Şehir Efsaneleri.....

sevgili kerem katılıyorum.izlediğim bir video da megadeth grup olarak sahne öncesi sadece girtarla amfisiz çalıyorlardı parçaları ve emin olun o haliyle bile güzel ton çıkıyordu.şöyle bir savım var herhangi bir gitarist sound check yapsın ve çıkarıp gitarını size versin emin olun aldığınız sound ton tamamen farklı olacaktır.piyasada adam gibi setup yapılmış emin olun 100 dolarlık gitarlarla sahne yapıp çalan müzisyenler var.

hatta video da bu.....

http://www.youtube.com/watch?v=N0Ckro0CoJE
 
hakan abi denilenlerin hepsi doğru lakin bu kadar insan bu kadar müzisyen sen de dahil devamlı iyi ton için harcama yapmakta. forumun bile en çok kullanılan kısmı alım satım. ton parmaklardadır diyen adamlar burada otomobil alınabilecek değerlerde aletler kullanılıyor. ben iyi çalmak için ekipman gerekir demiyorum ama ağacın budaklarının tartışıldığı , manyetiklerde kullanılan mıknatısın seçildiği forumda bile ton parmaklardadır demek mantıklı gelmiyor. bu bana biraz imamın dediğini yap yaptığını yapma demek gibi geliyor.
 
Bu ton parmaklardadır hadisesini biraz açmak isterim. Yıllarca uğraşıp binlerce TL para harcayıp sonunda elde ettiğim sonuç şu oldu : Farzı-ı misal Satriani tonu parmaklardadır evet. Zira Satriani'nin bir şarkısını aynen onun tonuna benzer çıkarabilmek için, adamın neredeyse birebir tuşesini ve tekniğini ve hatta zamanlamasını kopyalamanız gerekiyor. Satriani bir şarkıda diyelim perdeye sert basıyor, ama o şarkıyı çalmak isteyen birisi de, aynı perdeye daha az basınç uygulayarak çalıyor. Buyrun şarkıdaki vurgu değişti. Hadi onu geçelim ya zamanlama? Diyelim yine aynı şarkıda, Satriani belli bir notaya parmağıyla 4 saniye kadar vibrato yapıyor. Ama vibrato için her parmak salınımı, farzı misal 1 saniyede bir. Hadi gel de aynısını çal.:) Milisaniye bile farklı çalsan, iyi bir kulak dinlediği şarkının Satriani tonu gibi olmadığını düşünebilecek. Zira cover yapan kişi birebir Satriani tuşesine sahip değil. Ve evet Satraini şarkısı için Satriani tuşesi lazım. Zira ton derken herşey birbirine giriyor.

Bir örnekle açıklamak gerekirse, örneğin bir komedyen, Yıldız Tilbe taklidi yapıyor. Sesin birebir kendisini kopyalamak yerine, komedyen taklid edeceği kişinin aksanını ve konuşma uslubunu taklid ediyor. Farklı oktavdan, farklı bir yerden taklid yapsa bile, dinleyene aynı Yıldız Tilbe sesi gibi geliyor ve sanatçının taklidi başarılı bulunuyor. Bu aslında yukarıda sevgili dthakankoca'nın verdiği güzel örnekte, "sisteme bağlamadan çalınan gitarlarda bile sesin iyi/aynı çıkması" şeklinde duyuluyor tarafımızca. Zira çalan kişinin tuşesi, tekniği, zamanlaması aynı olduğu için çalan kişi kendi parçalarını çaldığında, hep aynı ton gibi gelecek ve hatta adam gitarı eski radyoya girse bile güzel çıkacaktır. Çünkü güzel amfilerle nasıl çalıyorsa, adam aynı teknik zamanlama ve tuşeyle çalmaktadır şarkı ve rifflerini.

Benim kendimce edindiğim bu sonuç, şu düşünceye sevketmiştir beni her zaman : "Güzel ton, tuşesi düzgün adamdan çıkar düşüncesi yanlıştır. Bir sanatçının tonu, o sanatçının tuşe, teknik ve zamanlamasını en iyi taklid edebilen kişi tarafından en başarılı şeklide elde edilir. Ama bu taklid eden kişinin kopyalama yeteneğine bağlıdır. Zira kendi orjinal tuşesini çalmayıp, başkasının tuşesini kopyalamaktadır. Satriani ton parmaklardadır dediyse, bunu "kardeşim benim şarkılarımı çalacaksanız, benim şarkılarımdaki tonlarım benim kendi parmaklarımdan çıkıyor. Aynı tuşeyi vb taklid et, sen de aynı sesi çıkar" demeye getiriyordur. Yoksa iyice pişin tuşeniz güzelleşsin, benim tonlarımı kafadan çalarsınız dediğini düşünmüyorum. Buraya kadar hep ton parmaklardadır ı savunmaya çalıştım. Ama işin diğer yüzü ise efektler.

Satriani ton derken bence efektlerden oluşan ses zincirini değil, malum şarkılarındaki ve riff stilindeki tuşe, teknik ve zamanlamaya işaret ediyor. Zira bu üçlüyü iyi kopyalamış bir çok insanın gerçekten rp-50 den bile harika satriani tonları duyuyorum. Ama çalınan şeyin vurgusal, tekniksel ve zamansal benzemesi ile, efektlerden oluşan zincirin benzemesi bambaşka bir hadise. İşte herşeyy burada birbirine giriyor. 15-20 yıldır Satriani'nin Time Machine albümündeki o odunumsı kalınlıktaki sesini, kendi bestelelerimi çalarken bir türlü elde edemedim. Ne tonlar çektim ne aletlerle neler yaptım yok yok. Yeni albümlerindeki şarkılara benzer sesler elde ediyorum ama, ilk albümlerinde bir enteresan tonları var adamın. Ne yapsam geleneksel prosesörlerle, lambalı amfilerle vb elde edilmiyor. Yani işin özü bence "ton" kavramı burada binbir anlama yükleniyor. Bu da yok ekipman önemli, yok parmaklar önemli gibi karmaşalara sebep oluyor. Bir adam bir şarkı besteler, her yerde çalar, her kes dinler öğrenir. Aynı adam, aynı şarkıyı hep aynı zamanlama, tuşe ve teknikle çaldığı için kendi tonu kendi parmaklarındadır mantıken.

Benim naçizane ekonomik tavsiyem şu : örneğin Satriani cover ediyorsanız ve basit bir prosesörünüz var ve temel efektlerinizde tamamsa, öncelikle adamın birebir ekipmanını temin etmeye değil, tuşesini ve saydığım zamanlama ve tekniğini kopyalamaya öncelik verin. Dinleyen herkes Satriani tonlarına sahip olduğunuzu düşünecektir. Ama "benim kendi bestelerim var, ama aynı Satriani'nin Time Machine albümündeki gibi tonlarım olsun bestelerimi o tonlarla çalıp kaydetmek istiyorum" diyorsanız tuşeyi kopyalamayın, direkt adam ne ekipman kullanıyorsa, onu temin etmeye çalışın. Zira, kendi tuşenizle kendi parçalarınızı çalarken, muhtemelen aslında, çaldığınız (farz-ı misal prosesörünüzdeki satch boogie) tonunun hiç Satriani tonuna benzemediğini göreceksiniz. Çünkü alakasız, yani kendi tuşe, zamanlama ve tekniğinizle çalınca kel görünecektir.

Bence tuşe de önemli ekipman da. Sıralama da şu şekilde kendim için :

Cover için büyükten küçüğe temin etme önem sıram : Temel gereksinim ekipmanlarım (prosesör veya amfi vb) >Sanatçının tuşesi, tekniği ve zamanlamasını taklid etme > Sanatçının Orjinal kullandığı ekipmanları temin etme

Kendime ait şarkılarda bir sanatçının tonuyla çalmak istiyorsam önceliğim : Direkt sanatçının orjinal kullandığı ekipmanları temin etmek

Önemli not : Yukarıda anlatığım herşey kendi deneyimlerimden türetilmiştir, başkalarına empoze etmeye kararlı olduğum kesin sonuç ve yargılar değiller. Sadece paylaşmak istediğim kendi içimdeki inandığım sonuç ve yargılardır. Ton, ses vb gibi terimlerin kullanımında yanlışlarım olduysa şimdiden affola.

Herkese bol ekipmanlı günler diliyorum. :)
 
Zaten olaya felsefi yaklasirsak %100 bir kopyalamayi Satriani de yapamaz.
Herakleitos'un dedigi gibi ayni dereye iki kez girmek mumkun degildir. Cunku hem dere hem de sen degismissindir. Ne dere eski deredir ne de sen eski sen.

Buyur burdan yak :D
 
Sounddan, ticaretten, teknik meselelerden kopuk, aklımda kalan nostaljik şehir efsaneleri:
"Abi Iron Maiden Eddie'ye tapıyormuş"
"Andy La Rocque öye bir satanistmiş ki börtü böcek yiyormuş"
"King Diamond şeytan ayinlerinde hata yapan grup elemanlarını, parmaklarını kesmekle tehdit ediyormuş"
"King Diamond iki kişiymiş gibi aynı anda hem kadın hem erkek sesi çıkarabiliyormuş"
"Axl totoşmuş, Slash de Axl'ı .............."
"Sebastian Bach totoşmuş, ameleyatla kadın olacakmış"
"Pete Sandoval hidrolik kros kullanmamak için ayaklarındaki sinirlerini aldırmış"
"Jim Morrison ölmemiş, Pasifikte bir adada yaşıyormuş"
"Jim Morrison'un ruhu benim içimde"
 
Biraz alım satım ile alakalı olacak ama..

Ürün elime geçer geçmez ödemesini yapacağım,
Ben kargoya verdiğimde sapasağlamdı,
Tünelde peşin şu kadara veriyorlar,
Gitarın sapı USA gövdesi ise daha iyi bir ton yakalayabilmek için .....usta tarafından özenle seçilen ağaçtan yapıldı.
Gitarımı guitarcenter chicago'dan bizzat kendim seçerek aldım,
 
Yıllar önce bi muhabir James Hetfield'e "konserlerinizde arkada başkaları çalıyomuş doğru mu" falan gibi bi geyik yapmıştı, adam da "bu tarz şeyleri nedense sadece Türkiye'ye geldiğimizde duyuyoruz" gibi bi şeyler dedi. Efsane üretmekte iyiyiz
baya. O değil de İsmail YK üstadın bi şarkısında -sanırım Allah Belanı Versin olacak- Slash'ın öldüren soloları tarzı bi şey vardı. "Oha" dedim "tuşe desen burda, ton falan almış başını gidiyo..." Arkadaşa diyodum süper diye, eleman "o çalan klavye ya, geçen bi düğün salonu klavyecisi aynısını çalıyodu heh heh" deyince lanet ettim bu düzene.
 
90larda, Rage Against the Machine döneminde Tom Morello, Guitar Player dergisi röportajında albüm kayıtlarının bi kısmını garaj satışından 60 Dolara aldığı markasız gitar ve markasız 10 watt amfiyle yaptığını anlatıyodu.

İki yıl kadar önce, zamanında Kazım Koyuncu'nun konser gitaristliğini yapmış, şimdilerde İsmail Türüt'le çalan bi abimizin pembe Fender -paisley- Strat'ını almaya gitmiştik evine, adama dedik ne alacaksın bu gidince, arkada duran Squier'i gösterdi. "Abi" dedik "ton, gain kem küm" adam "amaan salla" dedi, "gitarın sesini kim duyacak da tonunu anlasın o gürültüde"... Yarım saat güldük haliyle. Nedense bu işe iş olarak bakanlar, amatörler kadar önem vermiyo ekipmana, TRT Müzik'te türkülere eşlik eden basçı amcada Cort Action gördüm geçenlerd mesela. Ben olsam kendi gitarlarım da yetmez, eş dosttan ne bulursam dizerim arkaya.

Bi de, bi gün Zuhal Müzik'e gidip bi amfi, bi kaç gitar deneyin; bu neymiş diye sorun elemanlara, efsanenin dibini görürsünüz.
 
evet benimde dikkatimi çekti bu olay defalarca tv de programlarda denk geldim adamın elinde cort x1 yada x2, ucuz washburnler ve squier falan çok gördüm yani biz kafayı yiyoruz nekadar pahalısını iyisini alsak daha iyi olur diye adamlar denemeye tenezzül bile etmeyeceğimiz gitarlarla ünlü kanallarda çalıyolar çok ilginç gerçekten..
 
Geri
Üst