Feminizm

Beyler, bu kadar konuşulmuş, bu sayfayı tamamen okudum( hepsini deil) ben bir erkeğim önce onu söliim. Ama praxisin bahsettiği konular kesinlikle doğrudur. Bu arada da illa bir taraf üstün olacaksa erkek üstün toplumu kadın üstün topluma tercih ederim. Sebep erkek olmak deil, işin özü şu eğer kadınlara şu anki erkek egemen yapının tanıdığı haklar tanınırsa inanın ya da inanmayın erkekler kadınların kölesi olurlar. Ben böle düşünüom sadece...
Ama işin temelinde bir karşılıklı eşitlik sağlanmalıdır.
Gerek feodal toplumlarda olsun gerek kapitalizmin gelişmesinden sonra olsun, kadınlar hep bebek bakan, yemek yapan durumda kalmışlardır. Kapitalizmin ilk dönemlerindeki aşırı iş gücü ihtiyacından dolayı bilirsiniz ki insanlar günde 14- 15 saat bile çalıştırılmışlardır. Bugün gelinen noktalar öle basit şeyler deildir. Tüm bunlar direnmenin getirdiği işçi sınıf haklarıdır. Tabi erkeğin işinden başka işi olmadığı bu dönemlerde ( sex bile) kadın doğal olarak yemek yapan ve arada bir vakit bulunup yaşanan cinsel iişkilerden sonra doğan çocuklara bakmak zorunda bırakılan duruma düşmüştür ve bu olaylar bir yüzyıl kadar sürmüştür. Tabi ki işçi sınıf hareketlerinin kazanılmasından sonra iş saatlerinin azalması, izinlerin artması, annelik vs... izinlerinin gelmesi, ücretlerin artması gibi gelişmelerle kadınlarda iş hayatında yerlerini almaya başlamışlardır. Tüm bunların da doğal olarak marksizmle aşırı ilgisi vardır. Marksizm işçilere haklarını almalarını söler, değil mi? Bunların sonuçları da bunlar işte..... Ve derken günümüzde iş gücünün ( emeğe dayalı) değerinin azalması aşırı otomasyona geçilmesi, aslında kadınların toplumda önemli mevkilere gelmelerini sağlamıştır. Bu da kadının sosyal hayatta önemini arttırmıştır.
Buraya kadar olayın kapitalizmle ilişkisi nedire cevap oldu sanırım?
Bir de olayın psikolojik olması gereken bir boyutu var o da anne duygusu kavramı. Bu olgu da anneyi çocuğuna bağımlı kılar ve bu da anneyi çocuğun tek bakıcısı durumuna getirir. Ve anne çocuğu için cabalar cabalar. Bu olguyu kabul etmeyen bir kadın eşi tarafından yargılanır. Kadının burada düşündüğü şey ise çocuğun hayatını nasıl değiştireceğidir. Ama ne yazık ki biz erkekler evlat doğmadan baba olacağımızın farkına bile varmayız. Sonra da döner ne baba mı oldum deriz. Ama gene de tüm bunlar bizim doğamızla ilgili o yüzden konunun bu yanı çok karmaşık. Uzaklaşalım.
Ama şu an bile kadınların sosyal toplum yapısı üstünde üstlendikleri değer çok fazla, aslında gizli hakları (teşhircilik gibi) bundan daha fazla. Tüm bu değerler zaten akıllı bir erkekle akıllı bir kadını eşit konuma getiriyor. Sonuçta herşey ekonomik özgürlüğün kazanılabilmesinde yatıyor....
 
-PRaXiS- demiş ki:
RunRabbitRun demiş ki:
Dediğin olay oturmuş bir "hukuk devleti" anlayışı ve insan haklarının teori ve pratikteki ikilemlerinin ortadan kaldırılması ile halledilebilir.
Hukuk dediğin, sosyo-ekonomik sistem tarafından şekillendirilen, belirlenen ve bu sistemin devamlılığını, karşı oluşumları etkisizleştirmek amacıyla dayatılan bir yabancılaşmadır. Dolayısıyla insan haklarının sosyo-ekonomik denklem paralelinde size sununanlarla bir adım ileriye gidemezsin hukuki donanımlar çerçevesinde.
RunRabbitRun demiş ki:
Kadının bir çekim alanı olması, metalaştırılması sadece kapitalizme indirgenecek bir gerçeklik değil sanırım daha geniş bir alana dağılan bir nedenler zinciri olsa gerek.
Kadının ezilmişliği feodalite kaynaklı metalaştırılması özel mülkiyete (kapitalizm) dayalıdır. Ancak kadını bir şekilde ezmeyi hem ataerkil yapılanmayla hemde onu metalaştırmıyla devamlılığı kapitalizm tarafından sürdürülmektedir.

Hukuk senin tabirinle yabancılaşma, ozaman hukuk olmadan yaşayalım. Pek gerçekçi değil Praxis sanırım bu. Ayrıca hukukun uygulanması ile "hukuk devleti" olmak arasında fark var.
Bütün sistemler var olan düzeni korumak isterler bunda yadırganacak bir şey yok :) Olayı çok fazla dağıtmamak adına daha fazla yorum yapmayacağım ama Hukuk devleti anlayışı ve insan hakları bu kadın-erkek eşitsizliğine karşı önerilebilecek bir çözüm biçimi. Özellikle insanı insan olduğundan ötürü cinsiyete bağlı kalmadan ele almak neden ters gelsin ki. "insan hakları" bu anlamda önemli

1000mirrors senin söylediğin problem Hukuk devleti anlayışının sorunu değil.Elbette bu anlamda (kadın-erkek) yasaların da düzgün biçimde oluşturulması ve "hukuk devleti" anlayışı ile işlerliğinin korunması gerekir. Bu senin gördüğün yıllardır oturmuş Bizim siyaset ve siyasetçi geleneğimizin acı gerçeğidir.

Benim önerilerim bunlardı sizin yapıcı önerilerinizi de okumaktan zevk duyarım
 
RunRabbitRun demiş ki:
Hukuk senin tabirinle yabancılaşma, ozaman hukuk olmadan yaşayalım. Pek gerçekçi değil Praxis sanırım bu. Ayrıca hukukun uygulanması ile "hukuk devleti" olmak arasında fark var.
Bütün sistemler var olan düzeni korumak isterler bunda yadırganacak bir şey yok :) Olayı çok fazla dağıtmamak adına daha fazla yorum yapmayacağım ama Hukuk devleti anlayışı ve insan hakları bu kadın-erkek eşitsizliğine karşı önerilebilecek bir çözüm biçimi. Özellikle insanı insan olduğundan ötürü cinsiyete bağlı kalmadan ele almak neden ters gelsin ki. "insan hakları" bu anlamda önemli
"Hukuk"'suz bir yaşam biçimi mevcut benim sunabileceğim, bildiğin gibi marxizm. Hukuk devleti hukuk'u dışlayarak mı oluşuyor? Çok garip bunu görmemiş olayım :) Birde, Marxizm, Anarşizm bu var olan sistemi değiştirmeye yönelik hareketlerdir. İnsan olmanın onuruna yaşayan birey o düzeni zaten korumasına gerek kalmadan bir tür doğa yasası gibi görecektir buna emin ol. Bu hukuk devletinin kaynağı, yaratıcısı kapitalizm değilmide onun yarattığı ve feodalizmden devraldığı ve de devam ettirdiği sorunu çözecek? Madem bu hukuk devleti kendi içinde çözümü barındırıyor neden dünya'daki kadın ezilmişliği kendini gösteriyor. Sunulan İnsan haklarının çelişkili ve boş vaatlerine girmeyeyim. Bir insan her biçimde diğer birey paralelinde eşit olmalı ve özgürlükleri bu çerçevede belirlenmelidir. Bunun adı ne hukuk devleti ne de sayıklanan gibi kapitalizmdir. vs...
 
-PRaXiS- demiş ki:
RunRabbitRun demiş ki:
Hukuk senin tabirinle yabancılaşma, ozaman hukuk olmadan yaşayalım. Pek gerçekçi değil Praxis sanırım bu. Ayrıca hukukun uygulanması ile "hukuk devleti" olmak arasında fark var.
Bütün sistemler var olan düzeni korumak isterler bunda yadırganacak bir şey yok :) Olayı çok fazla dağıtmamak adına daha fazla yorum yapmayacağım ama Hukuk devleti anlayışı ve insan hakları bu kadın-erkek eşitsizliğine karşı önerilebilecek bir çözüm biçimi. Özellikle insanı insan olduğundan ötürü cinsiyete bağlı kalmadan ele almak neden ters gelsin ki. "insan hakları" bu anlamda önemli
"Hukuk"'suz bir yaşam biçimi mevcut benim sunabileceğim, bildiğin gibi marxizm. Hukuk devleti hukuk'u dışlayarak mı oluşuyor? Çok garip bunu görmemiş olayım :) Birde, Marxizm, Anarşizm bu var olan sistemi değiştirmeye yönelik hareketlerdir. İnsan olmanın onuruna yaşayan birey o düzeni zaten korumasına gerek kalmadan bir tür doğa yasası gibi görecektir buna emin ol. Bu hukuk devletinin kaynağı, yaratıcısı kapitalizm değilmide onun yarattığı ve feodalizmden devraldığı ve de devam ettirdiği sorunu çözecek? Madem bu hukuk devleti kendi içinde çözümü barındırıyor neden dünya'daki kadın ezilmişliği kendini gösteriyor. Sunulan İnsan haklarının çelişkili ve boş vaatlerine girmeyeyim. Bir insan her biçimde diğer birey paralelinde eşit olmalı ve özgürlükleri bu çerçevede belirlenmelidir. Bunun adı ne hukuk devleti ne de sayıklanan gibi kapitalizmdir. vs...

Sevgili Praxis elbette hukuk olmadan hukuk devleti olmaz ben hukuk uygulanması derken her hukuk anlayışının (resmi veya resmi olmayan(buraya da açalım bir parantez burda mesela bir toprak ağasının kendince uyguladığuhukuku!!!! gibi ) hukuk devleti kavramındaki hukuk ile bağdaştırılamayacağını senin de aslında anlamış olduğun üzere belirtmek istemiştim. Hukuk devleti anlayışı elbette tek başına çözüm olamaz, Uluslararası Hukuk (örn:Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi) temeli oluşturacaktır bu forumun içerdiği problemin çözümü açısından.

Hukuk'un üstünlüğü anlayışı ile yönetim de hukuk'a bağlı olacaktır.Hukuk devleti kişilerin değil hukukun yönettiği devlettir. Marxistler bunu belli bir sınıfın hegemonyasının maskelenmesi şeklinde yorumlarlar.Senin de tanımladığın gibi. Oysa Hukuk devletini kanun devletinden ayıran nokta o kanunları yapanların da bağlı olmasıdır.Burada kanun yapıcıların daha da sivilleşmesi önemli elbette. Marxizmin ortaya koyduğu kaygıların giderilmesi açısından.Kanun devleti ile hukuk devleti arasındaki fark anayasa devleti ile anayasal devlet arasındaki fark gbidir.

(bu arada George Orwell'in "hayvanlar Çiftliği" adlı kitabını okudun mu bilmiyorum ama marksizmin- sosyalizmin içindeki yanılsamayı güzel hicveder) ve hukuk olmadan yaşamanın hala gerçekçi olmadığını düşünüyorum.Sen Marxizmi örnek göstermiş olsan bile.

Elbette varolan sistemi değiştirmek isteyecek başka sistemler vardır. Benim orada belki anlatım bozukluğu yaparak vurgulamak istediğim şuydu : her sistemin, düzenin kendi içinde muhafazakarlık barındırdığı.( yine Hayvanlar Çiftliği )

Gelelim son sözlerine;her birey diğer birey paralelinde eşit olmalı ve özgürlükleri bu çerçevede belirlenmeli demişsin.Eşitlik neye göre kim ve/ya nasıl tanımlanacak? Özgürlüğün çerçevesi nedir? Feminizm ele aldığı sorunsal nasıl çözümlenecek bu anlamda.
 
RunRabbitRun demiş ki:
Hukuk'un üstünlüğü anlayışı ile yönetim de hukuk'a bağlı olacaktır.Hukuk devleti kişilerin değil hukukun yönettiği devlettir. Marxistler bunu belli bir sınıfın hegemonyasının maskelenmesi şeklinde yorumlarlar.Senin de tanımladığın gibi. Oysa Hukuk devletini kanun devletinden ayıran nokta o kanunları yapanların da bağlı olmasıdır.Burada kanun yapıcıların daha da sivilleşmesi önemli elbette. Marxizmin ortaya koyduğu kaygıların giderilmesi açısından.Kanun devleti ile hukuk devleti arasındaki fark anayasa devleti ile anayasal devlet arasındaki fark gbidir.
İnsanların yarattığı ve sözde bazı sorunları çözmek üzere üretmiş olduğu fenomeni yani hukuk bu belirgenlikten de öteye götürülür ve üstünlük gibi bir sapma yakıştırılır. Üstün olan insan olmalıdır yarattığı sisteme yabancılaşmamalıdır. Ve hukuk bir devlet biçimidir. Oysa devlette aynı üstünlük doğrultusunda insana yabancılaşmıştır. Dolayısıyla sosyo-ekonomik yapılanma olan bu sistemin topyekün, radikal biçimde ortadan kaldırılmalıdır.
RunRabbitRun demiş ki:
(bu arada George Orwell'in "hayvanlar Çiftliği" adlı kitabını okudun mu bilmiyorum ama marksizmin- sosyalizmin içindeki yanılsamayı güzel hicveder) ve hukuk olmadan yaşamanın hala gerçekçi olmadığını düşünüyorum.Sen Marxizmi örnek göstermiş olsan bile.
Yanılsama dediğin şey hukuka dayalı olmayan bir sistemin yaşayamayacağıdır olsa gerek. Önce sistem sonra bunun gerekleri gelir. Burjuva manada bir yasalar bütünü değildir, Sosyalist metod. İnsanlar bu toplumda ihtiyaçları için ortak ve planlı bir üretim yapacaklar ve bu nedenle insan emeğinin ve doğanın israfı son bulacaktır. İnsanlar neye, ne kadar ihtiyaç olduğuna ve bunlar için ne kadar ve nasıl çalışılması gerektiğine kendi özgür ortak iradeleriyle karar verecekler ve uygulayacaklardır. Bu kısım bundan ibaret.
RunRabbitRun demiş ki:
Gelelim son sözlerine;her birey diğer birey paralelinde eşit olmalı ve özgürlükleri bu çerçevede belirlenmeli demişsin.Eşitlik neye göre kim ve/ya nasıl tanımlanacak? Özgürlüğün çerçevesi nedir? Feminizm ele aldığı sorunsal nasıl çözümlenecek bu anlamda.
Eşitlik, tüm insanların özgürlüklerinin tüm insanlara göre belirlenmesi bağlamındadır. Bir bireyin diğer bir bireye eşitliği ve tüm topluma aynen aktarımı vs. Özgürlüklerin birey bazında değil toplum bazında tanımlanması ve uygulanması. Sosyalist toplumun en temel özelliği, artık sınıfsal bölünmenin ortadan kalkmış olmasıdır. Yani sosyalist toplum sınıfsız bir toplumdur. Kadın erkek ayırımı diye birşey olmayacaktır. Ne ataerkil ve feodal yapı mevcut olup ne de özel mülkiyete dayandırılıp kadın ezilip, 2. plana atılıp, metalaştırılabilecektir...
 
-PRaXiS- demiş ki:
RunRabbitRun demiş ki:
(bu arada George Orwell'in "hayvanlar Çiftliği" adlı kitabını okudun mu bilmiyorum ama marksizmin- sosyalizmin içindeki yanılsamayı güzel hicveder) ve hukuk olmadan yaşamanın hala gerçekçi olmadığını düşünüyorum.Sen Marxizmi örnek göstermiş olsan bile.
Yanılsama dediğin şey hukuka dayalı olmayan bir sistemin yaşayamayacağıdır olsa gerek. Önce sistem sonra bunun gerekleri gelir. Burjuva manada bir yasalar bütünü değildir, Sosyalist metod. İnsanlar bu toplumda ihtiyaçları için ortak ve planlı bir üretim yapacaklar ve bu nedenle insan emeğinin ve doğanın israfı son bulacaktır. İnsanlar neye, ne kadar ihtiyaç olduğuna ve bunlar için ne kadar ve nasıl çalışılması gerektiğine kendi özgür ortak iradeleriyle karar verecekler ve uygulayacaklardır. Bu kısım bundan ibaret....


Kitap işte tam da senin bahsettiğin Sosyalist metodun çöküşünü anlatıyor. Kitabı okumamışsın heralde. Cidden okuması basit ve zevkli bir romandır.Hatta benzetmeler çok hoştur eğer vakit bulursan oku biara.




-PRaXiS- demiş ki:
RunRabbitRun demiş ki:
Gelelim son sözlerine;her birey diğer birey paralelinde eşit olmalı ve özgürlükleri bu çerçevede belirlenmeli demişsin.Eşitlik neye göre kim ve/ya nasıl tanımlanacak? Özgürlüğün çerçevesi nedir? Feminizm ele aldığı sorunsal nasıl çözümlenecek bu anlamda.
Eşitlik, tüm insanların özgürlüklerinin tüm insanlara göre belirlenmesi bağlamındadır. Bir bireyin diğer bir bireye eşitliği ve tüm topluma aynen aktarımı vs. Özgürlüklerin birey bazında değil toplum bazında tanımlanması ve uygulanması. Sosyalist toplumun en temel özelliği, artık sınıfsal bölünmenin ortadan kalkmış olmasıdır. Yani sosyalist toplum sınıfsız bir toplumdur. Kadın erkek ayırımı diye birşey olmayacaktır. Ne ataerkil ve feodal yapı mevcut olup ne de özel mülkiyete dayandırılıp kadın ezilip, 2. plana atılıp, metalaştırılabilecektir...

Benim senle eşit olduğumu nasıl anlayacağız mesela ve bu topluma nasıl aktarılacak. Mutlaka oku "Hayvan Çiftliği" ni.

Bu forum için önerilerim böyle idi. Hala dediklerim geçerli. Hukuk devleti+ insan hakları. daha güzel ve gerçekçi bir çözüm göremiyorum maalesef.hoşçakalın.
Valla daha yazmayacam :p
 
RunRabbitRun demiş ki:
Kitap işte tam da senin bahsettiğin Sosyalist metodun çöküşünü anlatıyor. Kitabı okumamışsın heralde. Cidden okuması basit ve zevkli bir romandır.Hatta benzetmeler çok hoştur eğer vakit bulursan oku biara.
O kitaptan haberim var zamanında bende satıyordum "Hayvanlar Çiftliği" adı altında. Ki George Orwell bir marxisttir. Eleştirisi Stalinist bürokrasiye idi. Tabi yüzüysel bilginden dolayı bu ayrımı yapman zorlaşıyor. Lakin Sosyalizm'in çöküşü olasılığının olabilitesi pek sağlıklı bir mantık altında işlemez. Nedeni yukarıda yazıyor. "İnsanlar bu toplumda ihtiyaçları için ortak ve planlı bir üretim yapacaklar ve bu nedenle insan emeğinin ve doğanın israfı son bulacaktır. İnsanlar neye, ne kadar ihtiyaç olduğuna ve bunlar için ne kadar ve nasıl çalışılması gerektiğine kendi özgür ortak iradeleriyle karar verecekler ve uygulayacaklardır."
RunRabbitRun demiş ki:
Benim senle eşit olduğumu nasıl anlayacağız mesela ve bu topluma nasıl aktarılacak. Mutlaka oku "Hayvan Çiftliği" ni.
Eşitliği üretim araçlarından yararlanma ve ihtiyaçların giderilmesi bakımından ele alalım; Mesela bir ayakkabı tamircisi ile bir bilgisayar mühendisinin iş ve kişisel ihtiyaçları aynı olmayacaktır. İşin mahiyetine göre mevcut gereç ve ürünlerden gerekenler sağlanır. Buna insanlar gerekli yapılanma süreçleriyle kendileri karar verebilirler , vereceklerdir.
RunRabbitRun demiş ki:
Bu forum için önerilerim böyle idi. Hala dediklerim geçerli. Hukuk devleti+ insan hakları. daha güzel ve gerçekçi bir çözüm göremiyorum maalesef.hoşçakalın.
Valla daha yazmayacam :p
Malesef toplumsal gerçekçi değilsin...
 
_PRaXiS_ demiş ki:
RunRabbitRun demiş ki:
Kitap işte tam da senin bahsettiğin Sosyalist metodun çöküşünü anlatıyor. Kitabı okumamışsın heralde. Cidden okuması basit ve zevkli bir romandır.Hatta benzetmeler çok hoştur eğer vakit bulursan oku biara.
O kitaptan haberim var zamanında bende satıyordum "Hayvanlar Çiftliği" adı altında. Ki George Orwell bir marxisttir. Eleştirisi Stalinist bürokrasiye idi. Tabi yüzüysel bilginden dolayı bu ayrımı yapman zorlaşıyor. Lakin Sosyalizm'in çöküşü olasılığının olabilitesi pek sağlıklı bir mantık altında işlemez. Nedeni yukarıda yazıyor. "İnsanlar bu toplumda ihtiyaçları için ortak ve planlı bir üretim yapacaklar ve bu nedenle insan emeğinin ve doğanın israfı son bulacaktır. İnsanlar neye, ne kadar ihtiyaç olduğuna ve bunlar için ne kadar ve nasıl çalışılması gerektiğine kendi özgür ortak iradeleriyle karar verecekler ve uygulayacaklardır."
RunRabbitRun demiş ki:
Benim senle eşit olduğumu nasıl anlayacağız mesela ve bu topluma nasıl aktarılacak. Mutlaka oku "Hayvan Çiftliği" ni.
Eşitliği üretim araçlarından yararlanma ve ihtiyaçların giderilmesi bakımından ele alalım; Mesela bir ayakkabı tamircisi ile bir bilgisayar mühendisinin iş ve kişisel ihtiyaçları aynı olmayacaktır. İşin mahiyetine göre mevcut gereç ve ürünlerden gerekenler sağlanır. Buna insanlar gerekli yapılanma süreçleriyle kendileri karar verebilirler , vereceklerdir.
RunRabbitRun demiş ki:
Bu forum için önerilerim böyle idi. Hala dediklerim geçerli. Hukuk devleti+ insan hakları. daha güzel ve gerçekçi bir çözüm göremiyorum maalesef.hoşçakalın.
Valla daha yazmayacam :p
Malesef toplumsal gerçekçi değilsin...

Yahu güzelim kitabı oku lütfen. :D Hayvanlar çiftliğinde de bu çiftlikte yaşayan hayvanlar despot çiftlik sahibini kovarlar. "ihtiyaçları için ortak ve planlı bir üretim yaparlar ve bu nedenle insan emeğinin ve doğanın israfı son bulacak derler. neye, ne kadar ihtiyaç olduğuna ve bunlar için ne kadar ve nasıl çalışılması gerektiğine kendi özgür ortak iradeleriyle karar verir ve uygularlar" aynen senin bu cümlelerin kitapta işlenir. (ama tek farkla o da kitabın sonunda saklıdır.) Bu sosyalizmle bağlantılı bir şey değil mi Allah aşkına..... :D Evet Stalinist bürokrasiyi de eleştirir, baş domuz Stalindir zaten kitaptaki, sosyalizme de gönderme yapar, komünizme de dolayısıyla Marxisme de..........ahhhhhhhhhhhh

Kitabı satmak farklı bir şey okumak farklı bir şey. ORwell'in tam olarak düşüncesinin ne olduğuna dair farklı görüşler vardır. Ayrıca Marxist olması varolan Marxist düşüncenin yansımalarınını eleştirmemesini de gerektirmez. Orwell, Rus DEvrimini zamanında desteklemiş fakat daha sonra Stalinist ve Troçkistler arasındaki anlaşmazlıklar sonucu gerçekleşen olaylar sonucunda kafası karışmış bir yazardı. Kitapta da kafasını karıştıran çelişkileri işler.Off kitabı anlattırcaksın nerdeyse :)

Ha Stalin ha Hitler....sevmiyorum totaliter rejimleri offfffffffff
kitap üzerine mantık yürütmekten ziyade kitabı oku ne düşünüyorsan düşün sonra...Okumazsan da tartışmayalım bu konu üzerine. Kitabı bilmediğin içinde yüzeysel bilgiye sahip olmakla suçlama kimseyi.

Sevgili Praxis allah aşkına cevap hakkı doğuracak bir şey yazma artık lakin sıkılmaya başladım, yoruldum be kardeşim. Şimdi müzik dinleyecem biraz. Hadi senin için Russian REd Army'den olsun. :LOL: :D

eşitlik mevzusuna da girmek istemiyorum.Siyaset Teorisi'ne gireceğiz yoksa bu gidişle. Sen Marxist okumadan açıklıyorsun herşeyi kulağa hoş geliyor ama gerçekçi değil ne yazık ki.......

"herkes eşittir ama bazıları daha çok eşittir"
Örneğin sen benim adayımsın bu anlamda :twisted: :twisted: :twisted: :twisted:


Son kez hukuk devleti anlayışı+ insan hakları diyorum bu forumun ortaya koyduğu sorunsalın çözümü için.
Bu kez cidden ne olursa olsun cevap vermeyeceğim. son yazımdır.
 
Bir sürü haksız eleştiri yapmışsın başlıyayım. Kitabı tam olarak okumadım içeriği hakkında araştırma yaptım ve bir kanıya vardım, tartışılır. Ancak yok kitabı oku yok bilmeden yazma vs. gibi ithamlarıda pek mantıklı bulmam yazılıp çizilen şey sosyalizmdir.

George Orwell Troçkisttir. Gönderme yapar deyip geçilmeyecek kadar detaylara inilmesi gerektiği kanısındayım. Sen yazarsın buraya göndermeleri bende gerekenelri sana yazarım. Troçkizm bilgimden nelerin yazılıp yazılmadığını kestirmek benim için güç değildir. (Eroika yoldaşım bu kitabı okumuş olabilir, o daha detaylıca sana bir mesaj yazabilir kitap içeriği hakkında)

Kitabı satmak farklı şey okumak farklı şey gibi bir cümleyi kurmana bir anlam verememekle canımın sıkıldığını söyleyebilirim. Okumadım dediğimi ve yukarıdada belirttiğim üzere felsefesini bildiğim üzere bazı şeyleri tahminen ve de bilinçli olarak nir takım fikirelr öne sürebilirim.

Marxist bir kişi özeleştiri elbette yapabilir. Ben marxizme ithafen olumsuz yazılmış olan yerlerin olduğunu sanmamakla beraber eğer varsa yazarsın buraya tartışırız.

Sen Stalinizm yerine sosyalizm dersen ben atlarım, içeriği hakkında az çok bilgim var dedim, bu yanlışsa düzeltirsin our biter, alay eder gibi cevap vermene gerek yok.

Sen Marxist okumadan açıklıyorsun herşeyi" cümlesinin geçersizliğini şiddetlice sana iade ederim. Varsa benim yazdıklarım üzerine karşıt fikirlerin yazarsın , tartışırız. Bu şekidle argümansız yazıların basitliğe indirgeniyor bilesin, tarafımdan.

Gerçekçilik üzerine konuşacak bir metodoloji varsa oda marxizmdir.
 
Feministler, bence 3'e ayrılır:
1-) Kadın haklarını, erkeklere karşı savunan, bunu cinsiyet meselesi yapan ve kendisini insandan çok, kadın olarak gören cadı feministler.

2-) Kadın haklarını, toplumun geneline karşı savunan, kadınların güçlenmesine çalışan ve biraz daha bilinçli davranan feministler.

3-) Kadın haklarını, kadın hakları olarak değil, insan hakları olarak gören Kadın haklarını, zayıfların haklarının yendiği gerçeğinden yola çıkarak savunan feministlerdir Daha doğrusu eşitlik savunucularıdır.

Evet gerçekten aklı başında, realist düşünen ve haklarını adil bir şekilde korumak isteyen kadının, daha doğrusu insanın, göstermesi gereken davranış biçimi budur. Aynı durumda ezilen erkek olduğunda da aynı tepkiyi göstermiyecek bir kadının mucadelesi bir anlam ifade etmez.
Kadın-erkek didişmesi arasında esas hakları yenilecek olanların çoçuklar olduğundan habersiz olan feministlerin yaptığı mucadelenin destek verilecek bir tarafı yoktur.

Gerçek bir hak savunucusu kadın, çoçuğunu döven kadına, haklardan bahsettiğinde, "önce sen çoçuğuna adil davran" diyebilen kadındır.
Ki çocuklar haklarını yetişkin insanlar gibi koruyamazlar. esas hakları koruması gereken onlardır.
Toplumda, çoçuklara, engellilere, sokakta kalanlara, ihtiyarlara aynı derecede saygıyla ve adil davranabilen insanların, kadınların hakkını yemesi diye birşey söz konusu olamaz.

Şuda unutulmamalıdır ki, "kocamdır, döverde severde" diyen ruhsuz, kişiliksiz ve cahil kadınlar, eşitsizliği daha da körüklemektedir Yani eşitlik ve insan hakları için mucadele edilmesi gereken bir diğer konuda, yozlaşmış gelenekçilik anlayışıdır. Geleneklerini insanlıktan üstün tutan, iyiyi, güzeli, doğruyu kendi düşünüp bulmaktan aciz, büyüklerimizden ne gördüysek o doğrudur diyen bu banaz zihniyetin toplumdaki egemenliği, toplumda eşitliği sağlamak için en başta aşılması gereken engellerdendir

Böyle bir anlayışla mucadele etmek gerekirken, kalkıpta erkekleri başka tarafa koyup, cinsiyet ayırımcılığı yaparak mucadele etmeye çalışan zihniyetin saygı duyulacak bir tarafı yoktur. Ve kadın erkek diye birşeyde yoktur Bu insanlar tarafından uydurulmuş bir saçmalıktır. İnsanların niçin 2 cinsiyetle yaratıldığı kutsal kitaplarda açıklanmıştır. Sevgi olsun diye, sevişin diye didişin diye değil !
Sonuç olarak, eşitsizliğe sebep olan faktör asla cinsiyet değildir. Zayıfı ezen vicdansız ve/veya beyinsiz anlayışların, toplumda egemen olmasına musade etmektir.
 
TEAR_OF_SOUL demiş ki:
Din kuralları saptırılıyor politik amaçlar uğruna,aslında islam dini bi kadının kabul etmemesi gereken bi din değil.

"ey insanlar kadinlari size emanet ettim" ifadesinin daha nesi saptirilabilir ki??nesi kabul edilebilir?
 
Feminstler daha çok seçici olmak için feminist kisvesi altında daha tüylü erkek bulmak için çalışan ve birkaç kadından oluşan bir grup gibi geliyor bana.Hepsi veya yarısı öylemidir bilmem ama öyle gibi.

Belki biraz lakayıt bir yaklaşım olmuştur ama kusuruma bakmayın.
 
Hiç bir yazıyı okumadım. Çünkü 2 senedir feminizm okuyorum. Bıktım artık.

Feminizm kadın hareketidir. Ancak ortaya çıkışındaki amacı kadını yüceltmek değil, erkeklerle eşitliği sağlamaktır.

Bunun için pek çok feminizm vardır. En uç noktası Radikal Feminizm'dir ki, genelde herkes bunu bilir. Erkekleri "baş düşman" olarak görürler. Daha sonra marxist feministler var. Kapitalizm'in kadını sömürdüğünü söylerler. (tam hatılamıyorum bunları:)) Liberal feministler var. Bunlar yasalar önünde eşitliği savunuyorlar. O kadar. En son Sosyalist feministler var. Kapitalizm'in sömürdüğünü ancak daha önce ataerkilliğin sömürdüğünü ve Kapitalizm'in ataerkilliği kullandığını söylüyorlar. Ortak çamaşırhane, ortak yemekhane fln diyorlar. Ayırca çoğu evlilik karşıtı. Evliliğin, ataerkillik sayesinde kadını eve hapsettiğini söylüyorlar!... Ayrıca Marxistler ve Sosyalistler, Kapitalizm'in kadını "artı değer" ile sömürdüğünü, kadının ev içi emeğine ücretsiz el koyduğunu söylüyorlar.

Sosyalist ve Marxist Feminizm, Kapitalizm'e karşı ciddi bir tehlikedir. Çünkü onun kaynaklarına saldırırlar direk olarak. Kapitalizm'in az işçi ile çok iş yapmasına karşı çıkar, kadın emeğini, emek piyasasına sokmaya çalışır çünkü.

umarım biraz anlaşılmıştır. Önceden yazılanların tekrarı varsa kalabalık için özür dilerim. Sadece boş konuşulmaması için yazdım. Çünkü çoğu insan feminizm'i kadınların iktidarı ele geçirme mücadelesi olarak biliyor da...

Teşekkürler...
 
:) Onlara anlat vala!... Bence bizlere benziyeceğiz diye dişiliklerini kaybettiler. Dün akşam Scarlet'i seyrediyordum. Kadınlardan dişilik akıyor!.. Seksilik değil. Dişilik. Bakınca düşüyorsun. Karşında "kadın" var! Saygılı, bakımlı, konuşmasını oturmasını bilen, seviyeli. Erkekler de öyle...

Ne oldu bizlere kuzum?!?
 
Bende bi kaç düşüncemi belirtiyim müsadenizle :)
Eğer erkek ve kadınlarla ilgili genellemeler yapılacaksa erkeklerin dezavantajlarından da bahsetmemiz gerekir.Kadın şiddet görür ama gerçek şiddetten uzak tutulurlar erkekler tarafından.Yıllardır savaşlarda milyarlarca erkek ölür(gene erkekler başlatır ama neyse olan erkeklere olur)gemiyi kazaları vs en son erkekler terkederler canları pahasına .Oralarda erkekler eşitlikten veya erkek üstünlüğünden bahsetmezler.İş imkanlarında bayanlara öncelik tanınır(başıma gelmiştir
erkek bilgi olarak bayandan daha üstün olsa bile tercih edilmeyebilir).Hemen hemen her ortamda bayanlara daha nazik davranılır ve öncelik verirlir.Vsvs
Kadınlar kendini ezdirmemek gibi bir güce sahiptirler bence.Gerekli eğitimi aldıktan sonra meslek sahibi olduktan sonra kendilerini çok rahat bir şekilde erkeklerle eşit duruma getiriyorlar zaten günümüzde böyle. Kendilerine kötü davranan erkeğide boşuyorlar ve çocukları varsa velayet hakkındada bayanlara öncelik tanınıyor dünyada (buda bir avantajdır).Hemde erkek seçme özgürlükleri oluyor kendi kültür düzeyinde bir erkekle evlenirlerse şiddet ihtimali iyice düşüyor.Buna rağmen gene şiddet görürlerse boşanıyorlar ve kocaları zenginse eğer yüklü nafakalar alabiliyorlar(buda).
Ama eğer kadının ekonomik özgürlüğü yoksa şiddet görüyor maalesef
bunda en fazla suç erkektedir ama kadınında hiçmi suçu yok?böyle bir adamı seçmeyebilirdin.Paran olsa boşanabilirdin ama bu kadının ezilmesini
haklı çıkarmaz elbette.
30 40 yaşına gelmiş bir oduna insan ve kadın sevgisi öğretemezsin.Asıl dayağı hakeden bu adamdır.Günlük hayatında yaşadığı eziklikleri kendinden daha güçsüz birine saldırarak tatmin olan bir adam dayaktan başka birşey haketmez zaten
Hiçbir kadında bir erkeği ezemez hiçbir alanda o zaman bu adamdan bir farkı olmaz bence.Kadın erkek eşittir
 
cosima demiş ki:
TEAR_OF_SOUL demiş ki:
Din kuralları saptırılıyor politik amaçlar uğruna,aslında islam dini bi kadının kabul etmemesi gereken bi din değil.

"ey insanlar kadinlari size emanet ettim" ifadesinin daha nesi saptirilabilir ki??nesi kabul edilebilir?

Bunu erkeklere güvensizlikten söylemiş olabilir Tanrı.Sonuçta kadın fiziksel açıdan erkekten güçsüz ve erkeklerin çok sağlıklı düşündüğüne inanmıyorum ki öyle de.En azından dini inançları kuvvetli olanları bu yolla kadınlara zarar verme düşüncesinden caydırmış olabilir...
 
kadınlar erkeklerle aynı haklara sahip olmak isterler,feministler ise kadınların erkeklerden daha üstün olmasını isterler...radikal feministlerde erkeklere karşı bir aşağılama görüyorum...gerçek feminist diyebileceğim bi insanla karşılaşmadım...hepsi radikal feminist oluyolar-böyle bi genelleme için gördüklerim benim için bir referanstır-o yüzden feministlerin amacı,bana göre,anti-erkek bir akım yaratmaktır ki bu da bir gün herkes fenerli olacak deyişi kadar saçma ve hiçbiryere varAmayacak bir ütopyadan ileri geçemez...ben feministim diyen insanlar için üzülüyorum...herkesin içinde ufacık da olsa birr feminist yattığının da farkındayım...insana değer verebilen herkesten bahsediyorum...
 
feminizm başlangıçta ataerkil sisteme bi başkaldırış olarak çıkmış
fakat egemen sistem tarafından içeriği boşaltılarak savaşı sistemsel değil bireysel temele indirgemiştir.
Şuanki durumuyla feminizm sadece küçük burjuva akımıdır...
 
Geri
Üst