Benim için önemi çok büyük, insanlık için küçük bir konu ve sorular topluluğu ile karşınızdayım. Yazı biraz uzun olabilir, lütfen sonuna kadar okuyup bu kardeşinize destek olun dileklerimi şimdiden sizlere iletiyorum. Başlamadan söyleyeyim; en kısadan en uzuna her yorum benim için çok önemli. Özellikle bu yollardan geçmiş büyüklerimin fikirleri altın değerinde, bana 10dk larını verip atacakları bir yorum önümde yaklaşan büyük bir seçimimi etkileyecek, belki hayatım bu yönde şekillenecek. Giriş kısmını daha da abartmadan devam edeyim.
Şöyle ki, İstanbul'da yaşayan, 11. sınıfa geçmiş, 1 ay içinde artık YGS-LYS maratonuna dershanesinin başlamasıyla girecek ve yine 1 ay içinde TM-MF seçimini yapmak durumunda olan bir kardeşinizim. Okuduğum lise olan Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi en azından "kötü" sıfatını üstüne kabul etmeyecek, İstanbul sıralamasında 15 veya civarlarında bir sıralamaya yerleşebilecek, ezici bir çoğunlukla sayısal ağırlıklı bir lise. Öyle ki, her dönem açılan tek TM sınıfı 15-20 kişi iken diğer 4-5 MF sınıfı 30 kişi oluyor.
Kendimi şöyle açıklayabilirim ki, ilk ve orta okulda parlak bir velettim fakat 9. ve 10. sınıflarda yeteri kadar çalışmayarak ortalamanın bayağı aşağısında notlar getirdim ve her dönem başta kendimi sonra ailemi bu dönem farklı olacak yalanına inandırdım. Haliyle sonuç üç aşağı beş yukarı hep aynı oldu. 11. sınıfta (bu kez yalan mı gerçek mi bilemiyorum) ailemi inandıramasam da kendimi bu sefer farklı olacağına dair ikna ettim ve dershane sınavıma 1 ay kala daha hangi alanı seçeceğimden bile habersiz yüksek bir sınıfta daha iyi bir eğitim almak amacıyla çalışmaya başladım.
9 ve 10. sınıflarda yaşadığım yazılı haftası hezimetleri sayısal ve sözel olarak gerçekten çok ağırdı, sınava az ve düzenli bir emek harcasam çok daha iyi sonuçlar alabilecek olmama rağmen (ki bu durum okuldaki herkes için geçerli) sınıf ve okul ortalamasının herzaman 10-15 puan altında olurdum. Bu süreç içerisinde istemsizce ve sınav sonuçlarına refleks olarak her iki dalda da notlarım çok kötü olsada, sözel notlarım sayısal notlarıma göre bir nebze yüksek olduğu için alanımı TM seçmeye kesin karar vermiştim. Ailemde herkes sayısal bir yoldan giden ve bana taban tabana zıt bir geçmişe sahip olduğu için haliyle bu süreçte kendimi çok baskı altında hissediyordum. TM seçimimi birer birer öğrenen yakınlarımın bu kararıma saygı duymaları hem üstümdeki baskıyı azaltmış, hemde kararımı daha da kuvvetlendirmişti. Artık küçükken izlediğim doktorlar dizisiyle oluşan doktorluk hayalinden çoktan vazgeçmiştim ve hiçbir mühendislik dalını seçmeyi kesinlikle düşünmüyordum. Taa ki bugünden 3-4 ay önce gitarla tanışıp, birkaç hafta öncesine kadar tutkuyla çalmaya ve öğrenmeye çalışıp(hala çalmaya çalışıp öğreniyorum), benim bildiğim ismiyle "Ses Mühendisi" olmaya karar verene kadar.
Ses mühendisi olmaya karar vermemde BIAS programının yeri gerçekten büyük. Gerçek amfileri BIAS veya POD gibi prosesörlerle taklit etme olayının arka planında çalışmak ve bunların detayına inmek ilgimi çekiyor. Eğer bu işi yapabilirsem yurtdışında BIAS gibi programlarda çalışma hayalim var. Meslek konusunda düşüncelerim de şöyle ki, herkesin daha küçüklükten zevk aldığı şeyler vardır, kimisi legolarla ev yapar veya iş makineleri ve kepçeleri büyük zevkle izler; kimisi patlıcana şırınga batırır, keser veya peluş bebeğini tedavi eder. Bu tür tutkular büyüdükçe çevre etkenlerden de etkilenerek değişir ve gelişir sonuçta kendine uygun mesleği bulup onu seçer blablablabla..... .Bende -küçüklükten beri zevk aldığım şeylerin ve düşüncelerimin çevreden etkilendiği son haliyle- hayatımda kocaman bir yeri olacak işimin en büyük tutkularımdan biriyle (GİTAR) kesişmesini, onla bağlantılı olmasına karar verdim. Başlarda müzisyen olmayı ve hayatımı sahne alarak, istediğim müziği yaparak kazanmayı düşündüm fakat günümüzde Türkiye şartlarının uygun ve farkımı ortaya koyabileceğim düzeyde yeteneğimin olmadığını düşündüğüm için o cesareti gösteremeyerek vazgeçtim.
Ses mühendisliğinin en çok ilgimi çeken yanı, yukarıda bahsettiğim BIAS ve POD olayının yanı sıra Mixing-Mastering işlemleri. Tonla parametrenin, eqnun, kompresörün ve daha ismini bilmediğim nice ayarın hepsine hakim olmayı istiyorum. İşin ilgilendiğim kısmı bilim-mühendislik alanına mı giriyor bilmiyorum ama eğer benim 1 sandığım 2 farklı meslek varsa daha bilimsel olana yani sesin ışık veya canlılar gibi davranışlarını, tepkilerini inceleyen bir meslek varsa ona da talip olabilirim. Yada önce bunu sonrada (aşağıdaki paragrafta belirteceğim sebeplerden dolayı) konservatuarlı olanı okurum.
Ses mühendisi olmak istediğimi anlatıp yardım istediğim 2 kişi oldu yakın zamanda. Birisi okulumun müdür yardımcısı olan bir eğitimci, diğeride uzun yıllar müzikle uğraşmış konservatuar mezunu çok nitelikli gitar hocam. Müdür yardımcımın cevabı "ses mühendisliği bölümünün konservatuarla alakası yok, bildiğin herhangi bir mühendislik dalı gibi sayısalla giriliyor" oldu. Gitar hocamın cevabı ise "İTÜ ve YTÜ gibi üniversitelerde müzik teknolojileri bölümünde eğitimini alınıyor, üniversite sınavında sadece barajı geçip yetenek sınavına giriliyor ve proje tarzı birşey veriliyor. Kendi kaydını alıp mixing-mastering yapıyorsun ve yaptığın işlemleri raporluyorsun. Bu bölüm aynı tıp gibi uzun yıllar düzenli ve çok çalışma gerektirir. Bir tarafı yiyen adam girer, girerse pir çıkar, çok güzeldir." oldu. Gitar hocamla konuşmadan önce sırf ses mühendisliği aşkıyla tekrar MF düşünüyordum. Şimdi ise ne yapacağımı bilmiyorum. Bazı yerlerde 4 senenin bu eğitim için gereksiz, uzun ve zor olduğunu, başka bir bölümden mezun olduktan sonra bu bölümü okuyup 2 diplomaya sahip olmanın (sanırım yüksek lisans deniyor) daha mantıklı olacağını okudum. Eğer öyleyse TM den ekonomi-işletme-uluslararası ilişkiler okuyup geleceğimi bir nevi sağlama almak veya MF den bilgisayar mühendisliği okuyup gelecekte yapmak istediğim işte daha yetkin olmak sizce doğru bir seçim olur mu?
Şimdiden yazı uzun olduğu için çok çok özür dilerim, 3 gündür akıcı olabilmesi ve sizi minimum yorması için kısım kısım yazıp, tekrar okuyup düzeltmeler yaptım ancak bukadar oldu. Kafamda milyonlarca soru kaç gündür yumurta kapıya dayandı ne yapıcam ben psikolojisindeyim. İlgili-bilgili herkesin yardımını bekliyor ve şimdiden çooook teşekkür ediyorum, cevaplarınız bir gencin geleceğinde çok belirleyici olacak.
Şöyle ki, İstanbul'da yaşayan, 11. sınıfa geçmiş, 1 ay içinde artık YGS-LYS maratonuna dershanesinin başlamasıyla girecek ve yine 1 ay içinde TM-MF seçimini yapmak durumunda olan bir kardeşinizim. Okuduğum lise olan Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi en azından "kötü" sıfatını üstüne kabul etmeyecek, İstanbul sıralamasında 15 veya civarlarında bir sıralamaya yerleşebilecek, ezici bir çoğunlukla sayısal ağırlıklı bir lise. Öyle ki, her dönem açılan tek TM sınıfı 15-20 kişi iken diğer 4-5 MF sınıfı 30 kişi oluyor.
Kendimi şöyle açıklayabilirim ki, ilk ve orta okulda parlak bir velettim fakat 9. ve 10. sınıflarda yeteri kadar çalışmayarak ortalamanın bayağı aşağısında notlar getirdim ve her dönem başta kendimi sonra ailemi bu dönem farklı olacak yalanına inandırdım. Haliyle sonuç üç aşağı beş yukarı hep aynı oldu. 11. sınıfta (bu kez yalan mı gerçek mi bilemiyorum) ailemi inandıramasam da kendimi bu sefer farklı olacağına dair ikna ettim ve dershane sınavıma 1 ay kala daha hangi alanı seçeceğimden bile habersiz yüksek bir sınıfta daha iyi bir eğitim almak amacıyla çalışmaya başladım.
9 ve 10. sınıflarda yaşadığım yazılı haftası hezimetleri sayısal ve sözel olarak gerçekten çok ağırdı, sınava az ve düzenli bir emek harcasam çok daha iyi sonuçlar alabilecek olmama rağmen (ki bu durum okuldaki herkes için geçerli) sınıf ve okul ortalamasının herzaman 10-15 puan altında olurdum. Bu süreç içerisinde istemsizce ve sınav sonuçlarına refleks olarak her iki dalda da notlarım çok kötü olsada, sözel notlarım sayısal notlarıma göre bir nebze yüksek olduğu için alanımı TM seçmeye kesin karar vermiştim. Ailemde herkes sayısal bir yoldan giden ve bana taban tabana zıt bir geçmişe sahip olduğu için haliyle bu süreçte kendimi çok baskı altında hissediyordum. TM seçimimi birer birer öğrenen yakınlarımın bu kararıma saygı duymaları hem üstümdeki baskıyı azaltmış, hemde kararımı daha da kuvvetlendirmişti. Artık küçükken izlediğim doktorlar dizisiyle oluşan doktorluk hayalinden çoktan vazgeçmiştim ve hiçbir mühendislik dalını seçmeyi kesinlikle düşünmüyordum. Taa ki bugünden 3-4 ay önce gitarla tanışıp, birkaç hafta öncesine kadar tutkuyla çalmaya ve öğrenmeye çalışıp(hala çalmaya çalışıp öğreniyorum), benim bildiğim ismiyle "Ses Mühendisi" olmaya karar verene kadar.
Ses mühendisi olmaya karar vermemde BIAS programının yeri gerçekten büyük. Gerçek amfileri BIAS veya POD gibi prosesörlerle taklit etme olayının arka planında çalışmak ve bunların detayına inmek ilgimi çekiyor. Eğer bu işi yapabilirsem yurtdışında BIAS gibi programlarda çalışma hayalim var. Meslek konusunda düşüncelerim de şöyle ki, herkesin daha küçüklükten zevk aldığı şeyler vardır, kimisi legolarla ev yapar veya iş makineleri ve kepçeleri büyük zevkle izler; kimisi patlıcana şırınga batırır, keser veya peluş bebeğini tedavi eder. Bu tür tutkular büyüdükçe çevre etkenlerden de etkilenerek değişir ve gelişir sonuçta kendine uygun mesleği bulup onu seçer blablablabla..... .Bende -küçüklükten beri zevk aldığım şeylerin ve düşüncelerimin çevreden etkilendiği son haliyle- hayatımda kocaman bir yeri olacak işimin en büyük tutkularımdan biriyle (GİTAR) kesişmesini, onla bağlantılı olmasına karar verdim. Başlarda müzisyen olmayı ve hayatımı sahne alarak, istediğim müziği yaparak kazanmayı düşündüm fakat günümüzde Türkiye şartlarının uygun ve farkımı ortaya koyabileceğim düzeyde yeteneğimin olmadığını düşündüğüm için o cesareti gösteremeyerek vazgeçtim.
Ses mühendisliğinin en çok ilgimi çeken yanı, yukarıda bahsettiğim BIAS ve POD olayının yanı sıra Mixing-Mastering işlemleri. Tonla parametrenin, eqnun, kompresörün ve daha ismini bilmediğim nice ayarın hepsine hakim olmayı istiyorum. İşin ilgilendiğim kısmı bilim-mühendislik alanına mı giriyor bilmiyorum ama eğer benim 1 sandığım 2 farklı meslek varsa daha bilimsel olana yani sesin ışık veya canlılar gibi davranışlarını, tepkilerini inceleyen bir meslek varsa ona da talip olabilirim. Yada önce bunu sonrada (aşağıdaki paragrafta belirteceğim sebeplerden dolayı) konservatuarlı olanı okurum.
Ses mühendisi olmak istediğimi anlatıp yardım istediğim 2 kişi oldu yakın zamanda. Birisi okulumun müdür yardımcısı olan bir eğitimci, diğeride uzun yıllar müzikle uğraşmış konservatuar mezunu çok nitelikli gitar hocam. Müdür yardımcımın cevabı "ses mühendisliği bölümünün konservatuarla alakası yok, bildiğin herhangi bir mühendislik dalı gibi sayısalla giriliyor" oldu. Gitar hocamın cevabı ise "İTÜ ve YTÜ gibi üniversitelerde müzik teknolojileri bölümünde eğitimini alınıyor, üniversite sınavında sadece barajı geçip yetenek sınavına giriliyor ve proje tarzı birşey veriliyor. Kendi kaydını alıp mixing-mastering yapıyorsun ve yaptığın işlemleri raporluyorsun. Bu bölüm aynı tıp gibi uzun yıllar düzenli ve çok çalışma gerektirir. Bir tarafı yiyen adam girer, girerse pir çıkar, çok güzeldir." oldu. Gitar hocamla konuşmadan önce sırf ses mühendisliği aşkıyla tekrar MF düşünüyordum. Şimdi ise ne yapacağımı bilmiyorum. Bazı yerlerde 4 senenin bu eğitim için gereksiz, uzun ve zor olduğunu, başka bir bölümden mezun olduktan sonra bu bölümü okuyup 2 diplomaya sahip olmanın (sanırım yüksek lisans deniyor) daha mantıklı olacağını okudum. Eğer öyleyse TM den ekonomi-işletme-uluslararası ilişkiler okuyup geleceğimi bir nevi sağlama almak veya MF den bilgisayar mühendisliği okuyup gelecekte yapmak istediğim işte daha yetkin olmak sizce doğru bir seçim olur mu?
Şimdiden yazı uzun olduğu için çok çok özür dilerim, 3 gündür akıcı olabilmesi ve sizi minimum yorması için kısım kısım yazıp, tekrar okuyup düzeltmeler yaptım ancak bukadar oldu. Kafamda milyonlarca soru kaç gündür yumurta kapıya dayandı ne yapıcam ben psikolojisindeyim. İlgili-bilgili herkesin yardımını bekliyor ve şimdiden çooook teşekkür ediyorum, cevaplarınız bir gencin geleceğinde çok belirleyici olacak.