının "dogma" akımı da güzel bir kontra atak olmuştur.
 
ayrıca cnbc-e gibi bi nimete sahibiz arkadaşlar..ben malesef çoğunu kaçırmaya başladım bi süredir..eskiden film tekrarını gece 3 te veriyolardı ama artık 2 de veriyolar ve yetişemiyorum..akşamkine de zamanım yetmiyo..siz izleyin bari :((
Eskiden çok sıkı filmler veriyolardı. Ama hala iyi filmler veriyolar..Avrupa...
 
Darthseth'e katılıyorum.meleklerin düş yaşamı gerçekten önemli bi yere sahiptir benim için.Fransız sineması hakkında kısaca şunları söyliyebilirim;1960'tan 1993'e kadar Fransa,hem nicelik hemde nitelik olarak avrupanın film yapımında önde gelen ülkesiydi.Bu dönem süresince izleyici sayısının düşmesine rağmen 1980'lerin sonunda video pazarının gelişmesinden sonra bile diğer ülkelerden daha ii durumdaydı.
fransız yönetmenlerden; fransadaki sınıf yapılarının eşitsizliğine güçlü bir toplumsal ve siyasal duyarlılıkla yaklaşımı ile Jean Renoir ve 1990'da Nikita ile sinematografik teknik ve tasarlanmış şiddet ustalığını ortaya koyan Luc Besson sevdiğim yönetmenlerdir.
 
her zaman avrupa filmi derim..amerika için sadece cassavetes ve tarantino ya saygı duyarım..avrupa sanat için sanat yapıyo ve kaliteli oluyo..fellini bertolucci..
 
avrupa sineması gerçekten çok iyi. hollywood filmleri gibi insanlara bir takım gizli msjlar vermeye çalışmıyo. her şey oldugu gibi.
çok kaliteli filmler. bence fazla tanınmamalarının sebebi reklamlarının yapılmaması. ama zaten reklamla meşhur olsalardı hollywood sektöründen bi farkları kalmazdı.
 
ele aldığı konularıyla,kamera açılarıyla,oyunculuklarıyla ve atmosferleriyle çok iyi filmler.tabii kötüler de var ama kötüleri bile izlerken rahatsız olmuyorum.çünkü avrupa filmleri izlerken beni içine alabiliyor ve hepsinde bir doğallık var.
 
Sade,göşterişsiz ama etkileyici filmler zaten en beyendiğim filmler ve de avrupa sinemasıyla beraber amerikan bağımsız sinemasının da bu tür örnekleri çok aslında.Son dönemde Elveda Lenin,Meleklerin Düş Yaşamı,Birlikte,Daima Lilya,Üç Renk üçlemesinden Kırmızı ve de Mavi avrupa sinemasından şu an aklıma gelen çok sevdiğim filmler.
 
Geri
Üst