JokerMG - İzmir

jokermg demiş ki:
Teşekkürler D.R. :)

Not: Son iki parçada kullandığım bas giter için Yunus'a (Roulette) ve E-bow'a sahip olmamı sağladıkları için Cem Bali ve ailesine çok teşekkür ediyorum.

Ne demek murat abi, ne zaman istersen! So close to me hakikaten çok hoş olmuş, hele o düşüş bölümü varya nakarattan sonra, çok hoş olmuş, ellerine sağlık! Gitarlarda yine her zamanki gibi döktürmüşün zaten :)
 
Sağol Yunus'cuğum, beğendiğine sevindim :D
Umarım diğer dinleyenler de beğenirler.

Ufak bir hatırlatma:
Şarkılar için aşağıdaki imza bölümündeki linke tıklayınız.
Parçaları dinlemek için (adsl ve kablo ile bağlı olanlar) hi-fi seçeneğini tıklayın.
Bir süre bekleyince bağlanıp dinleyebiliyorsunuz.
Sistemden dolayı bazı parçaların indirilmesi mümkün olmuyor, sadece dinlenebiliyor.

Yorumları bekliyorum 8)
 
Yoğun istek üzerine kendimi daha yakından tanıtayım dedim :)

Ocak, 1974...
İzmir’de dünyaya geldim.
Evime yakın MRP İlkokulu’nda ve evime uzak TFL’de okudum.

Küçükken Barış Manço, Erol Evgin en sevdiğim şarkıcılardı.
“Arkadaşım Eşek” hatırlayabildiğim ilk şarkıdır.

İlkokul yıllarında Rocky 3 filminin efsanevi müziği “Eye of the Tiger” beni büyülemişti.

TFL’de sınıf arkadaşlarım Kütle isimli bir grup kurmuş, konserlerde Pink Floyd şarkılarını ve kendi bestelerini seslendiriyorlardı.
Rock müzik ve gitara işte o yıllarda ilgi duymaya başladım. Arkadaşlarım sayesinde Pink Floyd, Deep Purple, Iron Maiden ve Eric Clapton’ın müzikleriyle tanıştım.

Sınıf arkadaşım Arslan bana ilk akorları gösteren insan olarak tarihe geçmiştir.
Kuzenimin eski ve akustik-klasik karışımı gitarını cebren ve hileyle ele geçirip, öğrendiğim ilk akorları ve notaları çalışmaya başladım.
Gitarımı okula götürüp her fırsatta arkadaşlarımın kafasını şişirmeye kararlıydım.

Öyle başarılı olmuş olmalıyım ki ileriki yıllarda arkadaşlarım aralarında para toplayıp üniversiteyi Ankara’da okumamı sağladılar.

Eylül, 1991...
A.Ü. DTCF öğrencilerinin yoğun isteği üzerine Ankara’ya transfer oldum. Japon Dili’nde öğrenim görmekte ve Dil-Tarih öğrencilerini gitarımın şahane tınılarıyla büyülemekteydim.
O sıralar benim gibi gitara meraklı bir başka genç orta bahçede fırtına gibi esmekteydi.
Kader ağlarını örmüş, ben ve İbo’yu bir araya getirmişti.

Bahar, 1992...
Aynı zamanda bana ait ilk gitar olan ‘Eko’ marka elektro gitarıma sahip oldum. Artık yurttaki arkadaşlarımın kafasını daha yüksek sesle şişirebilecektim.

Yaz, 1992...
Annem tuvalete gitarımla girmeme izin vermediği için evi terk etmeye kalktım :p

Bahar,1993...
Nervous Breakdown isimli grubumuzla katıldığımız fakülteler arası şarkı yarışmasında rüya gibi bir birincilik aldık.
İnanamıyorduk sonuca çünkü grubun basçısı ve davulcusu yarışmada çaldığımız Cinderella’nın “Heartbreak Station” parçası dışında hiçbir şey çalmayı bilmiyorlardı 8O
Ama en azından o parçayı hatasız çalmışlar ve birinci olmuştuk.

Sonbahar, 1993...
Nervous Breakdown’ın diğer üyeleri solo kariyer yapmaya karar verince ben de yeni üyelerle yola devam edip bir konser vermeyi kafaya koydum.

Bahar, 1994...
Hayatımın ilk konserine çıktım.

Sonbahar, 1994...
İbo’nun tanışmış olduğu genç ve yetenekli şarkıcıyla (Yasemin) ileriki on sene beraber çalışacağımdan habersiz ilk defa bir araya geldik.
Davula İsmail ve bas gitara İsmail’in bir arkadaşını alıp çalışmalara başladık.
Yeni grubumuz “Bandits” kurulmuştu.


Bahar, 1995...
Birkaç sene Dil-Tarih’te fırtınalar estirecek olan Bandits ilk konserini verdi.
İkinci elektro gitarımı (Jackson) aldım.

Kış, 1996...
Ben, Eurovision Türkiye seçmelerine katılma bahanesiyle ilk bestemi yaptım.

1997...
Yamaha Müzik Merkezi’nde gitar dersi vermeye, aralarında günümüzün başarılı müzisyenlerinin de olduğu gitar çalmaya heves eden gençlere engin müzik bilgimi ve deneyimlerimi aktarmaya başladım.
Jenga kuruldu ve çeşitli mekanlarda sahne almaya başladı.

Bahar, 1999...
Bonservisimi alıp Japon dilinden aynı fakültenin Sanat Tarihi bölümüne transfer oldum.
Hayatımın gitarı Ibanez JS 1000'i aldım :D

2002...
Jenga dağıldı.
JS 1000'i sattım :(

2003...
Joker kuruldu.
Dört şarkıdan oluşan ilk demo kaydedildi ve İstanbul’daki çeşitli şirketlere ulaştırıldı.

Sonbahar, 2003...
Joker sahnelerdeki yerini aldı.

Yaz, 2004...
Türkiye sonunda ihtiyacı olan müthiş Sanat Tarihi mezununa kavuştu. Tüm devlet daireleri ve özel kuruluşlardan kendileriyle çalışmam için teklifler yağmaya başladı.

Sonbahar, 2004...
Teklifleri reddederek yüksek lisans yapmaya başladım.

Biraz uzun mu olmuş, ne... 8O :D
Eee, 31 seneyi anlatmak kolay değil tabii :LOL:

Not: Şarkıları dinlemekte problem yaşayan olursa lütfen belirtsin. Sorunu gidermeye çalışırım :!:
 
Biliyorum burası yeri değil ama tüm dünya tek vücut olmuşken biz Türkrock ailesi de bu olaya duyarsız kalamayız dedim.

Afrika'da her gün açlık ve ilaç bulamamak nedeniyle ölen 30.000 kişi için
bir çığlık olan www.live8live.com sitesine girerek "sign on" yaparak G8 ülkelerinin başkanlarına bir ses te siz gönderebilirsiniz.

Hadi Türk Rock'çular, şimdi görev zamanı!

www.live8live.com
 
Selamlar :)

Akşam İzmir'e doğru yelken açıyorum :) (Nasıl da özlemişim)

Güzel, eğlenceli ve yoğun bir çalışma döneminin ardından hava değişimi ve yenilenme ihtiyacı tavana vurdu.

Dönüşte yine tam gaz devam etmek ümidiyle tüm Jokerseverlere ve seven sevmeyen herkese veda ediyorum.
Herkese herşey için kendi adıma teşekkür ediyorum.

kazi.jpg


Kalın sağlıcakla :)

Not: Arasıra gelişmeleri takip etmek için uğrayacağım. Yoırumlarınız olursa beklerim.
 
Selamlar :)

Uzun bir aradan sonra yeni bir parça kaydetme fırsatı buldum nihayet.

Uzaklardaki kız arkadaşım için yazdığım ama uzun süredir yarım halde bekleyen "Missing Suzie" adlı parçayı, biraz da Eren kardeşimin verdiği ilham sayesinde dün sıkı bir çalışmayla tamamladım.

Kendisine teşekkür ediyorum :) .

Kayıtla ilgili biraz bilgi vereyim.

Tamamen evde, kendi bilgisayarımda kaydedilmiştir (önceki iki şarkı gibi).

Kayıt sırasında;

AMD Sempron 2400 işlemci,
512 DDR ram,
80 GB harddisk,
Creative Audigy 2ZS ses kartı,
Cubase SX, Sound Forge 6.0 Yazılımları,
VST ensrumanlar,
6 kanallı mikser,
Ibanez elektrik gitar,
Korg AX1G gitar efekt cihazı,
Sennheiser kulaklık

kullanılmıştır.

Gitarlar amfi kullanılmadan, doğrudan processor kullanılarak kaydedilmiştir (ev kaydının dez avantajları :( )

Davullar canlı çalınmış looplardan oluşturulmuşlardır.

Altyapıyı daha da zenginleştirmek isterdim ancak belli sayının üzerinde VST kullanmaya izin vermiyor şu anki bilgisayarımın kapasitesi.

Bas gitarı da daha önceki bazı şarkılarımdaki gibi canlı çalmayı isterdim ama ödünç bas bulmaya fırsat olmadığı için synth bas kullanmak zorunda kaldım maalesef.

Şarkının genel havası açısından da şunu belirtmek isterim:
Kız arkadaşım ve ben chill-out/ambient olarak adlandırılan müzikleri de sevdiğimiz için o tarzda bir deneme oldu.

Şarkı enstrumentaldır.

Arzu edenler aşağıdaki linkten ulaşılacak sayfada, şarkının yanındaki "hi-fi" seçeneğine (ADSL kullanıcıları için) tıklayarak kayıtları dinleyebilirler.

http://www.soundclick.com/bands/pagemusic.cfm?bandID=331838

MP3 olarak indiremedik diye üzülenler (tecrübelerim beni yanıltmıyorsa) şarkıları dinledikten sonra bilgisayarlarındaki "Temporary Internet Files" klasöründe "Content" içerisindeki dosyalardan birinde küçük bir araştırmayla şarkılara ulaşabilirler ;)

Kayıtları yorum yapmaya değer bulur ve görüşlerinizi paylaşırsanız mutlu olurum.

Not:Grubumuz için tasarlamış olduğum

www.jokermusic.info

adresinde kendime küçük bir alt bölüm hazırladım.

Kişisel kayıtlarıma orada bulacağınız linkten de ulaşabilirsiniz artık.

http://www.jokermusic.info/joker/mg/index.html

Görüşmek üzere :)
 
Teşekkürler :D
Her müzisyen gibi benim de hayalimdir elbette.
Umarım bir gün gerçekleşir.

O arada şarkılarla ilgili yorumları da duymak isterim.
 
Selamlar :)

Birkaç arkadaş özelden kullandığım programlarla ilgili daha ayrıntlı bilgi istemişti.

Ben bu konunun diğer arkadaşlara da faydalı olabileceğini düşünerek kısaca değinmek istedim.

Cubase, bilgisayarla kayıt yapanların belki de en fazla rağbet ettiği kayıt programıdır.

Çeşitli kanallara midi yada audio sesler kaydedip bunlara efekt verme, panlama yada miksleme işlemleri yapmayı sağlar.

Sound Forge ise herhangi bir audio dosyası üzerinde işlem yapmaya yarayan marifetli ve güzel bir programdır.

Audio dosyalarını kesip, biçme, efekt verme, ses seviyesi ve kalitesini değiştirme gibi birçok olanak sağlar.

Evinde, bilgisayarında kayıt yapmak isteyenler için işlemci, ram ve ses kartı kadar elzemdir bu programlar.

Daha ayrıntılı bilgileri forumun "müzik yapım ve teknikleri" bölümünde bulabileceğinizi tahmin ediyorum.

Umarım faydalı olmuşumdur.

Görüşmek üzere :)
 
Ambient lafını duyunca direk atladım siteye..

Sound açısından gayet başarılı Missing Suzie..

klavye olayıda gayet leziz yapmış çalışmayı,bu arada çalışmanın Enstrumantel olması çok daha iyi bir yere yönlendirmiş şarkıyı..

Ambient destekli,Enstrumantel çalışmaları beklemekteyiz efenim..

İzmir'imizden böyle şeyler çıkması,alışılageldik bir şey değil kesinlikle,full time devam..

kolay gelsin.
 
Nihayet :)

Tam da buralarda kayıtlar ve müzik dışında herşeyin konuşulduğuna inanmaya başlamıştım ki arzuladığım tarzda bir yorum geldi.

Teşekkür ediyorum.

İyi-kötü fark etmez.
Müziği, kaydı, soundu değerlendiren tüm yorumları bekliyorum.


Mesela kayıt sonrasında Sound Forge'da uyguladığım "Smooth compression"ın sonucundan emin olamadım.

Yada bazı yerlerde gitarlar birbirine girmiş mi?
Bazılarını daha alta almalı yada çıkarmalı mıyım?

Bu konuda fikirlerinizi duymak isterim.

Görüşmek üzere
 
şarkıların genelini dinledim.. aklımda kalan the rose oldu..
her ne kadar ev kaydı olsada ruhunu parmaklarına dökmeyi başarmış mg.
Umarım iyi yerlere gelecektir bu çalışmalar..
emeğine saygı duyuyorum en başta..
Durmak yok devam;arkandayız..

not:daha fazla dinledikten sonra sanırım daha detaylı yazarım buraya.. kolay gelsin
 
Sanrım benim de düelloya davet etme gerekiyor birilerini :D

Aksi takdirde müzik adına üç beş yorum duymak hayal olacak buralarda.

Aslında üç beş kişi dışında doğru düzgün müzik yorumlayabilen, iyisiyle kötüsüyle müzikten bahsedebilen kimse olmadığına inanmaya başladım buralarda.

Bahsettiğim az sayıdaki insan da işlerinin yoğunluğu yada polemikler nedeniyle yorum yapamıyor olabilirler diye düşünüyorum.

Halbuki bizlerin buradaki amacımız tanıtım kadar yaptığımız işleri samimiyetle tartışmaya açmak.

Fark edemediğimiz yada üstesinden gelemediğimiz hatalarımız hakkında bilgi edinmek.

Bu nedenle insan kendisini geliştirecek yorumlar bekliyor.

Masa tenisinde veya satrançta kendinizden çok daha gerideki rakiplerle oynamaktan zevk almazsınız çünkü bu sizi ileriye taşımaz.

İşte ben de buralarda bizi ileriye taşıyabilecek insanlar olduğuna inanmak istiyorum.

Ancak Türk "sanat" piyasasında sansasyonlarıyla gündeme gelen isimler gibi değil, işiyle konuşulmak isteyenler gibi bir kenarda sesizce beklemek işe yaramıyor galiba.

Kendini yerlere göklere sığdıramamak, düellolar teklif etmek filan prim yapıyor herhalde.

Düzeyli olmak kaydıyla en sert eleştirilere bile açığım.

Zaten ben eksiklerimi görmek istiyorum.

Umarım bu sefer birşeyler değişir.

Sevgiler
 
öncelikle şunu söyliyim bu forumda benim de başlığım var ama söyleyeceklerimi bir müzisyenin başka müzisyene eleştirisi olarak almanı istemiyorum iki nedenden dolayı: bir; enstrüman performansı ve müzik nazari bilgisi açısından kendimi ancak bir lamayla kıyaslayabilirim. iki:ben müzik yapmaya başlamadan önce müzikte yapılanla ilişkim nasıl idiyse öyle kalmasını istiyorum. bi de memleket insanı yabancı bi forumda duymadığı sürece hiçbi eleştiriyi kaldıramıyor nedense,gördüğüm kadarıyla.

bi sürü link verdiğin için hangisine bakacağımı şaşıdım öncelikle bunu söyliyim, sonra imzandaki sayfaya gittim onu kısa geçecem: ilk parçayı dinlerken gayet 'cool' bi şekilde parça giderken bi anda jazz ve blues da bile duyduğum da irkildiğim bi ses olan trompet midir artık ne haltsa geldi kulağıma üstelikte synth'ten, ardından da normalde de pek hoşlaşmadığım bi kadın sesi ve direct kapattım. parçaya özel yorum yapmayacam.sonra da verdiğin missing suzie linkine gittim: bunun hakkında söyleyeceğim bazı şeyleri joker için geçerli sayabilirsin.( anladığım kadarıyla pek çok gurubu olan seyyar bi insansın)

ilkin söylemeden geçemeyeceğim iki parçada da verdiğin demo taktikleri başlığında söylenen iki şeye uymamışsın :D parçaların introsu uzun ve dört kanal barajını aşıyor.

kayıtlar ev kaydı gibi gelmedi kulağıma ev kaydıysa bence çok başarılı bi mix,master ürünü ama kayıtlar da kullanılan synth sesler beni acayip soğuttu parçalardan.bu benim zevkimden başka bi şeyi ifade etmez ama bence parçaların altyapısını güçlendirecek sesleri birazdaha enstrümanımsı şeylerden elde etmeye çalış.anladığım kadarıyla daha uzun ses veren enstrüman ihtiyacı duymuşsun ama ben en kötü keman viola kaydını ya da eski rock organ sesini bu mu mıy mıy synthe tercih ederdim.gerçeye parçanın havasına uyuyor ama parça fazlasıyla zencilerin gayrı kanuni hayatını konu alan filmlerin fon müziğine çevirmiş.hasılı sevmiyorum ben bu synth seslerini.( açıkçası eye of the tiger hayranlığın daha geçmemiş gibi :)

genel enstrüman performansı bana hem hijyenik hem estetik açıdan iyi geldi ama,

bu son sayfayı okurken bi şey dikkatimi çekti: barış manço, ham meyva...
söyleyeceğim şey senin için bi övgü mü yergimi olur bilmiyorum ama abiciğim ben senin müziği dinlerken türkiyeden birini dinllediğimi hissetttirecek hiç bi şey bulamadım. ne melodi kanalında ne altyapıda, sözlerin de bazıları ingilizceydi.yine benim kişisel beğenim devrede ama kötü beğenileri olan biri değilim emin ol... bilmiyorum belki bir dönem caz müzisyenlerindeki genel bir kanı vardı melodi müziği basitleştiren birşey olarak görülüyordu, belki başka bir nedeniniz vardır. bence bu tür bi geçmişi olan kimseler biraz daha bu geçmişi içinde barındıran şeyler yapmalı yoksa herkes aynı müziği yapıyormuş gibi oluyor.( bunları zenci bir müzisyen olmadığını ve yukarıda özgeçmişi verilen kişi olduğunu varsayarak söyliyotum.:)( bu söylediklerim piyasada dolanan albümlü gruplar düşünülerek yazılmamıştır, ben arabesk ya da pop-rock(pekçok yabancı forumda bu başlık var ve kesinlikle bizde ki pop-rockla bi alakası yok) düşünülerek de değil.


bu açıçası gruplar forumuna (eren kardeşe yazıp bin pişman olduktan sonra)yazdığım ilk mesajdır, umarım son olmaz ve
umarım gecenin bu saatinde yazdıklarım şafak vakti beni hayal kırıklığına uğratmaz diyorum ve size daha yerel tınılar içeren bi gelecek diliyorum.

yunus
 
Geri
Üst