Synthesizer Çalan?

bu işlerde yeniyim ve mantıksal olarak synthesizer'ı çözmeye çalışıyorum. mantığı nedir? klavyeden farkı nedir? kendimi bu konuda nasıl geliştirebilirim nerden başlamalıyım öğüt ve fikir verebilecek olan varmıdır?
 
Bir ya da daha fazla osilatörü filtrelerden geçirerek yeni sesler yaratma işlemini yapan alet kendisi. Klavyeden farkı ton programlama çalışmaları gerektirmesi.

Çoğu analog ve dijital synthesizer (örn: Oberheim, Moog, Access Virus) Subtractive Synthesis denen sentezleme tekniği kullanır. "Subtractive Synthesis" adı altında netten bilgilere erişebilirsin.

FM synthesizer ise Yamaha'nın lisansladığı faz modülasyonu sentezlemesidir. Ana başlık da FM synthesis dir. Bunun mantığı daha farklıdır.

http://www.soundonsound.com/sos/allsynthsecrets.htm

Bu linkte çeşitli tüyoları bulabilirsin mesela.
 
Çok merak ettiğim ama hiç araştırmayıp hiç bir şey bilmediğim konulardan birisi, forumda olsageerk bir kaç kişi anlayan, açıklarlarsa çok mutlu mesut olurum.
 
En temizi alet (hatta varsa sizin cihazınız) üstünde gösterip sesleri dinletmek arkadaşlar. Niye derseniz

Tarza göre (bu zaten çok çeşitli kılıyor)

Bas tonları
PolySynth tonları
Lead tonları
Kemanımsı tonlar
Flütümsü tonlar
Pirinç Enstrüman (brass) tonları
Pad Tonları
Atmosferik/ Drone
Efekt

diye ayrılıyor, hepsinin yapılış şekli farklı, kullanılan osilatörler farklı, modülasyonlar farklı vs vs.

Bunlar subtractive synthesis denen (moog vari) teknik için geçerli, bunun FM i var, wavetable ı var, granüleri var, additive i var, var da var.

Ayrıca bunları güçlendirmek / renklendirmek için kullanılacak programlama teknikleri, katmanlamalar diye gidiyor.

Tadilat ve taşınma işlerim bitince, müfredat hazırlamayı planlıyorum. Subtractive ve Wavetable üstüne (şu anda bende o tarz sentezleyiciler olduğu için) İsteyen olursa işler bitince buradan haber ederim.

Her aletin karakteri haliyle farklı, buna göre programlama yapmak da gerekiyor, analog vari düşünce sistemi teoride işlese de, cihazların filtreleri, osilatör şekilleri genelde çeşitli özgün detaylar içeriyor.
 
Marka modeli merak ettim (merak sadece, yoksa daha synth almam, çok uç bir model ve bütçe olmadıkça bende) :D

http://www.gearslutz.com/board/atta...-sound-design-programming-analogue-synths.pdf

bu linkten access virüs serisine hitaben programlama tekniklerini okuyabilirsiniz misal. Ama aynı model olmak zorunda değil. Genel geçer bütün subtractive synthesizerlar için geçerli programlama tüyoları mevcut.

Ufuk Önen'in synthesizer kitabı mart ayında çıkacakmış, yerli kaynak olarak programlama tüyoları da içerir diye düşünüyorum.
 
ben roland V SYTNH GT kullanıyorum süper makine.Vocal Designer var dehşet.upper lower ikişer osc ister analog waveform kullan ister pcm waveform neşene göre.adına Elastic Audio Synthsizer diyorlar bence az bile...
 
Bende Juno-Di var Roland,klavyeye Dream Theater yüzünden başladım ama Jordan aletle harikalar yaratıyor ben henüz ses yazmayı bilmiyorum ancak biliyorum ki Juno-di de ses yazılabiliyor imiş,o yüzden Minocan'ın dediği gibi kendi aletinin üzerinde bir şeyler gösterilmesi en uygunu.Ankara da varsa yardımcı olabilecek,benim cihazı tanıyan,vakti olan ve bir şeyler öğretebilecek olan, harikulade olur.Synthesizerların hepsi,istisnasız, harika bir dünya,özellikle rock & metal müzikte çok farklı bi dalga.Uğraşmaya değer.
 
Synthesizer almak zorunda degilsin illa ki. O synthesizer'lar gitar prosesoru gibi bir sey. Profesyonel degilsen, sahne vs. durumlarin yoksa evinde midi klavye ile de ayni synthesizer'lari VSTi olarak kullanabilirsin. Sonucta hepsi yazilim. FM8 - Kontakt 4 - Nexus tavsiyedir. Lisansli halleri de synthler kadar pahali. =)
 
Değerli Okur. Her ne kadar, mesajınızı yazalı 6 sene olmuşsa da, yani siz bir takım bilgiler edinmişseniz de, ben size yine de yardımcı olmak amacıyla synthesizer hakkında bazı şeyler yazmak istiyorum. Synthesizer, müzikal sesleri elektronik diyotlar vasıtasıyla elde etmeye yarayan müzik aletleridir. Dolayısıyla, 60larda çok popüler olan (elektronik yani kilise orgu olmayan) orglar da birer synthesizerdır aslında. Ancak 60lar'a kadar bestecilerin kendi çabalarıyla ürettikleri veya sipariş üzerine üretilen Synthesizerlar'ın seri olarak imali ve halkın kullanımına sunulması 60ların sonunda Amerikalı müzik öğretmeni Dr. Moog'un icadı moog'ların imali ile gerçekleşti. Zamanla, başka firmalarında üretmesiyle, synth yaygınlaştı. Klavye tuşlu çalgılar demektir ve dolayısıyla elektronik tuşlu çalgılar için de bu deyim kullanılmaktadır. Dolayısıyla, ilginç sesler çıkaran ve genelde uzun (string) sesleriyle tanınan Synthesizerlar'ın yanısıra, pianonun aynı sesini çıkaran Rhodes Piano ya da elektronik piano da hepsi bir synthesizer'dır ve hepsi (elektronik) klavye kapsamına girer. Başka sorunuz olursa, zevkle cevaplandırırım.
 
bu işlerde yeniyim ve mantıksal olarak synthesizer'ı çözmeye çalışıyorum. mantığı nedir? klavyeden farkı nedir? kendimi bu konuda nasıl geliştirebilirim nerden başlamalıyım öğüt ve fikir verebilecek olan varmıdır?


Synthesizer, Sentez Teknikleri ve Elektronik Müzik Hakkında

Elektronik Müziğin tarihi 1800’lerin sonları – 1900’lerin başlarına dayanmaktadır. Elektronik müziğin gelişimi ile beraber synthesizerler ve teklonoji alanındaki gelişmeler, özellikle 1970'ten itibaren müziğe çok önemli ölçüde yön vermiştir. İlk altın çağınıda 1980’lerde yaşamıştır. Synthesizer elektronik müziğin ve elektronik sesler üretmedeki en temel enstrumanlarından biridir ve belkide en çok tercih edilenidir. Synthesizerlar bugün çağdaş müzik, elektronik müzik ve popüler müziklerin vaz geçilmez enstrumanıdır. Synthesizerin diğer enstrumanlardan en büyük farkları sadece tek yada birkaç renge(tınıya) sahip olmamaları ve programlama şeklinize göre çok geniş bir spectrum ve frekans aralığıda sesler üretebilmeye olanak tanımaktadır. Akustik bir seside olmadığı için ses direkt olarak bir devre içindeki sinyal jenaratoru tarafından üretilir ve ancak bir amfi ve hoparlör aracılığıyla dinelenebilinir. Sonuç olarak dört şey çok önemlidir: Dinlediğiniz odanın akustiği, hoparlörün kalitesi, sesi yaparkenki sentez tekniğiniz yani yarattığınız(programladığınız) ses tınısı(rengi) ve sesi doğru konumlardırmaya bir yardımcı konuda miks bilgisidir. İster dijital yada analog synthesizer olsun 40hz sinus'un iki ayrı alettede ürettiği şey aynıdır. Biri diğerine göre daha iyi yada kötü değildir. Öncelikli olarak synthesizeri incelediğimizde audio sinyal yolunda temel olarak osilator, mikser, filter ve vca bulunur. Bazı sistemler osc-wavefolder-vca yada osc-mixer-lpg yada osc-vca şekilde de kurulabilir. Enstrumanınız analog ise öncelikli olarak osilatörden itibaren kaç voltta yada kaç desibelde çıkış yaptığınız ve miksere kaç voltta giriş yaptığınızdan filter’a girip çıkarkenki seviyeniz bile tonunuzu ve ekolayzerinizi ciddi ölçülerde etkileyecektir. Synthesizerlerde sesin ilk oluşutuğu yer osilatördür. Çok çeşitli devreler osilatör görevi görebilir. Standart bir subtractive yada additive osiltörler haricinde, feedback yapan bir vca, filter veya bir delay modülü yada osilasyona girmiş random voltage generator, clock divider gibi kaynaklarda oscilatör olarak kullanılabilmekte ve kulağımızın duyabildiği yüksek frekanslar üretilebilmektedir.

Sentez teknikleri ise bu osilatorleri miksleyerek yada birbirlerini modüle ederek yarattığımız sesleri tanımlamanın bir yoludur. Geçmisten bugüne kadar gelmiş ortalama temel olarak 20 ve üzeri sentez tekniği bulunmaktadır. Ayrıca bunlarında haricinde bir bu kadar da advanced patch teknikleri bulunmaktadır. Sentez teknikleri yazmış olduğunuz melodi üzerinde duyumunuzu ciddi ölçüde değiştirir. Sentez teknilerini bilmek aklınızdaki sese nasıl daha doğru ve kolay gidebileceginizi bilmenizi sağlar. Duyduğunuz sesleri tarif ve ifade edebilmenizi sağlar. Bir janranın hangi sentez tekniklerinden ve onların kombinasyonundan oluştuğunu anlamanızı sağlar. Sesleri müzik içinde daha dogru konumladırmanızı sağlar. Bu teknikler (subtractive bir alet ise) yaptığınız patch’i başka bir subtractive synthesizerda (yada bu yapıya uyabilecek bir synthesizerda) çok yakın belki birebir aynı halini kurabilmenizi sağlar. Yada ayni şekilde bir davul makinasında duyduğunuz bir kick’i bir monophonic synthesizer plug-in’inde çok benzerini programlayabilirsiniz. Burada hesaplaması zor degişkenler ve envelope lerın curve’lerinin farklılıkları, envelope’nin çalişma hızları yada vca’nın açılıp kapanma hızı, curve’i, filterin kaç db ve nasıl bir curve ile frekansları kestiği, resonansının karakteri,osilatorun wavefomlarının curve'leri gibi durumlarda devreye giriyor. Tüm synthlerin birbirleri arasındaki küçük farkları ve renk farklılıklarını duyduğunuz andan itibaren zaten bütün synthleri satın almak istiyorsunuz. Elektronik müzik için müzikteki armoni kadar synthesizerler sentez teknikleri konusunda bilgili olmanızda cok önemlidir. Synthesizeri ve sentez tekniklerini "bir kompozitörsünüz ve önünüzde de bir senfoni orkestrasi var" gibi düşünebilirsiniz. Yazdığınız melodiyi nasıl bir tınıda duyacağınız ise tamamen size kalmış.

Daha fazla bilgi için:
 
Subtractive eksilmeli, additive ise eklemeli anlamına gelir. Bu iki sentez birbirinin tam zıttı bir mantığa sahiptir. Dünyada bu iki ayrı dünya için east coast ve west coast synthesis şeklinde de bahsedilir. Aslında bu iki dünyayı geliştiren iki isim Robert Moog ve Donald Buchla’dır. Robert Moog Amerikan’nın doğu kıyısında New York Trumansberg’te çalışmalarına başlamışken, Donald Buchla ise Amerika’nın batı kıyısındaki Berkeley-California’da çalışmalarına başlamıştır. East coast-West coast ifadesinin de çıkış nedeni budur.

Temelde bu iki system analogtur. Günümüzde dijital teklonoji ile de virtual analog dediğimiz modelleme mantığı ile de çok iyi sonuçlar elde edilebilmektedir. Genel olarak Moog daha saf analog bir sistem geliştirirken Buchla ise analog-digital hybrit bir sistem üretmeye ve tasarlamaya yönelmiştir.

Moog’un yaptığı subtractive dediğimiz sistem 1960’lı yıllarda kullanım kolaylığı ve bir klavye ile çalınıyor oluşuyla, müzisyenlere bu dünyayı keşvetmeleri için çok daha sıcak bir yol olarak görülmüştür. Buchla’nın sistemlerinde bildiğimiz bir kromatik klavye yoktur. Dokumatik alanlar ve controller’lar vardır. Ayrıca sisteme çeşitli sensörler dahil etmiştir. Daha matematiksel ve deneysel yaklaşımları olan bir enstrumandır ve çok geniş ve ilginç bir spektruma sahiptir. Her iki sistemde de osilatörleri çaldırmak için çeşitli sequencerlar da kullanırlar. Subtractive örnekler genel olarak 70’li-80’li hatta 90’lı yıllarda da popülerliğini korumuştur. Buchla 90’lı yıllarda ingiliz müzik piyasasında da müzisyenlerin ve prodüktörlerin ilgi odağı olmaya başlamıştır. Additive sistemler 2000’lerde sonrada dijital dünya, bilgisyar, yazılımlar ve en son eurorack sistem ile 2010 yıllarından itibaren ciddi şekilde tercih edilirliği, kullanımı ve müzik üretimi artış göstermiştir

Vco-Mixer-Vcf-Vca şeklinde kurulan subtractive basic synth voice, additive sistemlerde ise Vco-Wave Folder-Lpg şeklindedir.

İlk olarak subtractive sistemlerin osilatörleri ile başlayım. Bu Vco’lar square wave temelli osilatörlerdir. Genel olarak osilatörün diğer waveformlarıda bu square üzerinden yapılır. Ayrıca saw wave, triangle wave ve bazı enstrumanlarda sinus bulunur. Moog Model D yada Voyager, Korg Ms-20, Roland Juno-106 yada Sh-2, Sequental Circuit Prophet 5 yada 6 gibi firmaların synthesizerları subtractive sistemlerdir. Square wave için pulse width modülasyonu bulunur. Osilatörleri sync moda aldığınızda diğer tüm osilatörler birinci osilatöre %100 sync olur. Fm modülasyon olarakta genel olarak linear fm kullanılır.

Osilatörden seçtiğimiz bu zengin wave formlar bir mikserde toplanır ve bir voltaj kontrollü filtreye gider. Vcf’ler olarak resonant filtreler kullanılır. Bu filtre esnasında fazla istenmeyen harmonikler kesilir ve azaltılır.

Filtrenin çıkışı ise bir Vca’ya bağlanır. Bu Vca’ya bir envelope bağlanır. Envelope’lar genelde subtractive sistemlerde ADSR yani attack, decay, sustain ve release olarak karsımıza çıkmaktadırlar. Genel olarak envelope generator’lar 5 volttur. Günümüzde bu durumda zaman içinde değişiklik göstermiş ve 8 voltluk envelope diyaznlarıda çıkmıştır. Genel olarak Step squencer kullanılır. İnici ve çıkıcı notalarda aynı hızda davranan klasik bir portamento devresi bulunur.

Additive sistemlere gelecek olursak, genel olarak sinus temelli osilatörler kullanılır. Hammond mantığına yakın bir harmonic osilatör yada değişik wave shaper formullerine sahip sinus osilatörler yada Buchla’nın meşhur 259 complex wave generator’ı temel osilatörleridir. Genel olarak osilatörler ile wave folder kullanılır. Sentezleri genel olarak sinusler ve onlarla yaptığınız modulasyonlar ile gerçekleşir. Özellikle complex osilatörde osilatör sync’leri %100 haricinde %50 yada %25 gibi seçilebilinir. Osilatörlerin phase’lerini kaydırarakta sentezler yapılınabilinir. Fm girişlerini drive edebilir ve daha zengin harmonikler üretebilir. Linear dışında exponental fm girişleride bulunur. Complex fm patchleri yapabilir. Buchla 259 osilatöründe bir mikser ve vca görevi gören bir mod buss bulunur. 259 osilatörü ve genel additive sentez mantığı için şunu söylemek mümkündür: Genel olarak 2 osilatör var ise ilk osilatör modülartör görevi görür. Patchlerde onu duymasak bile o onun frekansı ve sinyali bütün sistemi yada voice içindeki pek çok yeri modüle eder. İkinci osc ise wave folder devresine gider. Additive sentez aynı adı gibi harmonikler üretmek ve onları eklemek mantığından gelir. Subtractivedeki filter mantığının tam tersi olarak burada doğru harmonikleri yeteri seviyede ekleyerek sesi daha zengin ve parlak bir noktaya taşırız. Bu durum ayrıca fm sentezi ve wave folder ile de sağlanabilinir. Özellikle wave folder ve Lpg ile neredeyse bir resonant filtreye benzer bir görev görebilir.

Osilatörden elde ettiğimiz bu sesi bir Lpg devresine yönlendiririz. Lpg’nin açılımı Low Pass Gate anlamına gelir. Lpg’ler vactrol ile yapılır. Lpg bir Vca yada bir filter görevi görür. Vca olarak yada bir capacitor filter olarak yada combo modu ile ikisi bir arada sync şekilde hareket edecek şekilde çalışabilir. Bu temel capacitor filtrelemesi resonant filterlere göre çok çok şefaf bir sese sahiptir. Lpg’ler çok hızlı hareket edebilen Vca’lardır. Pluck synth, marimba ve davul seslerinde çok iyi ve punchy (tight) duyulurlar.

Envelope Generator’ların adı additive sistemlerde function generator olarak geçer. Bu envelope’lar rise and fall yada attack and decay yada attack and release olarak geçer. Bazı function generatorlar attack ve decay curve’lerini değiştirebilir. Linear haricinde exponential yada logarithmic olarak ayarlanabilmektedir. Bu envelope’un da en büyük özelliklerinde biri çok hızlı olmalarıdır. Çıkışları 8 volttur. Üzerinde bir kaç farklı input bulunmaktadır. Bu devre kobinasyonlarla birlikde aslında AD, AR, ASR, ADSR olarak ta çalışabilmektedir. Bir modunda trigger geldiğinde trigger'in uzunluğunu dikkate almadan cycle’ını bir tur tamamlar ve durur. İkinci olasılıkta gate ile ikinici input ile yada bir switch ile ASR kombinasyonunu yapabilir. Envelope gelen gate sinyalinin uzunluğuna göre hareket eder. Bu modda iken Gate in voltajı yukselir yada alçalır ise velocity olarak duyulur. Envelope’un çıkış voltajı değişir. Bu durum Lpg ile birlestiğinde çok akustik dünyadaki doğal ve release ile vca - capacitor combo modda iken bir reverb hissiyatı oluşur. Ayrıca bu gate girdiğimiz modda iken aynı girişe Cv giresek inici ve çıkıcı hareketlerimizi ayrı ayrı kontrol edebildiğimiz bir portamento devresi(slew limiter) olarakta çalışır. Son olarak envelope’nin cycle modu vardır ve bu mod ile DC bir Lfo’ya sahip olursunuz. Ayrıca dediğim gibi çok hızlıda çalışabildikleri için osc olarak yada fm modulasyonlar içinde kullanılabilinir. Her envelope’nin additive sistemlerde ayrıca bir gate out’uda bulunur. Bu out lar zaman zaman envelopenin uzunluğunun birebirini temsil ederken bir yandanda Logic circuit’lerden OR circuit olarakta dizayn edilmistir. Bu durum Flip-Flop gibi hareketler yapabilmemizede olarak tanır. Fuction Generator’ler bir osc ile trig etmeye iyi gelir ve bu OR gate çıkısı ile bir subharmonic generator’da elde edebilirsiniz. Envelope ve Lpg’nin hızları gerçekten çok hızlıdır ve davul, marimba, pluck sounds gibi sentezlerde çok iyi duyulmaktadır.

Buchla analog sistemler haricinde dijital dünyayıda tasarımlarında kullanmıştır. Sequencer olarak öncelikli olarak 250e Dual Arbitrary Function Generator gibi digital analog hybrit bir dizaynda yapmıştır. Bunun haricinde Euclidean Sequencer gibi daha pek çok matimatiksel sistemleride müzik dünyasına katmayı başarmıştır.
 
Geri
Üst