Franz Kafka

Ölüm döşeğinin çevresinde feryat figan, aslında gerçek anlamda bir ölümün burada gerçekleşmemiş olmasından feryat figan demektir. hala böylesi bir ölümle yetinmemiz gerekiyor; hala bu oyunu sürdürüyoruz...
 
"dünya yolumuzu kaybetmemizdir..."der f.kafka ve sanırım bu sözünün az etkisi yok yazdığı romanlarda...kundera kadar sevdiğim bir yazardır kendileri...dava adlı kitabını bir türlü bitiremedim o da ayrı bir tartışma konusu :)
 
Dünyaya böcek gibi bakabilmek için ne kadar acı çekmesi gerektiğini hayal edebiliyorum.Ama açlıktan ölmeyi seçebilecek kararda bir insan için acı sadece basamak olsa gerek.
 
özellikle dönüşüm çok başarılıydı..
basit gibi görünsede bence çok özgün bi dili var...
ayrıca kafka yaşadığı kötü şartlarda romanlarına yansımış ve onu sevmem için bi neden aslında...
 
1883 doğumlu prag’lı kafka yahudi olduğu için almanlar,almanca konuştuğu içinse çekler tarafından sevilmeyen ve dangalak babasının ona bir böcekmiş gibi davranmasının sonucu kendisini 'hiçbir şeye yaramayan' olarak görmeye başlar..baba otoritesinin ve fobisinin kitaplarına yansıması pek yadırganacak bir şey olmasa gerek..kafka küçük ve basit bir yaşamı olursa o kadar mutlu olacağını düşünür..çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek imkansız gibidir..

- “ doğru yol yerden bir karış yüksekte bulunan gergin bir ip gibidir..fakat bu ip,üstünde yürümek için değil de insanın ayağının takılıp tökezlenmesi için vardır ancak.. “

der..


kendi başına varolabilmek ve babasının katlanılmaz baskısından uzaklaşmak için evlenmek ve bir aile kurmak ister..fakat kompleksler içinde yüzen bir adamın bu düşü,kadınlarla mektuplaşmaktan öteye gidemez..ama işin tuhaf ve güzel tarafı da bu kadar olumsuzluklarla dolu hayatı olan bir adamın romanlarında hep bir ümit ışığının olmasıdır..arkadaş çevresi pek geniş olmayan kafka en sevdiği dostu max brod’a ölümünden sonra tüm yazılarını yakmasını söyler..ama max tüm yazılarını toplar,düzenler ve yayınlar (bu şahsı saygıyla anmak gerek) ..

ve 1917 yılında kanlı öksürükler yüzünden yatırıldığı sanatoryumda hayata gözlerini yumar..

footnote:hakkında söylenen her zırva için bir ortak parmak kaldırıyorum..
 
blackit demiş ki:
Yukarıda davanın filminden bahseden var.vcd yada dvd formatında bulma şansımız varmı bu filmi.fikri olan varmı arkadaşlar?
valla dvd hiç sanmıyorum çünkü uluslarası film festivalinde geldi ankaraya bu sene. o tarz filmlerin çatlasan en fazla korsanını bulabilirsin.ama benimki varsayım tabi,kesinlikle yok böle bişi diyemem.zaten filmi izliceksen önce kitabı oku bence..hatta kitabı da okumadıysan bırak ikisini de yapma.boğuluyorsun filmi izlerken çekimden dolayı(bir nevi pi vakası)
ha sen anlamamışsın o film ve kitap son derece derindir şöledir böledir şunlara bunlara gönderme yapılır baş karakter aslında bilmemkimi temsil eder diyen varsa,ok filmi anlamadığım için beğenmedim :LOL:
 
uyanıp gözlerini açtığında dünyayı bambaşka bir gözden bakarak yaşamak zorundaydı Gregor Samsa...
Kafka'nın Dönüşüm'ü kesinlikle, toplumdaki en büyük çatışmalardan olan "farklı olan ezilir" temasını en iyi işleyen romandır. Yaşam otomatik işleyen bi makine gibidir ve bu makinede pürüz çıkaranlar kolaylıkla çıkarıp atılır. Gregor da yaşamı boyunca bu işleyen çarkların bir parçası olmuştur ve bu makineye hizmet vermiştir ancak onun ani değişimi, artık çarkları çeviremeyeceği gerçeği, kısaca sürüden kopmuş olması, toplum için kabul edilemez bir gerçektir ve bunun üstesinden gelmenin tek yolu sürüden ayrı hareket edeni orda bırakarak yola devam etmektir.
Kesinlikle okunması gereken, oldukça ince ama bir o kadar da yoğun içerikli bir kitaptır.
 
Geri
Üst