Pamela Spence

P.S: Daha baskıya hazırlamadığım için metin biraz duru oldu.



pamelaef1.jpg




Pamela tam gaz!


O bir kentin masalını anlatıyor.Biriktirdiği cümleler bizim uzağımızda kalıyor gibi sanki.



Okan Bayülgen ve Teoman gibi Türkiye’de fenomenleşen isimlerle çalışmanın bugünler için oluşturduğu altyapının keyfini çıkarıyor belki de.


Türkiye onu Teoman’ın vokalisti olarak tanıdı. Türkçe’yi 15 yaşında öğrenen birinden iç gıdıklayan bir vokal dinlemiştik.Yine aynı dönemde Okan Bayülgen ve Fikret Kuşkan’la Atları da Vururlar isimli bir müzikalde rol aldı.Farklı bir çevre tarafından orada da tanındı.Okan Bayülgen ve Teoman gibi Türkiye’de fenomenleşen isimlerle çalışmanın bugünler için oluşturduğu altyapının keyfini çıkarıyor belki de.

Lahmacun ve Pizza ve Büyümüş de Küçülmüş gibi iki dizide rol aldığında beyaz camda yüzüne aşina olmaya başlamıştık.Oraya buraya yumruk sallayan kick box manyağı hatun imajından da sıyrılmıştı sanki.Büyük ustalarla iyi işlerde yer almak için sisteme yamuk yapmasını biliyordu.Pazar Keyfi’ni sunduğunda dinleyici kitlesinin verdiği abartılı tepkiyi nedense Mucizeler Komedisi gibi Türkiye’de ölü yatırım olarak nitelendirilen müzikal alanında damga vuran bir işte yer alamsıyla alamadı.Oysa ki gerçekten takdire şayan bir işti.

Biraz da ona kulak verelim dedik.Sahneden izlediğimiz haşarı kız büyüyor muydu ? Anlatacak neleri birikmişti ?


‘’İnsanlar kendi köyünde kasabasında kendini ezilmiş hissedebiliyor.’’




Müzikallerde yer aldınız.En son Mucizeler Komedisinde izledik sizi ve Konservatuar Tiyatro mezunu olarak sahnenize yada müzik kariyerinize bunun bir yansıması olduğunu düşünüyor musunuz?

-Bence her ikisinin de birbirine avantajı var.Çok fazla ayrımını yapamayacağım fakat benim için her zaman ikisi bir arada oldu gibi.Bir tiyatro sanatçısının şarkı söyleyebilmesi her zaman için büyük bir avantaj.Çünkü maalesef Türkiye’de ne kadar bir takım müzikal oyunculuğu bölümleri açılsa da tam manasıyla gerekli eğitimi sağlayamıyor.

Bazı dizi projelerinde yer aldınız ve bence gayet başarılıydınız.

-Çok teşekkür ederim.(gülüyor)

İstanbul Life dergisinde Engin Günaydın’la bir söyleşinizi okumuştum oldukça keyifliydi ve İstanbul’u sizden dinlemek lazım galiba. Sürekli bir İstanbul’dan kaçma gitme, şehrin içinde kaybolanlar ve yutulanlar ile ilgili parçalar yapıyorsunuz. ‘’İstanbul’ ya da ‘’Artık bir şeyler yapmak lazım’’ gibi işleriniz mesela. Biraz daha yabancılaşma dersek galiba Beni de mi İstanbullu Zannettin’i örnek verebiliriz.Kentle ilgili bir probleminiz var gibi ama öte yandan da çok seviyor gibisiniz. Bu neden kaynaklanıyor ?

-Aslında herhangi bir şehirle alakalı bir durum değil bu.Sonuçta İstanbul’da yaşadığım için insan yaşadığı yerden bahsediyor yada daha iyi tanıyor.Ama bence bu dünyanın genel durumu.İnsanlar kendi köyünde kasabasında kendini ezilmiş hissedebiliyor.Herkes para kazanma ve kendini var etme çabası içerisinde.Bu İstanbul’a özgü bir şey değil ama biraz daha kozmopolit biraz daha kalabalık olduğu için oran fazlalaşıyor.

Sabah kalktığımda balkona çıkıp denize baktığım anda benden daha mutlusu yok

Şehir hayatının uzağında durmak istermiydiniz ?

-Ben şehir hayatını çok seven bir insanım aslında.Hayatım boyunca şehirden uzak yaşayamam.Bir süre şehirden uzak tatil yapabilirim ama yine de ben her zaman şehrin içerisinde yer almak istiyorum.Kargaşadan uzak kalabiliyorum mesela, işim gereği trafik saatlerinde evden dışarı çıkmak zorunda kalmıyorum.Evim son derece gürültüden uzak bir semtte.Sabah kalktığımda balkona çıkıp denize baktığım anda benden daha mutlusu yok.İstanbul dünyanın bir çok büyük şehriyle yarışabilecek bir coğrafya.Bu senede dünyanın en iyi şehirlerinden biri seçildi.Buraya gelen yabancılar buraya hayran kalıyorlar.Çok önemli bir şehir olmaya başladı.Hem eğlencesi oldukça yoğun.Otantik eğlencelerinden modern eğlencelere kadar.Her çeşit insan da var.Güzelliği burada zaten.Canını belki sıkan tarafları da bundan ibaret oluyor ama işte aşk gibi.Bazen iyi bazen kötü ama aşk varsa bir şekilde katlanıyorsun.İyi tarafları ağır basıyorsa senin için kötü taraflarına katlanıyorsun.

Ben Türkiyenin Pembegül’üyüm!

Müziğine gelirsek ana akım MTV piyasasına çok uzak değilsiniz.80lerin synth popundan tutun da günümüz post alternatif rock işlerine kadar izler taşıyorsunuz. Ben bu bakımdan Pink’e benzetiyorum biraz sizi.

-Evet ben Türkiye’nin Pembegülüyüm.(gülüşmeler) Pembegül’üm ben !!

MTV’de bir hafta ‘’Artist of the Week’’ seçildiniz.

-Hatta bir başka popüler müzik sitesinde de ayın artisti seçildim.Yaptığım işin yurtdışında ses getirmesi mutlu ediyor aslında.


Peki albüm hazırlamanın bir kimyası var değil mi ? Her albüme bir cover parça koymak gibi mesela.

-Onlar spontane gelişen ya da stüdyoda çalarken gerçekten keyif aldığımız işler.Kimilerini de konserlerde çalıyorum ve mutlaka albüme koymalısın diyorlar.Yani ben pek bir kimyası olduğuna inanmıyorum.

Soundınızı oluştururken idol belirliyor musunuz ya da yola çıktığınız belli başlı disiplinler var mı ?

-Hiçbir zaman idolüm olmadı müzikte.


Ne dinlediysem ya da ne hoşuma gittiyse bu ister istemez soundıma yansıyor.


Almanya’dan 15 yaşında geldiğinizde saçları mohawk olan bir punktınız.

-Evet hayatımın o döneminde punk olsun new wave olsun dinliyordum.Bizim evde ben küçükken çok fazla müzik dinlenildiği için ve hatta her çeşit müzik dinlenildiği için müzik yelpazesi oldukça geniş biri diyebiliriz benim için.Evde Billie Holiday dinlemekten de büyük zevk alırım ya da punk dinlemekten de büyük zevk alırım. The Cure dinlemekten de büyük zevk alırım.Sonuçta müzik evrensel bir şey. Hiçbir zaman kendimi bir kalıba sokmadım.Her şeyden zevk alınabilir. İnsan her gün aynı yemeği yemek istemez sevdiğin bir sürü yemek vardır. Her birinden ayrı keyif alırsın.Benim için öyle bir durum var.Ne dinlediysem ya da ne hoşuma gittiyse bu ister istemez soundıma yansıyor.

Türkçe’yi 15 yaşında öğrenen birinden beklenilmeyecek kadar düzgün bir diksiyona sahipsiniz..

-O diksiyonu düzeltmek için ben neler yaptım bir de bana sor(gülüyor) .Konservatuara girdiğimde diksiyon yüzünden bir sene sınıfta kaldım. Konservatuarda okurken her dersten geçiyordum. Diksiyondan kalıyordum.

Konservatuar çıkışlı olmanıza rağmen sinemada pek fazla yer almadınız.

-Fırsat olmadı diyelim

‘’ Kısık ateşte 15 dakika’’ filminin soundtrack projesinde yer aldınız ama.

-O son anda olan bir şeydi.Böyle bir şarkımız var rock versiyonunu okur musun dediler ve ben de okudum.

Kargaşayı sevmediğinizi söylediniz fakat bir dönem Cihangir’de yaşıyordunuz.Biraz bohem bir havası var oranın ve pek kargaşadan uzak değil.Elinde her gün bir proje taşıyan insanlar topluluğu sanki..

-Bir projeyi 6 ay boyunca taşıyıp hiç bir şey yapmayan insanlar topluluğu da diyebiliriz aslında.Sıkıcı bir dönemdi benim için ama Cihangir’den taşınalı epey oldu. Şimdi Arnavutköy’de yaşıyorum.Evimi ve yaşadığım yeri gerçekten çok sevdiğimi söyleyebilirim.

Pamela büyüledi !

Sahne öncesi Pamela ile oturup biraz daha sohbet ettikten sonra kulisi terk ettiğimde o da sahne öncesi hazırlıklarını tamamlamaya koyuldu.Sahnede ise gerçekten mükemmel bir performans izledik.Özellikle benim gibi ‘’Eğer Dinlersen’’ albümünü başucu albümü gören insanlar ilk albümün en keyifli parçalarından mahrum kalmadı.’’Bir küçük kadın’’ ve ‘’Eğer Dinlersen’’ peş peşe geldiğinde çoktan nakavt olmuştum.Pamela yanlış bir kimliğin pençesinde kıvranıyor aslında.Medyanın üzerimize yağdırdığı ileti bombardımanı biraz da farklı algılanmasına neden olduğuna inanıyorum.Aslında çok bizden, ve çok içimizden gibi.

Biterken Pamela - Eğer Dinlersen çalıyordu.
 
eskiden blue jean dergisinin arkasında sübyanların mesajları yayınlanırdı bkz aşşağı:

kahrolası rapçiler allah belanızı versin en büyük metalciler.

bir diğeri:
siz o kafa ütüleyen şeylere müzikmi diyosunuz müzik dediğin reptir. cehenneme gidin dostum metalciler.

heeeey heeeey ne günlerdi beee. :)
 
pamela nın yaptığı müzik uzaktan bakıldığında pop olarak görülebilir ancak şarkıların altyapıları incelendiğinde bas-bateri-gitar ayrı ayrı dinlendiği zaman aslında çok kaliteli, büyük ölçüde jazz dan esinlenmiş, işinin erbabı ve tecrübeli insanların çaldığı belli olan bir müzikle karşı karşıya kalıyoruz. netekim pamela nın arkasında çalan diplomatic ımmunıty ankarada saygın bir gruptur. rock sıfatını vermek biraz zor ama pop demek de yanlış olur çünkü tıs-tak tıs-tak serdar ortaç pop undan çok daha farklı ve kaliteli bir müziği var.
 
24 Şubat Cumartesi Ortaköy Rock House Bar
-18 yaş sınırı var.
22.5 YTL

Oozefest İzmir 2007 /
Festival 7Martta başlıyo Pamela 8Martta sahne alıyo

18 yaş sınırı vardır.
- Belirtilen saat kapı açılış saatidir.(19.00)
- Bilet fiyatı; 20 Şubat Sonrası 22 YTL, etkinlik Günü Kapıda 25 YTL olacaktır.

Saklıfest / 1.Gün
tarih : 07 Mart Çarşamba, 19:00
mekan : Ankara Saklıkent
bilet fiyatları 20 Şubat 2007 tarihine kadar: 17 YTL
ön bilgi - 18 yaş sınırı vardır.
- Belirtilen saat kapı açılış saatidir.
- Bilet fiyatı; 20 Şubat Sonrası 22 YTL, etkinlik Günü Kapıda 25 YTL olacaktır.
- Organizasyon şirketi etkinlik için uygun olmadığını tespit ettiği kişileri, bilet ücretini iade etmek şartı ile etkinlik alanına almama hakkına sahiptir. etkinlik hakkında bilgi Saklıfest 1.Gün Programı
Teoman
Pamela
Rashit
 
Alternatif müziğin en başarılı temsilcilerinden PAMELA, İmaj Müzik ve Seyhan Müzik etiketiyle piyasaya çıkan, 3. stüdyo albümü "Cehennet" ile müzik dünyasında emin adımlarla ilerliyor. Bir yol albümü niteliğinde olan albümün ilk klibi "Artık bir şeyler Yapmak"tan sonra, albümde yer alan, Türk Sanat Müziğinin en özel parçalarından "Muhabbet Bağı"na Sinan Çetin'in Plato Film stüdyolarında klip çekildi.

16 mm formatında çekilen klibin yönetmenliğini Barış Denge yaptı. Evli bir çiftin arasında meydana gelen kavganın, mizahi bir dille anlatıldığı klipte, Pamela ve sahnede eşlik eden orkestrasının performans görüntüleride yer alıyor. İlk defa bir klibinde beyaz gelinlik giyen Pamela'nın, klip boyunca giydiği tüm kostümleri, geçtiğimiz günlerde UFF isimli butiğini açan annesi tasarladı.

Siyah beyaz çekilen klibin kavga şiddet sahnelerinde Pamela elindeki ustura ile hünerlerini sergiliyor. Bu sahnelerde Pamela'ya ünlü oyuncu Özgür Ozan eşlik etti...
 
http://www.youtube.com/watch?v=ZGPfxlkZ6E0

Bu soloyu Artun ve Pamela Spence'in orkestrasından İlgen 24 Kasım'daki Eskişehir Hayal konserinde atmışlardi karşılıklı. Garip bir açı ama idare edeceksiniz artik, o yükseklikteki bir sahneye o kadar yakın olunca anca böyle oldu :) Hayrını görün.

Bunun haricinde Aşk Yoruyor yazdığınızda çıkan 2 video daha var, arzu edenler onlara da bakabilir. Amatör çalışmalar kendileri.

Saygılar
 
Geri
Üst