İlber Ortaylı

benım ıcın cok cok önemlı yerı olan tarıhı yalamış yutmus sahsıyettır.konusmaları hıc sıkmaz ınsanı hep konussun konussun susmasın ısterım.sankı butun tarıhı yasamıs gormus havasında anlatıp benı cezbeder Ilber ortaylı .okumadığım kıtapları var ama okuduklarım konusmaları gıbı hıc dıkmaz bı çırpıda okurum..
forumda olmalı dıye dusundum ve alıntı yapıyorum

1947 yılında Avusturya'da doğdu. Ankara Atatürk Lisesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İdari Şube ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Yeniçağ Tarihi Bölümü'ni bitirdi. Viyana Üniversitesi'nde Slavistik ve Orientalistik Bölümü'nde okudu. Chicago Üniversitesi tarih bölümünden yüksek lisans diploması aldı. 1979 yılında doçent, 1989 yılında profesör oldu. Paris, Princeton, Moskova, Berlin, Viyana gibi dünyanın en ünlü üniversitelerinde misafir profesörlük yaptı. Yerli ve yabancı dergilerde 'Şehirler ve İdare Tarihi' üzerine makaleleri bulunuyor. Prof. Dr. Ortaylı CIEPO (Uluslararası Osmanlı Çalışmaları Topluluğu) Başkan Yardımcısı ve Avrupa İranoloji Cemiyeti üyesi.

ESERLERİ
Tanzimattan Cumhuriyete Yerel Yönetim Geleneği, Türkiye İdare Tarihi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu, Gelenekten Geleceğe, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul'dan Sayfalar, Studies On Ottoman Transformation, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı, Türkiye'nin İdare Tarihi'ne Giriş, Osmanlı Toplumunda Aile.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #2
Ve bı sözu vardır:

bu coğrafyada en az milliyetçi olan türklerdir, bundan azı da zaten kurtarmaz
daha ne denır kı bunun uzerıne :!:
 
bi abimizin "iyi güzel hoş da bu adamla aranızdan kim oturup tarih tartışacak" sözüyle ayarı almamıza sebep yazar düşünürdür İlber Ortaylı..

onu böyle hatırlıyorum..

ayaklı kütüphanelerden biri..
 
Okulumun yetiştirdiği en bilgili, en geleceği parlak hocalardandı; zaten zamanla kendisini de gösterdi. Bunlar üzerinde fazla konuşmaya gerek yok, kendisini kanıtlamıştır yeterince.
Fakat kendisini biraz tanırsanız bilgi edinmenin dışında bilgisinin farkında olmasının verdiği kendisini üstün görme huyu da çok rahatsız edici. Daha açık bir söylemle "nobran" sözcüğünün en çok İlber Ortaylı'ya yakıştığı söylenir okulda. Zamanında İlber Ortaylı'dan ders almış, bugünlerde ise bizlere ders veren hocalarımız kendisinin kimi tavırlarını anlattıkça rahatsızlık verici boyutları anlayabiliyoruz. Haa, ama dediğim gibi; İlber Ortaylı'nın tarih kavramıyla beraber adı mutlaka anılması gereken 3-5 kişiden birisidir.

Birkaç ay önce İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı'nı okudum. Osmanlı'nın son 150 yıllık sürecini gerek toplumsal, gerek ekonomik, gerek siyasal açıdan mükemmel ele alan ve en ince ayrıntısına kadar inceleyen, çok önemli bilgiler veren dopdolu bir kitap. Fakat aralarda verilen bilgilerin fazlalığı kimi zaman konuların içerisinde kopukluğa ve okuyucu üzerinde dağılmaya sebep oluyor. Tabi bunda sayfalar süren paragrafların ve kitabevinin sorumluluğunda olan yazı fontunun da etkisi büyük kuşkusuz. Okurken kimi zaman konunun nereye dayanacağını ve nasıl sonuçlanacağını bilemeyip, buna ulaşmak için istek duyuyorsunuz. Yine de tüm olumsuz şartlarına karşın çok çok sağlam bir kitap olduğu su götürmez bir gerçek. Yeri geldiğinde Osmanlı'nın sistemine, yeri geldiğinde ise oryantalist bakış açısına sahip Batılı tarihçilere verdikçe veriştiriyor.

Yine Gelenekten Geleceğe adlı kitabı da özellikle Osmanlı kültürünü mükemmel ele almış. Edebiyat, Tiyatro gibi pek çok alanın Türkiye'ye etkileri miras derecesinde ele alınmış. Osmanlı kültürünü Taner Timur'un derlemeleriyle beraber en iyi ele alan yazarlardan birisi.

Okunası bir adam kısacası. Kimi özellikleri hoşuna gitmeyebilir fakat İlber Ortaylı tarih konusunda ülkenin yetiştirdiği ender değerlerden.
 
Okulumun yetiştirdiği en bilgili, en geleceği parlak hocalardandı; zaten zamanla kendisini de gösterdi. Bunlar üzerinde fazla konuşmaya gerek yok, kendisini kanıtlamıştır yeterince.
Fakat kendisini biraz tanırsanız bilgi edinmenin dışında bilgisinin farkında olmasının verdiği kendisini üstün görme huyu da çok rahatsız edici. Daha açık bir söylemle "nobran" sözcüğünün en çok İlber Ortaylı'ya yakıştığı söylenir okulda. Zamanında İlber Ortaylı'dan ders almış, bugünlerde ise bizlere ders veren hocalarımız kendisinin kimi tavırlarını anlattıkça rahatsızlık verici boyutları anlayabiliyoruz. Haa, ama dediğim gibi; İlber Ortaylı'nın tarih kavramıyla beraber adı mutlaka anılması gereken 3-5 kişiden birisidir.

Birkaç ay önce İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı'nı okudum. Osmanlı'nın son 150 yıllık sürecini gerek toplumsal, gerek ekonomik, gerek siyasal açıdan mükemmel ele alan ve en ince ayrıntısına kadar inceleyen, çok önemli bilgiler veren dopdolu bir kitap. Fakat aralarda verilen bilgilerin fazlalığı kimi zaman konuların içerisinde kopukluğa ve okuyucu üzerinde dağılmaya sebep oluyor. Tabi bunda sayfalar süren paragrafların ve kitabevinin sorumluluğunda olan yazı fontunun da etkisi büyük kuşkusuz. Okurken kimi zaman konunun nereye dayanacağını ve nasıl sonuçlanacağını bilemeyip, buna ulaşmak için istek duyuyorsunuz. Yine de tüm olumsuz şartlarına karşın çok çok sağlam bir kitap olduğu su götürmez bir gerçek. Yeri geldiğinde Osmanlı'nın sistemine, yeri geldiğinde ise oryantalist bakış açısına sahip Batılı tarihçilere verdikçe veriştiriyor.

Yine Gelenekten Geleceğe adlı kitabı da özellikle Osmanlı kültürünü mükemmel ele almış. Edebiyat, Tiyatro gibi pek çok alanın Türkiye'ye etkileri miras derecesinde ele alınmış. Osmanlı kültürünü Taner Timur'un derlemeleriyle beraber en iyi ele alan yazarlardan birisi.

Okunası bir adam kısacası. Kimi özellikleri hoşuna gitmeyebilir fakat İlber Ortaylı tarih konusunda ülkenin yetiştirdiği ender değerlerden.
 
İlber Hocanın bilgi birikiminin yüzde 10 nunu bilsem. Bi yerim tavanda gezerim. O kadar megolamanlık normal adamın bilgisin olmadığı bir mevzu yok...
 
Ben bu görüşe katılmıyorum. İlber Ortaylı'nın alanında olmasa da kendi alanlarında çok üst düzeyde bilgilere sahip onlarca isim var bu ülkede. Bu, kendini beğenmişliği gerektirmez. Ne hocalar var ki sınırsız bir bilgi birikimine sahip olmanın yanında çok da mütevazı davranıyor. İşte onlar benim için iki kat daha değerli. Konuyu buradan "Önce insan olacak insan"a bağlamadığım kaldı zaten. :LOL: Yok yok, o kadar da değil.
 
anlatımı mükemmel ya böyle çok seksi biçimde anlatıyo insan donup kalıyo biraz karşısındakini küçümser tavırlar bakışları var, çok şey bildiği her halinden anlaşılıyo zaten...
 
gecen donem Turk Hukuk Tarihi dersini ondan aldim. cok kulturlu ve bilgili bi insan.. kendini gercekten cok iyi yetistırmis birisi ama nasıl mutevazi olacagı konusunda herhangi bir bilgisi ne yazıkki yok.. o kadar cok sey bilsem ben nasil olurdum bilmiyorum ama İlber Ortaylı cok zor begenen, herseye bir kulp takan, bildiği seyleri degisik sekılde ifade etmeye calısan ender bi insan diyelim. ;)
 
deerrudolf demiş ki:
Ben bu görüşe katılmıyorum. İlber Ortaylı'nın alanında olmasa da kendi alanlarında çok üst düzeyde bilgilere sahip onlarca isim var bu ülkede. Bu, kendini beğenmişliği gerektirmez. Ne hocalar var ki sınırsız bir bilgi birikimine sahip olmanın yanında çok da mütevazı davranıyor. İşte onlar benim için iki kat daha değerli. Konuyu buradan "Önce insan olacak insan"a bağlamadığım kaldı zaten. :LOL: Yok yok, o kadar da değil.

Ukalalık bir nevi kendini bilmişliktir mesela ve bilgi gerektiren bir icraattır misal olarak ukalalık :)=
Ukalalık anlamında narsistliğe karşı olunmamak lazım değil mi sevgili arkadaşım ama tabi her manada kendini beğenmişlikte olmaz olamaz :p
 
Cümlelerinden tam bir şey anlamadım açıkçası ama açıklayayım; demek istediğim sözcük ukalalık değil, kendini beğenmişlik. Elbette bir bilgi birikimi gerekli ve o da İlber Ortaylı'da had safhada zaten fakat bugün kendi alanlarında, İlber Ortaylı'nın kendi alanındaki bilgisi kadar birikime sahip onlarca isim var. Bizzat tanışma şansına eriştiğim bu isimlerden bazılarında aynı kendini beğenmişlik yok.

Bir dönemin moda reklamında geçen "nobran" sözcüğü İlber Ortaylı için kullanılır örneğin. :)
Yeterince anlatabildiğimi düşünüyorum.
 
Geri
Üst