Marxizm Üzerine...

Ben zaten yukarıdaki paragrafı kendi anlayışıma göre yazdım.

Ayrıca yani her iş yapılmak zorundadır.Metal de anarşist toplumda bile kullanılması zorunlu maddelerden birisi.

Şunu demek istiyorum, örneğin birine matematik öğretmek uzun bir birikim ister.O kişi bunu öğrenmek için yıllarını verecek.Çünkü matematiksiz hayat olmaz.Ama belki o metal işçisi matematikçi olmak istiyordu.

Yani anlatmak istediğim şu ki, herkes eşit, herkes sıfır diyorsun.Peki neye göre bu insanları sınıflandıracaksın? Hangisinin ne iş yapacağı neye göre belli olacak? Adam matematikçi olmak istiyorken metal işçisi olursa bu eşitsizlik olmaz mı?

Diyelim ki dönüşümlü oldu.Adam temiz sınıflardan pis madenlere gitmek isteyecek mi? Yoksa bu zorunlu mu olacak? Bu da bir tür otorite olmaz mı? Anarşizm orada bitmez mi? Belki de isyan edecek?

Demek istediğim anarşizmin kesin denge ve eşitliği getirebileceğine inanmıyorum.Neden dersen böyle gelişmiş bir dünyada hiç denenmedi ve dediğim gibi benim sorduklarım çok yüzeysel.Diplerde o kadar sorun olacak ki, bunlar nasıl çözülür bilemiyorum.Bana christania falan deme, orası bodrum flipper club'ın esrar içilen versiyonu gibi birşey.


Yine de fikrinize saygı duyuyorum yani.Umarım sen de benim fikrime saygı duyarsın.Benim fikrimi açıklamıştım zaten.
 
Christiana demiyorum, İspanya diyorum :)

Bir metal işçisi, matematikçi olmak isteseydi olurdu. Kimse alnında sen metal işçisi olacaksın yazısı ile doğmuyorki.. Bugün otuzundan sonra bunu yapamazsın katılıyorum. Çünkü birşeyler öğrenmek için ayırabileceğin bir zamanın olmayacak. Sabah 9 akşam 6 çalışıp, eve döndüğünde koltuğa uzanıp kalırsın. Ama anarşist bir toplumda "zorunlu" çalışma olsa bile bu kadar uzun zaman almayacaktır (bugün üretime katılmayanların üretime katıldığını düşün). Hobilerin ile uğraşmaya vaktin kalacaktır (o hobi belki bir gün mesleğin olur).


"Diyelim ki dönüşümlü oldu.Adam temiz sınıflardan pis madenlere gitmek isteyecek mi? Yoksa bu zorunlu mu olacak? Bu da bir tür otorite olmaz mı? Anarşizm orada bitmez mi? Belki de isyan edecek?" demişsin.

Bu bulunduğun topluma bağlı olur. Zorunlu olur, gitmezsin. Hapise atılmazsın ama toplumdan dışlanma tehlikesi olur. Belki o bile olmayabilir, sonuçta toplum yapısı ile ilgili. Bunun anarşizmi "bozan" yanını görmüyorum ben. Anarşizm üstün insan ideali değil..
 
marx ben marksist değilim derken marksizmi bir sözler ve dogmalar bütünü olarak algılayan darkafalılar için söylemiştir.ona göre kendisi bir yöntem bulmuştur ve buyöntemin işleyişi(diyalektik materyalizm) herhangibir sisteme uygulanarak çözüm bulunur.toplum hayatına uygularsan kapitalizm içindeki çelişkileri keşfedersin ve işçi sınıfının bu çelişkiyi çözecek sınıf olduğunu bulursun.içinde insanlık varsa buluşuna göre işçi sınıfı saflarında mücadele edersin yoksa sınıfa karşı durursun.diyalektik materyalizmi bir roketin yapısına bile uygulayabilirsin.yoksa uçmaz zaten roket. :?: :?: nedeni d.m deki zorunluluk ve olasılık kategorilerinde.
 
El-Turco...
Sana daha önce İspanyol anarşist Devrimi ile ilgili bir ayzı yazmıştıum.Orada eski üst sınıftakilerin tutumu da yazıyordu.Bir dönüp bak istersen...

Bunun dışında sorunlar olabilir..Belki oalcaktır..Belki de hiç olmayacaktır ama sorun şu...

Sen ve senin gibi sürekli bir korkak davranma veya korkaklaşma hatta korkaklaştırma (mesela sen -bunları hepsini barındırıyosun bence ) neden var sence?

Faşizm kokusu alıyorum ben derinlerdeeeen derinlerdeeeeen...

İnsanların korkma hakkı bile yok.. Yani neye korkacağını seçme.. Daha ölme hakkını edinmemize ne kadar var siz düşünün :)
 
EL_Turco demiş ki:
Kimden korkacak mışım senden mi? Hıh...

Dediğim şeyin bununla alakası yoktu...Dön bir daha oku! (Bahsettiğim topluma empoze edilen ve toplumun kendi içinde birbirine empoze etiği korkuydu)

Ayrıca bu dediğin cümlede benim demek istediğim şeyin bir kanıtı olarak gösterilebilir sanrım :)
 
Zythum okumayacağım, teşekkürler.Yani zaten o kadar çok yazınızı okudum, bir anarşistin fikri nasıl olur onun da farkındayım.Bu yüzden tekrar tekrar aynı şeyleri okumaya niyetim yok.Görmek istemediğiniz şey benim savunduğum düzeni yererken kendi savunduğunuz düzenin belki de asla çözemeyeceği sorunların olduğu.Hadi iyi günler.
 
revolte demiş ki:
muratk18, senin tanımladığın komünizm değil o zaman, sosyalizm.. Buradada bir yığın soru çıkartılabilir. Emeğin karşılığı nedir, nasıl sınıflandırılacak (evet evet sınıflar olacak :) ), bu düzeni kim kuracak (parti galiba..) ?

quote]

ben orda komünizmin tanımını yaptığımı hatırlamıyorum...
 
Marxizm'le komünizm birbirinden ayrı şeylerdir. Komünizmde "insanların eşit" olduğu derken insanların "aynı" olduğunu söylemeye çalışmıyoruz. Bütün insanlar eşit fırsatlar içerisinde kendini gerçekleştirmeli. Marx'ın dediği gibi "insan düşündüğü gibi yaşamaz, yaşadığı gibi düşünür". Yani bir çiftçi, çiftçi gibi düşündüğü için çiftçi olmamıştır. Koşulları onu çiftçi olmaya itmiştir. Komünizm bu tip zorunluluk koşullarını ortadan kaldırıldığı bir toplum biçimidir.
Ernest MAndel, bunu şöyle anlatmıştı: "Bir vapurla bir kayığın farkı, vapur üzerinde daha çok emek sarfedilmesidir." Aynı şekilde bir doktorla sıradan bir kol işçisininde farkı buradan kaynaklanır. Kol işçisinin doğup büyüdğü koşullarda onun beslenmesine , eğitimine, eğlencesi için gerekli koşulları için verilen emek, bir doktorunkine göre çok daha azdır. "Köyden çıkmış doktorlarda var" diyebilirsiniz. Ama bir doktor köyden yetişmek için, daha rahat koşullarda yetişen bir doktordan çok daha fazla emek hartcamasına rağmen yine onunla aynı parayı almaktadır.
...
Revolte'un değindiği nokta çok önemli. Siz sadece kapitalizmin hüküm sürdüğü dar bir yaşam çerçevesinden bakarken bunları "gerçekçilik" diye satıyorsunuz. Yani evrensel düşünce biçimine yeterince sahip değilsiniz. Ahlaki, ekonomik bakımdan "yaşadığınız gibi" düşünce üretiyorsunuz. İşte Marx'ın "insanın kendini gerçekleştirmesi için gerekli toplumsal yapı" dediği şey tam burada önem kazanıyor. Komünizm insanın düşündüğü gibi yaşamsını sağlayacaktır. J.P. Sartre'ın Varoluşçu felsefesinde günümüz koşullarında sadece birey bilinci için geçerli bu tavır komünizmde hem bireysel hemde toplumsal olarak hayata geçecektir.
...
George Politzer'in "Felsefenin Temel İlkeleri" adlı kitabı stalinist propoganda dan başika birşey değildir. Diyalektik Materyalizm Politzerin içine sıçtığı gibi doğadan örneklerle verilecek bir "kanun" değildir. İnsanoğlunun doğanın hareketini kavrayışındaki düşünsel yöntemdir. Ampirizmin tersine diyalektik materyalizm kişi düşüncesinin maddesel etkilerden dolayı şekillendiğini ortaya koyar. Maddesel gerçekliğin yadsınması ve sonra bu gerçekliğin düşünsel anlamda kavranışıyla tekrar yadsınması ve gerçekliğin bu sayede dönüştürülmesidir diyalektik materyalizmin praksis yönü. Yoksa "Atom içinde iki zıt kutup taşır, işte bu zıtlıkların birliği, yaşasın diyalektik materyalizm!" denecek kadar ampirik bir felsefe değildir. Yadsınmanın yadsınmasıdır diyalektik materyalizm. Yada Hegel'ci anlamıyla "gerçekliğin olumsuzlanması".
Politzerci stalinist D.M. (diyalektik materyalizm) müfessirleri acaba biliyorlarmı, Marx bu felsefeyi Hegel ve Feuerbach'tan almadan öncede bilim ve teknik ilerliyordu? Yani roketin uçmasının DM ile bi ilgisi yok. Ancak roketin uçmasının yada taşıma araçlarının insan üzerindeki psikolojik etkisiyle ilgili kavrayışı bu yöntem ile kavrayabilrsiniz. D.M. bilimin düşünsel motoru değildir. Stalinist SSCB'de diyalektik materyalist felsefeye "uymayan" bilimsel teorilerin akademik alanda kendini tanıtamamsıda D.M.'nin tamda sürü insanının ihtiyaç duyduğu gibi evrenin kanunuymuş gibi hurafeleştirilmeside basbaya gerici bir tutum değilmidir?
...
Felsefe ciddi bir iştir. Diyalektiği sadece Marx'a borçlu değiliz. İlk Herakleitos'ta vardır. Parmenides'in birciliğine karşı kendini korumasıyla gelişmiş ve karanlık orta çağdan sonrada Hegel'ler el atmıştır bu konuya. Marx ise bunların geliştirdiği düşünceyi alıp cuk diye oturtmuş yerine.
...
Kısacası Marxizm bir din değildir. Öyle bir anda da gelmemiştir. İnsanoğlunun düşünce tarihinin ve emeğinin bir sonucudur. Tüm insanlığa aittir ve Marx sadece sözcüsüdür. Ne yazık ki günümüzde bu felsefeyi gerçekten kavramış bireyler evrensel oalrak düşünme yetisine sahip bir avuç azınlıktır. İşte sorunun özüde buradadır.
 
Bunlar sadece kendilerini bir kalıba sığdırmaya çalışan insanların uydurduğu, düşündüğünü sanan, ama sadece tanrının kendileri için yazdığı "scriptler" çerçevesinde fikir üretebilen kişilerin düşünceleridir. Bu kişiler için yazılmış scriptler, tabi ki diğerlerininkilerden daha gelişmiştir, ama bu, onları tanrının oyuncağı olmaktın kurtaramaz. Hepimiz tanrının oyuncaklarıyız ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Ama siz yine de düşünmeye -ya da öyle sanmaya- devam edin.
 
bortu demiş ki:
Hepimiz tanrının oyuncaklarıyız ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Ama siz yine de düşünmeye -ya da öyle sanmaya- devam edin.
aslında bunu tartışmak için doğru başlık değil ama tanrının oyuncakları lafı ilgimi çekti, özgür iradeye sahip bir birey olarak kendini öldürmek bile senin elindeyken oyuncak benzetmesi gereksiz matrixvari bir paranoya gibi geldi bana...
 
Sanother demiş ki:
bortu demiş ki:
Hepimiz tanrının oyuncaklarıyız ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Ama siz yine de düşünmeye -ya da öyle sanmaya- devam edin.
aslında bunu tartışmak için doğru başlık değil ama tanrının oyuncakları lafı ilgimi çekti, özgür iradeye sahip bir birey olarak kendini öldürmek bile senin elindeyken oyuncak benzetmesi gereksiz matrixvari bir paranoya gibi geldi bana...

Bence de. O arkadaş Matrix'i biraz fazla izlemiş heralde.
 
Şöyle bir şey de var,tanrının oyuncağıysak yani yaptığımız her şey tanrı tarafından önceden belirlenirse ben tanrıya küfür ettiğimde bunu da tanrı istemiş demektir.Ben niye cehenneme gidiyorum?Kaderciliğin garip mantığı işte...Bize insan öldürtüyor,tecavüz ettiriyor,hırsızlık yaptırıyor,esrar ve içki içiriyor,sonra da cehenneme atıp yakıyor.Herifin yaptığı harbiden ayıp.
 
1000mirrors demiş ki:
Şöyle bir şey de var,tanrının oyuncağıysak yani yaptığımız her şey tanrı tarafından önceden belirlenirse ben tanrıya küfür ettiğimde bunu da tanrı istemiş demektir.Ben niye cehenneme gidiyorum?Kaderciliğin garip mantığı işte...Bize insan öldürtüyor,tecavüz ettiriyor,hırsızlık yaptırıyor,esrar ve içki içiriyor,sonra da cehenneme atıp yakıyor.Herifin yaptığı harbiden ayıp.


ehuheuheuhehe helal be, ama işte o zaman da dogmatik düşşünceye göre tanrının bizi sınadığını herkesin alternatif bi yolu olduğunu - kısaca şeytanın işi- anlatıyolar... sanırım tek soru sordukları kısımlar bunlar :)
 
1000mirrors demiş ki:
Şöyle bir şey de var,tanrının oyuncağıysak yani yaptığımız her şey tanrı tarafından önceden belirlenirse ben tanrıya küfür ettiğimde bunu da tanrı istemiş demektir.Ben niye cehenneme gidiyorum?Kaderciliğin garip mantığı işte...Bize insan öldürtüyor,tecavüz ettiriyor,hırsızlık yaptırıyor,esrar ve içki içiriyor,sonra da cehenneme atıp yakıyor.Herifin yaptığı harbiden ayıp.
hahaha bunca sinir stresin üzerine güldürdün beni.
 
Geri
Üst