Marxizm Üzerine...

darthseth demiş ki:
1000mirrors demiş ki:
Şöyle bir şey de var,tanrının oyuncağıysak yani yaptığımız her şey tanrı tarafından önceden belirlenirse ben tanrıya küfür ettiğimde bunu da tanrı istemiş demektir.Ben niye cehenneme gidiyorum?Kaderciliğin garip mantığı işte...Bize insan öldürtüyor,tecavüz ettiriyor,hırsızlık yaptırıyor,esrar ve içki içiriyor,sonra da cehenneme atıp yakıyor.Herifin yaptığı harbiden ayıp.
hahaha bunca sinir stresin üzerine güldürdün beni.

Ateizm forumunda tartışıldı bu. Son sayfalarda bulabilirsiniz. Ama her şeyde olduğu gibi buna da verecek saçma cevaplar bulabiliyorlar, merak etmeyin.
 
sozlukte ahirette g.tümüze girecek entryler diye bir kavram var çok hoşuma gitmişti ilk duyduğumda,
galiba burada da ahirette g.tümüze girecek bir kaç başlık var :)
Not: taşlama veya tartışma yaratmak için yazmadım...
 
şimdi size kendi arkadaşlarımla yaptığımız bir çok tartışmanın sonuçlarından birini yazacağım

öncelikle biz bu sonuçları en olgunundan en aykırısına diye sıralarız
burada ki en aykırılardan birisi olacak

konu:::yahUdi sermaye,kominizim,hitler ve lenin

1895 yılında yahudiler almnyada ilk kongrelerini yaptılar ve aldıkları karar !!!!!! 50yıl sonra kutsal topraklarda devlet olmak!!!!! ve tam 1945 yılın da BM ler kuduste özerk bölge ilan etti ve israil1950 yılında kuruldu :arrow: mükemmel bir zamanlama :arrow:

işte bu süreçte biz diyoruz ki finansman eski SSCB den sağlandı!!!!!stalin ve lenin rus kökenli yahudilerdi!!!! marksizmi yanlış yorumlarla devlet üzerinde uygulayıp bütün mal devletin dendi devlet ise yahudilerin elindeydi!!!! :arrow: şu örneğe dikkat putin başa geçtiğinde 2 büyük medya devini ve 1 büyük iş adamını ülkeden kovdu bunlardan biri ingilterede mason locası başknı ikisi israilde

yine bu süreçte biz diyoruz ki hitler yahudiydi neden...almanyadan kutsal topraklara göçte herkesi götüremezlerdi bu hicrette sorun olmuştu ve bunlar hicreti en ince ayrıntısına kadar incelemişlerdi... sonuç hitler işe yaramayan bütün yahudileri yaktı ve almanlara büyük bi kara leke bıraktı.... :arrow: bşu örneğe dikkat :arrow: kuzey osetya bölgesi bi türk göçmen bölgesidir basılan okuldaki cocukların coğu turk asıllı rus ama rusya bu olayla çeçenistandaki işgalini meşrulaştırdı :arrow: nasıl???

:arrow: :arrow: şimdi sizde türkiyede olanları düşünün sadece düşünün çünkü düşünen bir türk ruhu ve genci geleceğin yeni adalet savaşçısı olacaktır
 
Appassionata demiş ki:
Diyalektik Materyalizm Politzerin içine sıçtığı gibi doğadan örneklerle verilecek bir "kanun" değildir. İnsanoğlunun doğanın hareketini kavrayışındaki düşünsel yöntemdir.
Hegel'in etkisinden hala kurtulamamışsın. İnsanoğlu doğanın hareketini kavrarken maddi dünyadan bağımsızmı bilinç yada düşünce kazanıyor!?
cevabın: elbette hayır: maddi dünyayla etkişelişimimizden düşüncemiz ürüyor, olacaktır. Biraz daha açarsak bağlantılı bir örnekle; diyalektik bir tarzda işler şöyleki; dil ile düşüncenin: zıtların, karşılıklı iç içe geçimine kadar varır, ne dilden düşünce ayrılır nede düşünceden dil. Yani demek istediğim düşünsel yöntem deeken onu maddiliğinden ayırmanı vurgulamaktır. Dolayısıyla doğadan örnekler vermek gayet doğru ve izlenilmesi gereken yoldur. doğanın işleyişinde kapitalizmde de işleyen olgular gibi bir takım etki ve etkenler vardır buna ister yasa de ister kanun ister başka birşey söyle, önemli olan bunların varlıklarını öngörüp onların tutsaklığından kurtulmaya doğru yönelerek özgürlüğe doğru yol almak ve rastlantıları kendi lehine çevirecek bilinci önceden kazanmaktır...
Appassionata demiş ki:
D.M. bilimin düşünsel motoru değildir.
D.M. bilimsel bir felsefedir. (yine tekrarlıyorum) yani; onun doğruluğunu yada yanlışlılığını, maddi dünyadan yola çıkan bilim belirler ve dolayısıyla bilimin düşünselliği ve gerçekliğiyle (maddiliğiyle) doğrudan ilişkilidir.
 
Yahu medcezir daha yazının başından ne düşündüğünü anladım "kominizm" değişinden.
Böyle acayip komplo teorileriyle gelmeyin. Marxizmin düşünce felsaefesinden bahsediyoruz. Diyalektik materyalizm hakkında tek bir bok bilmediğiniz için böyle saçma sapan komplo teorileri üretebilirsiniz. Doğaldır. Önemsenmeyecek bilimsel olmayan saçmalıklardır.
...
Praxis, söz konusu fenomenlerin birbiriyle hatta öncel olarak maddeyle ilişkisi olduğunu değil tersini söçyledim. İnsan bilinci maddesel kavrayıştan yola çıkar maddeyi kendi yararına dönüştürmek için. Din ve benzeri soyut imgelemlerde bilinçsel bir sapmadır. İnanç sistemleri toplumsal bir nevrozdur bu bağlamda.
D.M hareketliliği kavrar, yani değişimi. Evrenin genişliyor olması tek başına doğal bir olgudur. Ama bu genişlemenin doğaya olan etkilerinin kavranması ve bunların etkisi ise diyalektik materyalist bir yöntemdir. Yoksa Proton'un bile 10 üzeri 30 yıllık bir bozunma süresinin olması yani en kararlı parçacığın bile eninde sonunda bozunacağı yani kendi karşıtına dönüşeceği diyalektik bir olay değildir. Mesela ampirik bakışta ağaç her zaman olduğu yerdedir. İçinde kendine karşıt bir durum doğurmaz. Burada diyalektik doğadan söz edemezsin. Anlatmaya çalıştığım bu.
 
apppassionata demiş ki:
D.M hareketliliği kavrar, yani değişimi. Evrenin genişliyor olması tek başına doğal bir olgudur. Ama bu genişlemenin doğaya olan etkilerinin kavranması ve bunların etkisi ise diyalektik materyalist bir yöntemdir. Yoksa Proton'un bile 10 üzeri 30 yıllık bir bozunma süresinin olması yani en kararlı parçacığın bile eninde sonunda bozunacağı yani kendi karşıtına dönüşeceği diyalektik bir olay değildir. Mesela ampirik bakışta ağaç her zaman olduğu yerdedir. İçinde kendine karşıt bir durum doğurmaz. Burada diyalektik doğadan söz edemezsin. Anlatmaya çalıştığım bu.
evrenin genişlediği önemli bir varsayımdır.birçok gözlemle de uymludur ama bazı gözlemlerle çelişir.yani kesin değildir .ayrı bir tartışma konusu.plazma evren teorisine göre evren genişlemez çünkü sonsuzdur.
birde ağacın diyalektiğe karşıt olduğunu söylemişsin.o ağaç bir zamanlar üremeden yoksun bir filizdi önceli de tohumdu.acaba hangi dakika o filiz bir ağaca dönüştü ?o ağaç atasının kopyasımı yoksa onun inkarına dayalı yeni bir şey mi.kesinlikle genetik olarak daha gelişmiş bir hal.yeni birşey.ve her an yeni bir mikropa karşı direnç geliştiriyor.diyalektik materyalizmi inkar edrek konuşulabilir ama emin ol adım bile atılamaz.
 
medcezir demiş ki:
stalin ve lenin rus kökenli yahudilerdi!!!! marksizmi yanlış yorumlarla devlet üzerinde uygulayıp bütün mal devletin dendi devlet ise yahudilerin elindeydi!!!! :
Ohahha,kıçından uydurmak diye buna denir.İkisi de ortodoks hıristiyandı,Stalin Rus değil Gürcüydü,ikisi de Yahudileri senin gibi sevmezdi.Rusların yanılmıyorsam Pogom dedikleri gelenekselleşmiş Yahudi katletme alışkanlıkları Sovyetlerde de devam etti,ikisi de fazla ses çıkarmadılar.Lenin Troçki'yle atıştıkları zaman onu Küçük Yehuda(Judas) olarak adlandırarak ırkçı bir ifade kullanmaktan çekinmemiştir.Stalin de bizzat Yahudilere karşı ırkçı emirler vermiştir.
 
Petrosyan "ampirik bakış açısıyla" demiştim ağaç konusunda. Yoksa uzun vadede bilimsel olarak incelenirse, ağaç içerisinde "hareketlilik" olduğu su götürmez. Yani ne doğa güçleri diyalektiğe uymak durumundadır, nede diyalektik materalizm doğal gerçekliklere düşünsel bir kılıf olmak zorundadır. Ama doğayı, insan toplumunu kavrayıştaki vazgeçilmez bir yöntemdir. Marx'ın Kapital'de bu yöntemle kapitalizmi analiz ettiği ve sonunda da "kaçınılmaz" olarak bu sistemin kendi karşıtına dönüşeceğini söylemiştir. Nitekim içinde devrimci güçlerin varlığıyla kendi karşıtını üretmiş olduğu söylenebilir.
...
Mirrors söylediklerin doğru. Ayrıca Troçki bir yahudi ailesinin çocuğu. Tıpkı Marx veya Rosa Luxemburg gibi. Yenilerden Walter Benjamin gibi. Elbette marxist teorisyenlerin çoğunun yahudi kökenli olması tesadüf değildir. Diaspora'da yaşayan bir halktır yahudiler. Dolayısıyla iki tercihi olacaktır ya içinde bulunduğu sistemi kavrayıp onu kullanacaktır ya da toplumun çelişkilerini kavrayıp, dinsel geleneklerini tamamen reddetme pahasına ona isyan edecektir. "Vatansız" yahudilerin enternasyonalizmi benimsemelerinde bu nesnel koşullar mevcuttur. Ama şimdi "vatan"larına kavuşmuş yahudilerin, ne denli faşist, ırkçı olabileceğide görüldü. Yani yahudilik bir insan genetiği değil, nesnel koşullara bağlı olgudur. Tıpkı her halkta bunların görülebileceği gibi.
 
1000mirrors!!!!!
vehbi koç çoğu konuşmasının içine allahın izniyle ,inşallah vs(dahada uzatabiliriz )kullanır bu terimleri kimlerin kullandığını
herkes iyibilir ama :arrow: :arrow: hiçbir sabataist ise kullanmaz vehbi koç gibi kullanması gerekenler hariç
rus kökenli olmaları ile kast edilen eski sscb
:arrow:
Appassionata
bak aslanım ben komplo teorisi üretirim ister beğenirsin ister beğenmezsin sende okuduğun okula yaşadığın nabza uygun yorumlar yapıp nabız yoklarsın eleştiri yaparsın
ama :arrow: bok diyemezsin birdahada da deme
söylediklerim başlıktan uzak olabilir bu kabul yazının başında aykırı olduğunu da söylemiştim ama senin yaptığın şarap içip dağa kurt aramaya çıkmaktan başka bişi değil unutma kurt yerine beni aramaya başladın biran önce ayıl derim bir türk gibi hoşgörülü ve saygılı ol

bundan 30 yıl
once suyla mermer kesmeyi düşünen makina öğrencisinede belki acayip tepkiler vermişlerdi ama buğün ençok kullanılan yöntemlerden biri
 
petrosyan demiş ki:
uuçar kardeş insanlığın hiçbir zaman eşit olmadını yazmışsın ilkel komünal toplum döneminde eşitti insanlık.sana bunu uzun uzun anlatamam antropoloji okuman lazım.ama yorum yaparken biraz dikkat lütfen :)
ben marksisizm üzerine yeterince kitap okudum.ama şunu gördüm.insanlar hiçbir zaman eşit olmadılar.her zaman yöneten ve yönetilen oldu.böyle bir sistemde de eşitlikten söz etmek hayalperestlik olur.iktidar kavramı eşitliğin oluşmasını engeller.ilkel komünal toplum dediğin toplumda bile yöneten ve yönetilen vardı.zaten bu olmazsa kaos olur ve düzen tamamen bozulur.
 
Nikko demiş ki:
Sanother demiş ki:
bortu demiş ki:
Hepimiz tanrının oyuncaklarıyız ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Ama siz yine de düşünmeye -ya da öyle sanmaya- devam edin.
aslında bunu tartışmak için doğru başlık değil ama tanrının oyuncakları lafı ilgimi çekti, özgür iradeye sahip bir birey olarak kendini öldürmek bile senin elindeyken oyuncak benzetmesi gereksiz matrixvari bir paranoya gibi geldi bana...

Bence de. O arkadaş Matrix'i biraz fazla izlemiş heralde.


Matrix'in sadece ilk filmini izledim. Güzel bir filmdi. İkincisiniyse sadece yarım saat izleyebildim. Film eleştirmeni olmadığım için "kötü" diyemem, ama o yarım saat, filmden ve tüm Matrix evreninden nefret etmeme neden oldu. Diğer bir deyişle, Matrix'i fazla izlemedim.
Tanrının oyuncaklarıyız, çünkü bizle sadece oyun oynamak için bize özgür irade veriyor. Ama, bir de şu var: Özgür irade, kadere tamamen karşıt olan bir kavramdır. En basitinden, oyunları düşünün. Bir karaktere, yürümesi için emir verirsiniz, o da yürür. Oysa ona göre, yürümeyi kendi istemiştir. Yani, şu anda ben de bunları kendi aklıma göre yazdığımı düşünüyorum, ama bunların hepsi zaten tanrının aklında yazılı.
Kendini öldürmek senin elinde değildir. Kaderinin şu olduğunu düşünsene:
"1985'te İstanbulda doğacak, hissettiği ilk yabancı madde, doktorun plastik eldiveni olacak 1 saniye sonra... 20 yıl sonra, sırf kendi iradesi olduğunu kanıtlamak için kendini öldürecek".
Bunları bir şekilde görüp intihardan vaz mı geçtin? İşte kaderinin devamı:
"Kendi için yazılan kaderin buraya kadar olanını okuyabilecek ve intihar etmekten vazgeçecek".
Bu arada örnekte belirttiğim zaman kavramları bize göre olanlardır, Tanrı, nasıl bir Takvim ve saat kullanır, bilmiyorum. ;)
Fikrimi kabul edersiniz, ya da etmezsiniz, benim için sorun değil. Belki de gerçekten paranoyağım. Bu arada bu konuyu farklı bir konu başlığında uzattığım için özür dilerim. Hâlâ ilgilenen kişiler varsa, bu konunun hangi başlıkta konuşulduğunu bana mail veya özel mesaj yoluyla bildirirlerse sevinirim. İyi oyunlar.
 
Appassionata demiş ki:
ne doğa güçleri diyalektiğe uymak durumundadır, nede diyalektik materalizm doğal gerçekliklere düşünsel bir kılıf olmak zorundadır. Ama doğayı, insan toplumunu kavrayıştaki vazgeçilmez bir yöntemdir.
Diyalektik: doğanın (genişletirsek; insanın, toplumun, yaşamın) hareket tarzının dile uygulanmasıdır.
Diyalektiğin; "doğal gerçekliklere kılıf olması" tamamen bu dilin kullanılmasıyla doğayı anlamada ve bunu iletirken insanlar arasındaki iletişimdede etkidedir, böyle düşünülmelidir.
Zorunluluğun sözkonuluğu nerde göremiyorum.
"insan toplumunu kavrayıştaki vazgeçilmez bir yöntemdir" deyipte bir zorunluluğu koyan sen oluyorsun, böyle düşünürsen eğer!
Günümüzdeki genel ve geçer nitelik taşıyan mantık diyalektiktir. Bende bu mantığı kullanmaya devam edeceğim ta ki geçersizliğini ya da sınırlarını bulana ya da bilene dek. Dolayısıyla bir kılıftan öte insanın bilincinin praksisliğidir, diyalektik düşünmek vede uygulamak.
 
bu arada diğer yazdıklarına, petrosyan benden önce, sağlam cevap vermiş :) kafama şey takıldı o bozunmayı ben 10 üzeri 23 yada -23 diye okumuştum sanki.
 
1000mirrors demiş ki:
Arkadaşlar size bir soru sorayım,aşk bir madde midir?Nazım Hikmet'in şiir kitabı bir maddeler ve hormonlar dizisi midir?Tarih madde midir?Us nedir?
Aşk biyokimyasal etkileşimler dahilinde fizyolojiktir, hormonal işlevler söz konusudur. Kimi insan bunu bilir, kimisi bilmeden aşka metafizik fikirler dayatır. Aşk bir takım fizyolojik (dolayısıyla maddesel) olgular bütününe verilmiş bir addır, maddeseldir.
Nazım Hikmet'in şiir kitabı; yaşadıklarından edindiklerinin, kendisine özgün
bir biçimde kağıt üzerine aktarımı olsa gerek. yani buradada maddesellik söz konusudur o maddi bir evrende yaşadı ve fikirleri bununla etkileşimli gelişti.
Aynı şekilde tarihde maddeseldir; tarihi içinde yaşayan canlılar belirledi eğer o canlıları içinden çıkarırsan o tarihte çıkmış olur. Tarihi tarih yapan etmenlerden ayırdığın anda tarihten sözetmek,tamamen hayal dünyasında yaşamaktır.
Us (akıl olsa gerek) beynin dışdünyayla etkileşimsel oluşumlarının zamanla edinilenlerin, deneme-yanılma olgusuyla doğru kararlar vermeye yönelten bir fonksiyonlar bütünüdür kısaca.
 
Geri
Üst