Stanislaw Lem

J

jimimorrison12

1921'de Polonya'da doğdu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında sürdürmekte olduğu tıp öğrenimi, Nazilerin Polonya'yı işgaliyle kesintiye uğradı. Bir süre makinist ve kaynakçı olarak çalıştıktan sonra 1946'da doktor oldu. Lirik şiirler ve bilimsel yöntem üzerine denemeler yazdı.

Daha sonra felsefe öğrenimine başladı ve sibernetik, bilim felsefesi, bilim tarihi ile ilgilendi. 1947-1949 yılları arasında ruhbilim projelerinde araştırma asistanlığı yaptı. "Bilim Yaşamı" dergisinin editörlüğünü üstlendi.

1973'de Nebula Özel Onur Ödülünü, 1976'da Polonya Devlet Edebiyat Ödülünü aldı.

Polonya Astronomi Derneği kurucusu, Polonya Sibernetik Derneği üyesidir. Krakov Üniversitesinde ders vermektedir.

"Bilimkurgu Filozofu" diye anılan Stanislaw Lem için bilimkurgu, ikinci sınıf bir tür değildir. En çok işlediği temalar, bilginin sınırları, insanın uygarlıkla ilişkisi ve fizikötesi sorunlardır. Bilimsel gerilimi, mizahla ve gerçeküstü öğelerle birleştirerek sunan anlatımı ve ruhbilimsel çözümlemeleri ile dikkat çeker.

Stanislaw Lem, bilimkurgu romanlardan başka, psikolojik gerilim öyküleri, hicivler, yayınlanmamış kitaplara ait incelemeler, film senaryoları, parodiler, edebiyat eleştirileri ve bilim felsefesi üzerine yazılar da yazmıştır.

Evrensel açıdan bakıldığında, rasyonalist "felsefî öykü" çizgisiyle toplumsal umut ve arayışların sentezini yapmayı başaran tek bilimkurgu yazarıdır.

Polonyalı olan Lem'in ilk romanı Astronotlar'di. Nükleer patlamalarla yerle bir edilmiş bir Venüs'e yapılan yolculuk anlatılıyordu orada... Odysseus, Lucian, Gargantua, Don Kişot, Candide ve Huckleberry Finn'inkileri andıran, çağdaşlaştırılmış bir "hayat yolu" fikrini işlemektedir, tüm yapıtlarında... Uzay boşluğunda on iki yolculuğun anlatıldığı Ion Tichy'nin Yıldız Güncesi hayat yolu arayışının doruğunu simgelemektedir.

H. G. Wells'den bu yana, eğreti ve belirsiz bir maddeci tarih felsefesi egemen olmuştur, bilim-kurgu yapıtlarına... Daha "insancıl" bir geleceği düşleyen, onun projeksiyonlarını yapan ütopyacı bir yaklaşımdır bu... Lem'in özelliği, daha güzel ve insancıl bir geleceğe yönelirken, yol-boyunca insanların karşısına çıkan tüm çirkinlikleri ve güçlükleri olanca çarpıcılığıyla ve satirik bir üslûpla sergilemesidir. Köklü dönüşüm ve değişimlerin yaşandığı çağımızda özellikle eğitici-öğreticidir bu yaklaşım... Kökten değiştirilmiş yepyeni bir geleceğe yönelirken hayal peşinde koşmanın beraberinde getirdiği tehlike, sapma ve yenilgilere parmak basmakla da Batı bilimkurgusunun ilginç bir sentezini yapmaktadır. Parlak renklerle canlandırılmış bir gelecek tablosunun üstüne karakalemle çizilmiş bir soru işareti gibidir Lem'in yapıtları... Umutla karamsarlığı atbaşı götürür, başından sonuna kadar...
Çarpıcı biçimde "mizah" boyutunu da katmıştır yazılarına... En büyük korkusu da, er ya da geç, kusursuzluğa ulaşılmasıdır.

"En Güzel", "En Kusursuz", "En Dört-dörtlük"ten vebadan kaçar gibi kaçar. Kitle haberleşme araçlarıyla reklamcılığın yarattığı kusursuz düzeni "Ion Tichy'nin Onüçüncü Yolculuğu", totaliter tekdüzeliği "Ion Tichy'nin Yirmidördüncü Yolculuğu", kaba terörizmi de yine "Ion Tichy'nin Onüçüncü Yolculuğu" başlıklı günce bölümlerinde kıyasıya eleştirir, yerden yere vurur.

İnsanları putlaştırmanın, aziz, azize ve melek mertebesine yükseltmenin, onlardaki son insanlık kırıntılarını da yok ettiğine inanmıştır Lem... Bu yüzden, Straddletonia'da ("13'üncü Yolculuk") herkesin balıklaştırılmaşı, Twaddletonia'da ("13'üncü yolculuk") tornadan çıkar gibi kişilik üretilmesi, Indiot'ta ("24'üncü Yolculuk") geometrik bakımdan kusursuz disklerin yaratılması temaları kimi yerde inceden inceye, kimi yerde eli ağır biçimde eleştiriye alınır.
Sibernetiğin de özel bir çekiciliği vardır Lem için... "İnsanların insanca yönlendirilmesi" olayına sibernetik açıdan yaklaşıldığında, sibernetiğin temel sorunlarının bir yandan mizahla, öte yandan doğabilimle içice geçtiği görülür. Lem, ister "topyekûn imha" şeklinde olsun, isterse akılcı, zorunlu ve yararlı yöntem ve kurumların araç olmaktan çıkarılarak birer "amaç" durumuna dönüştürülmesi biçimini alsın, insanlara karşı uygulanacak her türlü cebir ve şiddete karşıdır. Kahramanları sokaktaki adamdır. Çoğu kez eli ayağına dolanan ama genellikle yerine göre cesaret sergileyebilen bir kişidir bu... İlk yapıtını verdiği 1958 yılından bu yana değişmemiştir, Lem'in motif ve tiplemeleri...

Lem'in dünya görüşü, insanların insanlıktan çıkarılmasına, hangi biçimi alırsa alsın her türlü cebir ve şiddete karşıdır. İnsanların, düşmanlarından değil, basiretsiz dostlarından korkmaları gerektiğini ısrarla vurgulamaktadır. Yeniyi, güzeli, gelişkini ararken, bu arayışın tehlikeli olabileceğinin de ısrarla altını çizmekte, bu tehlikeleri kimi zaman mizahî, kimi zaman ahlâkî biçimde gündeme getirmektedir. Sibernetik Çağı bilim ve felsefesinin paradokslarından kelime oyunlarına kadar Lem, her türlü yöntemden yararlanarak, tüm bilimsel bilgisini ve estetik zekâsını seferber ederek, tehlike çanlarını çın çın öttürmektedir.

Eserleri 36 dilde 27 milyonun üzerinde basıldı.
 
:(

Bilim kurgunun en tanınmış yazarlarından, ‘Solaris’in yaratıcısı Polonyalı Stanislaw Lem 84 yaşında yaşama veda etti

Yazarın sekreteri Zemek, Lem’in Krakow’da öldüğünü söyledi, ancak yazarın ölüm nedeni hakkında açıklama yapmadı.

Ursula K. Le Guin ve Philip K. Dick’le birlikte bilim kurgu edebiyatının “ciddiye alınmasını sağlayan” yazarlar arasında sayılan Stanislaw Lem, felsefeye ve dil bilime esin kaynağı olarak görülen metinler üretti.
 
Adamın Türkçe'ye çevrilen bütün kitaplarını seri halinde kendimden geçmişçesine okumuştum (18 civarı kitaptı). Çok çok zeki bir yazar, üzerine BK yazarı tanımam.
 
Lem'in yeri ayrıdır.... SF içinde ayrı bir ekoldür LEM... başlık açmayı uzunca bir süredir düşünüyordum.... teşekkürler :D :D :D .
 
Geri
Üst