Turkrock Sinema Kulübü

Bu aralar belli bir kotam var: her gün bir film izliyorum. Eğer bir gün film izleyemezsem, ertesi gün iki film birden izliyorum. Bugün çift filmlik bir gündü.

Film 1: Doghouse. Danny Dyer, Noel Clarke, Stephen Graham. Kankaları Vince'in (Graham) aklını sürmekte olan boşanmasından biraz uzaklaştırmak ve adamı biraz neşelendirmek için bir grup arkadaş, erkek erkeğe bir haftasonu geçirmek için Mikey (Clarke)'nin çocukluğunun geçtiği Moodley isimli bir kasabaya giderler. Kasbaya vardıklarında keşfettikleri şey ise, bütün kadınların erkek avlayan yamyam/zombi karışımı bir şeye dönüştüğüdür. Sonrasında ise olaylar gelişir. Film benim beklediğimi verdi: İngiliz espri anlayışıyla çekilmiş ve esasen "kardeşim kadınlar kanımızı emdiler, hayatımızı bitirdiler resmen"i zombi felaketi senaryosuna döken bir garip korku/komedi. Sevdim. En güzel yönlerinden birisi, korku-komedilerin ciddiyet ve şamata arası gel-gitini çok iyi kullanması. Misal, ufak bir spoiler, filmin başında gruba dahil olması gereken eleman bir türlü gelemiyor, geldiğinde ise zombi felaketi iyice tavan yapmış durumda, fakat adamın hiçbir şeyden haberi yok ve grubun geri kalanının niye kafayı sıyırmış gibi kendisine "git, arabayı getir!" şeklinde emir verdiğini anlamaz vaziyette, "Ne içtiniz? Kaldı mı? Kaldıysa ben de içebilir miyim?" diye soruyor.

Film 2: SUPER. Şimdi bu, büyük lokma esasen. Başrolünde Rainn Wilson, Ellen Page, Liv Tyler ve Kevin Bacon var. İnsanların Kick-Ass ile, çok da haksız olmayarak kıyasladığı bir film olsa da, ben kendisini Kick-Ass'ten üstün görüyorum. Konuya gelirsek: Frank (Wilson), karısı Sarah (Tyler) kendisini Jock (Bacon) isimli bir uyuşturucu satıcısı/suç efendisi için terk edince bunalıma girer. Tanrıdan vahiy aldığını düşünen Frank, birkaç üst üste "işaret" sonucunda süper kahraman olmaya karar verir. Yöntemi ise, Crimson Bolt adı altında, suç işleyenlerin (suçun boyutu fark etmeksizin) canına okumaktır. Yo, cidden, adamın sinema önünde sırada araya girenlere bile çözümü, büyükçene bir ingiliz anahtarıyla kafataslarını çatlatmak. Film aslında tipik bir "süper kahraman/çizgi roman olayını parçalarına ayırdık, şimdi de bazı çizgi roman klişelerinin gerçek hayatta ne kadar işlevsiz olduğunu göstereceğiz" filmi olarak açılıp çok farklı, ve bazen çok kopuk bir şeye doğru evriliyor. Bayağı başarılı.

Sırada mı? Valla, planlarım esasen Kristen Stewart'ın "Speak"i ve/ya Ellen Page'in "The Tracey Fragments"ı ile "Mouth to Mouth"u, ama bu ikisinin yanında Joseph Gordon-Levitt'in "Mysterious Skin"i ve "Stop-Loss"u var.... ve Scorsese'ye de bir başlasam diyorum.... off off.
 
Super her ne kadar Kick-Ass ile kıyaslansa da bence de daha bir ciddi, çok çok daha sert bir film. Tam olarak aslında Defendor ile Kick-Ass arası bir yere koydum o filmi kafamda. Defendor da benzer bir konuyu işliyor, başrolde Woody Harrelson, ve hatta kıyısından köşesinden konuyla alakalı bir de Special var. Süper kahraman filmleriyle kafayı bozduğum günlerde izledim hepsini.
Special:http://www.imdb.com/title/tt0479162/
Defendor:http://www.imdb.com/title/tt1303828/
 
Geçen C.tesi akşamı Morning Glory'i izledim. Günümüzün medyasına iyi bir bakış açısı sunmuş, hoşuma gitti. Harrison Ford'u her zamankinden farklı olarak bir yaşlı kurt rolünde izlemek harbiden keyifli idi.. Komik ve kısmen duygusal, güzel yönetilmiş bir film.

Dün akşam arka arkaya Danny Cannon'un ilk önce The Young Americans 'ını ardından de Judge Dredd'ini izledim.. Özellikle Young Americans tam Eastern Promises tarzında güzel bir ganster filmi. Bu adam bu yetenekle nasıl tv dizisi çekmeye yönelmiş hala anlam veremiyorum.. Zorunluluktan herhalde..

Yarın akşama Singles çekiyorum kendime. Bir 10 sene olmuştur herhalde seyretmeyeli. Grunge ruhu anısına :)
 
Rainbow, ben de zaten üst üste çok fazla izlememek için Special ve Defendor'u bir kenara koyduydum şimdilik, yoksa listede onlar da var:) Ve evet, millet "ikinci sınıf bir Kick-Ass" dese de Super resmen Kick-Ass'i mantıklı, sakin, kendi halinde bir film gibi gösteriyor.

Mastodon - Eastern Promises nasıl? Listeme dahil kendisi ama bir emin olamadım ne beklemem gerektiğinden.
 
Olumlu veya olumsuz beklenti oluşturmamak adına fazla detay vermeden, sadece Eastern Promises referansını okuyunca Young Americans'ı listeme aldığımı belirteyim. Mastodon'a teşkürlerimi sunayım. Ben beğendiydim, Londra'da geçiyor, Rus mafyası başrolde. İlginç karakterlerle dolu.
 
Mastodon - Eastern Promises nasıl? Listeme dahil kendisi ama bir emin olamadım ne beklemem gerektiğinden.

Bence çok iyi. Yanlış yönlendirmeyeyim zira bende Cronenberg hastalığı var:) Karakterler (bence) mükemmel yaratılmış, Mortensen'in performansı A History Of Violence'den çok daha iyi, zaten Oscar adaylığı getirmişti. Ama bence esas Vincent Cassel harika, çok dengesiz bir karakteri harika bir şekilde canlandırmış, onun olduğu sahnelerde konudan kopup adamın oyunculuğunu seyrediyorsun tamamen :) Senaryo yazarı Londra'nın pislikleri konusunda uzman olan Steven Knight, kaldı ki daha önce yine çok beğendiğim bir film olan Dirty Pretty Things'i yazmıştı.. Gidişat çok sürpriz değil ama karakterler, yönetim ve oyuncular oldukça iyi. Tavsiye ederim. Yanlız dediğim gibi bende biraz Cronenberg olayı var, yanlış yönlendirme olmasın :)

Olumlu veya olumsuz beklenti oluşturmamak adına fazla detay vermeden, sadece Eastern Promises referansını okuyunca Young Americans'ı listeme aldığımı belirteyim. Mastodon'a teşkürlerimi sunayım. Ben beğendiydim, Londra'da geçiyor, Rus mafyası başrolde. İlginç karakterlerle dolu.

Rica ederim :)
 
Beyler izleyen varmı bilmiyorum ama 'No Limit' Kurgusu gercekden acayip hosuma gitti. Filmin beni cezbeden kısmı ise bir ilacın yarattıgı güzellikler . Filmin sonunda diyeceksinizki ilaç uyusturucu gibi ama olsa acımadan kullanırım arkadaş .. Güzel aksiyonlu bölümler vs.ler zaten bol :) Sadece arkanıza yaslanın ve filmin tadını cıkartın :))
Neyse tavsiye ederim ... İyi seyirler :)
 
Speak. Melinda (Kristen Stewart) liseye yeni başlamıştır. Bir sene önce başına gelen korkunç bir olayı kimseye anlatamamasının sonucu olarak, hiç konuşamaz hale gelmektedir yavaş yavaş. Bu olayın kendisini ve şimdisini nasıl şekillendirdiği, kişi/suçluluk psikolojisi üzerine basit, çok yormayan, hoş bir film.

Sırada? Sukiyaki Western Django. Takeshi Miike yönetmiş, Quentin Tarantino sunuyor ve oynamış.
 
Yahu uzun zamandır ben de yapmadığım bir şey yaptım, haftasonu 100 TL bastım DVD'lere. Masum bir göz atış olacaktı oysa ki. Bu arada, yukarıda bahsedilen No Limit, Limitless olsa gerek, son zamanların yükselen elemanı Bradley Cooper ve Candy'den tanıdığımız gözlerine kurban hatun oynuyor. Çok iyi diyemem ama enteresan film tabii. Crank 2 rezil olmuş, resmen film çekmeyip dalga geçmişler, ama King's Speech'de Colin Firth'den oldukça etkilendim dün gece; koltuğa mıhladı resmen beni. Bu kadar yakın plan çekimin altından başarıyla kalkmış. Soul Kitchen'ın çok komik olduğunu söylediler, onu da aldım bu akşam izlerim sanırım. Ayrıca bir itirafta bulunmak gerekirse, Inception'u daha izlemedim, onu da attım sepete, moda girebilirsem açıp onu da izleyeceğim.

Russell Crowe, konu itibariyle ilgimi çeken Master and the Commander diye bir film yapmış taa 2003'te, yeni haberim oldu, o da var listemde. Bir arkadaşımdan da Kill the Irishmen diye mafyavari bir film önerisi geldi, onu da buldum, bakalım nasıl olacak. Ayrıca aranızda Back to the Future üçlemesinin DVD setini alan filan var mı? Gayet uygun bir fiyata buldum ama filmler haricinde ne gibi bir içeriği var, almadan sorayım da ona göre alayım dedim. Son notum da şu olsun; senelerdir seviyeli bir ilişki yaşadığımız emule'un kıçına tekmeyi bastım. Çok değişmiş seneler içerisinde. Devri dolmuş ne yazık ki. Ben ki, hayatta değişiklik sevmeyen adam, bu değişikliği yapmak zorunda hissettim kendimi. Jerry bile 12 senelik berberini değiştirmedi mi arkadaş!
 
Ayrıca aranızda Back to the Future üçlemesinin DVD setini alan filan var mı? Gayet uygun bir fiyata buldum ama filmler haricinde ne gibi bir içeriği var, almadan sorayım da ona göre alayım dedim.

Ben de DVD box set var ama yanlış hatırlamıyorsam commentary dışında kesilen birkaç sahne var, production notes, vs. standart yani. Onun dışında sanırım quiz gibi bir dvd oyun da vardı.. Genelde DVD'leri divx veya mkv yaptıktan sonra sallıyorum ama Back To The Future seti depomda duruyor, atılmaz yani. Vakit bulursam bakarım..
 
JUST GO WITH IT: Adam Sandler saturday night live da tanındıktan sonra ilk başlarda "şaban" karakterlerinde filmlerde oynadı.Biraz daha olgunlaşınca bu sefer tüm tipsizliğine rağmen güzel kızı kapan komik adam rollerinde izledik çoğu filminde. bizde yedik tabiii. Bu filmde bunlardan biri sayılabilir. Yıllar önce kadınların evli erkeklere ilgi gösterdiğini keşfeden elemanımız bu sefer gerçekten bir kıza tutulunca ofisinde ki bayan arkadaşı (jennifer aniston) ve onun çocuklarıyla boşanmakta olan bir aileymiş numarası yapar,sonra işler başka yöne döner. Eğlendiren,güldüren tam Adam Sandler stili bir film.
 
Black Swan: İkinciye izledim.Bu sefer daha çok şey dikkatimi çekti.Daha çok beğendim. Zaten Natalie Portman-Mila Kunis kız kıza olayı için bile defalarca izlenir. :p
 
Adam Sandler filmini aldım listeye, verdim repini. Kararsız günler için joker hakkım olsun. Başıma bir şey gelmeyecekse Black Swan hala izlenecekler arasında duruyor. Moduna girmek gibi saçma sapan bir huyum var, lanet olası moda girmeden kolay kolay film izleyemiyorum. Gören de zanneder ki çok büyük sanatçı, ilham gelmeden çalışamıyor.
 
Geri
Üst