Jack London

bortu demiş ki:
Ahoy! Çevremdeki tüm insanlara Geleceğin Hikâyeleri'ni özellikle de Kızıl Veba'yı okutmak gibi bir misyon edindim kendime. Dün kitabı verdiğim arkadaş, "olm bunu insan mı yazmış lan? Süper bişey olmuş. Nasıl aklına gelmiş bu kadar şey?" dedi. Daha öncesinde de kitabı okuttuğum bir kişi, "ben bu adama veririm lan" demişti. Bir kişiye daha okuttum ve, o da "çok iyi bir kitaptı, teşekkür ederim" dedi. Böyle yani. Siz de okuyun, okutun.

kesinlikle katılıyorum.. kızıl veba ve bir de galvanoskopla terörist saldırılar yapan adamın hikayesi beni çok etkilemişti. özellikle ispanya(yanlış hatırlamıyorsam) kraliyetinin öldürülmesi sırasında
 
en sevdiğim eseri ALTTA KALANLAR olan ingiliz yazar ;demir ökçe,kızıl veba ve tabii vahşetin çagrısı adlı güzel eserler de vermiştir.kabaca bir köpeğin (bug) hayatını anlatan ama özünde çok daha derin olan VAHŞETİN ÇAÐRISI her yerden ve çok ucuza edinilebilecek iyi bir eser.
ben daha geri planda kalmış mükemmel gözlemi altta kalanlardan birkaç cümle yazmak istedim :

''onları yok edinceye kadar kullanacak olan bu toplumda,onların bir rolu ve yeri yoktu''

''uçurumun kenarına tırnaklarının son güçleriyle tutunup,daha aşağılara yuvarlanmamak için çabalıyorlar.tek gösterebilecekleri çaba da bunlardan ibarettir''

''uçurumun dibindekiler ölmeye yüz tutmuşlar,ama bu sözünü ettiklerim iki üç kuşak sürecek bir can çekişmeyi ,yok oluşu yaşayacaklar''

''bir asker,dış görünümü itibariyle ülkesini korumak isteyen bir kahramanve yurtseverdir yada böyle bir görüntü çizer.oysa gerçekte bir asker,yoksulluğu nedeniyle,düzenli beslenmeve barınma güdüsüyle,kendini savaş makinesinin bir aracı,bir dişlisi,bir yemi durumuna uğratmış şanssızdan başka birşey değildir''

''eğer çağdaş uygarlıktan anlaşılan buysa,bu kurallar lanetlenecek demektir!'.............

mutlaka okuyun derim
 
en sevdiğim eseri ALTTA KALANLAR olan ingiliz yazar ;demir ökçe,kızıl veba ve tabii vahşetin çagrısı adlı güzel eserler de vermiştir.kabaca bir köpeğin (bug) hayatını anlatan ama özünde çok daha derin olan VAHŞETİN ÇAÐRISI her yerden ve çok ucuza edinilebilecek iyi bir eser.
ben daha geri planda kalmış mükemmel gözlemi altta kalanlardan birkaç cümle yazmak istedim :

''onları yok edinceye kadar kullanacak olan bu toplumda,onların bir rolu ve yeri yoktu''

''uçurumun kenarına tırnaklarının son güçleriyle tutunup,daha aşağılara yuvarlanmamak için çabalıyorlar.tek gösterebilecekleri çaba da bunlardan ibarettir''

''uçurumun dibindekiler ölmeye yüz tutmuşlar,ama bu sözünü ettiklerim iki üç kuşak sürecek bir can çekişmeyi ,yok oluşu yaşayacaklar''

''bir asker,dış görünümü itibariyle ülkesini korumak isteyen bir kahramanve yurtseverdir yada böyle bir görüntü çizer.oysa gerçekte bir asker,yoksulluğu nedeniyle,düzenli beslenmeve barınma güdüsüyle,kendini savaş makinesinin bir aracı,bir dişlisi,bir yemi durumuna uğratmış şanssızdan başka birşey değildir''

''eğer çağdaş uygarlıktan anlaşılan buysa,bu kurallar lanetlenecek demektir!'.............

mutlaka okuyun derim
 
Ben Jack London'ı ortaokuldayken okumaya başlamıştım ve hikayenin hangi dönemlerde o zaman çözememiştim; fakat şimdilerde ingilterenin yaşadığı o karışık dönemi Jack London gözüyle daha iyi anlıyorum. O yaşlarda ise beni en çok etkileyen hikayedeki serüvendi. İki gencin hayalleri peşisıra yaşadıkları bölgeden ayrılıp hjayallerini bulmaları. sanırım o dönemden kalan hayallarimin atkasından koşma sevdesı oldu bende. Bahsettiğim "Ay Vadisi" romanı. Okumanızı tavsiye edrim. Tasvirleri sizi başka bir dünyaya götürecek, hikayesi içine çekecek.
 
benim Jack London'la ilk buluşmam otobiyografisinin olduğu kitaplaydı yanlız ismini tam hatırlamıorum YOl olma ihtimali var isminin ama çok uzun yıllar geçti ve işin kötüsü kitabıda bulamıorum
 
Demir Ökçe'yi okumuştum. Kitabın kahramanı eşinin gözünden anlatılıyor. Bana anlatım tarzı oldukça itici geldi. Adam kahramanlaştırılıyor, sosyalist parti olağanüstüleştiriliyor vs. Kitabın güzel yanı Kapitalden çıkardıklarını burjuvazi ve diğer egemen güçlere karşı söylev verircesine anlatması. Ama tabi burada benim doğal olarak kabullenemediğim, günümüzde de geçerliliğini yitirmiş bazı söylemler yok değil. Belki aslında "partinin" daha uçlarda yaşayan "lümpen proleterlere" karşı elit bakışını eleştiri amaçlıda kullanmış olabilir ama uçurum insanları adını verdiği kitleye bakışı ve ölümlerdeki acımasız bakışıda irrite etmedi değil..

Sonuç olarak ne iyi ne kötü diyebilirim. Roman olarak kötü, teorik açıdan iyi diyeyim hatta :)
 
sosyalist olduğunu da zencilerden hazetmediğini de gizlememiştir;bir nevi bizdeki 'beyaz türk sosyal demokratlar' ya da 'ayaktakımından hoşlanmayan elitist solcular' gibi bir şey...
 
hem bilimsel ırkçılığı, hem bireyciliği hem de sosyalizmi benimsemiştir.

peki bu onun çok iyi bir yazar olmasının önüne geçebilir mi?
elbette geçemez;

gezgindir,serüvencidir,maceracıdır,altın arayıcısıdır,boksördür,gemicidir,serseridir,ayyaştır...

en önemlisi çok iyi bir yazardır;
adamımdır!
 
“Martin Eden için neden biraz üzülmeyeyim? Martin Eden bendim :!: . Martin Eden bir bireyci idi :!: , bense bir Sosyalist. İşte bu yüzden ben yaşamaya devam ediyorum ve işte bu yüzden Martin Eden öldü… Bu kitap bireyciliğe bir saldırıdır. Martin Eden, :arrow: başkalarının ihtiyaçlarının farkına varmayan aşırı bir bireycidir. Hayalleri kaybolduğunda, uğrunda yaşayacağı hiçbir şey kalmaz.”

(martin eden'den)
 
bende ilk olarak geleceğin hikayelerini okudum.tüm hikayeler çok güzeldi ama bende en çok kızıl vebadan etkilenmiştim.5 sınıfta filandım herhalde.sonra istiridye korsanları,vahşetin çağrısı bi de ismini hatırlamadığım 2 kitabını okudum.son olarakta 2 hafta kadar önce öç öyküleri antolojisi diye bir kitapta çok güzel bir hikayesi okudum.gerçekten çok sevdiğim bir yazar
 
Jack London en sevdiğim yazarlardan bir tanesi. Babamın tavsiyesi üzerine alıp okumuştum Beyaz Diş'i, gerçekten hayran kaldım. Daha sonra diğer kitaplarını okumaya başladım. En sevdiğim kitap ise Martin Eden. Doğru dürüst konuşmayan bir adamın nasıl olup da kitapları satış rekorları kıran bir yazar haline geldiğini (kendisini) anlatıyor. Mükemmel bir eser. Bir Alkoliğin Anıları adlı kitabında da tuhaf bir alkolik olduğundan bahsediyor. Uçurum İnsanları ile hep zengin bildiğimiz İngiltere'nin fakir yüzünü gösteriyor. Edebiyatseverlerin muhakkak arşivlerinde tam koleksiyonunu bulundurması gereken bir yazar.
 
Bana kitabı, yazıyı ve edebiyatı sevdiren yazar. Büyük bir şahsiyettir kendisi. Yazdığı kitapların sayısı 50'yi geçmiştir. Otobiyografik romanı olan Martin Eden'de, nerelerden nerelere geldiği şiirsel bir dille anlatır.
 
Geri
Üst