August Rush

Kayıp olan anne ve babasını müzikle arayan küçük bir çocuğun öyküsü. Filmin ana tema'sı müzik üzerine kurulunca seyretmesi keyifli oluyor. Senaryo bir Türk filmi kıvamında olmasına karşın kendini izlettiriyor.

Küçük bir kız asıl çocuk'a soruyor: Müziği sever misin?
Asıl çocuk yanıtlıyor: Evet, yemekten daha fazla...

Keyifle seyredilir...

http://www.ntvmsnbc.com/news/437261.asp

“Müziğe bazı insanların peri masallarına inandığı gibi inanıyorum. Duyduklarım annem ve babamdan geliyor. Belki onlar da birbirlerini bu şekilde bulmuşlardır. Belki beni de öyle bulacaklardır…”

12 yıl önce Washington Square Meydanı’na bakan ay ışığının aydınlattığı bir yerde genç çellist Lyla Novacek (KERI RUSSELL) ve İrlandalı karizmatik şarkıcı Louis Connelly (JONATHAN RHYS MEYERS) birlikte bir sokak çalgıcısının “Moondance” şarkısını yorumlamasını dinlerler ve birbirlerine aşık olurlar. Müziğin dilini paylaşarak aralarındaki bağ daha da karşı konulmaz ve güçlü bir hal alır.. ama kısa sürecektir.

Hayatının en romantik gecesinin ardından Lyla Louis’e yeniden buluşma sözü vermiştir. Ama tüm karşı çıkmalarına rağmen babası (WILLIAM SADLER) onu bir sonraki konserine gitmeye zorlar. Geride kalan Louis onun kendisini umursamadığını düşünmüştür. Üzgün bir haldeyken Louis artık müziğe devam etmeyi imkansız bulmuş ve bırakmıştır. Bu arada Lyla da kayıp aşkının tek umudu olan doğmamış çocuğunu bir araba kazası sonrası kaybettiğini sanmıştır. Yıllar geçmiştir ama ikisi de gerçeği bilmemektedir. Lyla’nın babası tarafından gizlice başkasına verilen bebek artık büyümüş ve sıra dışı bir şekilde yetenekli bir çocuk olmuştur. (FREDDIE HIGHMORE) Çevresinde müziği hayatın ritmlerinde duyar. Rüzgarın sesini buğday tarlasından gelen seslerle birleştirerek güzel bir senfoniye dönüştürebilmektedir. Şartlar yüzünden yetim kalan çocuk anne babasının hayatta olduğuna ve onları istediği kadar onların da kendisini istediğine inanmaktadır.

Onları aramaya kararlı olan çocuğun yolu New York City’e düşmüştür. Orada tek başına sokaklarda gitar çalarak geçimini sağlamakta ve terkedilmiş Fillmore East Tiyatrosu’nda esrarengiz sihirbazın (ROBIN WILLIAMS) koruması altında kendisi gibi onlarca çocukla birlikte yaşamaktadır. O gece ilk kez bir gitar alır ve kendi sıra dışı tarzıyla inanılmaz bir performans sergiler. Bu eğitimsiz çocuğun bu kadar tutkulu çalışından etkilenen sihirbaz ona August Rush ismini verir ve ona müziğin ruhu canlandırıcı gücünü gösterir. Sihirbazın genç dahi için büyük planları vardır ama August için müziğinin daha önemli bir amacı vardır. Ailesini bulma umudundan hiç vazgeçmeyen Rush onların bir yerlerde kendisini beklediğini bilmektedir. Müziğini duyarlarsa onu bulacaklarına inanmaktadır.

August’tan habersiz olan ailesi çoktan yolculuklarına başlamışlardır. Oğlunun hayatta olduğunu öğrenen Lyla onun yerini bulmak için sosyal işçi Richard Jeffries (TERRENCE HOWARD)’in yardımını almakta, hala tek gerçek aşkının hatıralarının gölgesinde yaşayan Louis ise kendisini müziğe dönmüş olarak ilk tanıştıkları yere doğru giderken bulur. Hayatın getirdikleriyle birbirlerinden ayrı düşen ancak sevgi ve müzikle birbirlerine bağlı olan Lyla, Louis ve August kaybettikleri ve hayatlarını sonsuza dek tamamlayacakları şeyi.. birbirlerini aramaktadırlar.

Yönetmen: Kirsten Sheridan
Senaryo: Nick Castle ve James V.Hart
Hikaye: Paul Castro ve Nick Castle
Filmin yapımcıları: Richard Barton Lewis, Robert Greenhut, Ralph Kamp, Louise Goodsill, Miky Lee ve Lionel Wigram
Fotoğraf yönetmeni: John Mathieson
Prodüksiyon tasarımcısı: Michael Shaw
Editör: William Steinkamp
Kostümler: Frank Fleming
Filmin müzikleri: Mark Mancina
 
Geri
Üst