Sonsuzluk

Ölüm bir aynanın önünde durup o aynaya bakmaya benzer. Kişinin, sınırsızca ve tamamen kendisi olduğu bir andır Ölüm'ün geldiği an. Ve zaten Ölüm hakkındaki sorun şurada; aynaya ne kadar uzun bakarsan, o kadar çok merak edersin diğer tarafta ne olduğunu...
 
Sonsuzluk yaratana özgü bir durumdur. Bir nevi zamansızlık, mekansızlık meselesi.

Zamanın mekanın olmadığı bir yerden bahsederken bile sınırlanmış beyinlerimiz nasıl da rahatsız oluyor değil mi? Sonu olmayan bir dünya. Artık ne belirlemiş bir zaman var, ne de yeniden hüküm verilecek bir an...

Çünkü doğaüstü bir güç -inananlar için Allah, inanmayanlar zaten düşünmedikleri için onlara göre de hiçbirşey oluyor bu- bizim aklımızı sınırlıyor.

Ölümünü tanımını nefes alan bir ölümlünün kelimelerle anlatması imkansızdır. Alimler ölüm için sonsuzluğun başlangıcı, yeniden doğma gibi tanımlar yapmıştır. Fakat ötesi öylece kalmıştır.

Yine beni bozuk bir dinbilgisine sahip olduğum için -doğrudur, benim bildiklerim hep toplama bilgilerdir zaten:- suçlayanlar çıkacaktır ama şunu da söylemeden geçmiyorum. "Baki olan bir tek Allah'tır. Yaratılan her varlık bir gün O'na dönecektir."
 
mutecasir demiş ki:
"Baki olan bir tek Allah'tır. Yaratılan her varlık bir gün O'na dönecektir."

bu da demek oluyor ki herşey Allahtan kopmuş bir parça olmasına rağmen sınırsızlığın içinde olduğu için de aynı zamanda da kopmamış sayılır...
bir gün ona dönecektir cümlesi çok büyük bir söz ve bu sözden de herşey anlaşılıyo zaten "ona döndürüleceksiniz" şeklinde geçer kuranda ve bu da sonsuzluğa döneceksiniz anlamını taşır...
 
poisongirll demiş ki:
bence sonsuzluk insanın sonunun geldiği andır sonum geldiğinde sonsuzluğa zaten ulaşmış olucam


İnsan Dediğin varlık, İnancımıza göre.. Ruh+Et(beden) birleşmesi

Beden ölümü gerçekleşince, bedenin sonu geliyor.. Senin gelmiyor..Sen hala Ruh olarak var olacaksın :)
 
mutecasir demiş ki:
Sonsuzluk yaratana özgü bir durumdur. Bir nevi zamansızlık, mekansızlık meselesi.

Zamanın mekanın olmadığı bir yerden bahsederken bile sınırlanmış beyinlerimiz nasıl da rahatsız oluyor değil mi? Sonu olmayan bir dünya. Artık ne belirlemiş bir zaman var, ne de yeniden hüküm verilecek bir an...

Çünkü doğaüstü bir güç -inananlar için Allah, inanmayanlar zaten düşünmedikleri için onlara göre de hiçbirşey oluyor bu- bizim aklımızı sınırlıyor.

Ölümünü tanımını nefes alan bir ölümlünün kelimelerle anlatması imkansızdır. Alimler ölüm için sonsuzluğun başlangıcı, yeniden doğma gibi tanımlar yapmıştır. Fakat ötesi öylece kalmıştır.

Yine beni bozuk bir dinbilgisine sahip olduğum için -doğrudur, benim bildiklerim hep toplama bilgilerdir zaten:- suçlayanlar çıkacaktır ama şunu da söylemeden geçmiyorum. "Baki olan bir tek Allah'tır. Yaratılan her varlık bir gün O'na dönecektir."

İnanmayan olmamakla birlikte, her algılanamayan durumu bir üstün varlıkla açıklamanın kolaya kaçmak olduğu kanısındayım. Daha da ötesi, doğaüstü bir güç mistik özelliklerini ve üstün güçlerini kimsenin aklını sınırlamakta kullanmayacaktır; insanın aklını sınırlayan, sorgulamadan, varlığı en iyi ihtimalle şüpheli bir varlığa inanıp onu her tür durumda açıklama olarak sunmaktır; gerekli olduğu kesin o tip bir varlığın, orasını tartışmıyorum. Varlığına dair somut bir kanıt yok sadece; kimsenin inancına bir lafım yok, fakat inancın çoğunlukla tek bir norma kendini teslim etmekten oluşması bana ters geliyor sadece.

Dolayısı ile, sonsuzluk sorusunun cevabı o halde bulunduğundan değil ama, nasılsa Allah var diyip de rahatlamak gerekiyor bazen cidden, çünkü zamanın geçtiği, mekanın değiştiği öğretilmişken hepimize çocukluktan beri, ikisinin de olmadığı bir durum düşünmek zor geliyor; bunda çevremizin ve içine doğduğumuz düşünce sistemlerinin etkisi büyük. Bir nevi beyin yıkama da denebilir, ama ne dersek diyelim, algılayamayacağımız bir kavramdır.
 
Varlığına dair somut bir kanıt yok sadece

ne beklerdin... ?
veya şöyle sorayım "ne olmasını beklerdin" ?
somut kanıt senin gördüğün ve aldıladığın herşey olması gerekmez mi...
yada inancın kuralları açısından bakarsak varlığı insanlar tarafından kanıtlanmış bir tanrı sana daha mantıklı ve doğru mu gelirdi...
bana o zaman bu oyun saçma gel,irdi ve bu oyun olmaktan çıkardı...
inancın kurallarından bakarsak bu inanç olur...
"varlığı kanıtlanmış olsa" demek doğru bir cümle midir bilmiyorum o zaman bir inançtan bahsedemezdik...
o zaman her şeyi bilirdi insan ve herkes vaadedilen cennete giderdi...
ve o zaman cehennemin anlamı kalmazdı ve cehennem de olmazdı...
"neden öyle değil" diye sorabilirsin neden herkesi cennete sokmak istemiyor diyebilirsin ama ben neden öyle olmadığını bilmiyorum herkesi cennete koymak istemiyor tanrı ve kendine inananları ayırıyor burda bir ölçme var "beni görmediğiniz halde bana inandığınız için" düşüncesiyle bir sonuç ödüllendirilmesi var...ve aslına bakarsak insandan istediği de çok basit şeyler...
bu oyunu böyle oynamak istemiş tanrı..."neden böyle istemiş" diye sormak bilmem mantıklı mıdır...
 
geissler demiş ki:
Varlığına dair somut bir kanıt yok sadece

ne beklerdin... ?
veya şöyle sorayım "ne olmasını beklerdin" ?
somut kanıt senin gördüğün ve aldıladığın herşey olması gerekmez mi...
yada inancın kuralları açısından bakarsak varlığı insanlar tarafından kanıtlanmış bir tanrı sana daha mantıklı ve doğru mu gelirdi...
bana o zaman bu oyun saçma gel,irdi ve bu oyun olmaktan çıkardı...
inancın kurallarından bakarsak bu inanç olur...
"varlığı kanıtlanmış olsa" demek doğru bir cümle midir bilmiyorum o zaman bir inançtan bahsedemezdik...
o zaman her şeyi bilirdi insan ve herkes vaadedilen cennete giderdi...
ve o zaman cehennemin anlamı kalmazdı ve cehennem de olmazdı...
"neden öyle değil" diye sorabilirsin neden herkesi cennete sokmak istemiyor diyebilirsin ama ben neden öyle olmadığını bilmiyorum herkesi cennete koymak istemiyor tanrı ve kendine inananları ayırıyor burda bir ölçme var "beni görmediğiniz halde bana inandığınız için" düşüncesiyle bir sonuç ödüllendirilmesi var...ve aslına bakarsak insandan istediği de çok basit şeyler...
bu oyunu böyle oynamak istemiş tanrı..."neden böyle istemiş" diye sormak bilmem mantıklı mıdır...

Türkçe klavyeye geçtiğimden dolayı düzeltiyorum.

Benim verdiğim cevap, ''inanmayanlar zaten düşünmediği için'' cümlesini idi; inanç çünkü düşünce içermiyor. Üstün, mükemmel bir varlık olduğuna ve bu varlığın olacak her şeyi yazdığına, her şeyi bildiğine inanılıyor mesela. Ki tekrar, itirazım yok. Fakat her şeyi yazan bir varlığın bize kendi eliyle yaptırdıkları için niye ceza verdiği düşünülmez. Mükemmel olduğu rivayet edilen bir varlığın neden kendisine tapınılmasını istemiş olabileceği (megolomanya) sorgulanmaz. Var olduğuna dair somut bir kanıt sunmadan inanç bekleyip, sırf ''bize verdiği aklı'' kullandığımız için bizi cezalandırmaya neden kalktığı sorgulanmaz. SORU SORULMAZ işin içine inanç girdiğinde. Neden, ''Allah'ın işine karışılmaz'' çünkü.

Ben gördüklerimi söyleyeyim. Üç tane adamın ''Tek Tanrı''dan geldiğini iddia ettiği ve günümüzde de artık orijinal halleriyle ilgisi çok az kalmış üç adet yazıt. Tekrar geleceği rivayet edilen tek bir ''peygamber'' (İsa) ve onun 2000 senedir ortalarda olmadığı gerçeği. Özgür irade yoktur diyip suç, kanun, ceza gibi kavramların ortaya atılması; sonsuz merhameti olan, sınırsız derece affedici olan bir Tanrı'nın ''Cehennem'' ile kaderini yazdığı iddia edilen insanları resmen tehdit etmesi, ve üsüne de ''mükemmel'' bir varlık olması, ''iyilik'' kavramını simgelemesi.
varlik olmasi "iyilik" kavramini simgelemesi. Ben sadece çelişki ve bir müdahale eksikliği görüyorum.

Ben kimsenin inancına karşı değilim. Müslüman arkadaşlarım olduğu kadar, Wicca olan da var, Hristiyan olan da, Yahudi olan da, ateist olan da, deist olan da; Satanist (LaVey ideolojisini takip edeninden, zavallı, Satanist olduğunu zannedip tek kelime Satanik İncil okumamışlardan değil) dahi mevcut. Herkesin inancına saygım var, ve tekrar söylüyorum asla karşı değilim. Sadece BEN gereksiz buluyorum varlığı ne kanıtlanmış ne çürütülmüş bir varlığa körlemece, sorgusuz sualsiz inancı; gereksiz ve yanlış ellerde nelere yol açabileceği tarih tarafından kanıtlanmış olacak kadar da tehlikeli.

En basit hali ile bile ciddi çelişkiler içeren bir varlık olduğu belli, en azından.

ANA KONUYA DÖNERSEK, sonsuzluk bir nesne değildir ve inceleme denen metodun da bu noktada çok büyük bir eksiği var; bir konsept, bir kavram olarak sonsuzluğu, anladığı ya da anlamaya çalıştığı diğer her şey gibi, doğal olarak nesne haline getirmeye çalışarak zaten o kavramı esas olduğu şeyden uzaklaştırıp, kendi sınırını koyup, anlayamayacağını baştan garantiliyor. İnsanın kendi kendisine empoze ettiği sınırlar (zaman/mekan kavramı) sağ olsun, otomatikman her şeye bir nesne gibi yaklaşıyoruz. Fakat bu şekilde yaklaşmamız yanlış, ve şu aşamada başka bir yol da yok elimize. Dolayısıyla sonsuzluğu yaşamış, anlayabilmiş ya da kavramış olanlar da zaten topluma bunu anlatmayı başaramayacaklar. ŞU AŞAMADA İNSANIN SONSUZLUK KAVRAMINI TAMAMEN ANLAYABİLMESİ MÜMKÜN DEÐİLDİR; TANRI İLE DE AÇIKLANAMAZ, BİLİM İLE DE, ÇÜNKÜ İKİSİ DE SINIR İÇERİSİNDE OLAN İKİ ÜÇ NOKTADIR Kİ UÇ NOKTALAR İLE AÇIKLAMA YAPMAYA ÇALIŞMAK ÇOK DA SAÐLIKLI DEÐİL ZANNIMCA.
 
bana göre

felsefi bakımdan;sonsuzluk yaşadığımız andır...

bilimsel açıdan;sonsuz olan tekşey evrendir,diye düşünüyorum...
 
Kount demiş ki:
SU ASAMADA INSANIN SONSUZLUK KAVRAMINI TAMAMEN ANLAYABILMESI MUMKUN DEGILDIR; TANRI ILE DE ACIKLANAMAZ, BILIM ILE DE, CUNKU IKISI DE SINIR ICERISINDE OLAN IKI UC NOKTADIR KI UC NOKTALAR ILE ACIKLAMA YAPMAYA CALISMAK COK DA SAGLIKLI DEGIL ZANNIMCA.

benımkı bıraz tembellık olacak ama bence en mantıklı yazı budur konu hakkında yazılmış :!:
 
Kount demiş ki:
geissler demiş ki:
Varlığına dair somut bir kanıt yok sadece

ne beklerdin... ?
veya şöyle sorayım "ne olmasını beklerdin" ?
somut kanıt senin gördüğün ve aldıladığın herşey olması gerekmez mi...
yada inancın kuralları açısından bakarsak varlığı insanlar tarafından kanıtlanmış bir tanrı sana daha mantıklı ve doğru mu gelirdi...
bana o zaman bu oyun saçma gel,irdi ve bu oyun olmaktan çıkardı...
inancın kurallarından bakarsak bu inanç olur...
"varlığı kanıtlanmış olsa" demek doğru bir cümle midir bilmiyorum o zaman bir inançtan bahsedemezdik...
o zaman her şeyi bilirdi insan ve herkes vaadedilen cennete giderdi...
ve o zaman cehennemin anlamı kalmazdı ve cehennem de olmazdı...
"neden öyle değil" diye sorabilirsin neden herkesi cennete sokmak istemiyor diyebilirsin ama ben neden öyle olmadığını bilmiyorum herkesi cennete koymak istemiyor tanrı ve kendine inananları ayırıyor burda bir ölçme var "beni görmediğiniz halde bana inandığınız için" düşüncesiyle bir sonuç ödüllendirilmesi var...ve aslına bakarsak insandan istediği de çok basit şeyler...
bu oyunu böyle oynamak istemiş tanrı..."neden böyle istemiş" diye sormak bilmem mantıklı mıdır...

Ingilizce klavyeden yazdigim icin ozur diliyorum, kendi bilgisayarima gectigimde duzeltecegim.

Benim verdigim cevap, "inanmayanlar zaten dusunmedigi icin" cumlesine idi; inanc cunku dusunce icermiyor. Ustun, mukemmel bir varlik olduguna ve bu varligin olacak her seyi yazdigina, her seyi bildigine inaniliyor mesela. Ki tekrar, itirazim yok. Fakat her seyi yazan bir varligin bize kendi eliyle yaptirdiklari icin niye bize ceza verdigi dusunulmez. Mukemmel oldugu rivayet edilen bir varligin neden kendisine tapinilmasini istemis olabilecegi (megolomanya) sorgulanmaz. Var olduguna dair somut bir kanit sunmadan inanc bekleyip, sirf "bize verdigi akli" kullandigimiz icin bizi cezalandirmaya neden kalktigi sorgulanmaz. SORU SORULMAZ isin icine inanc girdiginde. Neden, "Allah'in isine karisilmaz" cunku.

Ben gorduklerimi soyleyeyim. Uc tane adamin "Tek Tanri"dan geldigini iddia ettigi ve gunumuzde de artik orijinal halleriyle ilgisi cok az kalmis uc adet yazit. Tekrar gelecegi rivayet edilen tek bir "peygamber" (Isa) ve onun 2000 senedir ortalarda olmadigi gercegi. Ozgur irade yoktur diyip suc, kanun, ceza gibi kavramlarin ortaya atilmasi; sonsuz merhameti olan, sinirsiz derecede affedici olan bir Tanri'nin "Cehennem" ile kaderini yazdigi iddia edilen insanlari resmen tehdit etmesi, ve ustune de "mukemmel" bir varlik olmasi "iyilik" kavramini simgelemesi. Ben sadece celiski ve bir mudahale eksikligi goruyorum.

Ben kimsenin inacina karsi degilim. Musluman arkadaslarim oldugu kadar, Wicca olan da var, Hristiyan olan da, Yahudi olan da, ateist olan da, deist olan da; Satanist (LaVey ideolojisini takip eden, zavalli, Satanist oldugunu zannedip tek kelime Satanik Incil okumamislardan degil) dahi mevcut. Herkesin inancina saygim var, ve tekrar soyluyorum asla karsi degilim. Sadece BEN gereksiz buluyorum varligi ne kanitlanmis ne curutulmus bir varliga korlemece, sorgusuz sualsiz inanci; gereksiz ve yanlis ellerde nelere yol acabilecegi tarih tarafindan kanitlandigi icin bir o kadar da tehlikeli.

En basit hali ile bile ciddi celiskiler iceren bir varlik oldugu belli, en azindan.

inanç düşünce içermiyor demek resmen inananlara hakarettir insan düşünerek tanrının varlığına inanır en azından ben kendim öyleyim ve bunu her gün düşünüp sorgulasam da varlığa inanıyorum bu bana mantıklı olan en temel şey gibi geliyo ve inanıyorum biliyorum değil, inanıyorum...
tanrı neden insana ceza vermek ister bilmiyorum ama kendi kapsadığı bütünlük içinde (tabi bunu insanın aklı almıyor maalesef) insanları bir varlık yansıması için dünyayla beraber yaşatıyor onlar için zamanı ve mekanı donduruyor...
kendine trapılmasını istiyor...evet ama buna megalomanlık diyemezsin çünkü megalomanlık insanlar için geçerlidir insan insanı bilir ve soyut tanrıyı göremediğini sandığı için bu yargı karışıklıkları ortaya çıkar...
insan en eski çağlardan beri bir şeylere inanma ve tapma eğilimi içindedir derler...peki bunun kaynağı ne...insan neden daha ortada kitap ve peygamber bile yokken gördüğü güneşe kendi eliyle yaptığı taştan heykellere tapmak istemiş...çünkü bu insan ruhunda var olan bir şey bunu sonradan çevreye göre kazandığımıza inanmıyorum insanın ruhunda olan bir şey ve çevrenin buna yapabileceği tek etki bu inancın açılması veya üstünün örtülmesi...sadece bunu değiştirebilir çevre, gerçeği değiştiremez sadece örter...
bir heykele tapan insan ne düşünür bunu merak ediyorum ben heykeli kendinden üstün görmesi için bir neden yoktur fakat ona tapınma ihtiyacı hisseder, neden ? bana göre bunun tek nedeni var işte bu söylediğim gibi inanç ve tapınma hissi insanın yaratılışında var ve eğer bu his varsa bu hissin yönleneceği bir sahip ve bir tanrı da vardır ruh bunu bilir ama dünyaya girdiğinde unutur ruh bütünlükten kopar ve yokluğa girer dünya yokluktur ve insan dünyada acılar içinde olur mutluluğu kısa sürer bir türlü inanmaz inanmaz...bekler sadece...koptuğu bütünlüğe geri dönmeyi bekler, pahası ne olursa olsun bunu ister...
 
Tanrı'nın evrenin itici ve ilk gücü olduğu önermesinin yarısı kesinlikle doğru. Ve daha önce de dedim, GEREKLİLİÐİNİ SORGULAMIYORUM BÖYLE BİR VARLIÐIN, ÇÜNKÜ GEREKLİ OLDUÐU, EN AZINDAN HER ŞEYİN BAŞI OLARAK BİLE OLSA, AÇIK VE NET. Psikolojik olarak gerekli, insanın kendisinden daha üstün bir varlığa inanma ihtiyacından dolayı, kaybolmuşluğundan ve korkusundan dolayı gerekli. Evrenin yaratılması için gerekli. Esas soru ''var olup olmadığı'' ki bu noktada inanç devreye giriyor. Hangi bilgiye göre söylüyorsun tanrının var olduğunu? BİLGİ diyorum, sana nasıl geldiği kişisel bir düşüncedir, bir BİLGİ değildir. İnanmana bir şey demiyorum, fakat bana bir BİLGİ sunmamışsın, kişisel görüşüne ise saygım var. Fakat onu bilgi sınıfına sokmuyorum.

Mükemmel ve her şeyin üstünde bir varlığın ölümlü ve kusurlu varlıkların kendisine tapınması gibi egoist istekleri mantıken olmaz. Üstün olan varlık, kendi üstünlüğünün farkında olacak kadar akıllı ise şayet, o zaman geri kalan varlıklardan kendisine tapınılmasını isteyerek, ve tapınılmadığı takdirde onları cezalandıracağını söyleyerek kendi boyut/varoluşunda hiçbir fayda sağlamayacak ya da zarar vermeyecek bir eylemde bulunmak gibi gereksiz hareketler içine girmez; çünkü MÜKEMMELDİR. Kapris yapmak mükemmel olma prensibiyle çelişiyor. Daha önce de dediğim gibi, en iyi haliyle çelişkiler içeren bir varlık.

Tanrı diye adlandırdığımız varlığa tapmanın çamurdan, taştan yapılan putlara tapmaktan ya da güneşe tapmaktan bir farkı yok, Aton'un da diğer başlıkta belirttiği gibi. İki durumda da üstün olduğu ve kontrol edemediğimiz şeyler üstünde kontrol sahibi bir varlıktan kendi isteklerin doğrultusunda dilenmek yoluna gidiyor insan. İki durumda da farklı isimler verdiği ilahi ve üstün bir varlığa inanıyor. Şu anda saçma geliyor bir grup insanın güneşe tapması, ama ilk Hristiyanlık çıktığında da Paganlara ters gelmişti tek tanrıya tapmak. Bir gün bu üç dinin ötesinde bir inanç çıktığında da ''Eskiden insanlar tanrıya tapınıyordu'' diye okutulacak ve bilinecek. İşin sonunda gene aynı noktaya geliyorsun ve geliyorum ve geliyoruz, tanrı kesinlikle gerekli. Ama varlığı tartışmalı, ve inanan inanıyor. İnanan salaktır demiyorum; sadece sorgulamak ya da ilgini çeken bir konuda düşünce üretmeyi ''Allah her şeyi bilir'' ya da ''Allah şöyledir böyledir'' önermelerine tercih ediyorum. Açıklamaların ya da teorilerin tıkandığı veya zorlandığı yerde çıkartıverdiğimiz deus ex machina'ya dönüyor giderek çünkü...
 
tanrının insanların tapınmasından hiçbir faydası ve zararı olmayacağını söylüyorsun ama şunu farkedemiyorsun ki fayda ve zarar insanlık yargılarıdır...
evet bir faydası ve zararı yok bu gerekmez de zaten tapma emrinin nedeni bir fayda olsa o zaman egodan bahsedebilirdin burdaki fayda insanın tanrıya edeceği değil kendine edeceği fayda ve kendine zararı insan egosudur...

tanrıyı insanla kıyaslamak mantıklı mıdır onun varlığından emin olmasan inanmak istemesen de tanrıyı insanla kıyaslayamazsın çünkü kıyaslanacak iki kavram değildir bunlar...
sen insan yargılarından başkasını bilmediğin için tanrıyı insan yargılarıyla sorumlu tutuyorsun...

Tanrı diye adlandırdığımız varlığa tapmanın çamurdan, taştan yapılan putlara tapmaktan ya da güneşe tapmaktan bir farkı yok, Aton'un da diğer başlıkta belirttiği gibi. İki durumda da üstün olduğu ve kontrol edemediğimiz şeyler üstünde kontrol sahibi bir varlıktan kendi isteklerin doğrultusunda dilenmek yoluna gidiyor insan. İki durumda da farklı isimler verdiği ilahi ve üstün bir varlığa inanıyor. Şu anda saçma geliyor bir grup insanın güneşe tapması, ama ilk Hristiyanlık çıktığında da Paganlara ters gelmişti tek tanrıya tapmak.

burada benim sorduğumu anlamadınız ya da bunları eş sayıyorsunuz...
güneşe tapmakla puta tapmak eş değildir, bunu defalarca söyledim, insan güneşe ulaşamaz onu kontrlü altına alamaz ve bu yüzden ona tapar dersek bu bana mantıklı gelir ama kendi eliyle yapıp karşısında diz çöktüğü taştan heykel için "kontrol edemediğimiz varlık olduğu için " demek olmaz, ben bu tapınmanın altında başka nedenler ararım, çünkü taştan heykelin hiç bir üstünlüğü, gizemi ve tapınılmasını gerektirecek bir özelliği yoktur kaldı ki onu insan kendi eliyle yaratmıştır...

buradan bakıldığında şunu anlamanızı bekliyorum taştan put insanın doğanın ve dolayısıyla da tanrının elle tutulur bir yansıma parçasıdır, o tapan insanlar bunu bilmezlerdi fakat güdüsel olarak hissederlerdi...işte neden budur. yoksa dediğiniz gibi "insan korktuğu için veya bir anlam yüklemek için bu putları ve soyut putu yarattı ve ona belbağladı" demek kolaya kaçmaktır.

ve benden bilgi istemişsin somut bilgi istemişsin ben sana bi örnek söz söyliyim en iyisi...

"insan düşünemeseydi ve hissedemeseydi bilgiye ulaşamazdı bu günümüz objektif materyalist tavrın yanıldığı noktadır, elma, newton un kafasına düştüğü için yer çekimi var olmadı yer çekimi zaten vardı...ve eğer newton düşünüp hisseden bir varlık olmasaydı bu düşen elmanın hiçbir anlamı kalmayacaktı..."

tanrıyı bilgi olarak sembolize edersek bilgiye ulaşmanın tek yolunun da düşünüp hissetmek olduğunu kolayca çıkartabiliriz...

ve son olarak da inançların sınandığı bir mekanda kesinlik bekleyenlerin mantıksız görülebileceği de aşikardır...
tabii kime göre mantıksız derseniz ben geri çekilirim bu tamamen inanıp inanmama ve düşünüp hissedememeyle alakalı...
 
Bir inanç sınanamaz; inananın inancı için ne kadar ileri gitmeye hazır olduğu sınanabilir sadece ki zaten şu anda da neden Bilim ve Felsefe forumundan çekildiğimi hatırlıyorum bir kez daha...

Tanrı denen varlığı insan yargılarıyla sınırlamıyorum. İnsan yargılarının üstünde olan bir varlığın insan yargılarına başvurmayacağını söylüyorum; tapınılmasını istemek gibi. Neden tapınma ister bir varlık? Kendi büyüklüğünü bir kez daha duymak için, etrafındakilere karşı üstünlüğünü bir tasma gibi kullanıp onları kontrol etmek için; ve mükemmel bir varlık bunlara ihtiyaç duymaz.

Ben insan yargısından başka bir şey bilmiyor isem, sen de sana öğretilenden ötesini bilmiyorsun, sorgulama göremiyorum yazdıklarında. Taştan bir puta tanrının kendisi olduğu için değil, ona ulaşmakta bir araç olarak kullanılır ; kilise, cami, sinagog gibi. O nesne, üstün varlığın ''simge''sidir (haç, hilal, Davud'un yıldızı gibi, rahle, kilim gibi). O put bir arayüzdür; nasıl ki bu kelimeleri yazmak için klavye kullanmak zorunda isek, tanrıya ulaşmak için bir putun ya da bir simgenin/nesnenin/sembolik bir nesnenin varlığını hep gerekli bulmuştur insan, çünkü bu tip şeyler ona ''üstün varlık''ı kontrol edebilme olanağı verir; iletişiminin doğasını, yapısını, üslubunu ve yerini seçebilme olanağı verir.

Güneş de bir ''yansıma'' ve bir ''simge''dir, put da. Eski Mısır'da ''Ra''nın bir ''görüntüsü'' olduğuna inanılırdı güneşin. ''Put'' kelimesi, sembolik ve beş duyuyla algılanabilecek bir araç, ibadetin bir nevi arabulucusu anlamına gelir, direkt üstün varlığın kendisi değil, onun bir yansıması, onu simgeleyen ve insanların ona ulaşmamıza olanak tanıyacak bir aracı anlatır. Tanrı'yı bilgi olarak sembolize edersen, bilgiyi put yapmış olursun, bilgi ona ulaşabileceğin bir araç haline gelir çünkü.

Bana bir bilgi vermek yerine söylediğimi destekleyen bir cümleyi önüme sürmeni ise nasıl karşılayacağımı bilmiyorum. Newton'ın o elmanın düşüşünden yerçekimi kanunu'nu bulması, daha doğrusu bunun farkına varması, ''NEDEN'' sorusunu sorduğu için gerçekleşti; o elmanın düşüşüne anlam yüklemek ve sebebini, kaynağını araştırmak, sebep-sonuç ve etki-tepki ilişkisi uyarınca sınırlarını ve hareketini öğrenmek için uğraştı; o elma'nın düşüşünde ''ilahi bir anlam hissettiği'' ya da ''bir şeyler hissettiği'' ya da ''hissederek bulduğu'' için değil.

Düşünüp hisseden bir varlık olarak, senden üslubuna dikkat etmeni rica ediyorum geissler.
 
neden direk Allaha değilde aracı olarak put a ihtiyaç duyuyorlar.
bom boş ve taş yığınının önünde diz çöküp yalvarıyorlar.
sakin bir mekanda ellerini hafif yavaya kaldırıp dua etseler olmuyormu da illaki bir put gerekli oluyor.
islamiyetde uygun olan heryerde ibadetini yapabiliyorsun.
putperesler ise ilaki bi puta yalvarması gerekiyor.
bu nedir böle aracıya bakarmıısnız insanların yaptığı taş yığını sadece.
böle aracımı olurmuş hay Allahımmmm...

4 büyük dindede aracılar var fakat bunlarda peygamberler aracıydı yani bizlere Allaha nasıl daha sadık olabiliriz nasıl ibadet ederiz neler yapmalıyız diye bilgilendiriyorlardı.
yani put gibi işe yaramaz fayda sağlayamayan bişey değildi.
 
Kount demiş ki:
mutecasir demiş ki:
Sonsuzluk yaratana özgü bir durumdur. Bir nevi zamansızlık, mekansızlık meselesi.

Zamanın mekanın olmadığı bir yerden bahsederken bile sınırlanmış beyinlerimiz nasıl da rahatsız oluyor değil mi? Sonu olmayan bir dünya. Artık ne belirlemiş bir zaman var, ne de yeniden hüküm verilecek bir an...

Çünkü doğaüstü bir güç -inananlar için Allah, inanmayanlar zaten düşünmedikleri için onlara göre de hiçbirşey oluyor bu- bizim aklımızı sınırlıyor.

Ölümünü tanımını nefes alan bir ölümlünün kelimelerle anlatması imkansızdır. Alimler ölüm için sonsuzluğun başlangıcı, yeniden doğma gibi tanımlar yapmıştır. Fakat ötesi öylece kalmıştır.

Yine beni bozuk bir dinbilgisine sahip olduğum için -doğrudur, benim bildiklerim hep toplama bilgilerdir zaten:- suçlayanlar çıkacaktır ama şunu da söylemeden geçmiyorum. "Baki olan bir tek Allah'tır. Yaratılan her varlık bir gün O'na dönecektir."

İnanmayan olmamakla birlikte, her algılanamayan durumu bir üstün varlıkla açıklamanın kolaya kaçmak olduğu kanısındayım. Daha da ötesi, doğaüstü bir güç mistik özelliklerini ve üstün güçlerini kimsenin aklını sınırlamakta kullanmayacaktır; insanın aklını sınırlayan, sorgulamadan, varlığı en iyi ihtimalle şüpheli bir varlığa inanıp onu her tür durumda açıklama olarak sunmaktır; gerekli olduğu kesin o tip bir varlığın, orasını tartışmıyorum. Varlığına dair somut bir kanıt yok sadece; kimsenin inancına bir lafım yok, fakat inancın çoğunlukla tek bir norma kendini teslim etmekten oluşması bana ters geliyor sadece.

Dolayısı ile, sonsuzluk sorusunun cevabı o halde bulunduğundan değil ama, nasılsa Allah var diyip de rahatlamak gerekiyor bazen cidden, çünkü zamanın geçtiği, mekanın değiştiği öğretilmişken hepimize çocukluktan beri, ikisinin de olmadığı bir durum düşünmek zor geliyor; bunda çevremizin ve içine doğduğumuz düşünce sistemlerinin etkisi büyük. Bir nevi beyin yıkama da denebilir, ama ne dersek diyelim, algılayamayacağımız bir kavramdır.

her algılanamayan olağanüstü durum metafizikseldir ve açıklanamayan fikirlerde ilahi şeyler düşünmek en doğal düşünce şeklidir.

inanç zaten ruhi bir meseledir. gönül işidir. "tüm zerrelerimle sana inanıyorum, her hücrem seni hissediyor" gibi bir cümleyi üstün ve ilahi mertebeye ulaşmı, zaman ve mekanı aşmış ulvi varlıklar hisseder. (günümüzde böyle insanlar var mı, çok merak ediyorum) zaten bu tip mertebeye ulaşmış kişilerde zaman, mekan gibi takıntılar olmaz. onlar ya hep tir, ya hiç tir. Tanrısal bir boyuta ulşatıkları için onlar kendilerini tanrı olarak görebilirler. (koyu dindarlara göre bu terstir, hatta ölüm sebebidir) hallacı mansur tasavvufi olarak belirli bir ruhsal seviyeye geldikten sonra ENEL HAK (yani TANRI BENİM) kelimesini söylemiş ve bunun sonucunda derisi yüzülerek öldürülmüştür.

Aslında haklısın, müslümanlığı babadan oğula geçermişçesine yaşıyoruz, bu da apayrı bir tartışma konusu. din kulaktan dolma bilgiyle öğrenilmez, yaşanarak öğrenir.
 
the_tyger demiş ki:
bana göre

felsefi bakımdan;sonsuzluk yaşadığımız andır...

güzel bir düşünce. aslında dün de, şu yazıyı yazdığım an da, yarın da bir dir. bütün hayat, bu alem, yaşladıklarımız, evrendeki gelip geçen görüntülerdir. Yaradana göre hepsi aynı anda olmuştur. yani zamanın ve mekanın olmadığı bir yerde hepsi aynı anda yaşanmıştır/yaşanacaktır.
 
Kount demiş ki:
Tanrı denen varlığı insan yargılarıyla sınırlamıyorum. İnsan yargılarının üstünde olan bir varlığın insan yargılarına başvurmayacağını söylüyorum; tapınılmasını istemek gibi. Neden tapınma ister bir varlık? Kendi büyüklüğünü bir kez daha duymak için, etrafındakilere karşı üstünlüğünü bir tasma gibi kullanıp onları kontrol etmek için; ve mükemmel bir varlık bunlara ihtiyaç duymaz.

Öncelikle Tanrı değil Allah. şimdi ne diyorsun kardeşim yine başladın saçmalamaya diyecekler olduğu için yazıyorum, Allah yaratan varlığın, en büyük ismidir. Tanrı ise tapılmasına karar verilen canlı veya cansız varlıklara verilen addır. Tapınılan varlığın adıdır Tanrı. Allah adı ise bu ismi kapsama alanına alar, çünkü tapılamaya layık olan TEK VARLIK O'DUR.

Gerekli açıklamaları yaptıktan sonra sadede geliyorum. İnsan öyle bir varlıktır ki, öyle zayıf yaratılmıştır ki her an değişebilir.

insan vardır, mütevazidir, alçakgönüllüdür, kendini yaratanına adamış, sadece ondan bir parça olduğunu düşünerek yaşayan...

insan vadır, kendini Allah'lıkla itham eder, bedbahttır... (örneğin; Firavun'u BİR TEK OLAN ALLAH'a İBADET ETMEYE çağıran Musa ile Firavun arasında şöyle bir olay geçer. Kendisine Allah diyen Firavun yanına iki insan alır, birini öldürür, diğerini ise serbest bırakır. "İşte ben Allah'ım, çünkü dilediğimi öldürür, dilediğimi yaşatırım der. Musa ise cevaben şunları söyler: "Benim Allah'ım güneşi doğudan doğdurup batıdan batırır" deyince Firavun donar kalır!

Meseleyi şuraya getiriyorum, Allah'ın tapınmaya ihtiyacı yoktur. Sen sadece kendini kurtarmak için, seni yarattığı için, sana bu dünyada nefes alıp verdirdiği için, rızıklandırdığı için ona şükredersin. Senin ibadet etmemen veya O'nu inkar edip tapmaman Allah'ın varlığından birşey eksiltmez. Ama ibadete layık olan bir Tek O'dur. Allah'ın megaloman olduğunu söylemek, insani bir düşünceye sahip olduğunu söylemek çok komik bence...

Allah'ın bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur, sadece bizim hayatımızı kurtarmamız için o ibadete ihtiyacımız vardır.

Allah'ın varlığından bir parça olan insan nasıl olur da yaradanını inkar edebilir ve O'na tapmaz ki?!
 
Geri
Üst