Elektrogitarı Baştan Aşağı Ele Almaya Çalıştığım Blog

156580 eklentisini görüntüle

1- Madem senin için komik bir mevzu ne diye bu kadar uğraştın. Neden eleştirilere cevap verme niyetin var. Gül geç.

2- Madem doğruyu yanlışı öğrenme niyetindesin bu forumda yöneltilen eleştirileri neden kabullenmiyorsun. Neden kişileri bir alçaltma uğraşına giriyorsun. Blogunda yazdıkların ile burada ki yazdıklarına baktığımda senin samimiyetsiz bir insan olduğun izlenimi veriyor. Bilgin olsun.

3- Gibson şöyle ağaç kullandı, Fende şöyle sap kullandı. Diye diye aynı markaları güzellemiş durmuşsun. Senin bu blogunu okusam ve iilk defa elektro gitar alacak birisi olsam vay lan Gibson ve Fenderden başka gitar alınmazmış derim. Müzik mağazasında fiyatlarını görünce de gelir sana bir güzel sayar söverim işi bilmiyor marka yancısı derim.

Oysa sadece gitarlarda kullanılan ağaçları, manyetikleri, köprü sistemlerini, Eşik ve Burgu çeşitlerini marka adı vermeden anlatsan. Bunların enstrüman üzerinde yarattığı olumlu ve olumsuz etkileri belirtsen en doğrusu olurmuş.

"Elektrogitar, ağacından perde tellerine kadar komik denecek seviyede tartışmalı bir konudur." cümlesinde atıf yapılan durum; konuyla ilgili herkesin şahit olduğu "tona asıl etki eden ağaç mıdır, manyetik midir,"den başlayıp "perde demirinin paslanmaz çelik veya nikel olması arasında ton farkı var mıdır,"a uzanan tartışmalardır.

Benim için tartışmalar komik, elektrogitar değil.

"Eleştiri" olarak adlandırılan şeyleri ele almadan önce "madem doğruyu yanlışı öğrenme niyetindesiN," ifadesine neden olduğunu düşündüğüm cümlelere bakalım : "...genelde enstrümanı oluşturan malzemenin veya enstrüman üzerindeki elemanların sese etkisi çerçevesinde toplanan tartışma konularında, gitaristlerin uğruna adam kesecek derecede ciddiye aldıkları konu haricen pek ilgi çekmediğinden olsa gerek, bilimsel yönteme uygun deney pek yapılmamaktadır. Hâl böyle olunca, oluşturulan görüşler sübjektif algılara dayanmakta. Keza ben de o değişmez hakikate ulaşamayacağımdan eminim. Amacım, konuyla ilgili bir tartışma varsa görüşleri aktarmak olacak. Bunun yanında, mutlaka yanlış bildiklerim veya sübjektif algıma dayanan yanlış kanaatlerim olacaktır. Motivasyonum ise blog için araştırma yaparken öğrenmek."

Evet, motivasyonum blog için araştırma yaparken elektrogitar yapısı ile ilgili bilgilenmek.

Forumda bu manada doğruyu yanlışı öğreten bir eleştiri yapılmadı.

Sayın Barrios'un tavrı diğerlerinin yanında nezaket sınırları dahilinde olduğu için bir-iki cümleyle geçelim. Kendisi anladığım kadarıyla işin müzisyenlik yanıyla daha ilgili olduğundan başlığı görünce beklentisi o yönde olmuş, ancak başlık altında yazılanlardan ve blogun giriş bölümünün ilk cümlesinden durumun ne olduğu belli. Girişimim kesinlikle çok iddialı ve fakat bu iddianın gereğini büyük oranda yerine getirmiş durumdayım.

Nedir o iddia? "Elektrogitar denen enstrümanı madde olarak baştan aşağı ele almak." = "Ele aldığım elektrogitar parçaları ile ilgili akla gelebilecek her şeyi kısaca toparlamaya çalıştım." Blogu okuyan kişi bu amacı içeriğin kendisinden de anlıyor.

Beklentim "şu başlıkta şundan da bahsedilebilir, şu yazdığın yanlış-doğrusu şudur," denmesiydi. Bunun nasıl söyleneceği ise insanın nasıl yetiştirildiği ve kendisini nasıl yetiştirdiği ile şekilleniyor.

(Bu arada dünyanın en iyi işini de yapsan tevazu gösterebilirsin. Çünkü dünyanın en iyi işini zaten yapamazsın, mutlaka eksiklerin ve yanlışların olur. Madem öyle diyorsun eleştirileri niye kabul etmiyorsun denebilir. X konusuyla ilgili ben X ile ilgilenmiyorum denmesi, yaptığın şeylerin yapılmadığının söylenmesi veya niye Y yapmadın denmesi eleştiri değildir. X ile ilgili eksiklerimi ve yanlışlarımı bildirebilirsiniz diyorum. Yoksa kendimi bütün kişiliğimle önünüze atmış değilim.)

"Eleştirileri" ele almaya devam edelim: "En komik bölümü de " Klavye " başlığı.
Gülağacı, pau ferro, Hindistan Defnesi dışında tüm ağaç çeşitlerini yazmış.

1850'li yıllardan 2017 CITES anlaşmasına kadar günümüze değin en çok tercih edilen klavye ahşabı olarak kullanılan Gülağacının olmaması zaten bilgi ve birikiminin yanlış ve hatalarla dolu olduğunun az çok gösterir.

Ama emek vermişsin. Teşekkürler."

Buradaki gülünçlük, "Klavye yapımında kullanılan ağaçların başında pelesenk gelir."gibi, "Gibson tarzı gitarların hemen hepsinde ve Fender tarzı gitarların bir kısmında kullanılan pelesenkten sonra en çok kullanılan ağaç..." gibi, "Klavyede en çok tercih edilen ağaç olduğunu belirttiğim pelesenk..." gibi cümleleri okuyup ilgili fotoğrafları görüp aynı zamanda dillere pelesenk olmuş bir kelimeyi hiç duymamış olup benim "gülağacı" dediğim şeye "pelesenk" deniyor olabilir mi gibi bir düşünceye hiç girmeden blog yazarının en sık kullanılan klavye ağacından bahsetmeyecek kadar yetersiz olduğu kanısına vardıran yetersizlikte. Bir insandan bu denli bir vahamet beklenemeyeceğine göre yazdıklarım yanlış bulmak amacıyla alelacele okunmuş.

Bu ne zaman düzgün bir cevabı hak eden bir eleştiri olurdu: "Klavye başlığında gülağacı yerine pelesenk sözcüğü kullanılmış, ancak ikisi farklı ağaçlara işaret etmektedir. Şöyle ki (...)

Ayrıca Pau ferro ve Hint defnesinden hiç bahsedilmemiş. Hâlbuki bunların kullanım sıklığı da hiç az değil.

Şimdilik gözüme çarpanlar bunlar oldu. Onun haricinde emek verilmiş bir bloga benziyor. Teşekkürler."

O zaman ben de şöyle cevap verirdim: "Teşekkürler. Gülağacı/pelesenk hakkında söylediklerinizi değerlendireceğim. Ancak (...)

Yalnız, belirttiğiniz ağaçlardan bahsettim, dikkatli okuyunuz lütfen."

Bir diğer "eleştiri", "...statik bir internet sitesi hazırlamanın işlevsizliği; "Gövde tasarımlarıyla en çok göze çarpan firma B.C. Rich firmasıdır. Bunlardan birkaçı aşağıda görülebilir." gibi ifadelerle birleşince malesef bu güzel niyet için harcanan emek pek faydalı olmuyor." diyor. Alıntılanan ifademde eleştirilen nokta açık değil.

Sonra YouTube tavsiyesi verilmiş. Hâlbuki o platform ayrı bir hazırlık istiyor. Ben blogu tercih ettim.

Forumlarda yapılan tartışmalar bana göre, aynen bunun gibi, kısır ve saygısızca. İsteyen onları okusun. Yazdıklarımın kale alınır olup olmadığıyla ilgili ifade ise en hafif tabirle kabaca.

Sonrasında biri İngilizce bildiği için İngilizce öğreten bir öğretmeninin yalan yanlış bilgilerle eğitim verdiğini sonradan anladığını belirtmiş. O belli zaten. Peki burada "zekice" :) bir göndermeyle benim yalan yanlış bilgiler verdiğimi ima eden kişi bunun tek bir örneğini verebilmiş mi? Bu nasıl bir eleştiri olarak dikkate alınabilir?

Siz de blogumdaki yanlışların bir örneğini verebilirsiniz. Benim isteğim o zaten. Yalnız, şimdi biraz en temel psikolojik gerçeklerden bahsedelim.

Eleştirilmeyi kimse sevmez. Bu yüzden eleştireceğin işe önce olumlu yönleri ile yaklaşır, sonra olumsuzlukları el verdiğince kibar bir dille dile getirirsin. Sanal mecrada olmak kimseye, biri ile iletişime girerken, günlük hayatta kimseyle konuşamayacağı bir dille etkileşime girme hakkı vermez. Eğer nezaket kurallarına uyulmuyorsa muhatabından bunlara uymasını, daha beteri sineye çekmesini bekleyemezsin.

O yüzden niçin cevap vermeyeyim?

Ben yazdığım bir şeyi paylaşarak beni tümüyle yargılama hakkı vermiyorum size. Yazdıklarımın dışına çıkma hadsizliğinde bulununca nasıl bir tepkiyle karşılaşmayı bekliyorsunuz.

Seni adam yerine koyarak yaptığım açıklamanın buraya kadarı bir denemeydi. Okuduğunu anlama yeteneği olmayan birine tek tek, ayrıntılı ve açık bir şekilde anlatırsan anlama ihtimali olur mu, onu denedim.

Ancak psikolojik bir gerçeklik olarak bundan sonrası yazdıklarının saçmalığını kabul etme ihtimalini epey düşürecek.

Aslında bir kişiye yanıt verip vermeme konusunda anlatımdaki özensizlik ile yazım yanlışları iyi bir eleme kıstasıdır. Sana bir istisna yaptım.

"Blogunda yazdıkların ile burada yazdıklarına bakıldığında senin samimiyetsiz bir insan olduğun izlenimi doğuyor. Bilgin olsun." demek isteyen bir densize nasıl bir cevap verilebilir?

Benim cevaplarım her şeye rağmen gene de terbiye sınırları içinde kalıyor.

Diğer saçmalamalarına değinmeyeceğim.

Fender ve Gibson endüstri standartlarını belirlemiş olan firmalar.

Yaşını tahmin edebiliyorum, (en azından akıl yaşını,) lütfen önce oku, sonra bir daha oku, sonra da bir zahmet anla.
 
Geri
Üst