Doğaçlamada tekrardan kurtulmak

Hiçbirşey değişmedi demeyin, bunu görmüş olmanız değişim olduğunu gösteriyor. Değişmeyeni görmek zordur.

Yukarıda @barrios'un yazdıkları çok önemli, tecrübe ve bilgiden geliyor onlara kulak verin.

Bir de müzikte iş sonunda "yaratıcılık" a çıkıyor, nasıl çalışacağını bilmek ve bu bilgiyi üretmek de ayrı bir yaratıcılık. Şahsen bu konuya çok emek verdim, uzun süre ders vererek ciddi birikim elde ettim fakat artık bunu alacak ortalıkta pek kimse olmadığı için paylaşımda yapmıyorum haliyle. Tabi bir gitar alimi olduğum görüntüsü vermek de istemem.

Biz hevesli milletiz ama sadece o kadar, üç günde "ha tamam halloldu iş, öğrendim" felsefesi yaşam biçimi. Hal böyle olunca da bir nevi ezoterik öğreti haline geldi bu "doğaçlama". Ne demiş Lao-Tzu "Bilen konuşmaz, konuşan bilmez". O hesap.

Bu iş bir yol yordam işi. Herşey de olduğu gibi. Yol yordam = Kitap,Okul gibi eşitlenmesin buna da dikkat ama yol yordamdır.

geçenlerde birisi bahsediyordu hocam "düşünmek üstüne düşünmek" diye. muhteşem bir şey bu aslında. bir fikir/bilginin kendisine geliş yolunu sorgulayan araştıran bir insan çok erdemli değil mi?

bu arada evet @barrios un bahsettiği akor mantığı özellikle çok işime yaradı/yarıyor.
 
İşin o kısmı felsefeye girer ve o da yüzyüze sohbetle olur diyelim.

Armoni ile ilgili bakışınızı gözden geçirmeniz lazım, mesajlarınızda gördüğüm kadarıyla söylüyorum. Ama armoni nedir? sorusuna verilecek hap cevaplarla bir yere varılablir mi siz düşünün.

Doğaçlama çalışması ayrı bir çalışma, konuların işleyişini bilmeniz lazım. Modların adını notalarını bilmekle bir yere varılamaz. Caz eğitiminde bu işin çizilmiş bir yolu, uygulaması var. Ondan başka da pek elle tutulur "bilimsel" bir yol yok. Bu yönteme elverişli olan öğrenip çalışıyor geri kalan büyük kısım ise "el yordamı metodu" ile devam ediyor. İkisinin de avantajları var o ayrı konu. Biraz da bulanık bir mevzu oraya girmiyorum. Ama kısaca durum caz metoduna çıkıyor. Bu cazcı olmak anlamında bir şey değil tabi.
 
İşin o kısmı felsefeye girer ve o da yüzyüze sohbetle olur diyelim.

Armoni ile ilgili bakışınızı gözden geçirmeniz lazım, mesajlarınızda gördüğüm kadarıyla söylüyorum. Ama armoni nedir? sorusuna verilecek hap cevaplarla bir yere varılablir mi siz düşünün.

Doğaçlama çalışması ayrı bir çalışma, konuların işleyişini bilmeniz lazım. Modların adını notalarını bilmekle bir yere varılamaz. Caz eğitiminde bu işin çizilmiş bir yolu, uygulaması var. Ondan başka da pek elle tutulur "bilimsel" bir yol yok. Bu yönteme elverişli olan öğrenip çalışıyor geri kalan büyük kısım ise "el yordamı metodu" ile devam ediyor. İkisinin de avantajları var o ayrı konu. Biraz da bulanık bir mevzu oraya girmiyorum. Ama kısaca durum caz metoduna çıkıyor. Bu cazcı olmak anlamında bir şey değil tabi.

genel olarak belki şu şekilde açıklayabilirm şu armoni mevzusunu.

gitara ilk başladığımda bulduğum bir riff var. bu aklıma geldi aslında durup dururken. ve o anda elime gitarı aldım. aklımdakileri hiç unutmadan deneme yanılma yoluyla çaldım ve tabını çıkardım unutmamak adına, hala da duruyor :)

yaklaşık 1-2 yıl sonra, bilgilerin de yavaş yavaş geliştiği dönemde, aklıma bu riff geldi ve "yeni" kafamla bir inceleyeyim dedim. hani bu cümleleri kullansam hangi anahtarda olacağım? hangi notaları kullanmışım? dolayısıyla hangi gamdayım? vs vs. sonuç olarak ise bulamadım :) çünkü sadece majör ve minör gamı tam manasıyla biliyordum ama bu riffde bir takımını birleştirsem bile bir sürü aykırı nota çıkıyordu.

sonradan anladım ki mesele sadece majör minör değilmiş, bunun blues'u armoniği modu gırlaymış.yani gerekli ortam olduktan sonra 12 nota da beraber olabilirmiş :) işin benim sinirimi bozan tarafı ise hiçbir şey bilmeyen halimin zaman geçmesine rağmen yeni benden daha yaratıcı olmasıydı.

şu an aynı cümleleri kuramıyorum mesela, çünkü kafamda sürekli kalıplar var. tamam kısa vadede güzeller hatta belki çirkin seslerden koruyorlar ama ufak bir olasılık da olsa "yaratıcı" diyebileceğimiz kombinasyonları da öldüren yine bu kurallar. yukarılarda bahsettim galiba, bu yüzden bir şey bilenle bir şey bilmeyen arasında fark yok diyorum çünkü bir şey bilmeyen adamın da sınırlayıcısı yok çok şey bilenin de. tüm armoniyi yalayıp yutsanız da en başa dönüyorsunuz. tembel olmamla filan alakası yok yani, gitarı elime almadığım ard arda 2 gün olursa krize giren biriyim :)

sonuç olarak bazı şeyler kurallara bağlanamıyor sanki, zaten bizim özellikle rock müzik sevenlerin en beğendikleri doğru bilinenleri yıkanlar olmuyor mu? müziğin temelinde distortion gibi bir olay var. yine sizden bir dönüş bekliyorum, size ters gelen en ufak ayrıntıyı dahi sorabilirsiniz burda amaç gerçeği bulmak, gerçek değilse şu 4-5 paragraf hemen yakılabilir :)
 
Yukarıda gitara dair felsefe yapıyorsunuz ama hatalı olarak. Trafiktesiniz ama araba sürmeyi o an öğrenmeye çalışıyorsunuz. Sürmeyse o da sürme, felsefeyse o da felsefe ama değil tabi. Sadece görünüşde öyle.

Dolu bardak almıyor durumu. Kafanız bir sürü şeyle işgal altında. Şu "kural" meselesi tam bir işgalci, bu topraklarda ne ara bu kadar mesele oldu bu iş, biz kural mural dert etmeyiz diye biliyorum:)

Ama basitleştirelim, bu sizin için çok önemliyse bunun önceden dediğim gibi "bilim" kısmını öğrenmeniz lazım. O kadar önemli değilse zamana bırakın.
 
Son düzenleme:
genel olarak belki şu şekilde açıklayabilirm şu armoni mevzusunu.

gitara ilk başladığımda bulduğum bir riff var. bu aklıma geldi aslında durup dururken. ve o anda elime gitarı aldım. aklımdakileri hiç unutmadan deneme yanılma yoluyla çaldım ve tabını çıkardım unutmamak adına, hala da duruyor :)

yaklaşık 1-2 yıl sonra, bilgilerin de yavaş yavaş geliştiği dönemde, aklıma bu riff geldi ve "yeni" kafamla bir inceleyeyim dedim. hani bu cümleleri kullansam hangi anahtarda olacağım? hangi notaları kullanmışım? dolayısıyla hangi gamdayım? vs vs. sonuç olarak ise bulamadım :) çünkü sadece majör ve minör gamı tam manasıyla biliyordum ama bu riffde bir takımını birleştirsem bile bir sürü aykırı nota çıkıyordu.

sonradan anladım ki mesele sadece majör minör değilmiş, bunun blues'u armoniği modu gırlaymış.yani gerekli ortam olduktan sonra 12 nota da beraber olabilirmiş :) işin benim sinirimi bozan tarafı ise hiçbir şey bilmeyen halimin zaman geçmesine rağmen yeni benden daha yaratıcı olmasıydı.

şu an aynı cümleleri kuramıyorum mesela, çünkü kafamda sürekli kalıplar var. tamam kısa vadede güzeller hatta belki çirkin seslerden koruyorlar ama ufak bir olasılık da olsa "yaratıcı" diyebileceğimiz kombinasyonları da öldüren yine bu kurallar. yukarılarda bahsettim galiba, bu yüzden bir şey bilenle bir şey bilmeyen arasında fark yok diyorum çünkü bir şey bilmeyen adamın da sınırlayıcısı yok çok şey bilenin de. tüm armoniyi yalayıp yutsanız da en başa dönüyorsunuz. tembel olmamla filan alakası yok yani, gitarı elime almadığım ard arda 2 gün olursa krize giren biriyim :)

sonuç olarak bazı şeyler kurallara bağlanamıyor sanki, zaten bizim özellikle rock müzik sevenlerin en beğendikleri doğru bilinenleri yıkanlar olmuyor mu? müziğin temelinde distortion gibi bir olay var. yine sizden bir dönüş bekliyorum, size ters gelen en ufak ayrıntıyı dahi sorabilirsiniz burda amaç gerçeği bulmak, gerçek değilse şu 4-5 paragraf hemen yakılabilir :)

Bana ilk vokal yapmaya başladığım halimi anımsatıyorsunuz:) O kadar kısa sürede o kadar fazla yol almayı bekliyorsunuz ki:)

Caza ilk "heves ettiğimde" 90'ların sonu idi. Az-çok oturmuş ve shred temelinden gelen bir tekniğim de vardı. Ama ciddi bir şekilde caz için bir şeyler kasmaya 2000'lerin ortasında başladım. Caz ekibi ile sahne almam için bunun üstüne bir 10 sene daha koymam gerekti. Başka bir kariyer devam ederken geriye kalan zaman ile (yani, "amatör" iseniz...) durum bu. Bende böyle oldu en azından. Caz projesiyle ilk bir kaç sahnedeki strese ve soğuk ter dökme deneyimine hiç girmeyelim. Üstelik de 3-4 seneye varan ve büyük ölçüde düzenli prova yapmış bir çekirdek kadro ile... geriye dönüp kayıtları dinlediğim zaman, çaldıklarımı beğenme oranım %50 filan, o da en iyi ihtimalle... Bütün bu emeğin karşılığını ancak son bir kaç senede görmeye başladım.

Doğaçlama, sadece bir şeyler "çalışıp" sonra bunları yeniden çalacağınız bir süreç değil. Bunu siz de fark etmeye başlamışsınız. Ama teori öğrenmenin rolünü ve değerini çok kısıtlı değerlendiriyorsunuz. Siz en basit örnek olarak şunu vereyim (öğrencilerime hep vermiş olduğum örnektir): Teorik bir konsepti gitar üzerinde uygulamak için düşünmeniz gereken süre, "Adın ne ?" sorusuna yanıt vermek için düşünmeniz gereken süre kadar olmalıdır. Aksi takdirde sahnede bu konsepti kullanmanız mümkün değil. Yani bilginin gerçek anlamda "içselleştirilmiş" olması lazım. Biraz teori bildiğini sanan arkadaşlar olurdu, "4 bemollü dizinin adı ne ?", "Majör dizinin dördüncü derecesi üzerine kurulan akorun tipi nedir ?" gibi son derece temel sorularda bile apışıp kalırlar veya düşünerek-hesaplayarak yanıt vermeye çalışırlardı.

Teorik bilgi düzeyi ile doğaçlama arasında doğrudan bir ilişki yok; ancak bu "armoniyi yalayıp yuttuğunuz zaman" öyle en başa döneceğiniz anlamına filan gelmiyor. Bugün gitar klavyesine baktığım zaman "gördüğüm" şeyler 10 sene önce aklımın ucundan bile geçmezdi ve ben 10 sene önce zaten herhangi bir tonda rahatlıkla emprovize çalabiliyordum. Bu işin sonu yok, mesele de sonunu bulmak değil, bildiklerinizi yaratıcı bir biçimde kullanmak. Bunun için de gerekirse kendi konseptlerinizi oluşturmaya başlamalısınız. Örnek vereyim: Yanımda hep bir kareli defter taşırım, çünkü bunun üzerinden gitar klavyesini rahatlıkla çizip gözümde canlandırabiliyorum. Bir süre önce minör pentatonik dizisinden rastgele notaları üst üste koyarak farklı akorlar oluşturmaya başladım. Hiç bir yerde bunları görmedim, ama bunların hangi şartlarda nasıl işime yaracağını bilecek kadar teori biliyorum. Teoriyi gitar klavyesine uygulamak, benim içim böyle bir şey. Başka türlü olmuyor bence.

Son olarak da şunu söyleyeyim: Gerçek anlamda yaratıcılık-ilham, büyük ölçüde "bilinçdışı" denilen yerden gelir. O yüzden de hesap-kitapla yakalanması zordur. Yarattığınız şeyi ille de şekle sokmaya çalışmayın, ama kendinizi yaratıcı hissetmediğiniz zaman da bunun sorumluluğunu alın. Teorinin bununla bir ilgisi yok zaten, bu sizinle ilgili bir durum. Ama teorik bilgiyi iyice içselleştirerek gitarda ilerlediğiniz zaman, doğru sesler kadar "yanlış" sesler de size çok doğal gelecek. Fakat bu zaman alır. Birlikte çaldığımız basçı arkadaşım (benden 20 yaş küçük, ama olağanüstü yetenekli...dehşet emprovize çalıyor...) ile üstünde fikirbirliğine vardığımız bir şey var: Tonun içerisinde çalmaya ne kadar çok hakim olursanız, kontrollü bir şekilde tonun "dışına çıkmak" da o kadar doğal hale geliyor.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst