İnceleme 3 Solak Kardeş Ve Solak Ibanez Rg 2550 L Incelemesi

Merhaba,
Özellikle solak gitarist arkadaşların sorunlarını iyi bildiğimden foruma bu konuda açıklayıcı ve bilgilendirici mesajlarla katkıda bulunmaya çalışıyorum. Konularımda da sürekli karşılaşılmayan, paylaşımı az olan bilgilere yer vererek forum ortamını zenginleştirmeye çaba gösteriyorum.
Uzun yıllardır solak gitarları inceliyorum. İlgimi çeken elektro modeller hep floyd rose köprülü olanlardı. Çünkü bu sistemin getirdiği avantajları, çalıma kattığı zenginliği seviyorum. Özellikle akustik gitarlarımda farkettiğim "sabit eşikte daha hızlı ve rahat çalma gerçeğini" gözardı edemem ama yine de tercihim floyd rose oldu. Bugüne kadar kullandığım, sahip olduğum bütün elektro gitarlarda bu eşik bulundu.
Evvelce Ibanez uzak durduğum bir markaydı. Nitekim ıhlamurdan gitar olmaz ancak sıcak sıcak içilir diye düşünmekteyken ilk Ibanez gitarım Rg1570L modelini satın aldım. İşçilik kalitesi, sapının inceliği ve çalım rahatlığı karşısında etkilendim ve bu markaya daha fazla saygı duymaya başladım. Bu arada kendi sahip olduğu gitarı övmek adına Ibanez'in yeni Prestige serisini beğenmeyip "eskiden şöyle iyiydi artık bozdu, iyi değil" gibisinden yorum yapan arkadaşlara da selam olsun. Bu iddiada beni ikna etmeleri biraz zor olacak. Zira Prestige serisinin gövde, sap, perde, elektronik aksam işçiliğinde herhangi bir kusur görmediğim gibi daha fazlası da olmaz. Kusursuz diyebilirim. "Eskiden ağaçlar daha iyidi" diyen varsa aynı seriden çıkan iki gitar arasında bile ton farkları olur ki normaldir. Eski yeni karşılaştırması yapıp sonuç üretmek çok sağlıklı olmaz görüşündeyim. Bu açıklamayı yapılmış bir tartışmayı canlandırmak için değil, "tüh eski kaliteli gitarları kaçırdık, şimdi kötü ve pahalı gitarlara kaldık" diye endişelenen arkadaşlar varsa endişeye hiç yer yok rahat olun demek için yaptım. Yoksa kişiden kişiye değişecek bir görüş için laf kalabalığına girmenin alemi yok.
Bu girişten sonra zaten Türkiye piyasasında iyi tanınan (ve üç kardeşten ikisi olan) Rg370 ve Rg1570 modellerinde fazla zaman harcamadan en büyük kardeş Rg2550L modeline geçeceğim. Ancak şu anda zamanım sınırlı olduğundan inceleme detaylarını daha sonra vereceğim. Şimdilik (malesef) amatör resimlerle idare edin. Devamı geliyorrrr...

IMG_1401.jpg


IMG_1420.jpg


IMG_1404.jpg


IMG_1410.jpg


IMG_1405.jpg
 
Selam ;

Güzel gitarlar . Güle güle çal .
Fakat benim aklıma takılan birşey var ki o da , solak RG2550L ilk defa duyuyorum .Bildiğim kadarı ile Ibanez prestige model gitarlarında solak olarak 1570L üretiyordu sadece . Daha sonra bu modelin üretimini durdurdu ve RG1550L modelini üretiyor . Bu model de yanlış hatırlamıyorsam sadece maple klavye olarak üretiliyor .
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
Merhaba,
Aslında incelememin devamını getiremedim. Biraz şehir dışı görevlerim oldu biraz da yoğunluktan kafamı toplayıp sonlandıramadım. En kısa zamanda inşallah.
Sohbetimize gelince, Ibanez zaman zaman solaklar için çeşitli modeller üretmiş. Bunlar içinde s serisi, rg serisi, prestige serisi ve imza serisi var. Başka seriler de var mutlaka ama benim ilgi alanıma bunlar giriyor. 2550L modelini almadan önce internetin ve Ebay'in bayağı dibini kazıdım. Mesela İngiltere ve Fransa'dan satıcılarda kullanılmış s320 ve s520 serilerine rastladım. Hatta Prestige serisinde 3000 li (tam hatırlayamıyorum) model bile vardı. Maun gövdeye, harika mavi renkli ve etkileyici damarlı maple üst kaplamaya sahipti. Başlangıçta 1570 sahibi olmama rağmen pickguard bulunması ve maple klavyeye sahip olması nedeniyle 1550ML modelinin peşinden çok koştum. Ama distribütör 4C müzik bu modelin özellikle Amerika için üretildiğini ve Türkiye'ye ithal edemediklerini belirtti. O saaten sonra kendi ithalatımı yapmak dışında seçeneğim kalmadı. Ben de en uygun fiyatlı ürünleri bulabileceğim Ebay ortamını takip ettim. Şans bu ya satıcılar Türkiye'ye göndermediği için alma imkanım olmadı. Bu forumda yurtdışından ürün getiren arkadaşlardan Mert Bey (kullanıcı adı aklıma gelmedi) sağolsun çok yardımcı oldu. Ama yine de istediğimiz sonucu alamadık. Nihayet İngiltere kökenli Ebay sitesinde resimlerini gördüğün bu 2550L yi gördüm. Satıcıyla konuştum. Türkiye'ye göndermeyi kabul etti. Açık artırmayı kazanıp bazı maceralar yaşadıktan gitarı elime alabildim. Aslında simli siyah renkte olmasına karşın eski sahibince boyası kazınmış. Herkesin zevkine saygım var ama ben böyle ağacı görmeyi daha çok seviyorum. Dolayısıyla boyasız olması da işime geldi.
Sözün özü solaklar için hala üçüncü dünya ülkesiyiz. 2550L modeli özellikle Avrupa'da bulunmasına karşın ülkemizde hiç rastlamadım. Yeni üretimleri beyaz ve siyah renkte, klavyesinde şimşek pozisyon işaretleri ile satılıyor. Yine yeni 1570 ve 2550 modellerinde edge pro tremolo yerine edge zr tremolo kullanılmaya başlandı. Bunun dışında fark yok. 1550ML modeli ise yazık ki Amerika'ya özel üretilmeye devam ediyor. Sıfır fiyatı $1150. Kargosu + gümrüğü derken rahat $1500 olur. Değer mi tartışılır.
Elimdeki modellerin karşılaştırmasını en kısa zamanda tamamlayıp ilgilenenlerin bilgisine sunacağım. Görüşmek üzere.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #4
Herkese Tekrar Merhaba,
İncelemeye kaldığım yerden devam ediyorum. Bu arada eskiden forumda yazdığımız mesajlar için edit diye bir seçenek vardı. İstediğimiz vakit eski mesajların içeriğinde değişiklik yapabiliyorduk. Şimdi ise bunu bulamadım. Yani kelimeleri azami dikkatle seçeceğiz demektir.
Öncelikle solak arkadaşların ülkemizde nadiren görebilecekleri 2550L modelinden başlayalım. Zaten konu başlığı da böyle. Gitarı nasıl temin ettiğimi ve piyasa durumunu yukarıda anlatmıştım. O yüzden hikayeye tekrar girmeyeceğim. Direk özelliklerine geçeyim.
İyi haberi veriyorum: Temelde 1570L ve 2550L aynı gitar. Sadece pickguard ve Amerikan malı Dimarzio manyetikler 1570 modelinde olmayıp 2550 modelinde olan ayrıcalıklar. Bendeki nispeten eski bir üretim. Yeni üretimlerde klavye pozisyon işaretleri 1570 de nokta, 2550 de şimşek şeklinde. 1570 de bolca siyah boyalı gövde bulabilecekken (artık siyahtan nefret eder oldum), 2550 de bendekinin eski hali olan pırıltılı siyah ve beyaz renk seçeneğiniz var. Bunlar dışında birebir aynı diyebilirim. Tabii pickguard nedeniyle 2550 gövdesi önden büyükçe oyulmuş, 1570 gövdesi arkadan oyularak elektronik aksama yer açılmış. İki gitarı da elinize alınca hissi aynı. Prestige serisi ve üstün işçiliğe sahipler. Unutmadan, gitarlardan hiçbiri şu meşhur J.Craft takımı eseri değil. Bu nedenle aradaki farkı da bilemiyorum. Ancak kalite konusunda kesinlikle tereddüdünüz olmasın işçilik üst düzeyde tatmin edici.
Prestige serisindeki saplar gördüğüm en ince ve bana göre (diğer gitarım olan Yamaha Rgx421 ile birlikte) çalımı en rahat gelen saplar. 5 parçadan imal edilmesi ağacın çalışma riskini en aza indiriyor. Şöyle ki İngiltere'den gelen 2550 de ciddi iklim farklılığına rağmen sap ayarı ihtiyacı bile duymadım. Sap gövde birleşimi ideal şekilde. Klavye ağacı ne çok kalın ne çok ince. Perde işçiliği kusursuz. Burgular Japon Gotoh marka ve çok kaliteli. Sap iki modelde neredeyse aynı. Sadece 2550 azıcık daha süslü denebilir.
Asıl önemli fark gövdede. Neden pickguard istedim? Çalım sırasında pena tutan elimin küçük parmağı ses potansına çarpıp rahatsız ediyor. 2550 de yeni bir pickguard kestirip bu ses potansının yerini değiştirme, hatta hiç kullanmadığım ton potansını tamamen kaldırma imkanım var. Hatta ağacı kesip yuvayı genişletmeden 1570 e takamadığım EMG81 veya Shadow EQ5 manyetiklerini yerleştirme imkanı elde ediyorum. Tabii bir de estetik yönü var, renk ve desen şeçenekleriyle farklı bir görüntü elde etme imkanı doğuyor.
Diğer farklılık ise manyetikler. 1570 de takılı V7 veV8 modeller beni tatmin etmemişti. Sesi cansız ve biraz boğuktu. Bazıları bu tonu "sıcak" diye niteleyebilir ama bu tarif benim için tatmin edici değil. Sıcaklık, cansızlık ya da kapalılık anlamına gelmemeli. O sebeple araştırdım ve kendimce uygun bulduğum Dimarzio Super II modeli (nereden aldığımı sorar gibisiniz, yok canım Türkiye'de nerdeeeee) Amerika'dan satın alıp kargoyla temin ettim. O zamanlar gözüm karaymış. Gümrükte takılır falan demeden satın almışım. Neyse bu manyetiği köprüye takınca deyim yerindeyse ilaç gibi geldi. Hala keyif aldığım tonu veriyor. 2550 de şans bu ya, Ibz/Dimarzio manyetiklerin köprüde takılı olanı ton olarak Super II ile birebir aynı. İki gitarı sırayla aynı ayarlarda çaldım, tonu ayırt etmem mümkün değildi. Ayırt edemiyorsam fark yoktur sonucuna vardım. Yani bir taşla iki kuş gibi bir durum oldu. Hem istediğim pickguard hem de sevdiğim manyetik...
Tremolo sistemi aynı. Zaten floyd rose harici bir köprü aklımdan geçmediği için bu yönden de beğendiğim modeller. İnce ayar imkanı ile kolun dönüş sertliğini ayarlayabiliyor, düşük profil ile elinizi rahatça yerleştirebiliyorsunuz. Akort kaçırma gibi bir durum söz konusu değil. Zaten gerek edge pro, gerekse geleneksel floyd rose patentli sistemler profesyonel gitaristlerce sorunsuz kullanılan tasarımlar. Her türlü abartılı harekete rağmen akort stabilitesi son derece başarılı. Bu arada akordu hem klasik 5. perde hem de değişik akor pozisyonlarında ve harmoniklerle kontrol ederek yapıyorum. Hepsini en iyi tutan ayarı kullanıyorum. Bu açıdan da perde işçiliği ve tremolo başarılı.
Gövdede kullanılan ihlamur ağacı ismen ve gitar yapım sanatını düşününce beni hiç tatmin etmeyen bir cinsti. Ta ki 1570 modeli elime alıncaya kadar. Aynı manyetik takılı ve ıhlamur (basswood) gövdeli 1570 ile akçaağaç (maple) gövdeli Cort Viva modeli aynı ayarlarda çaldım ve arada anlaşılabilir bir ton farkı tespit edemedim. O zaman niye illa ki şu ağaç bu ağaç diye kasayım, ıhlamur da gayet tatmin edici dedim. O günden beri Ibanez markasına daha çok sempatiyle bakıyorum. Hatta tarzıma çok uyması nedeniyle diğer markalara karşı neredeyse tek geçiyorum.
Gelelim Rg370 DXL modeline. Renk "ELBETTE" siyah. Zaten bir solak başka ne renk sevebilir ki!!! Bütün solaklar genetik olarak siyah hastasıdır! Bu üreticileri anlamak mümkün değil. Neyse o kısmı geçelim. Prestige ve Rg serilerini yan yana getirdiğinizde Prestige de sade fakat üst düzey işçilik göze çarparken, Rg de biraz daha yeni başlayan veya çok uzun süre kullanmamış tüketiciye yönelik işçilik ya da görüntü dikkat çekiyor. Yanlış anlaşılmasın kesinlikle kötü bir işçilik yok. Fakat benzetmek gerekirse Prestige gitarlar daha duru ve sade haliyle bile hatları çok düzgün olan bir insan gibi düşünülebilirken Rg gitarlar bazı kusurlarını makyaj veya giyim aksesuarları ile örten bir insan şeklinde düşünülebilir. Buna rağmen kötü denemez. Ama paranız varsa Prestige elbette tercih sebebidir. 370 modelini 1570 ile karşılaştırdığımızda genel işçilik dışında daha basit manyetikler, Edge III tremolo ve biraz daha kalın bir sap fark ediyorsunuz. Ama ilginçtir, 370 deki manyetikler sert ton arayanlara daha çok keyif veriyor. Sadece Dimarzio modellerine göre biraz daha cansız ve kısıtlı ton üretiyor. Ama yine de başarılı. Son olarak köprüye Dimarzio X2n taktım. Super II ye çok benzer ama biraz daha mid güçlü bir ton yakaladım. Edge III tremolo Edge Pro ya göre biraz daha basit duruyor ama sizi aldatmasın. Hala sağlam yapılı ve güven veren bir model. Akort kaçırma gibi bir durum yok. En önemli fark sapın biraz daha "etli" olması. Bu açıdan Prestige saplar bana daha fazla uyuyor ama Rg serisi de kötü sayılmaz.
Sonuç:
Yeni başlayanlar veya sınırlı bütçeye sahip olanlar Rg serisini tereddütsüz tercih edebilir. Özellikle de ikinci elde oldukça uygun fiyata bulunabiliyorlar. Mesela bendeki 370 i bu forumdaki bir arkadaştan çok uygun bir fiyata almıştım. Bugün için sıfır temizliğine yakın modelleri 400-500 tl. gibi bir rakama almak mümkün. Solak arkadaşlar için floyd rose sistemli bir gitar bulma zorluğu düşünürsek, benim gibi illa da bu köprü olacak diyorsanız Rg 370 i gönül rahatlığıyla alınabilecek bir gitar olarak görüyorum. Sabit eşikte ise tarzına göre Fender, Epiphone, Schecter, Yamaha, Washburn...vb. markaların tatmin edici modellerini bulmak mümkün.
Bütçenizi bugünkü parayla 1000 liranın üzerine çıkarabiliyorsanız, o zaman Ibanez Prestige serisi sizi memnun edecektir. Ne tarz çalarsanız çalın iyi bir enstrüman size başarılı şekilde eşlik eder. Bence Prestige modelleri de bu türden. Benim gibi hard rock ve heavy metal çalmayı seven birisi için hem tonu, hem işçiliği, hem rahatlığı hem de malzeme kalitesiyle başka marka ve modeli aramaya gerek bırakmayacak kadar başarılı. Bence diğer tarzlar için de uygun manyetikle harika ses vermeye adaylar. Sadece sabit eşik istiyorsanız başka modellere yönelmeniz uygun olacaktır. Bu noktada 2550 yi görüp hayıflanan arkadaşlar varsa inanın buna gerek yok. Çünkü ülkemizde sıfır ve ikinci el bulunabilen 1570L modeli basit bir manyetik değişimi ile aynı kalitede ses verebiliyor ve bence eğer pickguard farkını saymazsak aynı kalite ve çalım hissine sahipler. Farklı ve az bulunan bir gitarım olsun diyorsanız biraz yurt dışı araştırması yapıp 2000 li veya 3000 li seriden bir modeli temin etme yoluna gidebilirsiniz. Ama kargo ve gümrük maliyetinin düşük olmayacağını unutmayın. Yok görüntüsü, adı, sanı... çok önemli değil derseniz bütçe imkanınız elveriyorsa kapın bir 1570 ve çalın. Çünkü bu gitar elinizdeyken notalar akıp gidiyor.
Umarım incelemem ülkemizde az bulunan 2550L modeli açısından solak arkadaşlar için fikir verici olmuştur. Zaman içerisinde bir Ibanez Prestige modelini, Yamaha Rgx421 DL ve Washburn X20 nin X11 maple sapı takılmış haliyle de karşılaştımayı düşünüyorum. Ama bunun için usta arkadaşımın biraz daha bana zaman ayırması gerekecek. Zira diğer modeller henüz çalınmaya hazır hale gelmedi. Forumda "İtinayla Sap Kurtarılır" başlığında Yamaha'ya klavye naklini anlatmıştım. Detay işçilikte perde demirlerinin biraz daha tesviyeye ihtiyacı var. Washburn'e sap nakli ise ayrı bir macera.
Tekrar görüşmek üzere hoşçakalın.
 
Renk konusundaki tuhaf yaklaşım sanırım distribütörlerin ya da ibanez'in politikasından kaynaklanıyor, her yere her rengi göndermiyorlar nedense... Mesela 1550'nin sadece siyahı geliyor nedense buraya, poisoned pumpkin rengini çok sevdim ama gitarı da çok sevdiğimden siyah miyah demedim aldım artık, içimde ukte oldu pp renk... Bu arada entonasyon ayarı yapayım derken edge zero köprüdeki alyan başlı saddle kilitleme vidasınun başı 2-3 sık/gevşetten sonra yalama oldu... :facepalm: Neyi ne kadar sıkmam gerektiğinin de farkındayım ama alyan ucunun girdiği yer resmen yuvarlak oldu. Sattığım jackson js30'un jt580 köprüsündeki aksamlar bile canavar gibiydi yahu... Malzeme kalitesi böyle bir gitarda daha iyi olmalıydı sanırım?! Ayrıca sanki gövdede ağaç birleşme yerlerinde boya hafif çizgisel katmanlar şekline görünüyor... Boya veya cilanın inceliğindendir belki, hatta belki makbul olanı budur bilemiyorum... Ayrıca vol / tone potları tam açık pozisyondayken biraz daha çevirince dönmeye devam ediyor?! Ufak detaylarda Ibanez okyanusu aşıp derede boğuluyor sanırım... Ayrıca evet, pickguard seviyorum :)
 
Geri
Üst