Eternal Sunshine Of The Spotless Mind

silent_guitar demiş ki:
giggle demiş ki:
Çok fazla etkilendiğimi söyleyebilirim sadece. Ne kadar basit bir senaryo derken, bittiğindeki hissiyat garip oldu.
Basit bir senaryo mu? 8O Eminim filmin yarısına gelene kadar uyumuşsundur. :p Şaka bir yana, öyle pek de hafife alınacak bir senaryo değil bu. Bazı olayların daha en baştan verilmesi kafaları karıştırıyor, tabii sonra sonra netleşiyor olaylar, bir düzene giriyor. Ama hiç de basit değil bence senaryo.

Sevgiler...

Evet sıradan bir aşk filmi gibi bakıyordum. Yalnız adam, bir ilişki, bir bayan ve yaşananlar. Sonrası için demedim zaten "basit" olayını. Sonrası bambaşka bir dünya. Eğer sizin de gözleriniz açık kaldıysa başta Silent Guitar, o değişir tabi. :)
 
silent_guitar demiş ki:
Çok övdükleri ve öven arkadaşlar da yanımızda olduğu için haliyle başta gözlerimiz açıktı. Sonrasında zaten kapayamadık. :)

Sevgiler...

sana tespitlerinde sonuna kadar katılıyorum. daha önce de söylediğim gibi
kendini tekrarlayan hollywood sineması için gerçekten çok orjinal bi senaryosu olan film. gözlerinini kapayamama konusunda yalnız değilsin :)
 
Takıldığım başka bir şey daha var. :D Festival filmi olarak "Eternal Sunshine Of The Spotless Mind" adıyla çekilen eserin Türkiye sinemalarında gösterime girdiği ismi alakasız. :? "Sil Baştan"(?!?) Hem de epey alakasız. :LOL:

Sevgiler...
 
takıldığın şeyde haksız sayılmazsın çünkü ilk duyduğumda şok etkisi yarartmıştı bende. yani senaryosuyla yere göğe sığdıramadığımız filmin adı bu kadar basit olmamalıydı. tam türk işi :) çok düşünmüşler mi acaba....
 
Gerçi Türkçeye yanlış çevrilen ya da kasıtlı olarak uygun görüldüğü isimle gösterime çıkan o kadar çok film var ki, saymaya kalksak bitmez. Çoğu zaman mazur görülebilir bu değişimler ancak "Ring"i "Çember" diye çevirmek ne kadar yanlışsa "Eternal Sunshine Of The Spotless Mind"ı "Sil Baştan" olarak değiştirmek de bana göre o kadar yanlıştır.

Sevgiler...
 
Eh bir film insanın karşısına bu kadar çıkabilir...
Sırf DVD sni kiralayıp izlemek için 1 gün fazla kalacagım Bursa'da...
 
tabii ki yanlış. açıkçası filmden habersiz olsam ve
ismini ilk kez duymuş olsam sanırım sıradan bir film olduğunu düşünürdüm.
neyseki filmden haberim var ve filmin adının sil baştan olmadığını biliyorum :)
bir dönem komik bulduğum türkçeye çevrilmiş! film isimlerinin listesini yapmıştım. ortaya komik bi manzara çıkmıştı...
 
yaklaşık bir yıl önce kiralamıştım bu filmi ama içinden baska bir film çıktığı için izleyememiştim.sonunda az önce izledim ve bu kadar...sanırım ya filmi çok araştırdığımdan,ya okuduklarımdan ya da arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla daha izlemeden "mükemmel" bir film kalıbına kafamda yerleştirdiğimden olsa gerek, ufak tefek detaylar ve oyunculuklar dışında -ki kate winslet hastasıyımdır- beni etkileyemedi bu "senaryo".bakın sadece senaryo diyorum çünkü diğer unsurlar tam yerine otururken senaryonun mantık sınırları içinde olmayışı gerçekten eksiklik yaratıyor....şu hafıza sildirme işi ortaya çıktığında zaten ilk bir dumura uğradım "noluyoruz?" dedim çünkü tam birr sürpriz oldu beklemiyordum böyle uçuk bişey.onun yerine çok daha sıradan gözükebilecek bir kaza veya ne bileyim hastalık koysalarmış elbette filmin sonuyla pek uymazdı ama akla daha yatkın olurdu.pff büyük umutlarla izlediğim bu filmin böyle çıkmasına üzüldüm.tekrar seyredicem belki de 3 dersten kalmanın getirdiği gerginlikle izlemiş olduğumdan böyledir :S neyse...
 
yaklaşık bir yıl önce kiralamıştım bu filmi ama içinden baska bir film çıktığı için izleyememiştim.sonunda az önce izledim ve bu kadar...sanırım ya filmi çok araştırdığımdan,ya okuduklarımdan ya da arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla daha izlemeden "mükemmel" bir film kalıbına kafamda yerleştirdiğimden olsa gerek, ufak tefek detaylar ve oyunculuklar dışında -ki kate winslet hastasıyımdır- beni etkileyemedi bu "senaryo".bakın sadece senaryo diyorum çünkü diğer unsurlar tam yerine otururken senaryonun mantık sınırları içinde olmayışı gerçekten eksiklik yaratıyor....şu hafıza sildirme işi ortaya çıktığında zaten ilk bir dumura uğradım "noluyoruz?" dedim çünkü tam birr sürpriz oldu beklemiyordum böyle uçuk bişey.onun yerine çok daha sıradan gözükebilecek bir kaza veya ne bileyim hastalık koysalarmış elbette filmin sonuyla pek uymazdı ama akla daha yatkın olurdu.pff büyük umutlarla izlediğim bu filmin böyle çıkmasına üzüldüm.tekrar seyredicem belki de 3 dersten kalmanın getirdiği gerginlikle izlemiş olduğumdan böyledir :S neyse...
 
yaklaşık bir yıl önce kiralamıştım bu filmi ama içinden baska bir film çıktığı için izleyememiştim.sonunda az önce izledim ve bu kadar...sanırım ya filmi çok araştırdığımdan,ya okuduklarımdan ya da arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla daha izlemeden "mükemmel" bir film kalıbına kafamda yerleştirdiğimden olsa gerek, ufak tefek detaylar ve oyunculuklar dışında -ki kate winslet hastasıyımdır- beni etkileyemedi bu "senaryo".bakın sadece senaryo diyorum çünkü diğer unsurlar tam yerine otururken senaryonun mantık sınırları içinde olmayışı gerçekten eksiklik yaratıyor....şu hafıza sildirme işi ortaya çıktığında zaten ilk bir dumura uğradım "noluyoruz?" dedim çünkü tam birr sürpriz oldu beklemiyordum böyle uçuk bişey.onun yerine çok daha sıradan gözükebilecek bir kaza veya ne bileyim hastalık koysalarmış elbette filmin sonuyla pek uymazdı ama akla daha yatkın olurdu.pff büyük umutlarla izlediğim bu filmin böyle çıkmasına üzüldüm.tekrar seyredicem belki de 3 dersten kalmanın getirdiği gerginlikle izlemiş olduğumdan böyledir :S neyse...
 
Bence filmle ilgili önceden epey birikimin olması filme ilk bakışını değiştirmiş. Yani fikir sahibi olduğundan tarafsız değil de, görmek istediğin, daha doğrusu görmeyi beklediğin gibi izlemişsin. ;)

Sevgiler...
 
güzel bir film olmuş, izlerken baya etkiliyor insanı; ama sonrasında düşününce bazı mantık hataları olsa bile izlenmesi hoş ve pek çok kimse tarafından da sevilen bir film...

isminin türkçeye çevirisi ise berbat bence, hatta türkçeye çevrilmemeli filmlerin isimleri, böyle çeviriler filmlere anlam kaybettiriyor...
 
çooook uzun süredir elimin altında olmasına rağmen,izlemek için nedense tutup da,iki ay kadar önce,moralimin inanılmaz bozuk,kalbimin de son derece kırık olduğu bi günü seçtim.hata mı ettim bilmiyorum,çünkü normalde kolay kolay yapmadığım bişeyi yapıp güzide sanatçımız(!) hülya avşar'ın deyimiyle anıra anıra ağladım!aynı etkinin bi doz altını ikinci izleyişimden sonra da verse de, şu anda başucu filmim haline getirdiğim bu filmi artık ağlamaksızın seyretmeyi başarabiliyorum.ne mutlu bana!dedim ya,başucu filmim oldu.hani sevdiğimiz kitaplar vardır,başucu kitabımız yapar aklımıza gelince açar bikaç sayfasını okuruz.bu da benim başucu filmim artık.ruh halime göre açıp tekrar tekrar izliyorum bazı sahnelerini.

neymiş filmden çıkarabileceklerimiz,bi bakalım...karşılıklı "okay" dediler ama ne joel sıkıcı bi adam olmaktan kurtulabilecek ne de clem kendisini sevdirme yolunu insanlarla yatmakta bulmuş bi insan GİBİ GÖRÜNMEKTEN!değişim beklemeyiniz efendim,değişeceğini söyleyenlere de inanmayınız!ama bu mutlak doğruyu aramaya da itmesin insanı değil mi?hangi çift bi elmanın iki yarısı kadar birbirine tıpatıp uyar ki?hem bir elmanın bile her zaman bi parça yamuk olması ve ikiye bölündüğünde de iki yarının birbirine benzememesi ihtimali vardır,öyle değil mi?koskoca iki yılı birlikte geçirmiş iki elma yarısının birbirine bakıp da "aaa sen yamuksun yahu" demesi de en az tıpatıp aynı birini aramak kadar aptalcadır,edepsizliktir.ne demeli peki?misal "okay" iyidir,öyle denebilir. bu bağlamda filmde verilen mesajlardan biri acaba "insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur,değiştiremiyor ya da hayatınızdan çıkarmayı da beceremiyorsanız edebinizle oturun sevmeye devam edin.onu öyle kabul edin,tabii yerse!"olabilir mi?evet mümkün,olabilir...seviyorsun işte mızmızlanma kardeşim diyor kısaca.güzel..başka?...bir de aşkın zihinden çok kalple alakalı olduğunu teyit etmiş oluyoruz filmde.çünkü kızımız sildirdi zihninden kurtuldu,"baby boy patrick" ona çok sevdiğini bildiği anılarını tekrar yaşatmak istediğinde neden joel'de hissettiklerini hissetmedi?demek ki sırt üstü buzda uzanmanın asıl keyfi yanında joel'in olmasıymış,keramet duyulan sözlerde ya da gidilen yerde değil yanınızda bulunan şahıstaymış!medeniyet denen tek dişli canavarın son teknoloji ürünü bilgisayarlarıyla o şahsı kafanızdan silseniz de,kalbinizde nereye yöneleceğini şaşırmış bi sevginin bulunmasını engellemeniz mümkün olmamaktaymış.hımm bunu da not ettik bi kenara...
peki güneş balçıkla sıvanmaz sözünü de görüyor muyuz bu filmde?elbette!gerçekler gün ışığına yine de çıkıyor.sen koskoca dr howard mierzwaik ol,böyle bir yöntem icat et,ama sonra asistanının kafasından sildiklerini,ikna edip de karıcığının kafasından sileme!(terzi kendi söküğünü dikemezmiş de ayrı bi atasözü olabilir bunun için,evet.)sonuç:asistan kızımız da tek tek herkese söylesin!THE SYSTEM HAS FAILED!!!

bi de veda edebiliyorken etmeliymişiz.sonra beynimizde veda etmişiz gibi yapmaya çalışmak insanı göz yaşlarına gark eden,evin içinde ayaklarına kadar deniz sularını getiren bi olguya dönüşmekteymiş...sildirmek istediğini aslında sildirmeyi gerçekten istemediğini farketmek,ertesi sabah da nedenini anlayamadığın bi şekilde kendini montauk'ta buluvermen demekmiş...

clem:"come back and make up a good-bye at least.pretend we had one"
joel:"i love you.."
clem:"meet me in montauk..."
:cry:

tek bişey gibi görünüp çok şey anlatan bi filmdi.detaylar veren,o detayların yakalnmasını isteyen bi filmdi.sanırım herkese de farklı bi detayını gösteren bi film aynı zamanda.ama hadi itiraf edelim..hafızamızı sildirmemiz mümkün olsa,joel gibi "nolur bi tek bu kalsın" diyeceğimiz bi anımız vardır hepimizin.öylesine değerli bişeyler mutlaka vardır...

oyunculuklara,ışığın kullanımına,hikayenin anlatımına diyecek bi söz zaten bulamıyorum.türkçe'ye çevirilmiş adı ise saçma değil de yetersiz geliyor bana."sil baştan" filmin sonuna yakışmış ama basit kalmış.ne olabilirdi diye düşünmicem ama.çevirilmese de olur...

"constantly talking is not necessarily communicating"

haa bi de unutmadan:

change your heart,look around you
change your heart,it will astound you
I NEED YOUR LOVING LIKE THE SUNSHINE
and everybody's gotta learn sometime...
 
ilk izlediimde henüz ingm yoktu okulun sinema gecelerinden biriydi heyecanlıydım bu film için oda arkm okadar çok annatmştı ki:D
sora film başladı sinema topluluğu denen ağbiler bi türkçe altyazı bulamadılar
ing altyazı vardı gece saat3 okulun bi mekanında battaniyemiz oltında kıvranıorz
nasılsa annamıycam heycanı kaçmasın die uyudum
sora yurtta izlediimde de ağzım resmen açık kaldı koncayı öpmek istedim bu film yüzünden harbi harbi
öldüüm bi filmdir 1-shining 2- bu filmdir
 
Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
Repliklerine kadar ezberlediğim tek filmdir. Arkadaşımın bir arkadaşı açık artırmada satın almış filmde kullanılan eşyaları, fotoğrafları falan yolladı da kıskandım resmen.Clem'in Charles'ta yatarken giydiği paltosu ve ayakkabıları var,lavaboda yüzerlerken arkada duran sabun var,Joel'ın Dr. Mierzwiak'a giderken giydiği kıyafetler var, Clem'in külodu var bir de Joel'ın küçüklüğüne döndüğünde mutfak masasının altındayken giydiği pijamalar var :) Ayrıca artık dvdsi çıksın lütfen :(
 
Geri
Üst