POLİÜRETAN

Selam arladaşlar.

Müzikten ziyade marangozluk alanına giren bir konudan bahsetmek istiyorum.

Poliüretan, çok yaygın kullanılan bir koruyucu film tabakasıdır. Çoğunuzun gitarında, sapta ya da gövdede sealer, veya clearcoat nadiren de boya olarak poliüretan katmanları mevcut. Yani Türkçe karşılığı birebir olmasa da bu bir vernik türü.

Yurtdışında, bu ürün çok yaygın. Bu kelimeyi duymadığınız bir finishing tutorial bulmanız bile zor. Çok sert çok dayanıklı bir ürün olarak bilinir. Sertligini nitelerken "rock hard poly" veya "bone dry" gibi kelimeler kullanılır. Daha teknik bir terimle ifade etmek gerekirse shore D ölçümüyle sertlik derecesi 70 üzeridir.

Şimdi gelelim güzide ülkemize. Epey araştırdım ve pek çok şey satınalıp test ettim. Aldığım hiçbir ürün yurtdışındaki gibi bir poliüretan değil. Evet kutusunda öyle yazıyor ama değil. Akışkanlıgı öyle değil, rengi öyle değil, ve en önemlisi sertlik derecesi öyle değil. Poliüretan aslında pek çok sertlikte ve elastikiyet derecesinde olabiliyormuş ve sert olanlardan ülkemizde mevcut değil. Bunu zor yoldan öğrendim. Poliuretanın türevleri izolasyonda, tavan ve taban kaplamalarında, yalitım için kullanılabilen ve don lastigi kıvamından araba tekeri kıvamına değişen esneklikte olabilip hicbir şekilde sert kıvam sağlamiyor, yani türkiyedekiler bu şekilde. Benim alıp bizzat tecrübe ettiğim ürünler kürlenme (tam kuruma) sonrası strech film, balık derisi, kurumuş sakız ve koli bandı kıvamlarını aldı (en çok ugraştiğim 4 ürün böyle) Mevcut gitarlarda bulunan koruyucu katmanın yakınından bile geçemedi hiçbiri.

Poliüretan adlı malzeme ile tecrübesi olan, tavsiyede bulunmak isteyen veya hatalı oldugum noktaları düzeltmek isteyen arkadaşlar var ise buyursun. Türkiyede bakmadığım pek bir yer kalmadı ve yurtdışından getirtmem gerekecek diye düşünüyorum (500 tl tutuyor), bu parayı vermeden evvel fikirlerinizi duymak isterim.

Akrilik sprey, polyester, selülozik vernik, schellac vs gibi ürünler de denedim o konulara girmeyelim.

Saygılar.
 
Hangi marka-model vernikleri denediniz acaba? Ben de yıllar önce poliüretan defterini benzer sebeplerden kapattım. Artık sistemi oturttuğum için deneme riskine girmedim ama son dönemlerde farklı bir takım ürünlerle karşılaştım.

Merak ettim hangi ürünleri kullandınız.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
Hangi marka-model vernikleri denediniz acaba? Ben de yıllar önce poliüretan defterini benzer sebeplerden kapattım. Artık sistemi oturttuğum için deneme riskine girmedim ama son dönemlerde farklı bir takım ürünlerle karşılaştım.

Merak ettim hangi ürünleri kullandınız.
Hocam merhaba. Ürünlerden birisi yurtiçi piyasa ürünü, her türlü işe yarar diye ilk başta onu almıştım ama onun linki yok,

Diğeri şu; Borma Wachs 2K Naturaqua Parketlack-Su Bazlı Trafik Parke Verniği Fiyatları ve Özellikleri

Digeri de şu


Etiket olarak yurtdışinda kullanılan urünlere yakın görünüyor hepsi ama alakası yok malesef.
 
Bu paylaştığınız iki ürün de kullanıldıkları yerlere ve amaçlarına göre gayet iyi iş yapacak olan ürünler aslında. Polisan biraz hobi işi gibi gerçi ama önemli değil.

Verniklerin kullanım amaçlarına göre tasarlandığını unutmamak gerek. Parke verniğinden yüksek yüzey sertliği beklemek doğru olmaz zira bu kırılganlığı da birlikte getirir. Yeni verniklettiğiniz ahşap parkenin üzerine televizyon kumandası, mumluk, ya da telefon düştüğünde çatlayıp kabuk kabuk atmasını kimse istemez. Haliyle bu iş için üretilen vernikler bu şartlara uygun film tabakası bırakacak şekilde tasarlanıyor.

Ülkemizde gitar ve türevi enstrümanlarda hacimli üretim yapılmadığı için bu sektörün beklentilerini karşılayan her türlü ürün temini oldukça zor. (Tabii ki bir çok farklı dalda bir çok üretici var fakat atıyorum bağlama üreticilerinin bizim şuan konuştuğumuz konuyla bir derdi yok, çoğu polyester kullanıyor misal.) Dünya çapında iş yapan 1 büyük fabrika, 5 tane de yılda 200-300er adet gitar çıkaran butik üretici olsa idi şu an aradığınız vernik ve daha fazla seçeneği, hem de yerli üretim olarak çok daha rahat bulabilirdik kısacası.

Örneğin, 9 sene kadar önce olması lazım, Dewilux'ün poliüretan verniği ile iki yıl boyunca debelendim. Teknik servisle görüşüp çok farklı denemeler sonucunda bir türlü doğru düzgün iş çıkaramadım. Çareyi akrilik sisteme geçmekte buldum. son 6-7 yıl boyunca dönem dönem farklı markaların farklı modellerini tecrübe ederek dilinden anladığım, anlaşabildiğim vernikleri nihayet buldum. Dewilux için ise kötü ya da bozuk demek istemiyorum, ben anlaşamadım vernikle muhtemelen.

Şu an mutluyum ama bu sene hedeflerim arasında bu işe bir level daha atlatmak var, yine burada ürün bulamıyorum, distribütör ürünü inkar yoluna giderek yardımcı olmuyor, üretici firmaya mail atıyorum, ar-ge mühendislerinden biri, Avrupa-Asya ürün sorumlusu bir araya gelip telekonferans yapıyoruz neyi nasıl uygularız, nasıl randıman alırız diye. Trajikomik olaylar gerçekten.

Konuya dönecek olursak, Akzo Nobel ve Teknomarin'in poliüretan verniklerini bir deneyin derim. Bizzat tecrübe etmedim ama şimdiye kadar denediklerinize kıyasla sizi memnun etme ihtimalleri çok daha yüksek.

Bu tarz spesifik marka ve onların modellerini yapı marketlerde, hırdavatçılarda bulamazsınız, doğrudan distribütöre ulaşıp oradan temin etmeniz gerekiyor.

Ha bir de, mevcut gitarlarda bulunan koruyucu katman dediğiniz şey %90 polyester. Poliüretan ile kıyaslamamak gerekir, dipnot düşelim.

Dipnot2: Dolgu katı, toplam vernik kalınlıkları, ve tabii ağaç cinsine bağlı olarak birsürü değişken var darbe dayanımı konusunda. Örneğin polyester dolgu katının üzerine ne atarsanız atın darbe dayanımı nispeten yüksek olacaktır.


Asıl soru ise şurada, gerçekten çarpınca zarar görmeyen gitarlar mı lazım bize, yoksa olabilecek en ince katmanda optimum korumayı sağlayıp gitarın görselini de üst seviyede tutmak mı?

Mesajın dağınıklığından da anlaşılacağı üzere konu çok uzun ve doğrudan derinlemesine girilen bir konu. Tam beklentinizi de yazmadığınız için cevap da ortaya karışık oldu haliyle biraz. Hobi ya da iş olarak gitar boyamak mı istiyorsunuz, devamlılığı olacak bir iş mi yapacaksınız, elinizdeki gitarları boyayıp bırakacak mısınız? gibi gibi bir sürü bilinmez var benim için şuan.

Eğer İstanbul'da iseniz atölyeye beklerim uzun zaman oldu birileriyle vernik işlerini konuşmayalı. :)
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
Bu paylaştığınız iki ürün de kullanıldıkları yerlere ve amaçlarına göre gayet iyi iş yapacak olan ürünler aslında. Polisan biraz hobi işi gibi gerçi ama önemli değil.

Verniklerin kullanım amaçlarına göre tasarlandığını unutmamak gerek. Parke verniğinden yüksek yüzey sertliği beklemek doğru olmaz zira bu kırılganlığı da birlikte getirir. Yeni verniklettiğiniz ahşap parkenin üzerine televizyon kumandası, mumluk, ya da telefon düştüğünde çatlayıp kabuk kabuk atmasını kimse istemez. Haliyle bu iş için üretilen vernikler bu şartlara uygun film tabakası bırakacak şekilde tasarlanıyor.

Ülkemizde gitar ve türevi enstrümanlarda hacimli üretim yapılmadığı için bu sektörün beklentilerini karşılayan her türlü ürün temini oldukça zor. (Tabii ki bir çok farklı dalda bir çok üretici var fakat atıyorum bağlama üreticilerinin bizim şuan konuştuğumuz konuyla bir derdi yok, çoğu polyester kullanıyor misal.) Dünya çapında iş yapan 1 büyük fabrika, 5 tane de yılda 200-300er adet gitar çıkaran butik üretici olsa idi şu an aradığınız vernik ve daha fazla seçeneği, hem de yerli üretim olarak çok daha rahat bulabilirdik kısacası.

Örneğin, 9 sene kadar önce olması lazım, Dewilux'ün poliüretan verniği ile iki yıl boyunca debelendim. Teknik servisle görüşüp çok farklı denemeler sonucunda bir türlü doğru düzgün iş çıkaramadım. Çareyi akrilik sisteme geçmekte buldum. son 6-7 yıl boyunca dönem dönem farklı markaların farklı modellerini tecrübe ederek dilinden anladığım, anlaşabildiğim vernikleri nihayet buldum. Dewilux için ise kötü ya da bozuk demek istemiyorum, ben anlaşamadım vernikle muhtemelen.

Şu an mutluyum ama bu sene hedeflerim arasında bu işe bir level daha atlatmak var, yine burada ürün bulamıyorum, distribütör ürünü inkar yoluna giderek yardımcı olmuyor, üretici firmaya mail atıyorum, ar-ge mühendislerinden biri, Avrupa-Asya ürün sorumlusu bir araya gelip telekonferans yapıyoruz neyi nasıl uygularız, nasıl randıman alırız diye. Trajikomik olaylar gerçekten.

Konuya dönecek olursak, Akzo Nobel ve Teknomarin'in poliüretan verniklerini bir deneyin derim. Bizzat tecrübe etmedim ama şimdiye kadar denediklerinize kıyasla sizi memnun etme ihtimalleri çok daha yüksek.

Bu tarz spesifik marka ve onların modellerini yapı marketlerde, hırdavatçılarda bulamazsınız, doğrudan distribütöre ulaşıp oradan temin etmeniz gerekiyor.

Ha bir de, mevcut gitarlarda bulunan koruyucu katman dediğiniz şey %90 polyester. Poliüretan ile kıyaslamamak gerekir, dipnot düşelim.

Dipnot2: Dolgu katı, toplam vernik kalınlıkları, ve tabii ağaç cinsine bağlı olarak birsürü değişken var darbe dayanımı konusunda. Örneğin polyester dolgu katının üzerine ne atarsanız atın darbe dayanımı nispeten yüksek olacaktır.


Asıl soru ise şurada, gerçekten çarpınca zarar görmeyen gitarlar mı lazım bize, yoksa olabilecek en ince katmanda optimum korumayı sağlayıp gitarın görselini de üst seviyede tutmak mı?

Mesajın dağınıklığından da anlaşılacağı üzere konu çok uzun ve doğrudan derinlemesine girilen bir konu. Tam beklentinizi de yazmadığınız için cevap da ortaya karışık oldu haliyle biraz. Hobi ya da iş olarak gitar boyamak mı istiyorsunuz, devamlılığı olacak bir iş mi yapacaksınız, elinizdeki gitarları boyayıp bırakacak mısınız? gibi gibi bir sürü bilinmez var benim için şuan.

Eğer İstanbul'da iseniz atölyeye beklerim uzun zaman oldu birileriyle vernik işlerini konuşmayalı. :)
Hocam öncelikle bu detaylı yanıtınız için tesekkur ederim. Denedigim poliuretanlar ile ilgili sertlik disinda baska sorunlar da oldu. Mesela tutunma sorunları ve yapisal sorunlar... Evet yere anahtar duşse çatlayacak vernik makul olmaz ama benim denediklerim iyi yapişmiyor. Kolay sökulüyor parmakla bastirip çekince ufalaniyor. Bunlar uzerine eşya konsa mahvolacak şeyler hele ki parmak sürtsen yırtıliyor. Benim kullandıgim yerden dolayı mı sorun oluyor diye duşundum, musvette parke tahtasında da denedim sonuç aynı. Neticede sertlik harici sorunlar da oluyor. Müsteri destek birimleri ile görüştüm sizin soylediginiz gibi muhabbetler yaşadım malesef. Almadan önce; taş gibi olur çok sert olur diyorlar, olmayınca o anca öyle olur zaten diyip isin icinden cikiyorlar.
Benim beklentim tabiki fabrika profesyonelligi değil ve demir gibi, yere vursan kirılmayacak bir finish değil. Ama ben denedigim herhangi bir finishte "ancak bu kadar oluyor demek ki" diyip bıraksaydim, gitari çaltiğimda ister istemez carpan pena darbeleri gövdedeki finishte ezilme ve delinmelere sebep olacak birkac ay sonra yırtıklar oluşacak 6 ay içinde de muhtemelen o bölgeler sokülecekti ( dedigim gibi yapişma sorunlari da var)

Sizin de bahsettiğiniz şekilde, ülkemisde bunun bir piyasası olmadiği için acaba diyorum yurtdışından minwax poliüretan alsam işimi görür mü? Evet pahaliya geliyor ama şu durumda alternatifi yok gibi gorünuyor ne dersiniz? Yurtdişinda minwax poly çok kullanılıyor...
 
Biraz detaya gireceğim de, forumda epeydir böyle teknik konular konuşulmadı belki birilerinin ilgisini çeker.

Teknik servis elemanlarının çok büyük bir kısmı ürünlerden habersiz. Şu an kullandığımız renk hazırlama sistemini deneme yanılma ile keşfettik diyebilirim. Daha sonra 4 farklı "profesyonel" ithal markanın teknik servisini arayıp böyle bir şey yapmamız lazım, uygun tarif ya da ürününüz var mı diye sorduğumuzda olumsuz yanıt geldi.

Onlara da hak vermek lazım.
Bu iş vizyon işi, severek yaparsan bir şeyler katıyorsun üzerine. Muhtemelen zorunluluktan orada çalışıp, bütün mesaisi boyunca enteresan cinsten "usta" larla muhattap olmak zorunda kalıyorlar. Önüne koyulan TDS'i (teknik veri kağıdı diye mi Türkçeleştirelim, Technical Data Sheet işte) okuyup geçiyor adamcağız n'apsın.

Tırnak içindeki "usta" kavramını açayım biraz.

Yıllarını mesleğe vermiş kişiler tanıdım. 2/1 karışım oranı olan vernik/sertleştirici kombinasyonunu ısrarla göz kararı boya tabancası haznesinde karıştırıp, üzerine de göz kararı tiner ekleyip "Bunca yıldan sonra ölçek kullanacaksam s*çayım böyle tecrübeye" diye yaptığı işi savunan "usta"lar... Bir de onlarla muhattap olup karışım oranını hacmen 2/1 koyacaksınız diyen teknik servis elemanları...

Yorum sizin.


Konuya dönecek olursak tekrardan, 2k vernikler kullandığınızı söylemişsiniz. 2k vernikte yukarıda da bahsettiğim gibi kilit nokta karışım oranıdır. Doğru vernik ile doğru aktivatör ya da sertleştirici modeli, tarifte belirtilen oranda karıştırılmalı, hava sıcaklığına göre uygun hızda tiner, uygun miktarda kullanılmalıdır.

İkinci nokta ise yüzey hazırlığı. Hiç bir zaman vernik parlak yüzeye tutunmaz. Ağaçta makine zımparası için konuşacak olursak 240 kum, maksimum 320 kum üzerine dolgu verniği atmayı tercih ediyorum. Dolgu verniği öncesi sadece basınçlı hava ile zımpara tozlarını temizlemek yetiyor, elinizin o esnaya kadar yağlı olmadığını varsayıyorum.

Dolgu verniği uygulaması marka ve ürüne göre değişmekle birlikte, kimi 6 saatte zımparalanıp yeni kat için hazır oluyor, kimi 15 dakika arayla 10-15 ıslak kat atmanıza izin veriyor. Başka bir ürün ise 12 saat kuruma, 24 saat sonra zımparalanma tavsiyesiyle sunuluyor örneğin. Kutu üzerinde de yazar zaten bu bilgiler.

Dolgu verniği tek katta biten bir işlem değil. Gözenekler tamamen dolana kadar zımpara + yeni kat şeklinde devam ediliyor. Bu ara zımparalar yine 240-400 kum civarı olmakla birlikte, en son kata gelindiğinde şahsen 800 kum ile bitirip üzerine renk katı, onun da üzerine son kat aşamasına geçiyorum. O da yine renge ve istenen dokuya göre 1 ya da 2 kat oluyor. Arada 800-1000 kum zımpara ile artık su eşliğinde zımpara yapılıyor.

En sonunda herşey yolunda gittiyse 80-100 mikron kalınlığında yani 0.1mm kalınlığında bir vernik tabakası oluyor gitarın üzerinde.

Şimdi bunu fabrika profesyonelliğiyle kıyaslamaya gelince, evet kesinlikle darbe dayanımı onlar kadar olmuyor. Fakat forumdan sevilen bir arkadaşımız yine, siyah bir ESP'sini refinish'e bırakmıştı. 600 gram polyester vernik söktüm gövde üzerinden. Dolgu + boya + sonkat total kalınlık 3.5mm idi, vurulup dökülen kısımlarda ölçülen.

Tabii ki daha profesyonel bir uygulama o zira o hacimde bir fabrikanın günlük üretimi muhtemelen bizim gibilerin ömrü boyunca. Çok daha kısa sürede, çok daha hızlı bitmesi gereken işler onlar. Nitelikli mi derseniz, geçtiğimiz 10 yılda karşıma çıkan örneklere baktığımda, iddialı bir laf olacak ama, tamamı çöp kimse kusura bakmasın.

Bir örneğini ekte paylaşıyorum. Endonezya üretimi bir Jackson. Refinish'e geldi. 3 noktada şaşırdım. Birincisi gitar siyah üzerine siyah, iki farklı seri no. ile boyanmış. Headstockdaki binding aslında binding değil, komple 5mm kalınlıkta plastik malzeme, sadece üzeri boyanıp kenarları binding gibi gösterilmiş. Ve son olarak gitarın üzerindeki macunlar.

Bunlar gibi ne örnekler var. Dünya paralar saçılıyor bu enstrümanlara, 5 parça alder'i birbirine yapıştırıp, zamanla tutkal çöküp de ek yerleri belli olmasın diye arkalı önlü alder veneer uygulaması yapıp, üzerine önce polyesteri, onun da üzerine nitroyu basıyorlar. Hava alıyor kuruyor ya.. 70'ler Avrupa gitarları (Bulgar vs.) daha gitar çoğundan.

Neyse çok uzaklaştık yine konudan.

Sizin durumunuzda dediğim gibi, önce karışım oranı, sonra yüzey temizliğine, en son ise yüzeyin vernik tutunacak şekilde çizik/mat olmasına dikkat edin derim. Yüzey temizleme için tavsiyem temizleme tineri denen farklı bir tiner var, onu kullanmanız yönünde. En son mumlu bez ile tozları alıp bir üst kat vernik uygulamasına geçebilirsiniz. Karışım oranı üründen ürüne ağırlıkça ya da hacimce değişir, kullandığınız ürün hangisine yönlendiriyorsa onu yapacaksınız. Hacimce karışımda genişleyen kupa / bardak vs. kullanırsanız ölçü cetveliniz (yoksa çelik cetvel de iş görür) işe yaramaz. Konserve gibi, silindirik formda bir kaba ihtiyacınız var ki yükseklik değiştikçe hacim değişmesin.

Vernik uygulaması konusunda tabanca kullanıyorsanız hava hattında mutlaka ama mutlaka su tutucu olmak zorunda. Sıkıştırılmış hava içerisinde su ile birlikte gelir kompresörden. Su tutucu kullanmazsanız verniği bozar. Kompresör hacmi küçüldükçe çıkan havanın nem oranı artar.

Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Muhabbet ilerledikçe eklemeler yaparım :)

Sizi Jackson'ın yeni modeliyle başbaşa bırakıyorum. Adını macun koyduk.
630be053-9177-4f6f-8aad-8814dc2a605b.jpg77663276-a43a-4977-83f2-95b951c6512f.jpgafb6845b-7447-42bc-9e91-dd0ea839f17a.jpg39f55cea-44b6-4fbe-8a84-68aa84e127b8.jpg49da6e24-34ca-4d26-b0de-614d2c6c92f8.jpg8dd354d5-5350-47d9-9748-3a8e020b886e.jpgbbbabf4a-1847-4bd9-8a92-58870e5e9137.jpga7f2b46f-7bbe-4444-8459-fe3210dd60db.jpg664ce0d0-bfae-47cf-b1a9-c7b3b3d58ecc.jpg6cb410b9-ac48-4949-bd58-9e76696146e9.jpg939d6484-98c4-4ccd-b7a1-2fdfdabfdf28.jpgbe0448bd-5966-4792-8597-4792cb97f23a.jpg

Bu da son hali
14a0fb56-cbfc-40db-9fc1-39fa5be5b814.jpg
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
Biraz detaya gireceğim de, forumda epeydir böyle teknik konular konuşulmadı belki birilerinin ilgisini çeker.

Teknik servis elemanlarının çok büyük bir kısmı ürünlerden habersiz. Şu an kullandığımız renk hazırlama sistemini deneme yanılma ile keşfettik diyebilirim. Daha sonra 4 farklı "profesyonel" ithal markanın teknik servisini arayıp böyle bir şey yapmamız lazım, uygun tarif ya da ürününüz var mı diye sorduğumuzda olumsuz yanıt geldi.

Onlara da hak vermek lazım.
Bu iş vizyon işi, severek yaparsan bir şeyler katıyorsun üzerine. Muhtemelen zorunluluktan orada çalışıp, bütün mesaisi boyunca enteresan cinsten "usta" larla muhattap olmak zorunda kalıyorlar. Önüne koyulan TDS'i (teknik veri kağıdı diye mi Türkçeleştirelim, Technical Data Sheet işte) okuyup geçiyor adamcağız n'apsın.

Tırnak içindeki "usta" kavramını açayım biraz.

Yıllarını mesleğe vermiş kişiler tanıdım. 2/1 karışım oranı olan vernik/sertleştirici kombinasyonunu ısrarla göz kararı boya tabancası haznesinde karıştırıp, üzerine de göz kararı tiner ekleyip "Bunca yıldan sonra ölçek kullanacaksam s*çayım böyle tecrübeye" diye yaptığı işi savunan "usta"lar... Bir de onlarla muhattap olup karışım oranını hacmen 2/1 koyacaksınız diyen teknik servis elemanları...

Yorum sizin.


Konuya dönecek olursak tekrardan, 2k vernikler kullandığınızı söylemişsiniz. 2k vernikte yukarıda da bahsettiğim gibi kilit nokta karışım oranıdır. Doğru vernik ile doğru aktivatör ya da sertleştirici modeli, tarifte belirtilen oranda karıştırılmalı, hava sıcaklığına göre uygun hızda tiner, uygun miktarda kullanılmalıdır.

İkinci nokta ise yüzey hazırlığı. Hiç bir zaman vernik parlak yüzeye tutunmaz. Ağaçta makine zımparası için konuşacak olursak 240 kum, maksimum 320 kum üzerine dolgu verniği atmayı tercih ediyorum. Dolgu verniği öncesi sadece basınçlı hava ile zımpara tozlarını temizlemek yetiyor, elinizin o esnaya kadar yağlı olmadığını varsayıyorum.

Dolgu verniği uygulaması marka ve ürüne göre değişmekle birlikte, kimi 6 saatte zımparalanıp yeni kat için hazır oluyor, kimi 15 dakika arayla 10-15 ıslak kat atmanıza izin veriyor. Başka bir ürün ise 12 saat kuruma, 24 saat sonra zımparalanma tavsiyesiyle sunuluyor örneğin. Kutu üzerinde de yazar zaten bu bilgiler.

Dolgu verniği tek katta biten bir işlem değil. Gözenekler tamamen dolana kadar zımpara + yeni kat şeklinde devam ediliyor. Bu ara zımparalar yine 240-400 kum civarı olmakla birlikte, en son kata gelindiğinde şahsen 800 kum ile bitirip üzerine renk katı, onun da üzerine son kat aşamasına geçiyorum. O da yine renge ve istenen dokuya göre 1 ya da 2 kat oluyor. Arada 800-1000 kum zımpara ile artık su eşliğinde zımpara yapılıyor.

En sonunda herşey yolunda gittiyse 80-100 mikron kalınlığında yani 0.1mm kalınlığında bir vernik tabakası oluyor gitarın üzerinde.

Şimdi bunu fabrika profesyonelliğiyle kıyaslamaya gelince, evet kesinlikle darbe dayanımı onlar kadar olmuyor. Fakat forumdan sevilen bir arkadaşımız yine, siyah bir ESP'sini refinish'e bırakmıştı. 600 gram polyester vernik söktüm gövde üzerinden. Dolgu + boya + sonkat total kalınlık 3.5mm idi, vurulup dökülen kısımlarda ölçülen.

Tabii ki daha profesyonel bir uygulama o zira o hacimde bir fabrikanın günlük üretimi muhtemelen bizim gibilerin ömrü boyunca. Çok daha kısa sürede, çok daha hızlı bitmesi gereken işler onlar. Nitelikli mi derseniz, geçtiğimiz 10 yılda karşıma çıkan örneklere baktığımda, iddialı bir laf olacak ama, tamamı çöp kimse kusura bakmasın.

Bir örneğini ekte paylaşıyorum. Endonezya üretimi bir Jackson. Refinish'e geldi. 3 noktada şaşırdım. Birincisi gitar siyah üzerine siyah, iki farklı seri no. ile boyanmış. Headstockdaki binding aslında binding değil, komple 5mm kalınlıkta plastik malzeme, sadece üzeri boyanıp kenarları binding gibi gösterilmiş. Ve son olarak gitarın üzerindeki macunlar.

Bunlar gibi ne örnekler var. Dünya paralar saçılıyor bu enstrümanlara, 5 parça alder'i birbirine yapıştırıp, zamanla tutkal çöküp de ek yerleri belli olmasın diye arkalı önlü alder veneer uygulaması yapıp, üzerine önce polyesteri, onun da üzerine nitroyu basıyorlar. Hava alıyor kuruyor ya.. 70'ler Avrupa gitarları (Bulgar vs.) daha gitar çoğundan.

Neyse çok uzaklaştık yine konudan.

Sizin durumunuzda dediğim gibi, önce karışım oranı, sonra yüzey temizliğine, en son ise yüzeyin vernik tutunacak şekilde çizik/mat olmasına dikkat edin derim. Yüzey temizleme için tavsiyem temizleme tineri denen farklı bir tiner var, onu kullanmanız yönünde. En son mumlu bez ile tozları alıp bir üst kat vernik uygulamasına geçebilirsiniz. Karışım oranı üründen ürüne ağırlıkça ya da hacimce değişir, kullandığınız ürün hangisine yönlendiriyorsa onu yapacaksınız. Hacimce karışımda genişleyen kupa / bardak vs. kullanırsanız ölçü cetveliniz (yoksa çelik cetvel de iş görür) işe yaramaz. Konserve gibi, silindirik formda bir kaba ihtiyacınız var ki yükseklik değiştikçe hacim değişmesin.

Vernik uygulaması konusunda tabanca kullanıyorsanız hava hattında mutlaka ama mutlaka su tutucu olmak zorunda. Sıkıştırılmış hava içerisinde su ile birlikte gelir kompresörden. Su tutucu kullanmazsanız verniği bozar. Kompresör hacmi küçüldükçe çıkan havanın nem oranı artar.

Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Muhabbet ilerledikçe eklemeler yaparım :)

Sizi Jackson'ın yeni modeliyle başbaşa bırakıyorum. Adını macun koyduk.
146269 eklentisini görüntüle146272 eklentisini görüntüle146274 eklentisini görüntüle146267 eklentisini görüntüle146268 eklentisini görüntüle146266 eklentisini görüntüle146275 eklentisini görüntüle146273 eklentisini görüntüle146270 eklentisini görüntüle146265 eklentisini görüntüle146271 eklentisini görüntüle146276 eklentisini görüntüle

Bu da son hali
146277 eklentisini görüntüle
Hocam başlığı bu güzel bilgilerle şenlendirdiniz gerçekten :D Çok teşekkür ederim. Birkaç ekleme yapmak istiyorum.
Ben karışım ölçümlerini hassas terazi ile gram şaşmadan yaptım. Sonra denemeler yaptıkça belki daha iyi olur diye gramajlarla oynadığim da oldu ama sonuca pek faydası olmadı.

Fabrikasyon gitarlarda abartı derecede fazla malzeme oluyor. Ben de 4-5 milim kalınlıkta finish olduğunu gördüm bu süreçte. Muhtemelen "sand through" olmamasını garantilemek için böyle yapıyorlar. Ağacı bu kadar kalın kaplamanın dayanıklılığa faydası oldugunu düşünmüyorum çünkü zımparayla o malzemeyi sökerken agaca ulaşmama yaklaşık 100-200 mikron kaldığında bile o incecik tabaka gayet dayanıklıydı. Bundan sonrası ziyan aslında ama elbette fabrika şartları farklı.

Ek olarak, sadece 2k malzeme kullanmadım çok farklı şeyler denedim aslında. Sonuç alamadım diyorum ama ne beklediğimi de ifade etmekte zorlanıyorum. Müsteri temsilcileriyle konuşurken de bu sorunu yaşadım. Adamlara ben de hak verdim ama çok yanliş yönlendirmeleri de oldu malesef. Yani ben çok sağlam olsun tornaviyla deşsem banamısın demesin demiyorum ama en azından pena sürtünce de yarılmasın. Şu en pahalı olan malzeme; kırtasiyeden aldıgimız silgiye benziyor. Uygulama yaptığim müsvette tahtalar ince bir silgi tabakasıyla kaplanmiş gibi oldu :D tamam muşteri temsilcisi çok detaylı bilmez belki ama sorduğumda da evet çok sert diyor. Lastik yapıda malzemeye de çok serttir denmez şimdi :D Bu arada hvlp kullanma şansım yok, izosiyonat içerikli malzeme kullanma şansim yok. Aslında var, ona göre yerim var ama hvlp rigleri pahalı ve izosiyonat çok zararlı. Biraz daha hand rub, elbow grease işi olsun istiyorum henüz olduramadim ama oldurursam onu da anlatacağim burada...
 
Geri
Üst