Ahmet Ümit

Geçenlerde Tv de yeni kitabı üzerine bir söyleşiye katılmıştı... 10 öyküden oluşan ve aşkı konu alan bir kitap...Aşkı olması ya da anlatılması gerekenden farklı bir yönle ele aldığını anlatıyordu...Kitabın ismi, içindeki bir öykünün de ismini taşıyan "Aşk Köpekliktir"...
 
Ahmet Ümit, 1992 yılında, Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü'nü "Çıplak Ayaklıydı Gece" (Cem Yay.) adlı öykü kitabıyla kazanarak yazın dünyamıza girdi, kaleminin hakkını büyük bir başarıyla kanıtlayarak. Bu güzel yapıtını "Bir Ses Böler Geceyi" (Cem Yay. 1993) adlı uzun öyküsü, sonrada "Masal Masal İçinde". (Cem Yay.1994) adlı çocuk kitabı izledi. Şimdi de, son romanı "Sis ve Gece" (Cem Yay,)
 
Ahmet Ümit'in Özgeçmişi

Ahmet Ümit 1960 yılında Gaziantep’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gaziantep’te tamamladı. 1978 yılında Yüksek öğrenim için İstanbul’a geldi.1983 yılında Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi. İlk öyküsünü 1983 yılında kaleme aldı.

İlk kitabı “Sokağın Zulası” 1989 yılında yayınlandı. Yaşadığı dönemin politik etkilerini taşıyan kitap, ölüm ve karanlık günlerin bunalttığı genç bir insanın ütopyasına sımsıkı sarılışını konu alan şiirlerden oluşuyordu.1992 yılında yayınlanan ilk öykü kitabı “Çıplak Ayaklıydı Gece” yayınlandığı yıl “Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü”nü aldı. Bu kitap, Ahmet Ümit’i yazın dünyamıza tanıtan ilk kitap olma özelliğini de taşıyor. 1994 yılında “Bir Ses Böler Geceyi” adlı uzun öykü kitabı yayınlandı. Kitap insanla inanç arasındaki ilişkiyi mistik bir gerilim öyküsüyle dile getiriyordu.

1994 Yılında ATV için çekilen “Çakalların İzinde” adlı polisiye dizinin öykülerini ve senaryosunun yazılımına katıldı. 1995 yılında her yaştan çocuklara seslenen “Masal Masal İçinde” adlı kitabı yayınlandı. Kitap, insani değerler olmadan yaşamın nasıl anlamsız bir hal aldığını anlatıyordu.

1995’den sonra çeşitli gazete ve dergilerde Kafka, Dostoyevski, Patricia Highsmith, Edgar Allan Poe ve polisiye roman yazarları üzerine inceleme-tanıtım yazıları kaleme aldı. Kitaplarının hemen tümünde varolan gerilim duygusu, 1996 yılında yayınlanan “Sis ve Gece” adlı romanında tümüyle dışa vurdu. “Sis ve Gece” Türkiye’de yankılar uyandırdı, tartışmalara yol açtı. Yunanistan’da yayınlanarak yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiyesi ünvanını kazandı.

1998 yılında ise son romanı “Kar Kokusu” yayınlandı. Roman, politikanın, insan yazgısı üzerindeki etkilerini bir cinayet soruşturması ekseninde okura sunuyor. “Agatha’nın Anahtarı” adlı polisiye öykü kitabı 1999’un Ocak ayında yayınlandı. Türkiye’deki suç yelpazesinden örnekler sunan öyküler, insanın suç karşısındaki tavrını ve psikolojisini çarpıcı bir biçimde aktarıyor.Patasana adlı romanı 2000 yılının Şubat ayında yayımlandı. Patasana insanın içindeki şiddet duygusunusıkı bir gerilim içinde tarihsel bir fonda anlatıyor.
 
bir ses böler geceyi'yi bir gecede bir litre kola ve cips eşliğinde yerimden kalkmadan okudum..çok iyi bir gözlemci ve yalın bir yazar olduğunu söylemek gerek ayrıca.
 
ya jerşeyi güzelde sonları yazarken biraz aceleye getiriyor gibi geldi bana hep......
patasana, kar kokusu, bir sis böler geceyi gerçekten süper kitaplardı ama sonlarını bağlamada hep hayal kırıklığına uğrattı beni.......
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
evet bazılarında son fazla aceleye geliyor.ama genede guzel."aşk bir köpeklikdir" çok merak ettim en kısa zamanda almalıyım
 
şeytan ayrtıntıda gizlidir çok basma kalıp bi kitaptı, ölesine yasılmış, olayı 2 paragraf okuyunca çösebiliosun, ama "patasana" ve "bir ses böler geceyi" gerçekten güsel kitaplardı, türkiyenin ahmet ümit ve polisiye yasarlara ihtiycaı var!
 
Beyoğlu Rapsodisi en iisiydi..
katil,romanı ağzından anlattığı kişi çıkıyor :))sonuna kadar bunu anlayamıyosun..bittikten sona kendimi kandırılmış gibi hissettim sinim sinim sinirlendim..
ama Patasana'da beni kandıramadı :p
 
ahmet ümit'in sadece son kitabı yani arkadaşlarımızında ifade ettiği gibi Aşk Köpekliktir isimli hikaye kitabını okudum...


kanatimce ahmet ümit tahlil ve tasvir dehası ama gidişat kazazadesi...

okurun zihninde oluşması gereken mekanı bir dil kullanarak anlatıyor ki yanında tolstoy stanbeick yaya kalır. ama hikayenin gidişhatı öyle bir ksır döngü içeriside ki lombaktaki çizerler daha heyacan verici ve sonucu farklı kılıcı olarak karşımıza çıkıoyr.
 
beyefendi demiş ki:
kanatimce ahmet ümit tahlil ve tasvir dehası ama gidişat kazazadesi...

okurun zihninde oluşması gereken mekanı bir dil kullanarak anlatıyor ki yanında tolstoy stanbeick yaya kalır. ama hikayenin gidişhatı öyle bir ksır döngü içeriside ki lombaktaki çizerler daha heyacan verici ve sonucu farklı kılıcı olarak karşımıza çıkıoyr.
yani yeni kitap da bir Ahmet Ümit klasiği desene...yine bildiğini oku(t)muş... ;)
 
Galad-tirin demiş ki:
FeNa: Ben de az önce Beyoğlu Rapsodisi'ni okuyordum! Saol.. Gerek kalmadı.. :)

:p zahmetten kurtardım işte seni..
hem en sevdiğim huyumdur hea arklar bi kitabı okurken şu öldü mü bu öldü mü işte bunun aslında yaşamadığı ortaya çıktı mı fln..ama devam devam ii kitap:)
 
Sadece "Beyoğlu Rapsodisi"ni okudum. Bence çok kötü bir kitaptı. Romandan çok Beyoğlu tanıtım rehberi olmuş gibi. Ne sürükleyici ne de yaratıcı geldi bana.. İçinde bazı bölümler vardı, hikayenin ne gelişiyle ne devamı ile ilgisi olan (misal çocuğunun hasta olması).
 
önce patasana sonra beyoğlu rapsodisi...
patasana senaryo olmalı bence...çok sağlamdı...
yanlız bayoğlu rapsodisinden sonra ahmet ümit "son"larını tahmin edebileceğimi sanıyorum..yemezler bi daha yani..:)
 
yav nekadar farklı kültürlerden gelrsek gelelim aramızdaki eğitim farkı ne kadar uçuk olursa olsun


nazlıcan güzelim ne diyorsun sen


ahmet ümitten bahsediyoruz....


aşkımın bahar tomurcuğu
 
benimde en sevdiğim yazarlardandır. ve gercekten cok iyi bir polisiye yazarı. ben beyoğlu rapsodisini okudum ve okumanızı tavsiye ederim.cok güzel ve türk romanına cok sey katacagını düşünüyorum.
 
Geri
Üst