Anime - Manga Konusma Alanı

Kount demiş ki:
Git abi Mokona'nın karnı çizilse Hikaru kendini suçlayacak, öyle bir tip ama severiz kendini... :D

Manikür canavarı şu Lady Debonaire var ya hani Cephiro'nın karanlık yanını temsil eden yerde ikamet eden şu uzun tırnaklı, bonus benzeri bir başlık takan Marylin Manson tipli kadın.

Nova'yı ben de sevdim ama kalkıp da yirmi bölüm sadece o cümleyi sarfetmesi baydı beni.

Hoca ben uzun yıllar sabahları BRT'de izlediklerimi hatırlayarak yaşadım... Mesela şu gözlerini kapattıklarında onlara zarar veremeyen yaratıklarla karşılaştıkları sahne, Ferio ile karşılaştıkları sahne, Ascott, Mokona, Zagato... Ben bütün bunları ve aşırı durumlarda chibi formu aldıklarını hatırladım yıllarca, sonra da seriyi buldum ve bir kez baştan sona izledim. Sonunda dumur olmuştum tabii.

Off esas komedi, her bölümün başında (ulan 2. sezonda da) "Tokyo Tower'da karşılaşan üç kızımız..." şeklinde dinozorlardan almaları komediydi!

tamam tamam manikür oke hatırladım o zaten Sefario ya o geçicek gözü ile baktım ben bütün kötüler iyi tarafa geçtiği için bir o hatun kalmıştı o manükur canavarına hizmet eden (bu açıklamaları başka bir agt üyesi okusa öldürürüm kendimi :p) Brt dimi neler verirdi o öle ya hastasıyım brt nin şimdi yok

benimde dip notum Mokona biliyosun Clamp çizerlerinden mangakalarından biri (clamp çizim kadrosu tamamen bayan :p ) kendini öle göstermesi çok hoş mokona diye evcil hayvanım olacak ilerde beyaz bir kedi :D ya nasıl canım çekti o kadar olur bende izlemek istiyorum mkr yi baştan neyse çok geyik oldu bu msj sorry...
 
Niyahet HELLSING'i izlemiş bulunuyorum. Alucard isimli vampirimiz, Hellsing organizasyonu için işler yapan bir vampir amcadır. Bir görevde olan polis hanım kızımız Celes Victoria'nın takım arkadaşları zombiye dönüşünce, bu olayın kaynağına şans eseri denk gelir kızımız. Alucard, kızı kalkan olarak kullanan hedefi, kızı da vurarak halleder ve kızın isteği üzerine onu vampire dönüştürür. Celes'in de Hellsing organizasyonuna teslim edilmesinden sonra, yapay yolla üretilmiş vampir sorunu başgösterir İngiltere'de. Bunun üzerine giden Alucard, Celes ve Hellsing'in geri kalanı, çok büyük bir komplonun ortasında kalacaktır.

Aha işte özeti böyle bir şey. Animenin genelinde beklenilenin tersine, tezatlar bolca. Acıklı sahnelerde hafif neşeli şeyler çalması, acayip karanlık atmosfere sahip müziklerin çok az olmasına rağmen kanın gövdeyi götürmesi apayrı. Alucard zaten karizma denen kavramı yiyip bitirmiş, posasından da kanı çekmiş bir şahsiyet. Üstelik adamın bir de büyük, BÜYYÜÜÜK bir sırrı var. Şöyle ki, (SPOILER olma potansiyeli olan cümle var bundan sonra)

Alucard, Hellsing ailesinin en büyük başarısıdır. Hah al.

Öte yandan, güzel bir konu, hoş çizimler, daha güzel aksiyon sahneleri ve Alucard'ın her daim (neredeyse) sırıtması, kafayı çizip sabırsızlandığı sahneler, Celes'in vampir olmasına rağmen insan olmak ile vampirlik arasında gidip gelmesi, Integra'nın erkeksi kişiliği ve özdenetimi, ve her şeyden ötesi dünyanın karanlık yüzü.
 
Hellsing iyidir, izlenmelidir, her ne kadar ben izlemememiş olsamda :LOL:

13 bölüm 2001 yapımı Gonzo Digimation şirketi (Full Metal Panic)

13 bölüm azdır demeyin konuyu çok güzel dağıtmışlar sizi sıkmadan ilerliyo özellikle son iki bölüm defalarca izlenebilir...

Alucard in karizmasından mahrum kalmayın bir kaç wall size
http://www.hot-blooded.com/BG/BG_2/hellsing wallpaper1.jpg
http://www.animeforest.com/catalog/images/79Hellsing_BB_2.jpg
http://didu.free.fr/Celes Victoria(from hellsing).jpg
 
battusai derken samurai x den bahsediyorsun herhalde onun gibi bir anime yok ama son dönem japonyada fırtınası esen Naruto var gerçi 200'üncü bölüme yaklaşıyolar toplaman gerçekten zor
şölede güzel bir site tavsiye ediyim sana;
http://www.naruto-kun.com/

ama eğer az izliyosan yani pek sevmiyosan başlangıc için Akira, Ghost in the Shell ve Ninja Scroll u tavsiye ederim bunları izledikten sonra anime hayranı olur çıkarsın
 
sk_oversoul.jpg
 
hmm

walla anime hastasıyım sprited awayi tavsiye ederim, bu arada muhtemelen televizyonda yayınlanmış çoğu animeyi izlemişimdir..ama isimlerini bilmem..özellikle mecha/fiction anime hastasıyım, uzay gemileri ayrıntılı araçlar silahlar ve robotlar falan, ama şeker kız candy de süperd animeydi
 
mechların her animeci için ayrı bir yeri vardır benimde vardır mecha hastalığım Robotech, macross 7, macross plus, macross zero ve bütün gundam serileri...

spirited away zaten oskarı kucakladı başka söze gerek yok Hayao ustanın tam bir başyapıtı
 
Peki, buna ne dersiniz?

Geçenlerde izlerken fark ettim, aslında "Revolutionary Girl Utena" gayet de politik bir animé. Politik değilse bile, belirli bir ideolojiyi içinde barındıran bir şey. Şimdi anne babası ölünce bir prensle karşılaşan, prensin verdiği nişan yüzüğü ve ettiği laflar sonucunda prens olmaya karar veren, lezbiyen eğilimleri olan bir kızın, prensin verdiği yüzükte mühre sahip bir akademi'ye girip, "Gül Gelini" isimli şahsı elde etmek için yapılan düellolara girip çıkması ve akabinde olayların abartması nasıl ideolojiktir diyeniniz vardır elbet? Dikkatli bakılırsa, en bariz formatı animénin 38'inci bölümünde Utena'nın yaptığı "seçim" (söylemiyim sürpriz olsun) olan bir ideoloji var; feminizm. Utena, tamamen feminist manifestosu üzerine kurulu olan, boşlukları da komedi ve drama ile dolduran bir animé esasen.

Bir düşünün derim ben.
 
Animé severlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir animé mevcut, haliylen kalkıp bunun torrent'ini falan bulup indirin derim ben. Neden mi bahsediyorum? Tabii ki Fooly Cooly (Furi Kuri ve FLCL diye de biliniyor). GAINAX, kendilerine verilen 26 bölümlük bütçeyi, tamamen deneysel bir tane OVA için kullanarak, sonra süreyi çok uzun bulup, 6 bölümlük bir animéye çevirdi ve Fooly Cooly'yi yarattı.

Hikayemiz şöyle; Naota, sıradan bir gençtir, Mabase denen bir şehirde kendi halinde bir hayat sürmekte, abisine aşık olan Mamimi'nin arzularına odak olmakta, ve her şeyden ötesi, hiç sıra dışı bir şeylerin olmadığı bir yerde bulunmaktadır. Bir gün, sarı Vespa'sıyla aşırı hız yapan Haruka, Naota'ya çarpar, ve çarpmakla da kalmaz, mavi bas gitarıyla da kafasına bir darbe indirir. Akabinde, hizmetçi olarak Naota'nın evine taşınan Haruka, pek çok acayip olayın başlangıcı olur. Naota'nın kafasından çıkan acayip şeyler, yine aynı yerden çıkan robotlar, etrafta gitarla gezinerek milleti darmadağın eden manyak bir kadın, ergenlik sancıları içinde aşk ve seks nedir bulma çabası ve daha neler neler.

Fooly Cooly'nin deneysel olmasının sebebi iki şekilde; her şeyden önce tamamen sembolik olarak düşünülmüş, haliyle şimşek hızıyla geçen olayları takip etmeye çalışırken bir de altındaki anlamları kavramaya çalışmak gerekiyor, eğlenceli. Diğeri de, bazen Akira kadar ciddi bir çizim tarzı varken, birden "esnek" tarza geçilebiliyor. Beş dakikalık bir sahnenin, mangadan iki sayfanın ekrana konulması ve "kameranın" o manga sayfaları üzerinde gezinmesi şeklinde çekilmesi ve South Park usulü, iki dakika civarında bir sahnenin de bulunması adamı dumur eden şeyler. Bunu bir yerlerden bulun.
 
Evet burası baya bir dolmuş hemen atlayayım konuya.

berserk (tusdivx yada osloskop)
miyu (yydm)
witch hunter robin(replacement)
wolf rain
angel sanctuary
battle angel alita
captain tsubasa road to 2002
chobits
full metal panic
golden boy
love hina
full metal panic 2 fumoffu
magic knight rayearth
perfect blue
onegai teacher
record of lodoss war
slam dunk
saber rider
thundercats
transformers
Bleach
Elfen Lied
Juuni Kokki
Trinity Blood
Kyou Kara Maou
Erementar Gerad

Direk bu animeleri öneririm kenshin,Samurai chamloo vb çok hit olmuş animeler hariç daha az

bilinen ama en az onlar kadar belkide daha fazla başarılı yapımlar.
 
Hiphop kültürüyle eski Japon tarihine ait öğeleri birleştirmek kesinlikle dahiyane bir fikir olarak karşıma çıktı. Samurai Champloo'nun bölümlerinden birinde (bölük pörçük gösteriyorlar n'apiyim?) katana kabzalarını mikrofon olarak kullanan ve acapella rap melodisi yapıp duran tipler mevcuttu. İlk bölümünde ise, elbiselerinin sırtında Adidas logosu olan samuraylar, eşofman tarzı kimonolar giyen tipler falan dolaşıp duruyordu ortalıkta. Öte yandan, break dance hareketleriyle dövüşen Mugen'in insanı yarıp atan saygısızlığı (kaldıkları tapınakta, meditasyon sonrası soru sormalarını isteyen Budist hocaya ettiği laflar muhteşemdi, "Keltoş" bile dedi herif!), Jin'in "ağır abi" imajı çizmesi off off say say bitmez resmen.
 
Baya bir gecikmelide olsa izledim sprited away'i gerçekten mükkemelmiş.Hayalgücü,kurgu süper.
Asla unutamayacağım bir anime de Sailormoondur.Keşke yeniden gösterseler.Valla bi ara Trtye gidip arşivlerini falan mı bulsam diye bile düşünmüşümdür. :D
 
Anime kültürü konusunda henüz çömezim. Dün Tenshi no Tamago / Angel's Egg (Mamoru Oshii - 1985)'i izledim. 85 yapımı bir film olduğu halde hemen hemen her karesinde ayrıntıların ve tekniğin kusursuzluğu karşısında hayran kaldım ve çoğunun nasıl yapılabileceğini de anlamadım. Oshii sakin ve inanılmaz yavaş, diyalogsuz ve uzun planlı bir anlatımı tercih etmiş. Amano basit ama pek çok sembole dayalı bir hikaye yazmış, büyük ihtimalle Oshii bunu senaryolaştırırken kendi o sıralardaki dine olan inancını yitirmesine yönelik altmetinlerle süslemiş. Amano'nun stili karanlık, gotik ve gölge bazlı olarak tanımlanır heralde. Gölgelerle verebildiği hareket ve derinliğin haddi hesabı yok, fiziksel olayları da çok iyi incelemiş. Çoğunluk bu filmden ilk 2 dakikada ölesiye bayacaktır uyarayım ama uzun-plan alerjiniz yoksa, (en azından) görsel açıdan mest olacağınızı garanti edebilirim.
 
ben naruto hastası oldum...15 bölüm izledim henüz ve devamını getiriyorum.bağlandım iyice.


full metal alchemist i de 2 bölüm izledim onun da devamını getireceğim heralde.

arkadaşlar wolf's rain hakkında bilgisi olan var mı?
 
Fullmetal Alchemist güzeldir... bayağı güzeldir.

Öte yandan, Mamoru Oshii'nin resmen şaheseri olan Ghost in the Shell ve diğeri Innocence: Ghost in the Shell diyalogsuz, sakin, ağır bir ilerleyişi iki-üç aksiyon sahnesiyle bozan bir akışa sahip, doğal olarak sürükleyiciydi. Innocenceın tek kusuru, Oshii'nin yapmak istemediği şeyi yapıp, filmin büyük bir kısmını, ilk filmi izlememiş olanların anlayamayacağı bir şekle sokmuş olmasıydı; Batou'nun (Oshii'nin) köpeği, 2501 sayısı...

Tekrardan konuya döndüğüm takdirde, GitS hakkında konuşmaya devam ederek şunu ekleyeceğim; ilk filmde ortada olan ve ikinci filmde de insana iç çektiren bir manzara; ana karakterler Batou ve Motoko arasındaki aşk; asla lafı edilmez, asla klasik bir yakınlaşma görülmez, sarılmazlar bile; Motoko Batou'yu sürekli sinirlendirip durur... ama sessiz geçen sahnelerden, Motoko'nun termoptik kamuflaj kullanabilmek için çıplak kalmasının ardından, Batou'nun ceketini onun sırtına atması... sadece sessizce oturmaları Oshii'nin en çok hayran olduğum konseptini oluşturur; iki cyborg arasındaki dile gelmemiş aşk.
 
Full metal alchmist çok başarılı bir seri bence tek solukta bitirdiğim konusu inannılmaz hoş bir anime.Hiç bir animede bir sonraki bölümü bu kadar çok merak etmemişdir sanırım.Birde moviesi varmış sanırım ed ile alphonso'nun seriden sonraki durumu anlatılır diye umuyorum bilgisi olan varsa çok ii olur. Özellikle çıkıp çıkmadığı ya da tam adının ne olduğu gibi.Wolf's rain'e gelince daha yeni başladım özellikle steve conte nin stray adlı giriş şarkısıyla biile direk beni kendine bağladı şimdilik ayet başarılı ilerde baymaz umarım.Bide bleach die bişi izliyorum şu sıralar hoş özellikle demonik şeylerden hoşlananalara tavsiye edilir.
 
Geri
Üst