"Sende ne gitar var ?" sorusunun dayanılmaz "derinliği" hakkında

Olaylara teknik açıdan yaklaşan ve bunu hobi (ya da meslek) olarak değerlendirip olayların derinine inen arkadaşlara lafım yok ama bunun haricinde sadece gösterişe verilen tepkiyi anlıyorum ve katılıyorum. Artık internet alemi sadece böyle bir yer oldu. Elindekileri ya da işte neyin varsa gösterdiğin ve beğeni aldığın bir mecraya döndü. Bununla da ilgisi vardır. Forum da bunun etkisinde kalmıştır, zamanın akışı bu yönde maalesef.
 
Beni en çok tetikleyen lafların başında geliyor bu trajikomik soru. Vermek sitediğim ilk cevap "Sana ne ? Ne yapacakasın bende ne gitar olduğunu ?" tadında ise de, bu her zaman mümkün olmuyor. Karşımdaki densiz veya duyarsız da olsa, gayet iyi niyetle sorulabiliyor çünkü.
Ben de neden bu sorunun aslında iyi niyetli ol(a)mayacağını bağlama göre değerlendirmek istedim. Maksat eğlence (!) olsun.

Bu soruyu grubuna gitarist arayanlar sorduğu zaman, daha ziyade şunun itirafı oluyor:
"Bir b.ktan haberimiz yok. Ama o kadar sığ ve şekilci denyolarız ki, sahip olduğu gitar markasına göre gitaristi değerlendirebileceğimizi sanıyoruz. Mesela ne bileyim, Gibson veya Fender varsa adamda, o iyidir..."

Benim vermek istediğim cevaplar:
"Konuyu değiştirelim lütfen (!). LÜTFEN."
"Elekto gitar sevmiyorum: Akustik var bende sadece".

Eğer gitaristler arası geyik yapılacaksa, bu soru başka yerlere gidiyor aslında. Mesela dünyalığını yapmış tuzu kuru beyefendiler soruyorsa bunu, ben onu daha ziyade şöyle algılıyorum:
"Ben de bir numara yok, pek bir şey çalamıyorum ama, gitarlarım seninkileri döver. Hatta dövebildiğimi de hissetmek istiyorum. Ben de mesela gak gak gak, guk guk, Amerikan custom butik relic gak gak, guk guk var..."
Benim vermek istediğim cevaplar:
"Melodik minör modlarını bilyor musun ?"
Veya...
"Dün Cherokee altyapısı üzerine emprovize çalıştım. Sen ne çaldın dün ?"
gibi gibi...

Gitaristlerarası geyik yapılacaksa, soru dediğin "Ne tarz çalıyorsun ? Kimleri dinlersin ? " filan tadında olur.
Adamın kaç odalı evi olduğunu, arabasının ne marka olduğunu merak etmiyorsan, gitar markasını da sormayıver bir zahmet. Birlikte çaldığınız zaman öğrenirsin.

Benim gibi bu soruya ayar olan, ayılan-bayılan başkaları da varsa duymak isterim açıkçası..
Bu sorunun niyetini doğru hissetmek önemli bana göre. Gençken hep etrafımızda marka peşinde koşma hevesi olan çevrenin etkisinde muhtemelen bir çok kişi kalmıştır. Ben de ergenlikte bu takıntıdaydım bir ara. Zira insan kendisine en pahalısını alınca iyi hissediyor diye düşünürdüm. Ama gel gelelim pahalı olana sahip olmak kişiyi hiç ihtiyacı yokken mutlu eder mi? Artık ben gerçekten neyim ve gücüm neye yetiyor ona göre hareket ediyorum hayatta.

Belki duygusal tatmini hep zenginlik göstergesi bir yaklaşımla elde etmek etrafında popüler olma isteği ile paralel böyle davranıyor olabilir kişi. Yani arabanın markası nedir diye soran Ferrari sahibi Michael Schumacher gibi mi hissediyor acaba içine binince?! Bende Clio var. Napayım bütçe bu kadar. Önemli olan kalbimdir, içimin ferahlığıdır. Gerisi boştur.

Konu Maskow'a kadar gider yoksa. Çok da takmamak lazım 😊
 
Vay anasını, hiç böyle düşünmemiştim ben. Sadece muhabbet olsun, kaça aldın kaça sattın, memnun musun, parasına değer mi, kaliteli bir gitar mı diye bilgi alış-verişinde bulunmak için sorardım. Diğer insanların da sorularını bu şekilde sorduğunu düşünüyorum. Bu arada Ara güler, o soruya galiba "en iyi makineye sahip olan kişi en iyi fotoğrafı çekseydi en iyi daktiloya sahip olan kişi en iyi romanı yazardı" gibi bir şey demişti galiba. Ben de amatör olarak uğraşıyordum fotoğrafçılıkla.
(izninizle reklamımı da yapayım, @photographerofthecentury Instagram) Konumuza dönersek tekrardan sorulan sorunun gösteriş ya da birini yargılamak için değil bilgi almak ve muhabbet olsun diye sorulduğunu düşünüyorum, lütfen yanlış anlamayın.
Saygılar
 
Sende ne gitar var olayını ben genel olarak seviyorum. Keyif aldığım bir muhabbet.

- Bana hiç denk gelmedi ancak; gruba gitarist arayan kişi bu soruyu sorup gitar üzerinden kişiyi değerlendiriyorsa anlamsız bir soru elbette.
- Gitarist geyiği amaçlı sorulurken bende neler var neler diye yarış muhabbetine girmek, ego şovu yapmak için sorulacaksa yine gıcık bir durum.

Gruba gitarist alanı hadi geçtim ama ikinci seçenekteki gıcıklık mesela başlığı açan arkadaşın onun yerine "Melodik minör modlarını bilyor musun?" sorusunu sormak istemesinden bence farklı değil. İkisi de aynı amaca hizmet etmiyor mu kardeşim 😄 Melodik minor modunu bilip bilmediğimden sana ne diye de gıcık olabilir başkaları. Adamda belki nota bilgisi sıfır ancak harika doğaçlama yapıyor, phrasing'i çok iyi, mod bilgisi soranı artiz diye kodlayacak kafada. Gitarim relic yarışı yapmak yerine mod yarışı mı yapacağız? Bakış açısı aynı, kelimler farklı. Muhabbetin kendisi değil de, olayı yarışa çeviren tip varsa karşınızda, sevdiğin konu bile rahatsız eder.

Bu iki tür (gitarist seçen ve gitar yarıştıranlar) haricinde gayet eğlenceli ve bilgi alışverişi olan bir muhabbet dönebiliyor sende ne gitar var olayında. Bu muhabbeti yaparken benim en rahatsız olduğum şey çok tutucu tavırlar ve anlamsız fanatiklik seviyesinde marka ve gitar savunmak veya nefret etmek. Tipi veya boyası hoşuma giden bir Schecter görürüm arkadaşa atarım, Schecter da hiç sevmem odun abi der, aynı sap profilinde aynı fabrikadan çıkan aynı model LTD'yi över mesela. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. 😂 Öbürüne süper işçiliğe sahip bir Ibanez atarım, abi ibanez de çok kofti ya diye cevap verir. Muhabbet bu düzeyde olunca sevmiyorum. O soruyla gitar muhabbeti yapılacak insan var, yapılmayacak insan var.
 
Ben de gitar yapmayı ve kurcalamayı çalmaktan fazla sevenlerdenim. Bizde mesela gerçek müzisyen eşimdir, o da enstrümanlarla misal bir şef bıçakla nasıl bir ilişki kurarsa öyle bir ilişki kuruyor. Arada sevdiği gitarlar vs. olursa da bunları genellikle tipi, rengi vs. yüzünden fazladan seviyor. 'Ulan bugün y**r*k gibi çalıyorum' veya 'B*k gibi melodi yazıyorum' vs. dediğini çok duydum ama şu güne kadar hiç enstrüman suçladığını görmedim.

Bahse konu soru ise üretim sürecine yabancılaşmanın bir başka tezahürü olsa gerek. 'Müzisyen abi hoop müzik burada, ben yapıyorum' diye bağırsa bile gözler heasdstock'taki markayı arıyor.

Ya sonuçta iki nokta arasında gerili tele vurarak ses çıkarttığımız enstrümanlar bunlar. Kemikten veya sazdan oyulma ilk üflemeli çalgılardan teknoloji olarak o kadar da uzak sayılmazlar. Ne bileyim, bir thereminle yarışacak dünya ötesi içsel bir etkileyicilikleri yok bu çalgıların (gerçi kötü çalınan bir theremin de düşman başına da en azından işin şekli etkileyici). O olursa çalan tarafından ekleniyor.

Öte yandan, ekipman gösterme başlıklarını seviyorum. Hem kimi zaman malumat da olsa bir şeyler öğreniyorum, hem de özellikle yeni ekipman edinen insanların heyecanını seviyorum. Bu konuda da seçici değilim, hatta 'başlangıç' veya 'ucuz' enstrüman paylaşımlarını daha çok seviyorum. Bununla bağlantılı, ucuz enstrümandan 'ton' alınmaz, vs. turu yorumlara da ben katlanamıyorum. Birincisi senin ne hakkın var şevk kırmaya şuursuz? İkincisi, sen kazmasın diye herkes öyle olmak zorunda değil, alan aslan gibi alıyor. Her neyse, konu aklıma şu başlığı getirdi.
 
Fazla okuma yapıldığını düşünüyorum. Bir "gear nerd" olarak bu soruyu genelde değişik bir şey varsa görüşlerini duymak, tecrübelerini dinlemek, özetle geyiğini yapmak için soruyorum, çok anlam aranacak bir soru değil bence.

Fakat, sorudan bağımsız, ben çaldığı gitar ile gitarist konusunda bir ilk intiba alınabileceğini düşünüyorum. Çaldığı seviye değilse de tarzı ve ilgi alanları ve biraz da kafanın açıklığı konusunda en azından. Burada da kriter gitarın fiyatı değil tarzı ve modeli. Forumda çok kızacaklar olacak ama örneğin vintage spec tele çalan birinin modern müziğe tahammülü olan ve yeniliğe açık bir gitarist olmadığını var sayarım ve bu %90 doğru çıkar :) Şimdi illa birileri gelip aksine 3 5 örnek gönderir illa da, genelleme bu, bir de bu kuraldır demiyorum, benim tecrübem bu yönde.
 
Sende ne gitar var olayını ben genel olarak seviyorum. Keyif aldığım bir muhabbet.

- Bana hiç denk gelmedi ancak; gruba gitarist arayan kişi bu soruyu sorup gitar üzerinden kişiyi değerlendiriyorsa anlamsız bir soru elbette.
- Gitarist geyiği amaçlı sorulurken bende neler var neler diye yarış muhabbetine girmek, ego şovu yapmak için sorulacaksa yine gıcık bir durum.

Gruba gitarist alanı hadi geçtim ama ikinci seçenekteki gıcıklık mesela başlığı açan arkadaşın onun yerine "Melodik minör modlarını bilyor musun?" sorusunu sormak istemesinden bence farklı değil. İkisi de aynı amaca hizmet etmiyor mu kardeşim 😄 Melodik minor modunu bilip bilmediğimden sana ne diye de gıcık olabilir başkaları. Adamda belki nota bilgisi sıfır ancak harika doğaçlama yapıyor, phrasing'i çok iyi, mod bilgisi soranı artiz diye kodlayacak kafada. Gitarim relic yarışı yapmak yerine mod yarışı mı yapacağız? Bakış açısı aynı, kelimler farklı. Muhabbetin kendisi değil de, olayı yarışa çeviren tip varsa karşınızda, sevdiğin konu bile rahatsız eder.

Bu iki tür (gitarist seçen ve gitar yarıştıranlar) haricinde gayet eğlenceli ve bilgi alışverişi olan bir muhabbet dönebiliyor sende ne gitar var olayında. Bu muhabbeti yaparken benim en rahatsız olduğum şey çok tutucu tavırlar ve anlamsız fanatiklik seviyesinde marka ve gitar savunmak veya nefret etmek. Tipi veya boyası hoşuma giden bir Schecter görürüm arkadaşa atarım, Schecter da hiç sevmem odun abi der, aynı sap profilinde aynı fabrikadan çıkan aynı model LTD'yi över mesela. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. 😂 Öbürüne süper işçiliğe sahip bir Ibanez atarım, abi ibanez de çok kofti ya diye cevap verir. Muhabbet bu düzeyde olunca sevmiyorum. O soruyla gitar muhabbeti yapılacak insan var, yapılmayacak insan var.
Tespitiniz doğru da, zaten benim de ortaya koymaya çalıştığım şey o. Tetiklenmek, zaten insanın içindeki o "şeyi" ortaya döküyor işte. Sorun şu ki, karşı taraf kendi duyarsızlığının farkında değil. O yüzden kendi konumunu haklı sayıyor, diğeri "tetiklenmiş" oluyor:)
Mesaj şu aslında: "Senin yargılama biçiminin benim için geçerli olduğunu nasıl varsayıyorsun ?" Ama bunun bu spesifik gitar meselesinde çok yaygın (ve dolayısıyla çok duyarsız ve sığ) olduğunu söylüyorum. Evet, bu sığlık başka biçimlerde de kendini gösterir. Ama zaten onların da eleştirilmesi gerekir.
 
Bu sorunun niyetini doğru hissetmek önemli bana göre. Gençken hep etrafımızda marka peşinde koşma hevesi olan çevrenin etkisinde muhtemelen bir çok kişi kalmıştır. Ben de ergenlikte bu takıntıdaydım bir ara. Zira insan kendisine en pahalısını alınca iyi hissediyor diye düşünürdüm. Ama gel gelelim pahalı olana sahip olmak kişiyi hiç ihtiyacı yokken mutlu eder mi? Artık ben gerçekten neyim ve gücüm neye yetiyor ona göre hareket ediyorum hayatta.

Belki duygusal tatmini hep zenginlik göstergesi bir yaklaşımla elde etmek etrafında popüler olma isteği ile paralel böyle davranıyor olabilir kişi. Yani arabanın markası nedir diye soran Ferrari sahibi Michael Schumacher gibi mi hissediyor acaba içine binince?! Bende Clio var. Napayım bütçe bu kadar. Önemli olan kalbimdir, içimin ferahlığıdır. Gerisi boştur.

Konu Maskow'a kadar gider yoksa. Çok da takmamak lazım 😊
K ve L yanyana olunca yazım hatası olmuş sanırım. (*Maslow).
O "ihtiyaçlar hiyerarşisi" hadisesini kişisel gelişimciler dillerine dolayıp içini boşalttılar gibi geliyor bana da, neyse. Pozitif psikolojiye olan katkısı büyük adamın, ama bugün o bağlamından kopartılmış "üçgenle" hatırlanıyor.
Benim direksiyon biraz daha Jung tarafına çekiyor. Anlam ve amaç olmayınca, diğer her türlü arayışta aslında kayış kopmuş, motor boşa dönüyor bence.
Bu tüketim çılgınlığı ise basbayağı Freud'a çekiyor. Arzu, asla bitmek tükenmek bilmiyor ve insan da bunu gerekçelendirmek için türlü türlü bahane üretiyor.
Buna prim vermeyenler bence kendini şanslı kabul etmeli. Sorun şu ki, aslında kesim noktasının nerede başlayıp nerede bittiği o kadar açık değil. Tanpınar'ın meşhur bir lafı vardır: "Psikanaliz çıktığından beri hemen herkes az çok hastadır." der. Yalan da değil hani🤣
 
Ben severim ve eğer bir gitaristle tanışmışsam bunu da sorarım ve art niyet yoktur. “Kişi kendinden bilir işi!” diye düşünüyorum. Bunda art niyet arayanla da muhabbetim çok uzun sürmez ve daha muhattap olmam! Bazen iyi gitarist ama ekipmanı iyi olmayanlara yardım bile etmişliğim vardır. Sohbet güzeldir
 
Heheheheheheehe.
Abi başlığı okuduktan sonra imzamdaki eski gitarlarımın fotoğraflarını içeren Google Drive linkini kaldırdım. Hayatıma etkisi bu oldu başlığın :D
Aman diyeyim, o tip bir yargılayıcılık peşinde açmadım bu başlığı, yanlış anlaşılmasın. İş politik doğruculuk gibi anlaşılmasın yani, "olan var olmayan var, paylaşmayın... " filan tadında bir şey değil benim söylediğim. Ben başlıklara da, paylaşımlara da karşı değilim.
Ama bu tip soruların da pekala o kadar masum olamayacağını ve sıkıntılar içerebildiğini, bunun fark edilmediğini söylemeye çalıştım kişisel deneyimim üzerinden. Benim bu konuya ilişkin oldukça keskin ve köşeli yargılarım var, ama bunlar beni bağlıyor ve diyalogta olduğum kişilerle beklentilerimi belirliyor. Sınırı orada çekmek lazım herhalde.
Neticede, ALIM-SATIM başlığının en popüler konumda olduğu forumdan bahsediyoruz. Bu nedenle hepimizin türlü türlü tetiklenmesi doğal. Gayet sahici tepkiler verildi, gerisi pek önemli değil bence.
Tıp fakültesinde ders verdiğim dönemde son (6.) sınıf öğrencilerine ilaç firmalarının satış temsilcileri (reprezantlar...) ile ilişkilerin yarattığı etik sorunlara dair bir ders yapıyordum. Derse başlarken "satış temsilcisi, sizin dostunuz değildir !" derdim açılış cümlesi olarak. 4. sınıf itibariyle ilaç firmasından yemek yememiş öğrencinin kalmadığı bir yerde bu lafın arkasından bütün sınıf tetiklenirdi🤣
Alenen yasal olan ve gayet rutin hale gelmiş bir pratiğin ahlaken yargılanması ve yadırgatılması neredeyse imkansız bir şey zaten. Üstelik de tıp gibi hassas bir alandan bahsediyoruz.
Hal böyleyken müziği ve enstrümanı daha büyük bir anlam veya amaç odaklı değerlendirmeye çalışmak, elbette fazlasıyla idealist kalacak ve yadırganacaktır.
 
Sende ne gitar var olayını ben genel olarak seviyorum. Keyif aldığım bir muhabbet.

- Bana hiç denk gelmedi ancak; gruba gitarist arayan kişi bu soruyu sorup gitar üzerinden kişiyi değerlendiriyorsa anlamsız bir soru elbette.
- Gitarist geyiği amaçlı sorulurken bende neler var neler diye yarış muhabbetine girmek, ego şovu yapmak için sorulacaksa yine gıcık bir durum.

Gruba gitarist alanı hadi geçtim ama ikinci seçenekteki gıcıklık mesela başlığı açan arkadaşın onun yerine "Melodik minör modlarını bilyor musun?" sorusunu sormak istemesinden bence farklı değil. İkisi de aynı amaca hizmet etmiyor mu kardeşim 😄 Melodik minor modunu bilip bilmediğimden sana ne diye de gıcık olabilir başkaları. Adamda belki nota bilgisi sıfır ancak harika doğaçlama yapıyor, phrasing'i çok iyi, mod bilgisi soranı artiz diye kodlayacak kafada. Gitarim relic yarışı yapmak yerine mod yarışı mı yapacağız? Bakış açısı aynı, kelimler farklı. Muhabbetin kendisi değil de, olayı yarışa çeviren tip varsa karşınızda, sevdiğin konu bile rahatsız eder.

Bu iki tür (gitarist seçen ve gitar yarıştıranlar) haricinde gayet eğlenceli ve bilgi alışverişi olan bir muhabbet dönebiliyor sende ne gitar var olayında. Bu muhabbeti yaparken benim en rahatsız olduğum şey çok tutucu tavırlar ve anlamsız fanatiklik seviyesinde marka ve gitar savunmak veya nefret etmek. Tipi veya boyası hoşuma giden bir Schecter görürüm arkadaşa atarım, Schecter da hiç sevmem odun abi der, aynı sap profilinde aynı fabrikadan çıkan aynı model LTD'yi över mesela. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. 😂 Öbürüne süper işçiliğe sahip bir Ibanez atarım, abi ibanez de çok kofti ya diye cevap verir. Muhabbet bu düzeyde olunca sevmiyorum. O soruyla gitar muhabbeti yapılacak insan var, yapılmayacak insan var.
Aynen bu görüşe katılıyorum art niyetli olarak gitarın ne diye soranla , melodik minör modlarını biliyormusun diye soran gitaristlerin kafa aynı gibi duruyor 😀 misal ben bir grubuma gitarist arıyor olsam çok teoriğe bakmam uyuma bakarım çaldığı gitarda çok önemli değil ben istediğim gitara ve ekipmana 30 yaşında sahip olabildim ilk gitarımı zamanında 150 liraya almıştık adı sanı olmayan kötü bir gitardı major minör gamlar harici çok teorik ve gam bilmem ama duyduğumu çalarım ve şu ana kadar ne sahip olduklarımla hava atmışımdır ne de bilgi olarak zayıf olanlara artistlik yapmışımdır böyle adamlardan uzak durmakta fayda var zannımca 😀
 
Son düzenleme:
Sizi ekipman veya teknik ile konumlandırmaya çalışanları he dayı he geç bi soluklan diye oturtun ve çok da şeetmeyin.
Şu video'ları seyredin. ilki 2 kısım birini koydum.
Dream Theater'ın Mike Mangini audition'ı konu. Yani DT gibi adamların virtüöz değil de arkadaş arar gibi yaklaşımları, sen Tama mı çalıyorsun diye sormamaları... öte yandan Mangini gibi bir ilahın sınava girer gibi heyecanlanması ve sonunda sevinçten ağlayacak gibi olması... bu arada herifin ciddi çalışıp Portnoy'dan eksiksiz çalması da profesyonellik dersi. Ha bu arada amacım davulcu karşılaştırmak değil, ben Portnoy'un asi rock havasını severim ama Mangini'nin olaya saygı gösterip kusursuz çalması başlı başına bir güzellik.


 
K ve L yanyana olunca yazım hatası olmuş sanırım. (*Maslow).
O "ihtiyaçlar hiyerarşisi" hadisesini kişisel gelişimciler dillerine dolayıp içini boşalttılar gibi geliyor bana da, neyse. Pozitif psikolojiye olan katkısı büyük adamın, ama bugün o bağlamından kopartılmış "üçgenle" hatırlanıyor.
Benim direksiyon biraz daha Jung tarafına çekiyor. Anlam ve amaç olmayınca, diğer her türlü arayışta aslında kayış kopmuş, motor boşa dönüyor bence.
Bu tüketim çılgınlığı ise basbayağı Freud'a çekiyor. Arzu, asla bitmek tükenmek bilmiyor ve insan da bunu gerekçelendirmek için türlü türlü bahane üretiyor.
Buna prim vermeyenler bence kendini şanslı kabul etmeli. Sorun şu ki, aslında kesim noktasının nerede başlayıp nerede bittiği o kadar açık değil. Tanpınar'ın meşhur bir lafı vardır: "Psikanaliz çıktığından beri hemen herkes az çok hastadır." der. Yalan da değil hani🤣
Düzeltme için teşekkür ederim. Klavye kazası 😊
 
Geri
Üst