Raporluyorum

Hani yer yarılsa da içine girsem denilen anlar olur ya, benim sık sık başıma gelir onlar. İki üç hafta önce çocukluk arkadaşımın düğünü (evlene evlene bitemediler lan, bıktım düğünlerden). Bekar saplar olarak oturuyoruz güzel güzel, şanımıza yakışır emmeli gömmeli bir konu da dönüyor ortada. Ben bir ara artık neyi vurguluyorsam malum el hareketini yapıyorum. Avuç içi karşıya bakacak şekilde el bilekten dik, kolla ileri geri piston hareketi, kısaca "koyarlar" hareketi. O an bir ışık görüyorum sol tarafımızda ve kameranın bizi çektiğini farkediyorum. Ardından salonun en görünür yerindeki koca ekranı görüyoruz, düğün kapalı devre yayınlanıyor. Bütün salon bizi izliyor o an :D
Yarın bir gün aile büyükleriyle, ne bileyim ilerde çoluk çocuklarıyla oturacaklar o kaseti izleyecekler belki. İnşallah kaseti montajlarken kesmişlerdir :D
 
eski sevgilim mesaj atmış sabah gördüm. Daha doğrusu gece uyurken bir mesaj sesine yarım yamalak uyandığımı hatırlıyorum. Mesajı hatılamıyordum. Sabah uyandım rüyaydı diye düşündüm. Güldüm flan "Çok dağıttın ya kafayı " dedim kendi kendime. Neyse kalktım yüzümü yıkadım bir kendime geldim. Baktım rüya değil gerçekmiş. Cevap attım. Yine isterim bir şeyler geçmesini. Zor gözüküyor ..
 
Düğünde alkollü değildik de mastika içmişliğimiz var. Çok fena olmakla birlikte ev yapımı boğma rakı, erik rakısı falan daha da fena. Alkol seviyesi uyuşturucu sınıfına mı ne giriyormuş da yasakmış bizde :D
 
Dün sabah evden çıktım, durağa gitmek için karşıdan karşıya geçiyorum...

Kafamı bir çevirdim, inceden makam otosu tarzında siyah camlı bir alet, o kalın daarrrtt sesini çıkartarak üzerime sürüyor. Kafama sıçayım dedim önce kendime, az önce ışığı yanlış gördüm herhalde? Sonra baktım yoo, diğer araçlar duruyor ve araçlara baya baya kırmızı yanıyor... Adam üstüme sürmeye devam etti, el-kol da yapınca o sinir boşalması haline çekti beni. Arkada filmli camın arkasına saklanan lavuğu görmedim kimdir nedir ama şöförle bağrıştık biraz.

Şok oldum, adam kırmızıda üzerime sürüp bir de niye geçiyorsun ulan diye hesap soruyor. Aslında şok olmamak lazım tabii.

Bunların bir de akşam eve dönüş trafiğinde, millet can havliyle trafikte sıkışmışken yine daaaarrttt ederek sağdan yardırıp trafiği daha da sıkıştırma hevesleri var. Büyük küfür ediyorum her gördüğümde... İnsanın arpası fazla gelmesin ya da egosu yüksek olmasın arkadaş. Nereye yetişiyorsun yani her akşam? Memleketi kurtarmaya gidiyor açılın yoldan...
 
-Ronaldo ismi nedense gün içinde en sık duyduğum kelime, neden oluyor nasıl oluyor bilmiyorum ama günde yaklaşık 50 kez ronaldo geçiyor karşımdaki insanlarla konuşurken. Geçen döner yiyelim dedik, girdik dönerciye, bir de ne görelim, döner kesen eleman bildiğin cristiano ronaldo. Gündüz döner kesip gece top oynuyor sanırım. Bunun yanında Cristiano Ronaldo'dan nefret ediyorum, o tripler falan... Ronaldo deyince aklıma direkt Brezilyalı Ronaldo geliyor. Ronaldo lütfen yakamı bırak. RONALDO!

-Geçen bomboş bir minibüse bindim, minibüs hattı yaklaşık 20km ve son durakta inceğim. Minibüse 3 kadının yanında 8 çocuk bindi, evet efendim 8! Son durakta ineceğim ve elimde yük olduğu için arka köşeye oturmuştum, bunların hepsi geldi götümün dibine sıkıştı, bunun üzerine bir de minibüs alabildiğine doldu. Ben böyle çile yaşamadım, zaten hava sıcak, kucağımda yük var, bir de bunların yaptığı psikolojik ve fiziksel baskı sayesinde minibüse binmeden önce 73 kilo olan ben, minibüsten indikten sonra muhtemelen 65 kiloya falan düşmüşümdür. Yolun ortalarına doğru bu ablaların hedefinin ilçedeki pazar olduğunu öğrendim bir de, ulan 3 kadın 8 çocukla 20 km ötedeki pazara gidiyor, bir de bunun pazarda alınan eşyalarla dönüşü var, iyi ki ona denk gelmedim. Minibüsün içinin çürümüş eşek t*şşağı(hayır, bu koku nasıl, neye benzer bilmiyorum, ancak herhalde böyle kokardı.) koktuğuna değinmiyorum bile!
 
Gördüğü her karikatüre yarılıp sağa sola yapıştıran biri değilim fakat şunu da paylaşmadan edemedim:

303414_10151027026676042_838259735_n.jpg



Yurdum insanının twitter kullanma alışkanlığı :D
 
Her şeyi, bütün ibnelikleri bir nebze anlayabiliyorum da; cuma günü saat 17.49'da atılan talebe anlam veremiyorum. Mütemadiyen hem de. Çok küfür ediyorum çok. Yok mu lan bunu isteyecek başka zaman... Yarının cumartesi oluşunun keyfini yaşatmıyorsunuz adiler. Bakmıyorum mk.
 
Çok ciddi bir sıkıntım var, her hafta en az bir kez kabus görüyorum, duvarımda bir adet turuncu custom shop washburn asılı, sandalyede oturmuş kara kara düşünüyorum, eskiden bir neck-thru bir caparison'umun olup sapının ortadan kırıldığını görüyorum, hüzünleniyorum, caparison'um vardı benim hatam yüzünden çöpe gitti diye. Bazen bu Caparison, EVH Wolfgang USA Custom shop oluyor, önce o güzelim abanoz tuşenin, sonra da sapın çatır çatır elimde kırıldığını görüyorum, ağaç tel tel kırılıyor! Bu nasıl bir azap, bu nasıl bir hüzün anlatamam, ter içinde uyanıyorum.
 
Filmlerde olur ya hani, ofislerde masanın üstünde dağ gibi evrak birikmiştir. Aynen o haldeyim lan. Ne ara bu kadar biriktirdim, bu nasıl sorumsuzluk anlamış değilim. Bunu düşünürken klima mı açsam pencere mi karar da veremedim. Klimanın kumandasıyla pencereye komut yolladım, o da iyi oldu.
 
Dün gece iyiydi lan siz de ne yaptınız, 12.20 yatış/07.25 uyanış, deliksiz. Mis gibi esiyordu, bir kaç güne rüzgarlar kesilince görürüm götünüzü. Ya da 2 gün Antalya'ya gidip-gelin, moraliniz düzelir ve uykunuz düzene girer (dönünce).

Ben ne diyecektim? Bu ara böyle vahşi doğa/yaşam mücadelesi filmlerine sardım. Dün gece The Snow Walker'ı izledim. Filmde hasta ama çok becerikli ve iyi niyetli yerli bir kız var, o kız yüzünden nasıl bir hüzün çöktü üzerime aniden, anlatamam. Ne oluyor lan dedim daraldım böyle. Sonra Flash TV açtım, geçti.
 
Bugün sabahtan beri firma ziyaretlerindeydim, yeni geldim sayılır daha ofise. Ulan daha birincisinde feyki yedik, hem de ne yemek.

Ofisten içeri girdim, üç hatun gayet sessiz ve huzurlu bir şekilde çalışıyor. Sıcaktan beynime güneş geçmiş zaten, klimalı yere girince bir yavşama oldu bünyede inceden, henüz bu tatlı yavşamışlığı üzerimden tam anlamıyla savamamıştım ki, "buyrun içeri alalım sizi" dediler toplantı odasını göstererek... Lakin ben o gösterdikleri yeri görEmedim ve dosdoğru boş su damacanalarını yığdıkları ufak bölmeye doğru hareketlendim. Ama ne hareketlenmek; bildiğiniz bir andaval gibi yürüyorum yani. Yolun yarısında anladım ne bok yediğimi, tam kendi kendime küfredip dönecekken hanımkızımızdan 2. güzergah direktifi geldi ve iyice dibe battım.

Vayamino arkadaş ne gündü be. Gittikten sonra tüm gün gülebilecekleri bir anı bıraktık hatunlara. : )
 
Şu çalıştığım işe başlamadan önce son iş görüşmesine gittiğim yerde yaşadım ben benzer bir olayı. Görüşme bitti, "biz sizi ararız" dediler kalktım. Çıkışı her daim unuturum, huyumdur. Tarif aldım, "şu koridora çıkın ordan bilmem ne bla bla" daha cümle bitmeden unuttum. Çıktım sekreter kıza sordum, o da tarif etti ve girdim koridora yürüyorum. O koridor başka birine bağladı, ordan başka bir yere derken aynı sekreter kızla göz göze geldik. Meğer dünya yuvarlakmış, başladığım noktaya dönmüşüm. Üzüldü halime tabi, çıkışa kadar refakat etti sağolsun. İyi ki de işe almadılar zaten, maça mağlup başlamak böyle bir şey olsa gerek :D
 
Geri
Üst