Metal Fırtına

"Metal Fırtına 2 - Kayıp Naaş" artık kitapçılarda.. Bu kitapta Atatürk'ün kaybolan naaşının bulunması konu ediliyor...

Metal Fırtına öyle bir kitap haline geldi ki; insanlar yani bazı yazarlar Metal Fırtına hakkında onlarca kitap yazmaya başladılar.. Metal Fırtına nın türevi olan çook kitap var şimdi piyasada.. Çoğu Metal Fırtına nın gereksiz bir kurgu olduğunu yazmışlar: ve aslında bu çook komik bir düşünce! Türkiye de bir ilkti Metal Fırtına ve yakaladığı başarı ne kadar önemli olduğunu ve böyle kitaplara ne kadar ihtiyaç duyulduğunu ispatladı..
 
berbat o kitap bir insana paronayadan başka hiçbi şey getirmez arkadaşlar ya biraz farkına varmalısınız edebi kitaplara eğilmelisiniz daha çok..
 
pirtikcan demiş ki:
berbat o kitap bir insana paronayadan başka hiçbi şey getirmez arkadaşlar ya biraz farkına varmalısınız edebi kitaplara eğilmelisiniz daha çok..

Edebi romanlar da okuyoruz zaten.. Farkına varılması gereken bir şey var: Metal Fırtına kendi türünde Türkiye'de yazılmış ilk kitap. Ve bu kitapta anlatılanlar "paranoya" sayılmaz... Amerikan edebiyatında bu tür komplo teorisi kitaplar çok yazıldı. Bu kitabı okumak kimseye bir şey kaybettirmez.
 
pirtikcan demiş ki:
berbat o kitap bir insana paronayadan başka hiçbi şey getirmez arkadaşlar ya biraz farkına varmalısınız edebi kitaplara eğilmelisiniz daha çok..

Herhalde "bu yıl en çok satılan kitaplar listesinde 1 numara"* olmazdı(satılan bir ton korsan basımı hariç), o kadar paranoyak olsa bile sana göre: )) Demek lazımmış vatandaşa bu tür kitap. Zaten okuma oranının sıfıra yakın olduğu bir ülkede insanların hiç olmasa bir kitabı alıp okumaları harika bir olay!

*kaynak: zap yaparken Star gece haberlerinde gördüm biraz önce. Kaynak pek sağlam olmayabilir: )) Yanlışsa pardon şimdiden..

Herkese Saygılar..
 
mrah demiş ki:
Zaten okuma oranının sıfıra yakın olduğu bir ülkede insanların hiç olmasa bir kitabı alıp okumaları harika bir olay!

Türkiyede yeteri kadar kitap okuyan kitle var arkadaşlar... ama bir kere bizim zeki(!) aydınlarımızdan bir kaçı bu lafı ettiği için herkes Türkiye'de kitap okunmuyor, Türk halkı kitap okumaz görüşünde...

Serdar Turgut Akşam gazetesinde bir yazısında bu konuya eğilmişti.. ve istatistikleri ortaya dökünce ortaya çıkan sonuçta birçok "Avrupa" ülkesini geride bırakmıştık! Kendine bu kadar haksızlık eden başka bir millet daha yoktur sanırım dünyada!
 
RADIOGAGA demiş ki:
"Metal Fırtına 2 - Kayıp Naaş" artık kitapçılarda.. Bu kitapta Atatürk'ün kaybolan naaşının bulunması konu ediliyor...

Metal Fırtına öyle bir kitap haline geldi ki; insanlar yani bazı yazarlar Metal Fırtına hakkında onlarca kitap yazmaya başladılar.. Metal Fırtına nın türevi olan çook kitap var şimdi piyasada.. Çoğu Metal Fırtına nın gereksiz bir kurgu olduğunu yazmışlar: ve aslında bu çook komik bir düşünce! Türkiye de bir ilkti Metal Fırtına ve yakaladığı başarı ne kadar önemli olduğunu ve böyle kitaplara ne kadar ihtiyaç duyulduğunu ispatladı..

Yorumunu aldığım arkadaş alınmasın çünkü başlıktaki mesajların hepsini takip edemedim, ancak ilk iki sayfa ve son sayfayı okuyabildim ve genel görüşü bu msj özetliyor sanırım!! Yazık, çok yazık!!
Kitabın altında yatan o masumane "Türkiyenin ihtiyacı olan politik kurgu" temasının ardında çok farklı amaçlar ve işbirlikleri var!!! Bunun güzel bir örneği ise kitabın yayınevi!
Herşeyden önce en göze çarpan özellik kitabın çeviri niteliğinde olması (ki yazarların çok farklı içeriklere sahip, yazım aşamasında olduğu kitapları hala beklemedeyken, ard arda çıkan bu politik kurgu fiyaskosu ve çeviri yapılı, Türkçe dilbilgisine aykırı bir takım cümle kullanımları bir yana) ve bu kitapların (Metal Fırtına- Metal Fırtına: Kayıp Naaş- Metal Fırtına: Kurtuluş) olması muhtemel gerçek yazarlarının etkili ve oldukça profesyonelce bir psikolojik yönlendirme tasarlamış olması!! Ve buradaki yorumlardan da anladığım kadarıyla büyük ölçüde amçaları doğrultusunda ilerleme kaydetmişler!! Edebiyat arkasına sığınıp asılsız, gerçeklik dışı, zararlı bilinç altı yönlendirmelerini güzel bir şekilde paketleyip sunmuşlar ve bilinçli(!!!!) edebiyatçı toplumumuz da seve seve kabul etmiş, gayet normal bir kurguymuş gibi olumlu eleştirilerini can-ı gönülden sunmuş...
Çok zaman bu konu hakkında bir yorum yapmak istemedim (forumun diğer birçok kısmında olduğu gibi) ve bunun sebebi bir takım gerçekleri anlatmaya çalışmaktan, hiç bir kişisel kazancım olmamasına rağmen, insanlarla kavga etmekten bıkmış olmam... Ancak yine daha fazla dayanamayıp bir nebze olsun gerçekler uğruna göze alıyorum bunu.
Konunun sadece bir kısmından bahsedeceğim şimdilik; bu kitap Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılmış hazmedilemez bir hakarettir!! Eğer kitapta anlatıldığı kadar aciz bir Türk Silahlı Kuvvetler'e sahip olsaydık, salt Anadolu Jeopolitiği bile şu anda Türkiye Cumhuriyetinin ortadan kaldırılmasına sebep olurdu!!!
Sorarım size kitapta karşı konulamaz güç gibi gösterilen ve 2 günde Ankara ile İstanbul'u oyun oynar gibi (tabi bir de büyük kayıplar var(!!!!)) geçip son anda sözde anlaşmalı müttefiklerimiz yüzünden geri adım atan Amerika, lideri düşmüş, ancak gerilla saldırısı gerçekleştirebilen Irak'ı kaç günde işgal etmiştir?? Ve Suriye sınırıyla ankara arası kaç kilometredir? Bir tank ya da zırhlı aracın saatteki ortalama hızı kaç kilometredir? Bölgedeki dağlar ve platolar Amerikan askerlerinden korkup bir yerlere mi saklanmıştır? Görmezden gelinebilir sanılan bu tür matematiksel ve coğrafi hatalar daha en başından senaryonun imkansızlığını ortaya koymakta!!
Bu şekilde imkansız bir senaryo ile yola çıkmak bir çok soru işaretleri oluşturuyor insanın kafasında; ya yazarlar ciddiye alınamayacak kadar cahil, ya ülke coğrafyasını bilmiyorlar (ki bu sözde yazarlar askerliğini yapmış TC vatandaşı), ya da sonuçlarını düşünmeden çevirisini yaptıkları kitabın olması muhtemel gerçek yazarları ilerledikleri amaç doğrultusunda her türlü yanlışlığı görmezden gelip, kitabın edebiyat yönüne sığınmışlar ve bizim sevgili çevirmenlerimiz ekonomik kazanç uğruna kitapta en ufak bir düzeltmeye dahi gitmemişler...
Elle tutulabilecek o kadar yanlışlık, o kadar yanılgı ve bilinçli bir yanlış yönlendirme varken kimse romanın "kurgu" olmasını savunma olarak gösteremez! "Kurgu"; "saptırma, yönlendirme, yanlışlık" gibi cümlelerin karşılığı değildir ve bunlara örtü olamaz!
Düşünebilecek bu kadar beyin, bu kadar potansiyel varken (ki sadece bu sitede bile...) böyle bir kitabı bize sunmuş olmaları bile bir fiyaskoyken; aslında toplumumuz tarafından destek görmüş olması ne kadar acı!
Kitabın içeriği dışında bir başka huzursuzluk kaynağı ise piyasadaki metal fırtına anti-tezini içeren kitapların bir ticari kaygıdan çok gençlik bilincini aydınlatma kaygısı içermesine rağmen Edebiyat dışında pek çok farklı amaç taşıyan bu kitaba duyulan hayranlık yüzünden göremez olmuş sevgili toplumumuzun, gerçeklere dayanan, şiddetle okunması gereken bu kitaplarla alay ediyor olması...
Umarım kendi dayanaklarımıza karşı oluşturulmuş bu önyargı ortadan kalkar da insanlar biraz olsun bilinçlenmeye yönelik adımlar atar
 
Kitabın altında daha farklı amaçlar aramak ve senin böyle yazmış olman kusura bakma ama diğer yazdığın herşeyi anlamsızlaştırıyor!

Orkun Uçar'ı Metal Fırtına'yı yazmadan önce de tanıyorum.. Xasiork.net internet sitesinin forumunda çok kez görüş alış verişimiz oldu. Ve sana şunu söyleyebilirm ki; Metal Fırtına'nın yazılış amacının altında başka fikirler aramak tamamen "paranoya" dan ibaret bir iş... ve zaten Orkun Uçar'da senin gibi düşünen arkadaşların bu fikirlerden sıyrılmalarına yardımcı olamak için bir kitap daha yazdı: ""METAL FIRTINA'YI KİM YAZDI?" Metal Fırtına üzerine spekülasyonlar sürerken Orkun Uçar'dan bütün merak edilenlere yanıt verilen bir kitap! "

Kitabın kurgusu, savaş araçları hakkındaki olabilecek bilgi eksikliği, çatışmanın geçtiği coğrafya nın yanlış anlatıldığı gibi düşünceler tartışılabilir; bu konuda bir itirazım yok! Ama bu kitabın Türk Silahlı Kuvvetlerinin imajına zarar verdiği konusuna şiddetle karşı çıkıyorum! Bir romanın böyle bir gücü olabilirmi.

Bu kitabın çeviri olduğunu yazman da ayrı bir şaşırtıcı taraf! Ve aslında ben merak ediyorum: seni ve senin gibi düşünenleri böyle düşünmeye iten şey ne? Bu bir kitap; bir kurgu ve kurgu yapılırken gerçek hayatın dışında ayrı şeyler de yazılabilir. İnsanların kör olması gerekiyor: Amerika ve Türkiye arasındaki gerilimin o dönemler ne kadar yoğun olmadığını görmemesi için. Ve izlediğimiz açık oturumlarda ileriki yıllarda olabilecek Türkiye-Amerika savaşından politikacılar ve önemli yazarlar söz ederken kimsenin sesi çıkmadığı halde, bu kitapta anlatılan "kurgu" ya neden bu kadar takmış bir vaziyetteler?
 
RADIOGAGA demiş ki:
mrah demiş ki:
Zaten okuma oranının sıfıra yakın olduğu bir ülkede insanların hiç olmasa bir kitabı alıp okumaları harika bir olay!

Türkiyede yeteri kadar kitap okuyan kitle var arkadaşlar... ama bir kere bizim zeki(!) aydınlarımızdan bir kaçı bu lafı ettiği için herkes Türkiye'de kitap okunmuyor, Türk halkı kitap okumaz görüşünde...

Serdar Turgut Akşam gazetesinde bir yazısında bu konuya eğilmişti.. ve istatistikleri ortaya dökünce ortaya çıkan sonuçta birçok "Avrupa" ülkesini geride bırakmıştık! Kendine bu kadar haksızlık eden başka bir millet daha yoktur sanırım dünyada!

O zaman pardon usta ya: )) Eyvallah uyarın için: ))

Herkese Saygılar..
 
Usta benim demek istediğim şu idi; bakkal osman amcadan, manav hilmi abiye, terzi nebahat teyzeye kadar genelde kitap okumadığına inanılan bazı kesimlerin bile okuduğu bir kitap bu. İfade edememişim yaw kendimi: ))

Herkese Saygılar..
 
Yazdıklarımın hepsi için bir "iddia" belirteci kullandım ve anlamlandıramadığım şey kendi yazdıklarımın kendi düşüncelerimi anlamsızlaştırmış olması! Bu çok saçma bir iddia! Kişisel olarak söz konusu yazara duyduğunuz hayranlık ya da beğeni, onu savunma konusunda benim düşüncelerimi anlamsız kılmaz! "Kitabın kurgusu, savaş araçları hakkındaki olabilecek bilgi eksikliği, çatışmanın geçtiği coğrafya nın yanlış anlatıldığı gibi düşünceler tartışılabilir; bu konuda bir itirazım yok!" diyorsunuz peki bu konuya niye bir açıklık getirmiyorsunuz? Bu konunun kitapta çok büyük bir anlamsızlık ve kargaşa yarattığını görmezden mi gelmek istiyorsunuz?
Bir kitabın "kurgu" olması onu her konumda haklı ve karşı görüşlerin hepsini anlamsız kılabilir mi?
"seni ve senin gibi düşünenleri böyle düşünmeye iten şey ne?" diye sormuşsunuz; ben ve benim gibiler yok! Ben sadece şahsım adına bu görüşleri ortaya koyuyorum ve bu belki göz göre göre, belki de bilgisizlikten yapılmış hatalarla çarpık bir şekilde gerçekleştirilmiş "kurgu"nun "savaş, toprak, işgal" gibi TC'nin hassas olduğu konulara dair yine çarpık bir şekilde ne mesaj verdiği muammada kalarak gönderme yapmasından kaynaklı bir rahatsızlık! Ve söz konusu "kurgu" romanın nedense gerçek Başbakan ve Başbakan Yardımcısı isimleri kullanılarak oluşturulması, buna rağmen silah ölçü birimlerinden tugay isimlerine kadar daha birçok hatanın yabancı ölçü birimlerine ve isimlerine karşılık yazılmış olması sizin iddia ettiğiniz "paranoya" kavramını bence "paranoya" olmaktan daha farklı bir boyuta taşıyor! Ve ben itiraz etmediğiniz yanlışlar silsilesi hakkındaki görüşlerinizi (bir sakıncası yoksa) merak ediyorum...
 
Şunu söyleyeyim en baştan: benim kitabın yazarına karşı duyduğum bir hayranlık yok, zaten edebiyat anlayışıma göre böyle bir kitabın ardından yazarına hayranlık veya beğeni duyamam . Benim kitabın yazarına sadece "saygım" var. Ve benim sizin yazınıza cevap vermemdeki en önemli etken; sizin kitabın başka amaçlar için yazılmış olabileceğini ve hatta kitabın bir çeviri olduğunu söylemeniz konusuyla ilgiliydi. Çünkü yazarın geçmişini bildiğimden dolayı ( Orkun Uçar'ın babası "deniz astsubayı" dır. Vatan sevgisi bilinci onu eleştrenlerden kat kat fazladır. ) bu görüşünüze karşı olarak cevap yazmak istedim..

Diğer taraftan, kitabın edebi yönünün sağlam olmadığı konusunda ben de seninle aynı görüşteyim. Svaş silahları ve savaşın geçtiği coğrafya hakkındaki bilgi eksikliklerini kendileri de kabul ediyorlar zaten. Ama onlar bu kitabı yazarken; kitabın bu derece gündeme gelip her yönüyle tartışılacağını düşünmemişlerdi!

Metal Fırtına ile ilgili kafanda olan soru işaretlerini www.xasiork.net adresindeki forum kısımından direk olarak Orkun Uçar'a sorabilirsin... Sana en iyi cevabı tabii ki kitabın yazarı verebilir.
 
Daha önce de anlatmaya çalıştığım gibi; kitapla ilgili çok fazla açık var ve kafamda oluşan bu tür iddia ya da düşüncelerin başlıca kaynağını bu açıklar oluşturuyor, buna karşılık kitabın kurgusu anlatımı ve diline dair de beğendiğim, elle tutulur, hiçbir yönü yok.
"( Orkun Uçar'ın babası "deniz astsubayı" dır. Vatan sevgisi bilinci onu eleştrenlerden kat kat fazladır. )" şeklindeki, ailesinde asker olan insanların vatan sevgisinin, olmayanlardan kat kat fazla olabileceği niteliğindeki görüşünüze katılamıyor ve bu iğnelemeyi üzerime almıyorum.
Yine de verdiğiniz adres için teşekkür ederim, çünkü burada gereksiz bir tartışma yaratmaktansa oluşabilecek tartışmanın asıl kaynağı olan kitabın sahibiyle bizzat konuşmak çok daha mantıklı diye düşünüyorum.
 
Enterfaith demiş ki:
ABD'nin asıl amacı Türkiye'dir.Büyük Ortadoğu Projesi'Nin de en önemli noktasıda burasıdır.Büyük İsrail Devleti'ni kurmaktır.Büyük İsrail Devleti'nin sınırları Türkiye'nin güneydoğusunu kapsamaktadır.

Aslında dikkatli bakılırsa 80'lerde sağcı-solcu,90'larda da Türk-Kürt ayrımını çıkartan ABD'dir.ABD Türkiye'nin müttefiki filan değildir.ABD Türkiye'yi ABD'nin ileri karakolu yapmayı istemektedir.Bunun için de içimizdeki ve basındaki insanları kullanmaktadır.

Arkadasın Dediklerine Aynen Katılıyorum.
Metal Fırtınayı Okuduktan sonra kitapla ilgili ufak tefek soru işaretleri vardı kafamda. Forumda cevap yazan diğer arkadaşlar gibi Amerika bu kadar büyük 3. Dünya Savaşını tetikleyebilecek nitelikte bir savaşa sadece bor madenlerinden dolayı girmesi kitabın kurgu olan bölümüne uyuyor benim şahsi fikrimce. Ama şöyle bir gerçek varki Coğrafi öneme sahip olan bir ülkeyi kendi egemenliğinizin altına almanız o kadar koaly birşey değildir. Anlatmak istediğim bu kitapta olanların ileride gerçek olma olasılığının yüksek olması. Olaya farklı yönden bakacak olursak benim aklımda uyandıran düşünceler acısından yani. Bugün cevremezi etrafımıza ve gündemdeki olaylara bakılırsa ülkenin yavaş yavaş yabancı sermayelere satılması öyle bişeyki bize herzaman kazancı olan büyük işletmelerin ucuz fiyata satılması ileride zayıf gücsüz her tarafı yabancılar tarafından teslim alınmış bir ülke olarak savaşa sokulması yönünde. Kitapta yazan ve bir arkadasımızın değindiği neden bombardımanlar medya tarafından yayınlanıyor olması ve birkaç yazarın Amerikan yanlsıı yazıları vs. vs. Aslında bu kitap kurgu olarak ileride olabilecek olayların ayrıntısı verdi bana. Yalnız birçok arkadasımızın dediği gibi TSK'nın gücünün pasif gösterilmesi yanlış. Çünkü Şu anda TSK'nin Amerikanın ve birçok büyük Avrupa ülkesinin bilmediği yatırımlar yapıyor olmasıdır. Forumun ilk başlarında yazan bir arkadasımın dediği "Slayer bombası bir patlıyor ortalık felç " babında yazısını şahsi görüşüm olarak kabullenmiyorum. Amerika'nın Savunma ve Silahlı teknikleri bu derecede bir bombayı yapacak kapasitede. Evet ARkadaşlar Kitapla ilgili görüşlerimi Yazdım. Yalnız deyinmek istediğim nokta şu. Kitap yazarların ayrılışından ötürü 2 farklı yorum olarak piyasaya tekrar cıktı. Benim okuduğum BURAK TURNA'nın Kurtuluş adlı kitabı ORKUN UÇAR'ın yazdığı kayıp naaştan daha gerçekçi bir kurguyla devam etmesi. Şayet Orkun Uçar'ın kitabını okumadım. Ama Kurtuluş'u okudum. Ve Yukarıda arkadaşın yazmıs olduğu mesaja katılmamdaki etkenler kitapta bir bir yazılıyor. Yalnız Metal Fırtınada olduğu gibi havada kalan ve olması muhtemel olmayan bir kaç şey daha bu 2. Kitapta var. Bunlardan birtanesi Yeni Savaştan cıkmış olan Amerika Bütün Ortadoğuyu ve Tüm Müslümanları Karşısına alabilecek bir saldırı düzenlemesi. Bence Bunu Kitapta yazıldığı gibi ne SİR ELİ adındaki bir Yahudi ne baska bir Yahudi ve nede Bir Hristiyan bunu göze alamaz. Ancak Politik Düşünecek olursak bu Metal Fırtına adlı kitap cıkmadan önce ceişitli politik kitaplar okumuştum ki hala devam ediyorum. ve Kitabıun piyasaya cıkmadan önceki zamanlarda ve cıktıktan sonraki zamanlarda yasanan olaylara bakılırsa. Kitapta yazılanlar sanki yavaş yavaş gerçek oluyor düşüncesindeyim. BURAK TURNA'nın yazarlılığını sorgulayacak kapasitem yok bu yazdıkları her ne kdar doğru olur veya olmaz bilemiyorum ama ticari anlamda bakılırsa iyi bir trend yakalamıs durumda ki bu en son cıkardığı 3. Dünya Savaşı adlı kitabıda bu Metal Fırtına ve Kurtuluş adlı kitaplarının devamı niteliğinde olacak die düşünüyorum henüz kitabı okumadım. Ama doğru ama yanlış
3. Dünya Savaşının Metal Fırtına kadar etki yaratmıyacağı kanısındayım. Ve o histerik ve o sürükleyici kurguyu tutturacağını pek sanmıyorum. Peki Sonra ne gelcek ? AB ABD ye karşımı ?

Saygılarımla....
 
ElfendeR demiş ki:
RADIOGAGA demiş ki:
"Metal Fırtına 2 - Kayıp Naaş" artık kitapçılarda.. Bu kitapta Atatürk'ün kaybolan naaşının bulunması konu ediliyor...

Metal Fırtına öyle bir kitap haline geldi ki; insanlar yani bazı yazarlar Metal Fırtına hakkında onlarca kitap yazmaya başladılar.. Metal Fırtına nın türevi olan çook kitap var şimdi piyasada.. Çoğu Metal Fırtına nın gereksiz bir kurgu olduğunu yazmışlar: ve aslında bu çook komik bir düşünce! Türkiye de bir ilkti Metal Fırtına ve yakaladığı başarı ne kadar önemli olduğunu ve böyle kitaplara ne kadar ihtiyaç duyulduğunu ispatladı..

Yorumunu aldığım arkadaş alınmasın çünkü başlıktaki mesajların hepsini takip edemedim, ancak ilk iki sayfa ve son sayfayı okuyabildim ve genel görüşü bu msj özetliyor sanırım!! Yazık, çok yazık!!
Kitabın altında yatan o masumane "Türkiyenin ihtiyacı olan politik kurgu" temasının ardında çok farklı amaçlar ve işbirlikleri var!!! Bunun güzel bir örneği ise kitabın yayınevi!
Herşeyden önce en göze çarpan özellik kitabın çeviri niteliğinde olması (ki yazarların çok farklı içeriklere sahip, yazım aşamasında olduğu kitapları hala beklemedeyken, ard arda çıkan bu politik kurgu fiyaskosu ve çeviri yapılı, Türkçe dilbilgisine aykırı bir takım cümle kullanımları bir yana) ve bu kitapların (Metal Fırtına- Metal Fırtına: Kayıp Naaş- Metal Fırtına: Kurtuluş) olması muhtemel gerçek yazarlarının etkili ve oldukça profesyonelce bir psikolojik yönlendirme tasarlamış olması!! Ve buradaki yorumlardan da anladığım kadarıyla büyük ölçüde amçaları doğrultusunda ilerleme kaydetmişler!! Edebiyat arkasına sığınıp asılsız, gerçeklik dışı, zararlı bilinç altı yönlendirmelerini güzel bir şekilde paketleyip sunmuşlar ve bilinçli(!!!!) edebiyatçı toplumumuz da seve seve kabul etmiş, gayet normal bir kurguymuş gibi olumlu eleştirilerini can-ı gönülden sunmuş...
Çok zaman bu konu hakkında bir yorum yapmak istemedim (forumun diğer birçok kısmında olduğu gibi) ve bunun sebebi bir takım gerçekleri anlatmaya çalışmaktan, hiç bir kişisel kazancım olmamasına rağmen, insanlarla kavga etmekten bıkmış olmam... Ancak yine daha fazla dayanamayıp bir nebze olsun gerçekler uğruna göze alıyorum bunu.
Konunun sadece bir kısmından bahsedeceğim şimdilik; bu kitap Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılmış hazmedilemez bir hakarettir!! Eğer kitapta anlatıldığı kadar aciz bir Türk Silahlı Kuvvetler'e sahip olsaydık, salt Anadolu Jeopolitiği bile şu anda Türkiye Cumhuriyetinin ortadan kaldırılmasına sebep olurdu!!!
Sorarım size kitapta karşı konulamaz güç gibi gösterilen ve 2 günde Ankara ile İstanbul'u oyun oynar gibi (tabi bir de büyük kayıplar var(!!!!)) geçip son anda sözde anlaşmalı müttefiklerimiz yüzünden geri adım atan Amerika, lideri düşmüş, ancak gerilla saldırısı gerçekleştirebilen Irak'ı kaç günde işgal etmiştir?? Ve Suriye sınırıyla ankara arası kaç kilometredir? Bir tank ya da zırhlı aracın saatteki ortalama hızı kaç kilometredir? Bölgedeki dağlar ve platolar Amerikan askerlerinden korkup bir yerlere mi saklanmıştır? Görmezden gelinebilir sanılan bu tür matematiksel ve coğrafi hatalar daha en başından senaryonun imkansızlığını ortaya koymakta!!
Bu şekilde imkansız bir senaryo ile yola çıkmak bir çok soru işaretleri oluşturuyor insanın kafasında; ya yazarlar ciddiye alınamayacak kadar cahil, ya ülke coğrafyasını bilmiyorlar (ki bu sözde yazarlar askerliğini yapmış TC vatandaşı), ya da sonuçlarını düşünmeden çevirisini yaptıkları kitabın olması muhtemel gerçek yazarları ilerledikleri amaç doğrultusunda her türlü yanlışlığı görmezden gelip, kitabın edebiyat yönüne sığınmışlar ve bizim sevgili çevirmenlerimiz ekonomik kazanç uğruna kitapta en ufak bir düzeltmeye dahi gitmemişler...
Elle tutulabilecek o kadar yanlışlık, o kadar yanılgı ve bilinçli bir yanlış yönlendirme varken kimse romanın "kurgu" olmasını savunma olarak gösteremez! "Kurgu"; "saptırma, yönlendirme, yanlışlık" gibi cümlelerin karşılığı değildir ve bunlara örtü olamaz!
Düşünebilecek bu kadar beyin, bu kadar potansiyel varken (ki sadece bu sitede bile...) böyle bir kitabı bize sunmuş olmaları bile bir fiyaskoyken; aslında toplumumuz tarafından destek görmüş olması ne kadar acı!
Kitabın içeriği dışında bir başka huzursuzluk kaynağı ise piyasadaki metal fırtına anti-tezini içeren kitapların bir ticari kaygıdan çok gençlik bilincini aydınlatma kaygısı içermesine rağmen Edebiyat dışında pek çok farklı amaç taşıyan bu kitaba duyulan hayranlık yüzünden göremez olmuş sevgili toplumumuzun, gerçeklere dayanan, şiddetle okunması gereken bu kitaplarla alay ediyor olması...
Umarım kendi dayanaklarımıza karşı oluşturulmuş bu önyargı ortadan kalkar da insanlar biraz olsun bilinçlenmeye yönelik adımlar atar

Eleştirinde yada belirttiğin görüşlerinde hakkın var. Türk ordusu bu kadar aciz mi? ağır basıyor. İşin için kurgu var. Aklıma takılan tek şey Amerika her fırsatta Rusya'dan aldığı bir darbeyle çökertilebiliyor. Aklımda kalan bir kitap olan Sas operasyonu adlı bir kitap var. Yazarı İngiliz. Küçük bir meksikalı grubun A.B.D yi işgali ile ilgili. İşin garibi kurgu olunca sana saçma gelebilecek her türlü detayın içinde yer alabileceği durumdur. Bir nevi masal diyebiliriz. Kitapta bir tarihi olay anlatılmıyor. Öyle olsaydı mantığıdır. Sinemada ve edebiyatta kurgu yazarın elindedir. Aksini düşünmek Denizler Altında 2000 Fersah diye bir kitap yazmışsın olur mu böyle saçmalık demekten farksız olur. Yazarın hayali ne ise odur. Kitap zaten zorla okutulmaz. Türkiye'deki acı gerçeklere bakmak lazım. Kitap okumak lüks olarak algılanıyor. Kitap okuyan çocuğa git top oyna denen bir ülkedeyiz. Atilla İlhan gibi biri vefat ediyor. Millet Ata diye bir zevzek uyuşturucudan ölmüş onu konuşuyor. Eğer kurguda olsa gerçekle alakası dahi olmasa edebi bakımdan sınıftada kalsa millete kitap okuttularsa buda güzel birşey unutmamalı. Kitabı bir başka yönden milli duyguları tetikleyici olrak algılarsak ( tabiki çok daha iyileri var ) aslında bu kadar eleştirilmesinde doğru olmadığını görürüz. Bir köşe yazısında araştırmaya deyinmişler metal fırtına 3. dünya savaşı ve devamı olan kitaplar piyasaya çıktıktan sonra Mehmetçik vakfı vb. kurumlara bağışlarda gözle görülür bir artış olmuş. En azından çıkıpta birşeyleri eleştiren gençler var. Buda çok önemli.
 
valla kitabı okudum.. Metal Fırtına çok saçma bi kitap gibi geldi bana.. Özellikle birinin bi yerde elini kolunu sallaya sallaya atom bombası patlatması ve ya bi savaşın 1 gün içinde bitmesi çok ütopik geldi bana.. Kitabı okudum ama begenmedim.. Savaş kurgusu olarak okunabilecek bi kitap.. Sadece birazcık heyecan hissi verir bazen hüzünlendirir o kadar.. Fazla bişi yok.. Böle bi kitap oldugunu bilsem okumazdım..
 
alp_khan demiş ki:
ElfendeR demiş ki:
RADIOGAGA demiş ki:
"Metal Fırtına 2 - Kayıp Naaş" artık kitapçılarda.. Bu kitapta Atatürk'ün kaybolan naaşının bulunması konu ediliyor...

Metal Fırtına öyle bir kitap haline geldi ki; insanlar yani bazı yazarlar Metal Fırtına hakkında onlarca kitap yazmaya başladılar.. Metal Fırtına nın türevi olan çook kitap var şimdi piyasada.. Çoğu Metal Fırtına nın gereksiz bir kurgu olduğunu yazmışlar: ve aslında bu çook komik bir düşünce! Türkiye de bir ilkti Metal Fırtına ve yakaladığı başarı ne kadar önemli olduğunu ve böyle kitaplara ne kadar ihtiyaç duyulduğunu ispatladı..

Yorumunu aldığım arkadaş alınmasın çünkü başlıktaki mesajların hepsini takip edemedim, ancak ilk iki sayfa ve son sayfayı okuyabildim ve genel görüşü bu msj özetliyor sanırım!! Yazık, çok yazık!!
Kitabın altında yatan o masumane "Türkiyenin ihtiyacı olan politik kurgu" temasının ardında çok farklı amaçlar ve işbirlikleri var!!! Bunun güzel bir örneği ise kitabın yayınevi!
Herşeyden önce en göze çarpan özellik kitabın çeviri niteliğinde olması (ki yazarların çok farklı içeriklere sahip, yazım aşamasında olduğu kitapları hala beklemedeyken, ard arda çıkan bu politik kurgu fiyaskosu ve çeviri yapılı, Türkçe dilbilgisine aykırı bir takım cümle kullanımları bir yana) ve bu kitapların (Metal Fırtına- Metal Fırtına: Kayıp Naaş- Metal Fırtına: Kurtuluş) olması muhtemel gerçek yazarlarının etkili ve oldukça profesyonelce bir psikolojik yönlendirme tasarlamış olması!! Ve buradaki yorumlardan da anladığım kadarıyla büyük ölçüde amçaları doğrultusunda ilerleme kaydetmişler!! Edebiyat arkasına sığınıp asılsız, gerçeklik dışı, zararlı bilinç altı yönlendirmelerini güzel bir şekilde paketleyip sunmuşlar ve bilinçli(!!!!) edebiyatçı toplumumuz da seve seve kabul etmiş, gayet normal bir kurguymuş gibi olumlu eleştirilerini can-ı gönülden sunmuş...
Çok zaman bu konu hakkında bir yorum yapmak istemedim (forumun diğer birçok kısmında olduğu gibi) ve bunun sebebi bir takım gerçekleri anlatmaya çalışmaktan, hiç bir kişisel kazancım olmamasına rağmen, insanlarla kavga etmekten bıkmış olmam... Ancak yine daha fazla dayanamayıp bir nebze olsun gerçekler uğruna göze alıyorum bunu.
Konunun sadece bir kısmından bahsedeceğim şimdilik; bu kitap Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılmış hazmedilemez bir hakarettir!! Eğer kitapta anlatıldığı kadar aciz bir Türk Silahlı Kuvvetler'e sahip olsaydık, salt Anadolu Jeopolitiği bile şu anda Türkiye Cumhuriyetinin ortadan kaldırılmasına sebep olurdu!!!
Sorarım size kitapta karşı konulamaz güç gibi gösterilen ve 2 günde Ankara ile İstanbul'u oyun oynar gibi (tabi bir de büyük kayıplar var(!!!!)) geçip son anda sözde anlaşmalı müttefiklerimiz yüzünden geri adım atan Amerika, lideri düşmüş, ancak gerilla saldırısı gerçekleştirebilen Irak'ı kaç günde işgal etmiştir?? Ve Suriye sınırıyla ankara arası kaç kilometredir? Bir tank ya da zırhlı aracın saatteki ortalama hızı kaç kilometredir? Bölgedeki dağlar ve platolar Amerikan askerlerinden korkup bir yerlere mi saklanmıştır? Görmezden gelinebilir sanılan bu tür matematiksel ve coğrafi hatalar daha en başından senaryonun imkansızlığını ortaya koymakta!!
Bu şekilde imkansız bir senaryo ile yola çıkmak bir çok soru işaretleri oluşturuyor insanın kafasında; ya yazarlar ciddiye alınamayacak kadar cahil, ya ülke coğrafyasını bilmiyorlar (ki bu sözde yazarlar askerliğini yapmış TC vatandaşı), ya da sonuçlarını düşünmeden çevirisini yaptıkları kitabın olması muhtemel gerçek yazarları ilerledikleri amaç doğrultusunda her türlü yanlışlığı görmezden gelip, kitabın edebiyat yönüne sığınmışlar ve bizim sevgili çevirmenlerimiz ekonomik kazanç uğruna kitapta en ufak bir düzeltmeye dahi gitmemişler...
Elle tutulabilecek o kadar yanlışlık, o kadar yanılgı ve bilinçli bir yanlış yönlendirme varken kimse romanın "kurgu" olmasını savunma olarak gösteremez! "Kurgu"; "saptırma, yönlendirme, yanlışlık" gibi cümlelerin karşılığı değildir ve bunlara örtü olamaz!
Düşünebilecek bu kadar beyin, bu kadar potansiyel varken (ki sadece bu sitede bile...) böyle bir kitabı bize sunmuş olmaları bile bir fiyaskoyken; aslında toplumumuz tarafından destek görmüş olması ne kadar acı!
Kitabın içeriği dışında bir başka huzursuzluk kaynağı ise piyasadaki metal fırtına anti-tezini içeren kitapların bir ticari kaygıdan çok gençlik bilincini aydınlatma kaygısı içermesine rağmen Edebiyat dışında pek çok farklı amaç taşıyan bu kitaba duyulan hayranlık yüzünden göremez olmuş sevgili toplumumuzun, gerçeklere dayanan, şiddetle okunması gereken bu kitaplarla alay ediyor olması...
Umarım kendi dayanaklarımıza karşı oluşturulmuş bu önyargı ortadan kalkar da insanlar biraz olsun bilinçlenmeye yönelik adımlar atar

Eleştirinde yada belirttiğin görüşlerinde hakkın var. Türk ordusu bu kadar aciz mi? ağır basıyor. İşin için kurgu var. Aklıma takılan tek şey Amerika her fırsatta Rusya'dan aldığı bir darbeyle çökertilebiliyor. Aklımda kalan bir kitap olan Sas operasyonu adlı bir kitap var. Yazarı İngiliz. Küçük bir meksikalı grubun A.B.D yi işgali ile ilgili. İşin garibi kurgu olunca sana saçma gelebilecek her türlü detayın içinde yer alabileceği durumdur. Bir nevi masal diyebiliriz. Kitapta bir tarihi olay anlatılmıyor. Öyle olsaydı mantığıdır. Sinemada ve edebiyatta kurgu yazarın elindedir. Aksini düşünmek Denizler Altında 2000 Fersah diye bir kitap yazmışsın olur mu böyle saçmalık demekten farksız olur. Yazarın hayali ne ise odur. Kitap zaten zorla okutulmaz. Türkiye'deki acı gerçeklere bakmak lazım. Kitap okumak lüks olarak algılanıyor. Kitap okuyan çocuğa git top oyna denen bir ülkedeyiz. Atilla İlhan gibi biri vefat ediyor. Millet Ata diye bir zevzek uyuşturucudan ölmüş onu konuşuyor. Eğer kurguda olsa gerçekle alakası dahi olmasa edebi bakımdan sınıftada kalsa millete kitap okuttularsa buda güzel birşey unutmamalı. Kitabı bir başka yönden milli duyguları tetikleyici olrak algılarsak ( tabiki çok daha iyileri var ) aslında bu kadar eleştirilmesinde doğru olmadığını görürüz. Bir köşe yazısında araştırmaya deyinmişler metal fırtına 3. dünya savaşı ve devamı olan kitaplar piyasaya çıktıktan sonra Mehmetçik vakfı vb. kurumlara bağışlarda gözle görülür bir artış olmuş. En azından çıkıpta birşeyleri eleştiren gençler var. Buda çok önemli.
Kısmi olarak katılıyorum yazdıklarınıza, ancak uyuşamadığım noktalardan birisi; kurgu için yaptığınız tanımlama ve ona dayanan açıklamalar. Düşündüğüm; ülkemiz coğrafyası zaten gerçek bir bilinirlikte, gerçek yaşamın içinde, ne denizin 20000 fersah altında ne de mor dağlı diyarlarda. Kitapta mevzu edilen ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti, hem de gerçek başbakan va başbakan yardımıcısı isimleriyle. Madem konumunu ya da coğrafyasını hatta hiçbirşeyini bilmedikleri bir ülkeyi kurgu arenası yapıyorlar, o zaman neden gerçek isimler kullanıyorlar?
Güney sınırından başkente tanklar 1 günde ulaşsın; ama başbakanın adı gerçek olsun! Bu nasıl yamalı bir kurgudur böyle!
"Eğer kurguda olsa gerçekle alakası dahi olmasa edebi bakımdan sınıftada kalsa millete kitap okuttularsa buda güzel birşey unutmamalı." şeklinde bir cümle kurmuşsunuz, tamamen karşı olduğum bir görüş diyebilirim! Okumak konusunda emeklemeye bile başlamamış söz konusu kesimi, kendi cümlenizle de anlatmaya çalıştığınız gibi "kurgu yani gerçekle alası olmayan" ya da "edebi değer taşımayan" bir kitapla bilinçsizce koşturmaya çalışmak, ileride dengesiz adımlar atıp, yürümekten çok düşme tehlikesini göze almaktır bence.
Tesellim; ne okuma alışkanlığının edinilebilmesi için ne de Mehmetçik Vakfı'na yapılan bağışları teşvik etmek için ne de başka bir milli amaç için bu tür kitaplara muhtaç olmamamız.
Bakınız: Şu Çılgın Türkler!
 
Geri
Üst