edit: Pirateinthesky yazınca aklıma geldi. Yıllar önce arkadaşımla ilk gitarı aldığımızda, 2005-2006 civarı falan sanırım, Cort'un en düşük model ama köprüsü humbuckerlı bir stratıydı modeli unuttum şimdi. 160 veya 200TL'ye almıştık. Piyasadaki en düşük fiyatlı gitarlardan biriydi) Gitarın aylar sonra bakıma götürmek için tünele gittik, ünlü ustalardan biri gitara baktı etti, şuyu şöyle buyu böyle falan, bize bakım için verdiği fiyat gitarın kendisiyle sanırım aynı paraydı. Sonra arkadaşlara falan sorduk, başka yerler bulduk, arkadaş edindik falan filan... çok çok daha ucuza halledilmişti. Adam ya bizi yolunacak tavuk olarak gördü, yada gitarın fiyatına ve kalitesine bakmadan ben buna bir de tesfiye yapayım onu yapayım şunu yapayım gitar tamamiyle adam olsun diye düşündü. Yav gitarı o kadar adam olmuş gitar istesek o kadar ucuz gitarı niye alalım.
Yapacağın şey tel takıp sap ayarına bakmak ve entonasyon ayarı yapmak, o kadar...
***
Eskiden benim de çok sıkınıtı çektiğim bir konuydu. En rahatsız olduğum şeyi paylaşayım. Eski bir gitarımın (malesef çalındı) özel bir tremolo köprüsü vardı, dimarzio marka, 80'lerde yapılmış. İnç ölçülerinde bir tremolo kolu gerekiyordu, eh ingilizcemiz de o aralar çok iyi değil, yurtdışı alışverişlerinden de korkuyoruz, gitarı bakım zamanı teslim ettim, buna inç ölçüsünde tremolo kolu da takın dedim. Parasını da peşin verdim. Adam köprüyü torna tezgahına sokup normal kol takmış, kısaca köprünün ağzına sıçmıştı. Tüneldeki gayet de bilinen, sevilen ustalardan biri bu. Ya insan telefon açar, gitarda şöyle bir işlem yapsak olur mu diye bir sorar yahu.
Bu olaydan sonra ben bir daha ustaya falan götürmedim gitarlarımı. Zamanla tesfiye ve fret çakma dahil bir çok şeyi luthier kitapları okuyarak ve videoları izleyerek öğrendim. İlk önce kendi gitarlarımda uyguladım. Ustaların çoğundan da daha iyi iş çıkararak gitar tamirlerimi, bakımlarımı yapıyorum. Kafam rahat. Bazen arkadaşlarımın gitarlarına da bakım yapıyorum.
Yeni fret çakarken fret kenarlarını törpülemeyen, güzelim brezilya gül ağacına yeni fret çakarken kenarlarından japon yapıştırıcı bolca taşıran var. İnsan utanır, hele de özel gitarlar getiriliyorsa. Fret çakmaya tonla para alıp kenarlarını çin yapımı gitarlar gibi sert şekilde bırakmak nedir, senin işçiliğin için veriyoruz o parayı.
Kafalarına göre gitarlarda değişiklik yaparlar, kullanıcıya hiçbir şey sormazlar. Ben medium fret seviyorum mesela, zorla jumbo taktırtır. Gitarın tuşesinin bütün hissiyatı değişir, gitarınıza küsersiniz. Yabancı iyi luthierler gitarın sahibi o tuşeyi çok seviyorsa tuşe değişmesin diye özen gösteriyorlar, gitar kusursuz halde olmasada o özel halinde duruyor. Fretlerin zamanla değişmiş radiusunu koruyorlar, tek tek radius veriyorlar klavyeye dokunmamak için. Böyle özenli işleri görüp izledikçe bizim luthierlere küfür ediyorum.
Başka bir ünlü luthier. Bir arkadaşım gitarına çelik fret çaktırmak ve başka çeşitli işler için götürdü. (hardware'ü değiştiriyordu komple) adam tanıdık kazığı geçirmiş resmen. Üzülmesin diye ses etmedim. İşçiliği kötü değildi, iyiydi tabi. Fretlerden işçiliği az alırım sen tanıdıksın demiş, çelik fret için bu fretler 1000TL civarı falan demiş. Yahu en düzgün fret markalarından olan Jescar'ın çelik fretleri 20$ falan.
Haa kurtuldum mu, kurtulamadım.
Bir gitarımı ayarlarını çok düzgün bir şekilde yapıp sattım. İnsanlara iyilik olsun diye satarken bakım yaptıracağın zaman getir ilk bakımını yapayım falan diyorum bazen. Neyse bu sattığım kişi gitarı tünelde birine götürmüş. Luthier gitara çamur atmış, bunlar kötü bilmemne, bak sap şöyle falan. 10 gün geçti eleman gitarı geri vermek istiyor bana. Çünkü luthier şöyle böyle demiş gitara, sorunları var demiş. Gitarda sorun falan yok tabi. Geldi, gitarı kontrol ettim sorun falan yok, almıyorum dedim yolladım geri.
Haa bu arada ibanez SAT PRO II köprü floating bridge ve gövdeye paralel olacak şekilde, gövdeden yüksekliğine kadar dikkatlice ayarlamıştım. Kolu geriye çekince 1.5-2 perdelik tizleşme olması ve vibratonun güzel yapılabilmesi için. Bu luthier denen kazma köprüyü arkaya gövdeye kadar yatırmış. Tek taraflı tremolo olmuş resmen, köprü önü kalkık eski magirus minibüsler gibi duruyor. (fenderde bile köprünün arkası tam yatırılmaz, arkasının belli bir yüksekliği vardır vibrato yapılabilmesi için, bizim çoğu luthier bilmiyor, gövdeye yapıştırıyor) Açtım ibanezin bakım klavuzunu, bak kardeşim dedim bu köprünün ayarı şöyledir, netten fotoğraflar da gösterdim, ben sana ideal ayarlı körpü verdim, senin götürdüğün gitara çamur atan luthier köprüyü nasıl ayarlamış. Gitarı satmadan önce de bu gitarın action'u daha fazla düşmez dedim, bunu kabul ederek aldın (2mm actionu var endonezya yapımı alt-orta seri ibanez, normal bence) fakat gittin luthiere action'u düşürmek için, adam üst eşiğin tellerinin girdiği yeri zımparalayıp telleri iyice içeri sokmuş, boş telde sustain azalmış, action 1.7mm'ye inmiş, gitar bızlıyor. Gitarın üst eşiğinde tellerin nasıl geçeceğine bile özen göstermiştim akort stabilitesi artsın, teldeki rezonans daha düzgün sapa iletilsin diye. Luthier üst eşiğin ağzına etmiş resmen. Biraz daha uğraşsa gitardan sitar tonu yakalayabilirmiş.
Zamanında Gibson Kalamazoo'dan Nashwille'e taşındığında, Nashwille'de üretilen gitarlar için oradakiler zanaatkar değil marangoz yaa deniliyormuş. Bizim luthilerlerin çoğu malesef marangoz kafasında. Ha, işçiliğini görüp beğendiğim birkaç tanesi de var fakat fiyatları ne durumda bilmiyorum tabi gitmediğim için.