Black Snake Moan / Kara Yılan İnliyor 2007

Black_Snake_Moan.jpg


Yapım : 2007, ABD
Tür : Dram / Romantik
Yönetmen : Craig Brewer
Senaryo : Craig Brewer
Oyuncular : Justin Timberlake, Samuel L. Jackson, Christina Ricci, John Cothran Jr.
Yapımcı : Stephanie Allain
Görüntü Yönetmeni : Amy Vincent
Müzik : Scott Bomar


Özet:
Lazarus’un (Samuel L. Jackson) blues çaldığı; “Bojo’s Juke Joint” adlı şarkıyı epeyce yaşlanmış bir Tom Waits gırtlağıyla söylediği günler geride kalmıştır. Hayatının kadınını bulduğuna inanarak evlenmiş; blues şarkıları söylemeyi bırakmıştır. Karısı tarafından aldatılıp evliliği paramparça olunca, sadece hayallerini kaybetmez; ihanetin getirdiği aşağılanmada ruhunun da kaybolduğunu hisseder. Aradığı huzuru yeniden eski dostu gitarında ve blues şarkılarında bulmaya çalışır. Ta ki karşısına Rae (Christina Ricci) çıkıncaya kadar… Bilincini kaybedinceye kadar dövülen Rae, asfaltın kenarına yarı çıplak halde bırakılmıştır. Lazarus onu bulduğunda Rae ölmek üzeredir. Tanrı korkusuyla dopdolu olan orta yaşlı adamın, tekrar sağlığına kavuşturmaya çalıştığı bu genç kadının aslında kendi hayatını mahvetmiş bir sokak fahişesi olduğunu anlaması uzun sürmez. Üstelik anksiyete / endişe kaynaklı ruhsal rahatsızlığı vardır. Çocukluğunda tecavüze uğrayan ve annesi tarafından terk edilen Rae, telefon defterindeki her erkek tarafından kullanılmış bir kadındır. Daha iyi bir yaşama kaçmak için son umutlarını Ronnie’ye (Justin Timberlake) bağlamıştır. Ancak Ronnie’nin askere gitmesi üzerine son umudu da söner. Uyuşturucu bağımlısı olan Rae’nin hayata tutunabilmek için bildiği tek yol, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için önüne çıkan her erkeğin her istediğini vermektir. Ta ki karşısına Lazarus çıkıncaya kadar… Lazarus, Rae’yi şeytani duygulardan arındırmaya karar vermiştir. Uygulayacağı yöntemle kendinde var olan çözümlenmemiş erkeksi intikam duygularını da dışavurmuş olacaktır. Genç kadını radyatöre zincirledikten sonra sıradışı metodlarını uygulamaya başlar. Rahip R.L. (John Cothran) bu duruma karşı çıkıp müdahale ederse de Lazarus ile Rae zor olanı başaracaklardır. Rae’nin kendine sakladığı duygularını açığa çıkartmayı başaran Lazarus, kendi yüreğinin zincirlerini de çözecek ve aradığı aşkı Angela’da (S. Epatha Merkerson) bulacaktır. Rae’yi kurtararak kendisini özgürleştirmiştir.

Black_Snake_Moan_1.jpg

Black_Snake_Moan_2.jpg

Black_Snake_Moan_3.jpg

bsm_ricci_painful2.jpg

bsm_jackson_finds_ricci_road2.jpg

bsm_samuel_performance2.jpg


Fragman

Şuan sinemalarda olan filme yarın gidiyoruz, Samuel L. Jackson'ın bu derece güzel gitar çaldığını bilmiyordum, zaten duyduğuma göre saoundtrack deki parçaların çoğu ona aitmiş.

Black Snake Moan parçasıda bir başka güzel zaten!
http://www.youtube.com/watch?v=BaSHQWHBb0U&mode=related&search=
 
ben 2 ay önce gelecek filmlerin tanıtımında okumuştum black sneak moanı ve şuan pes diyorum çünkü benim okuduğum tanıtımda Christina Ricci yi seks düşkünü olarak tanıtıyodu ve hikaye bundan alabildiğine farklıydı
bu kadar çarpıtılmaz ya
 
cok farklı bir filme benziyor,sahneler baktım biraz,blues konulu da aslında,eleman cok güzel blues falan çalıyor filmde aralarda ... Değişik bir film kısa zamanda izleyeceğim zaman bulunca
 
filme gittik. film gerçekten kötüydü. alakasızdı.
blues sahneleri iyiydi fakat toplasan 5 dk. etmezdi.

tek çekilir yanı samuel amcamdı ve sinemada sevgilim ve benden başka kimse yoktu :)
 
ya belki sen sevebilirsin ama ben sanatsal bir şeyler bekliyordum! sadece gitarlı sahnelerde mutlu oldum :) geri kalan kısım sıkıcıydı benim için. Allah'dan sevgilim yanımdaydı :D yoksa çıkardım sanırım.
 
O kadar kötü değildi bence..ama benimde beklentilerimin gerisinde kaldı..yine de samul jackson ve christina ricci nin performansları mükemmel..justin ise hiç yakışmamış bu filme kazık gibi oynuyo herif bi ifade yok bişey yok..onun dışında idare eder bir film denilebilir..
 
evet sanırım beklentiyle alakalı bir durum!
ben inanılmaz sıkıldım! bir beklentim olmasa belki de bu denli vasat bulmazdım... samuel amcamı çok seviyorum :) onun ayrı bir yeri var.
 
bu tarz amerikan kasaba hikayelerini severim. bu filmle ilgili ilk başlarda ırkçılıkla ilgili söylemler olduğunu zannediyordum ama yanılmışım. ırkıçılık söylemlerinin yerine katolik inançlarını ve dini yerleştirmişler. blues'da bir anlamda mevyesi olmuş filmin. konu olarak çok dağınık görünse de filmin müzikleri için izlemeye bile değer. ama derinlik ve sanatsal birşeyler arıyorsanız uzak durmalısınız. çünkü film baştan sona sex, tanrı korkusu ve dini inançlarını her daim uygulayan bir adamın hikayesini anlatmakta. senaryo ise yerlerde sürünüyor. bir iki tane de güzel replik vardı ama... bunun yerine bu din olgusu geri plana itilip müzik ön plana çıkartılabilir ve kızın ilk bir saatte tecavüz ve kendi isteğiyle yaşadığı cinsel ilişkilerde azaltılabilirdi. bu bağlamda senaryonun içeriği yine lazarus'un (samuel jackson) çevresinde döner ama müzik daha bir ön planda olarak. bu filmde müzik ve cinsellik olmamış anlayacağınız.

filmin çekildiği yer neresi bilemiyorum ama filmi izlerken orada olmak istiyorsunuz. christina ricci çok zayıflamış ve iyi rol kesmiş. psikolojik rahatsızlığı olan bir kişiyi başarılı bir şekilde oynamış. timberlake ise bu filmde olmaması gereken bir isimdi bence. onun yerine tabii ki mark wahlberg ya da josh hartnett iyi giderdi. ama samuel jackson çok iyiydi.

film belki kendi içerisinde bütünlük arzetmiyor fakat dediğim gibi içinde az da olsa blues müziği serpiştirilmiş ve bunun için izlenebilir.
 
2 gece önce izledim, fena bir film değil, özellikle Samuel Jackson'ın barda çaldığı o şarkılara bayıldım yahu.. Bulma şansımız konusunda bilgisi olan varsa bir zahmet el atsın..

Argo ve kafiyenin müthiş bir bezenmişliği vardı, hakikaten çok hoşuma gitti..
 
just like a bird without a feather, black snake moan, alice mae, stack-o-lee samuel jackson'un söylediği şarkılar. ayrıca filmde son house ismindeki blues grubu da şarkılarını söylüyor. isimleri ise ain't but one kind of blues ve that's where the blues started. bu şarkıların hepsi black snake moan'ın soundtrack albümünde var, oradan bulabilirsin.;)
 
Ona tam yaşlanmış demeyelim aslında. Olağanüstü dizaynlar yapıyorlar günümüz sinemasında bildiğiniz gibi. Aynı sene içerisinde 1408 filminde oynadığı role ne demeli? Bunun gibi şeyler.. Bu filme ve şarkılarına dönersek; özellikle Stack o Lee'deki sözlere hayran kaldım. Argo ve kafiyenin kullanılışı harika. Blues ile uzun zaman önce incenden bir haşır neşirliğim oldu ama hakikaten uzun zamandır da hiç ama hiç dinlemiyordum. Yeniden içimi hareketlendirdi. Bayıldım albümdeki bazı şarkılara.

Stack o Lee benzeri tavsiyelerde bulunabilecekler varsa lütfen özel mesaj atsın.
 
Geri
Üst