Ucuz Satıcı Nerede?

Ben de şunu diyorum; vergiler makul yerlere gelse herkes vergisini öder. Ayrica yıllardır vergiler senin benim gibi masum vatandaşın sırtında. Asil para babalarının ödemediği vergilerin pesine düşülmesi gerekir. Ama ne oluyor. Bir vergi affi adam milyonlarca dolarlik vergiden yirtiyor. Yada milyarlarca dolarlik is yapiyor bir sekilde vergisini az ödemek icin bir seyleri düşük gösteriyor. Böyle boyle milyarlarca dolar vergi kaybi olusuyor.
Simdi durum buyken milyar dolarlik vergi kayiplari soz konusuyken bir arkadasin ayda bavul ticaretiyle 2 gitar getirip satmasina duyarlilik göstermek bana göre iki yüzlülük. Kimse kimseyi aptal yerine koymasin. O tepkilerin vergiden degil de neden kaynaklandığını bir önceki mesajimda yazmıştım.
 
Son düzenleme:
Türkiye'de ki üreticiler tüm ihtiyaçları karşılamıyor olabilir ama Allah aşkına, gitar araba bunlar lux tüketim.

Öncelikle bu kadar geniş konuşmak biraz sıkıntılı ve bu ifadeniz hatalı: 'Bunların lüks olmayanlarını da biz lüks fiyatına tüketiyoruz.' 'Allah Aşkına' Sizin de bir tüketici olarak durup bunu düşünebilmeniz lazım. Kimse Avrupa'da orta sınıf aile arabalarını lüks diye kullanmıyor. Yine her araba alan Porsche'ye özenmiyor buna karşılık Avrupa'da orta sınıf insanın Porsche alacak parası var, seçme şansları var. Biz burada Porsche parasını ortalama aile arabası için gözden çıkarıyoruz. O yüzden bu kadar genelleyemeyiz. Zaten alım gücümüz çok düşük.

Ha siz Avrupalı'nın gerçek anlamda sadece 2 iş günü boyunca çalışarak aldığı bir squier gitar için ben burada 1 ay çalışarak bunu almayı ancak hak ediyorum diye düşünüyorsanız orasını bilemem. Ben şahsen kendimi bir Avrupalı'dan aşağı görmüyorum.

Bu sene incelemiştim unuttum, ithalat ihracat farkı neyden dolayı oluşuyor sizce. Devletten mi yoksa üreticiden mi?

Bunun baş sebebi tüketime özendiren(harcayın!) ve tüketim üzerinden vergi geliri sağlamayı hedefleyen ekonomi politikalarının kendisidir. Yani 'Merak etmeyin ithalat yasak değil, yeter ki vergi verin.' diyorlar. Bu da asla ülkedeki üç beş üreticinin durumunu rahatlatmaz. Kısa vadede devletin cebine daha çok TL giriyor o kadar. Uzun vadede ise milli servetimiz kayboluyor.

Üretim ve ihracat dediniz mi çok uzun vadeli ve verimli düşünmek gerekir. al-sat gibi basit ve kısa vadeli düşünemezsiniz. O güven ortamını(altyapı) sağlayamıyorlar.

Doların yükselmesi umarım ithalata bağımlılığı azaltır ve insanları yerli malını üretmeye ve kullanmaya teşvik eder.

Birincisi: Üretmediğimiz bir şeyi tüketmemiz mümkün değil. Yani ithal etmeye mecburuz. İkincisi: Doların yükselmesinden çok TL'nin düşmesi söz konusu. Zira Türk Lirası bütün para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam ediyor. Bu da tam olarak ekonomi politikalarının çöktüğü noktadır. Bizim daha fazla tüketebilmek için alım gücümüzün artması gerekirken hem bu konuda geriliyoruz hem de vergi yükü her geçen gün artıyor. Bu da bırakın üretmeyi, tüketimi dahi zorlaştırıyor. TL değersiz olunca hammadde ithal eden adam ne yapsın?

Bugün 500 dolara satılan gitar 5 yıl önce de dolar cinsinden bu fiyatlara satılırken TL cinsinden baktığınızda büyük bir fark söz konusu. Bu açıdan orta sınıf erirken bir kısım üst sınıf zenginleşiyor ve orta sınıftakiler daha ziyade alt sınıfa kayıyor. Çin gibi Hindistan gibi bir ekonomiye dönüşme yolundayız.

Özetle: Ekonomi politikalarının sorunlu olduğunu görmek için gören iki göz yeterlidir. Üretici ham madde ve işçilik maliyetleri bakımından yatırım yapabilecek ortama sahip değildir. Tüketicinin de alım gücü her geçen gün düşmektedir. Bu anlamda büyüyen uçurumla refah seviyesi olarak ülkece dünyaya karşı geriliyoruz.

Vergiyle ve doların yükselmesiyle kimse tüketimden vazgeçmez, aksine ekonomi daha da dibe çöker. Çin'de bir takım insanların organlarını satıp Iphone aldıkları haberlerini okumuyor musunuz?

buyrun: Çinli genç, iPhone ve iPad alabilmek için böbreğini sattı

Şimdi vergi öyle bişey değil. Sadece tüketici odaklı düşünüyorsunuz.

Vergi şöyle bir şey: Devlet bu ülkede olup biten ekonomik hareketliliği, insan hayatını, sağlığını, eğitimini, bunların alt yapısını... vs. sağlamak için bizlerden bir 'katkı' talep ediyor. Zira devletin vatandaşlara ve bu ülkede faaliyet göstermek isteyen yabancı kişi ve kurumlara karşı bazı taahhüt ve sorumlulukları var. Bu hizmetlere karşılık talep ettiği miktar bugün oldukça fazla ve bu miktarla ortaya koyduğu performans içler acısı. (Buna zayıf derken ben de tüketici olarak kendi cebimi düşünüyorum herhalde. Bana ihale yağdırsalar ben de ekonomi muhteşem derdim.)

Anlamamız gereken: Japon arabaları Fordist üretimin krizine yol açtığından beri büyük ve sağlam ekonomilere sahip devletler tüketici odaklı düşünüyorlar, düşünmek zorundalar. Aksi halde ekonomi işlemez. Tüketici olmadan üretim de olamaz, maaş vermeden vergi de toplanamaz...

Bütün bunları bırakıp ana konuya dönersek bu arkadaş ve niceleri bavul ticareti yapıyorlar ve yapacaklardır. Zira bugün en temel hak ve hürriyetlerimize kadar kısıtlanmış durumdayız.

Almanya'da, Fransa'da, Amerika'da 500 dolar/euro verip 10 yaşında da olsa yürüyen bir BMW, Renault, Chevrolet araba alıyor insanlar. 500 dolara muhteşem gitarlar var. Bizim 500 liramız bırakın herhangi bir arabayı, çin malı gitara yetmiyor : ) Dahası bu 500 lira için biz yaklaşık iki hafta çalışıyoruz. Diğer memleketlerde 500TL kazanmak için 14 saat çalışmak yeterli : ) Bu traji-komik ekonomik ortamda bavul ticaretinin ne kadar doğru olduğunu tartışıyoruz... Anlaşılan hükümetin en üzerindekinden, en alt seviyede yaşayan vatandaşa kadar Türkiye'de biz ekonomiden hiç anlamıyoruz. Hep bu vekiller mi cebini düşünecek bırakın biraz da biz düşünelim.
 
Şimdi vergi öyle bişey değil. Sadece tüketici odaklı düşünüyorsunuz. Dolar yükseldi, gümrük vergisi limiti aşağı çekildi ki sen yurtdisindan değil türkiye'den mal al diye. Dolar değil tabi gümrük vergisi için diyorum. Türkiye'de ki üreticiler tüm ihtiyaçları karşılamıyor olabilir ama Allah aşkına, gitar araba bunlar lux tüketim. Halkımız üretmiyor yiyor. Bu sene incelemiştim unuttum, ithalat ihracat farkı neyden dolayı oluşuyor sizce. Devletten mi yoksa üreticiden mi? Doların yükselmesi umarım ithalata bağımlılığı azaltır ve insanları yerli malını üretmeye ve kullanmaya teşvik eder. Bu arada ek bilgi: Kayıt dışı ekonomide meksika ile kafa kafayayız, herkes vergisini verse bu kadar yüksek olmazdı zannediyorum :([/QUOT
Siz olaya biraz fazla geniş bir pencereden bakıyorsunuz. Bahsettiğimiz sınırları son derece dar bir ticaret.Öyle peynir ekmek gibi gitar satılmıyor ve bahsettiğiniz lux tüketimede pek girmiyor zira çoğumuz gitar çalmaya hevesli amatörleriz, koleksiyoner değil.
 
Anlaşılan hükümetin en üzerindekinden, en alt seviyede yaşayan vatandaşa kadar Türkiye'de biz ekonomiden hiç anlamıyoruz.

Sokaktaki adam şu an ekonomi ve maliyede dönen dolapların binde birini anlayacak durumda olsaydı 7-8 sene önce devrim olurdu bu memlekette.

Günümüz modern toplumunda ilk okul 1. sınıftan itibaren finansal okur-yazarlık ve ekonomi mecburi ders olmalı ... ki emperyalizmin sırlarına ve gizlerine vakıf olup ona göre strateji ve politikalar ürettirebilelim pek saygıdeğer yönetici güruhuna.
 
Sokaktaki adam şu an ekonomi ve maliyede dönen dolapların binde birini anlayacak durumda olsaydı 7-8 sene önce devrim olurdu bu memlekette.

Günümüz modern toplumunda ilk okul 1. sınıftan itibaren finansal okur-yazarlık ve ekonomi mecburi ders olmalı ... ki emperyalizmin sırlarına ve gizlerine vakıf olup ona göre strateji ve politikalar ürettirebilelim pek saygıdeğer yönetici güruhuna.
Çok mu cahil gözüktüm bilmiyorum ama maliye 3. Sınıf öğrencisiyim. Belki tecrübe odaklı bilgim çok yüksek olmayabilir ama ilgili olduğum bi konu ve sürekli okumaya gayret gösteririm.

Öncelikle bu kadar geniş konuşmak biraz sıkıntılı ve bu ifadeniz hatalı: 'Bunların lüks olmayanlarını da biz lüks fiyatına tüketiyoruz.' 'Allah Aşkına' Sizin de bir tüketici olarak durup bunu düşünebilmeniz lazım. Kimse Avrupa'da orta sınıf aile arabalarını lüks diye kullanmıyor. Yine her araba alan Porsche'ye özenmiyor buna karşılık Avrupa'da orta sınıf insanın Porsche alacak parası var, seçme şansları var. Biz burada Porsche parasını ortalama aile arabası için gözden çıkarıyoruz. O yüzden bu kadar genelleyemeyiz. Zaten alım gücümüz çok düşük.

Ha siz Avrupalı'nın gerçek anlamda sadece 2 iş günü boyunca çalışarak aldığı bir squier gitar için ben burada 1 ay çalışarak bunu almayı ancak hak ediyorum diye düşünüyorsanız orasını bilemem. Ben şahsen kendimi bir Avrupalı'dan aşağı görmüyorum.



Bunun baş sebebi tüketime özendiren(harcayın!) ve tüketim üzerinden vergi geliri sağlamayı hedefleyen ekonomi politikalarının kendisidir. Yani 'Merak etmeyin ithalat yasak değil, yeter ki vergi verin.' diyorlar. Bu da asla ülkedeki üç beş üreticinin durumunu rahatlatmaz. Kısa vadede devletin cebine daha çok TL giriyor o kadar. Uzun vadede ise milli servetimiz kayboluyor.

Üretim ve ihracat dediniz mi çok uzun vadeli ve verimli düşünmek gerekir. al-sat gibi basit ve kısa vadeli düşünemezsiniz. O güven ortamını(altyapı) sağlayamıyorlar.



Birincisi: Üretmediğimiz bir şeyi tüketmemiz mümkün değil. Yani ithal etmeye mecburuz. İkincisi: Doların yükselmesinden çok TL'nin düşmesi söz konusu. Zira Türk Lirası bütün para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam ediyor. Bu da tam olarak ekonomi politikalarının çöktüğü noktadır. Bizim daha fazla tüketebilmek için alım gücümüzün artması gerekirken hem bu konuda geriliyoruz hem de vergi yükü her geçen gün artıyor. Bu da bırakın üretmeyi, tüketimi dahi zorlaştırıyor. TL değersiz olunca hammadde ithal eden adam ne yapsın?

Bugün 500 dolara satılan gitar 5 yıl önce de dolar cinsinden bu fiyatlara satılırken TL cinsinden baktığınızda büyük bir fark söz konusu. Bu açıdan orta sınıf erirken bir kısım üst sınıf zenginleşiyor ve orta sınıftakiler daha ziyade alt sınıfa kayıyor. Çin gibi Hindistan gibi bir ekonomiye dönüşme yolundayız.

Özetle: Ekonomi politikalarının sorunlu olduğunu görmek için gören iki göz yeterlidir. Üretici ham madde ve işçilik maliyetleri bakımından yatırım yapabilecek ortama sahip değildir. Tüketicinin de alım gücü her geçen gün düşmektedir. Bu anlamda büyüyen uçurumla refah seviyesi olarak ülkece dünyaya karşı geriliyoruz.

Vergiyle ve doların yükselmesiyle kimse tüketimden vazgeçmez, aksine ekonomi daha da dibe çöker. Çin'de bir takım insanların organlarını satıp Iphone aldıkları haberlerini okumuyor musunuz?

buyrun: Çinli genç, iPhone ve iPad alabilmek için böbreğini sattı



Vergi şöyle bir şey: Devlet bu ülkede olup biten ekonomik hareketliliği, insan hayatını, sağlığını, eğitimini, bunların alt yapısını... vs. sağlamak için bizlerden bir 'katkı' talep ediyor. Zira devletin vatandaşlara ve bu ülkede faaliyet göstermek isteyen yabancı kişi ve kurumlara karşı bazı taahhüt ve sorumlulukları var. Bu hizmetlere karşılık talep ettiği miktar bugün oldukça fazla ve bu miktarla ortaya koyduğu performans içler acısı. (Buna zayıf derken ben de tüketici olarak kendi cebimi düşünüyorum herhalde. Bana ihale yağdırsalar ben de ekonomi muhteşem derdim.)

Anlamamız gereken: Japon arabaları Fordist üretimin krizine yol açtığından beri büyük ve sağlam ekonomilere sahip devletler tüketici odaklı düşünüyorlar, düşünmek zorundalar. Aksi halde ekonomi işlemez. Tüketici olmadan üretim de olamaz, maaş vermeden vergi de toplanamaz...

Bütün bunları bırakıp ana konuya dönersek bu arkadaş ve niceleri bavul ticareti yapıyorlar ve yapacaklardır. Zira bugün en temel hak ve hürriyetlerimize kadar kısıtlanmış durumdayız.

Almanya'da, Fransa'da, Amerika'da 500 dolar/euro verip 10 yaşında da olsa yürüyen bir BMW, Renault, Chevrolet araba alıyor insanlar. 500 dolara muhteşem gitarlar var. Bizim 500 liramız bırakın herhangi bir arabayı, çin malı gitara yetmiyor : ) Dahası bu 500 lira için biz yaklaşık iki hafta çalışıyoruz. Diğer memleketlerde 500TL kazanmak için 14 saat çalışmak yeterli : ) Bu traji-komik ekonomik ortamda bavul ticaretinin ne kadar doğru olduğunu tartışıyoruz... Anlaşılan hükümetin en üzerindekinden, en alt seviyede yaşayan vatandaşa kadar Türkiye'de biz ekonomiden hiç anlamıyoruz. Hep bu vekiller mi cebini düşünecek bırakın biraz da biz düşünelim.

Şu sıralar çok vaktim olmadığı için bu konuda uzun uzun fikir paylaşımında bulunamayacagim ama dediğiniz gibi uzun bir konu ve burada hallolmaz. Biz 2 oturum boyunca maliye politikasında bu konuyu tartıştık önceleri ve ben o zamanda bu görüşteydim. Biz ülke olarak Amerika gibi proje üzerine süper güç olan ya da Almanya gibi savaş sayesinde sanayimizi geliştiren bir ülke değiliz. Bu arada hükümetçi değil devletçi düşünmek gerekiyor bu konuda çünkü hükümet daha sübjektif. Devleti siyasi olarak düşünmemek lazım her zaman.
Ama bir konuda düzeltme yapmak istiyorum, verginin tanımı çok uzun değişken ve farklılık gösteren bir durum. Günümüzde genel olarak kısaca, devletin giderlerini giderlerini karşılamak amacıyla bireylerden topladığı hak olarak geçiyor tanımı. Hizmet vermesi gerekiyor tabi yoksa hükümet değişir ama vergi karşılığı hizmet zorunluluğu yoktur.
Konu amacından çok saptı özür dilerim. İyi forumlar
 
Çok mu cahil gözüktüm bilmiyorum ama

Yazdığım size hitaben değildi. Bu arada hangi maliye? Ben İÜ İktisat Fak. Maliye mezunuyum ;)

Okulda öğrendiklerimiz maalesef buzdağının su üstündeki kısmı. Burada tartışılanların tamamı (vergi, dış ticaret dengesi, maliye politikaları, vs) okulda ansiklopedik tanımlardan öte işlenmiyor maalesef.

Aslında olay burada tartışılamayacak kadar da uzun değil. Sen elindeki araçları birer birer başkalarına teslim edersen (mesela ucuz diye canlı hayvan ihtal edip yerli üreticiyi cezalandırırsan) paranın kıymeti mecburen düşer ve düştüğünde böyle kalırsın açıkta.

Fındık -> Fiskobirlik sıfırlandı, dünyanın fındığının %70'ini üreten ülkemizde fındık piyasası Ferrero'ya teslim edildi. Adamlar tekel şu anda
Tekel -> Tüm tütün ve alkollü içki tekelini yabancı firmalara dağıttılar
Demir-çelik -> İthalat nedeniyle en az 5-6 yüksek fırın soğutuldu bir daha ısıtılabilmeleri mümkün değil
Şeker -> Dandik mısır melası ithalatı serbest bırakılıp en kaliteli şekerin sağlandığı pancara dikim kotası getirdiler
Tütün -> 12 sene önce tütün ekiminden geçinen 385.000 aile varken bugün bu rakam 50.000 aile, gerisi ithal
Pamuk -> Dünyanın en kaliteli pamuğunu üreten ülkemizde şimdi neredeyse tüm pamuk tarlalarında çilek yetiştiriliyor

Ülkenin sıkıntısı vergi vs. değil, devlete ait olması gereken ekonomiyi yönlendirme araçları elden çıkartıldı. O yüzden bir-iki finansal araçtan (faiz, reeskont faizi, munzam karşılık gibi) başka ekonomiye müdahale edebilecekleri araç yok ellerinde.

Çözüm: dünyada piyasa yapıcısı olduğumuz ürünler devlet tekelinde üretilip satılmalı (tütün, fındık, incir, bor, boraks, tungsten), ağır sanayi üretimi devlet teşviği ile ve en az %51'i Türk olan şirketler eliyle yaptırılmalı, ar-ge'ye vergi indirimi getirilmeli, ÖTV kaldırılmalı, KDV oranları indirilmeli ve hatta tamamen kaldırılmalı, vergi rejimi tavizsiz uygulanmalı, yeni karayolu yapımı derhal durdurulmalı, yakıt üzerindeki vergiler düşürülmeli, sağlık sektöründe özel teşebbüs derhal yasaklanmalı, eğitimde özel teşebbüs derhal yasaklanmalı, Türkiye'de üretimi olan ürünlerin ithalatında vergiler en az 100% olmalı, Gümrük Birliği'nden derhal çıkılmalı, AB ve Kuzey Amerika vatandaşlarına vize uygulanmalı, yabancılar için ören yeri ve müzelere girişler Avrupa'ya eşdeğer hale getirilmeli (mesela Efes'e giriş en az 200 Euro olmalı).

Özetle budur. Geliştirilebilir :D
 
Türkiye'de üretimi olan ürünlerin ithalatında vergiler en az 100% olmalı ===> boyle sacmalik olamaz.

O kafayla ancak eskiden oldugu gibi dunya paraya Murat 124 kullanirsiniz, vb. Cok ornek verilebilir.
 
Geri
Üst