lilja 4 ever
- Konuyu açan carolgerber
- Başlangıç tarihi
Sinemada sanat çoğu zaman düşünülmeden bakıldığında komik gelebilir. Önemli olan ondan anlam çıkartabilmektir, üzerinde düşünmektir...
fleez demiş ki:
Memnun oludum.. Bende sosyoloji okuyorum... Düşünmeyi ve düşündüğünden anlam çıkartmayı iyi bildiğinden de şüphem yok... Saygılar...
Memnun oludum.. Bende sosyoloji okuyorum... Düşünmeyi ve düşündüğünden anlam çıkartmayı iyi bildiğinden de şüphem yok...anarchist_hippy demiş ki:fleez demiş ki:
Saygılar...
bende memnun oldumm ne de olsa kardeş bölümler... öle değilmii???
psikoloji > sosyoloji > felsefe
geçerliliklerine (veya genelliklerine) göre böyle bir sıralama yapabiliriz sanıyorum... Kardeştirler de tabiki
geçerliliklerine (veya genelliklerine) göre böyle bir sıralama yapabiliriz sanıyorum... Kardeştirler de tabiki
izledikten sonra saatlerce hatta günlerce bunalıma girdiğim kanımca nadir bulunabilcek türden diye nitelendirdiim filmlerden biri,hakkikaten insanın yaşadığı şartlar için teşekkür edesi ve annesinin boynuna sarılası geliyor...ha bide erkeklerin suratına tüküresi
aynı yönetmenin böyle vurucu bir etki yaratmayan hatta aksine insanın içini ısıtan bi filmi daha var izlediğim:Tillsammans (türkçesi birlikte olması lazım)
şiddetle tavsiye ederim
aynı yönetmenin böyle vurucu bir etki yaratmayan hatta aksine insanın içini ısıtan bi filmi daha var izlediğim:Tillsammans (türkçesi birlikte olması lazım)
şiddetle tavsiye ederim
Lukas Moodysson den bahsediyorun..,Oldukça ilginç bir filmidir 'birlikte'...Başka filmini izlemedim yanlış hatırlamıyosam ama bu iki filmdede ana tema hep cinsellik..Özellikle birlikte filminde şaşıra şaşıra izliyor insan filmi, çok beğenmesemde o filmdeki vurgunun birnevi eleştiri olduğunu düşündüğüm için tavsiye edebilirim herkese..lilja 4 ever gibi, izledikten sonra insan bi garip oluyor....gokcen demiş ki:izledikten sonra saatlerce hatta günlerce bunalıma girdiğim kanımca nadir bulunabilcek türden diye nitelendirdiim filmlerden biri,hakkikaten insanın yaşadığı şartlar için teşekkür edesi ve annesinin boynuna sarılası geliyor...ha bide erkeklerin suratına tüküresi
aynı yönetmenin böyle vurucu bir etki yaratmayan hatta aksine insanın içini ısıtan bi filmi daha var izlediğim:Tillsammans (türkçesi birlikte olması lazım)
şiddetle tavsiye ederim
Kendisinin ilk uzun filmi Fucking Åmål`dur ve 16 yasinda iki genc kizin lezbiyen iliskisini anlatiyor. Konunun sekse inmesi bilerek yaptigi bir sey degil ama yine de her filminde bu olmus ama bir de The New Country diye yazdigi film vardir, onu izleyin. Buraya göc eden iki adami anlatiyor. A hole in my heart filminden ise uzak durun derim. Ben sahsen öyle bir adamdan böyle bir film nasil cikmis diye sastim. Özellikle izleyecekseniz ailenizle izlememenizi tavsiye ederim, sonra cok utaniyor insan
beni çok fazlaca etkileyen bir filmdir. kadınları cinsel objeden öteye göremeyen yoksun zihniyetler dramatik bir biçimde ele alınmış. özellikle filmin giriş sahnesi olağanüstü. rammsteinle daha anlam kazanmış sahne. ben ilk izlediğimde damarlarımdan kanın çekildiğini hissetmiştim. başrol oyuncusu genç kızın performansı çok etkileyici. yönetmenlikle öyle. kısaca bana göre kusursuz bir film...
Evet çok güzel ve etkileyici ve gerçekçi bir film.Avrupa sinemasının en iyi örneklerinden biri.Süpergüç Sovyetlerbirliğinin dağılmasından sonra Rusya'nın bugünkü içler acısı(biraz abatı oldu ama maziye göre öyle) durumunu çok açık ve gerçekçi bir biçimde anlatmış.Ayrıca kandırılan saf ve temiz genç rus kızlarının nasıl fuhuş bataklığına sürüldüğü gözler önüne sermiş.Annesinin kızı terk ettiği bölüme uyuz olmuştum.Nasıl erişkin olmayan bir kız tek başına bırakılır anlamıyorum,filmdir demeyin,hayatın içinden bir kesit...
Çok çok etkileyici bir film. İnsanın hayata daha bi sıkı sarılası geliyor. Filmin başı ve sonunda çalan "Mein Herz Brennt'te" filme cuk diye oturmuş, sondaki solo kısmında fazlasıyla hüzünlenmeme neden olmuştur. izlenilesi ve ders çıkarılası bi filmdir.
Sinirlerinizi zorluyor filmi izlemek. Sürekli kötüye gidiyor ama sürekli, Matrix Revolutions finalinde bile Trinity ölmeden güneşi görüp bir saniyeliğine oh çektirmişti bize be nedir bu. Harika bir film. Açılış ve kapanışında giren Rammstein şaheseri Mein Herz Brennnt'te filmin finaliyle birlikte ağlıyor, ağlatıyor resmen.
bu filmi daha yeni izledim. rus filmi zannediyordum ama isveç yapımı çıkınca şaşırdım. yönetmenin isveçli olması ve filmin yarısından fazlasının ise eski sovyetlerde geçmesi güzel bir ambiyans olmuş. filmin ana teması mutsuzluk. ilişkiler bazında düşünülecek olursa daha filmin hemen ilk başlarında annenin kızını tek başına bırakışına şahit oluyoruz. lilja'nın o sahnelerdeki performansı inanılmaz. ve bundan sınra hayatın acı gerçekleriyle çok kısa sürede tanışması ve bir türlü çalışmaması ve bunun yerine ise kendi vücudunu satışı... yolda rastladığı gence ise çok kısa sürede bağlandı. belki yanındaki o küçük dostunu dinlese her şey farklı olacaktı ve o isveçte geçirdiği kötü hayattan uzaklaşacaktı. diğer taraftan hiç gitmeseydi orada kalacak ve eski sovyetlerde (filmin içinde de çokça bahsedilen) hiç huzuru bulamayacaktı. nereye gitsen aynı kapı mantığı ile hareket eden bir hikaye mevcut. sonunu bende çok beğendim. ama film genel hatlarıyla klasik bir kaybediliş öyküsü. bazı klişe yanları elbette mevcut. bu konusuyla eski türk filmlerini bile anımsatabilir. filmde bazı gereksiz çekilmiş sekanslar mevcut. ayrıca o rammstein'in müziği belki harareti ve heyacanı arttırmak için konulmuş fakat ben hiç beğenmedim. onun yerine o devamlı giren hüzünlü yaylılar işi halledebilirdi. bu filme de bu yakışırdı. lilja'nın o küçük dostunun yalnız kaldıktan sonra o ilaçları tereddütsüz içişi unutulmaz bir sahneydi, çok etkileyiciydi. genel olarak orta karar bir film. 6/10
filmin girişinde film müziği olarak rammstein'ı beğenmemiş olabilirsin. fakat aynı sahnenin filmin sonunda yeniden izleyince bana göre rammstein inanılmaz isabetli bi karar olmuş. çünkü filmin sonuna kadar küçük yaşta bir kızın neler yaşamaya mecbur bırakıldığına şahit oluyoruz. lilja'nın içinde bulunduğu ruh hali, kaos bana kalırsa anca bu kadar güzel anlatılabilirdi ve lilja'nın hiç düşünmeden ölüme koşuşu, ölümü tek kurtuluş yolu olarak görmesi, içinde bulunduğu dramatik durumu gözler önüne seriyor. rammstein yerine hüzünlü bi müzik kullanılsaydı bence bu kadar etkileyici olmazdı ki bana göre filmin en etkileyici sahnelerinden biri filmin girişi ve sonudur. yönetmen'nin lilja koşarken dünyayı bize lilja'nın gözüyle gösteren o kamera hareketleri ise tam bi olaydı bence. son olarak lilja'nın küçük dostunu bırakıp gitmesi -annesinin yaptığı şeyi yapması- lilja'nın da insan olduğunu ve aynı hatayı onunda yapabileceğini bize gösrdi nihayetinde senaryoyu daha inandırıcı kıldı. filmin o sahnesini izlerken "yoo lilja böyle bi şey yapmaz" diye içimden geçirmiştim fakat dediğim gibi lilja'da insan ve hayatı tüm spontanlığıyla gözler önüne sermek her ymnetmen ve senaristin yapabileceği şey değil. bu anlamda filmi çok çok beğendim ve bana göre orta kararın biraz daha üstünde bi film