Müzisyenler Arasında Tüketim Çılgınlığı-gas Ve Diğerleri...

Bu başlığı açmak, aslında forumda başka bir soruya yanıt verirken aklıma geldi.

GAS - gear acqusition syndrome - (gereksiz) alet edevat edinme hastalığı - ve diğer garip tüketim eğilimlerimizi konuşabileceğimizi ve bunların yarattığı sorunlara çare arayabileceğimizi umuyorum.

Şunu hemen söyleyeyim; ben de zaman zaman bu sorundan muzdaribim, ama sorun olduğunun farkındayım:)

Ne yazık ki forumlarda yapılan bazı yorumların insanların kafasını çok karıştırdığını ve tüketim çılgınlığını körüklediğini düşünüyorum. Benin gitar çaldığım ilk 10-15 yılda etrafta yaygın olarak internet diye bir şey yoktu ve böyle olmuş olmasından da çok memnunum. "Hangi gitarı satıp hangisi alsam ?" diye düşünmekten çalmaya fırsat kalmazdı çünkü... Bugün insanlar üst model gitar aldıklarında üst düzey gitarist olduklarını sanma eğilimindeler. Esasında olan şu: Müzisyenlik ile ilgili her türlü ilerleme hayali suya düştüğü için bazı arkadaşların, ancak "tüketebilme düzeyi" yarıştırılıyor. Adama "ben 12 tonda da aynı rahatlıkla emprovize çalabilirim" diyebilirsin mesela, ama onun karşılığı "ama bende de Custom... Butik... Deluxe.... hede höde marka gitar var" olabilir:)
(O nedenle "sende ne marka gitar var ?" diye konuşmaya giren arkadaşların notunu hemen veriyorum...)

Benzer bir mekanizma piyasa tarafından da kullanılıyor; sevdiğiniz müzisyenin alet-edevatını size satmaya uğraşıyorlar. Böylece siz de (onun gibi çalamasanız bile) en azından onunla "aynı ekipmana sahip olma" konumu üzerinden bir nevi tatmin yaşıyorsunuz. Ama tabii bu çok kısa süren bir hayal... O kişi gibi çalamadığınızı fark edinceye kadar sürüyor.

Tüketmekten müzik üretmeye sıra gelmiyor sanki bazen... Benzer kaygıları olanlar varsa duymak isterim açıkçası...
 
Bana gore , surekli yeni ekipman satin alma isteginin bir sebebide muzikal acidan tatmin olmamak . Gitara ilk basladigim zamanlarda duymak istedigim seyi calamadigimda her zaman ekipmani suclardim ' gitarim kotu ' , ' sustain yok ' , ' distortion yetersiz ' , ' amfinin tonu berbat' gibi :) . Hatta bu takintidan dolayi birkac gereksiz alisveris yapmisligim da var . Bence , yeni ekipman kullanma , deneme ve kiyaslama isleriyle yeterli miktarda zaman gecirince otomatikman 'surekli satin almak' gibi takintili dusunceler azaliyor.
 
3 ay içerisinde 5 gitar degiştirdigim zaman oldu çok aceleci davrandım araştırıp yeterince incelemedigim için hep bana eksileri oldu sonu yok herkez elindekiyle yetinmeyi bilmeli yoksa cidden sonu yokküçük şeylere takılmamak gerek
 
Çok alıp satan arkadaşların müziğe pek zaman ayırabildiklerini (hatta çoğu durumda ayırmak istediklerini) düşünmüyorum.

GAS'ınız alınmışsa kaygılanacak bir şey yok ama.. :) Tam aksine.. Parası olan istediği müzik aletini alsın.. Distribütörlerin stokları malla dolsun, ikinci el pazarı çoşsun ve ben de senede gerçekten ihtiyacım olan 2-3 parça bir şeyler alabileyim ...
 
Valla bende dört akustik, iki klasik ve iki tane de elektro gitar, bi de kısa sap bağlama var... :) "Ne kadar sıklıkla çalıyosun bunları" derseniz, akustiklerden ikisini sürekli çalıyorum, yeni aldığım bi elektroyu ayda bir, diğerleriniyse nerdeyse bi kaç yıldır elime almıyorum, hatta memlekette yatağın altında iki tanesi. "Çalmıyosan sat" diyolar. "Satayım" diyorum, foto çekmek için kutularını / çantalarını açıp bakınca gitarları kullandığım sahneler canlanıyo gözümde, vurukları nasıl olmuştu falan diye düşünürken kıyamıyorum hiç birine, "çulculuk" denebilir benimkine, pahalı gitar alsam da anısı olan eski dandik gitarlarımı saklıyorum kenarda, böyle böyle birikiyolar, daha da almak istediğim bi sürü gitar var, ne yapacağımı bilmiyorum. Halbuki bu kadar custom deluxe ultra rare vintage gitarlar kullanmak isterken 10 senelik ikinci el araba kullanmaktan rahatsız olmamak ayrı bi sorun, yani hayatın bi alanında bu kadar tutkuluyken diğer konularda standardın altında olmak rahatsız etmiyosa bu neyle açıklanabilir? Düşünüldüğünde aynı tutkunun hayatta daha önemli yer kaplayan ve prestij sağlayan bi çok konuda olması gerekir, yani Varyap Meridian'da havuzlu evde oturma hayalindense '59 burst Les Paullerle, '54 Stratlarla dolu ortalama bir 3+1 dairede yaşama hayali daha cazip gelmemeli ama geliyo işte, lanet olsun., ya gitar endüstrisi pazarlama konusunda cidden uzman ya da sorun bende.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #7
Başlık ilgi çekmiş gördüğüm kadarıyla...

Toplamda 7 gitarım var, ama sık çaldıklarım sadece 3-4 tane... Hiç çalmadığım fazladan bir prosesör var kutusunda bekleyen.
Cabwaystar: Bence hem bizlerde gereksiz tüketme eğilimi var, hem de gitar endüstrisi bu işi iyi biliyor:)
Aldığım şeye gerçekten ihtiyacım olduğunu anlamamı sağlayan şeylerden biri, geri dönüp baktığımda "iyi ki almışım" diyebiliyor olmak. Şu anda elimdeki 7 gitarın iki tanesi için bunu söyleyemiyorum. Olmasa da olurmuş doğrusu...
 
Şimdi bizi NAMM fuarına salsalar orayı yıkarız mesela, çoğumuz gitar fetişistiyiz, güzel gitar gördüğümde engellenemez bir şekilde ellemek çalmak istiyorum, hani bu güzele olan ilgiden de öte bir his. Sapıkça :whistle:
 
sanırım bu problem hepimizde var bişey almayı kafama takınca alana kadar geceleri uyuyamıyorum stresten :) ve ne yapıp edip ille alıyorum. aslında yapçak pek bişeyde yok her gitar aynı değil abi bi strat bi tele bi lespaul bide esp falan hepsi ayrı bi yere yani hepsinden birer tane alıp kenara koymak istiyorum ama malesef maddi sıkıntılardan birini almak için ille diğerini satıyorum keşke hepsinden birer tane olsa sonrada bi elektro akustik alsam sonrada ince kasa elektro akustik, tabi sonra bi elektro klasik ve bitanede bass gitar, bitane marshall ve bitanede peavey 5150 kafa kabin lambalı bi amfim olsa, 1-2 haftada bir tel alıp değiştirme imkanım olsa, bir sürü pedalım olsa ama bide prosesör alsam falan :) ... hiç bitmez hangi birini alıcaz aga birde lotodan para çıksa ama ozamanda sayısal loto almak oynamak lazım bitmiyo bitmioo...
 
Şimdi bizi NAMM fuarına salsalar orayı yıkarız mesela, çoğumuz gitar fetişistiyiz, güzel gitar gördüğümde engellenemez bir şekilde ellemek çalmak istiyorum, hani bu güzele olan ilgiden de öte bir his. Sapıkça :whistle:
Doğru, katılıyorum. "Fetiş" kavramı uygun bence de... (Tabii biz "fetiş" tanımlamasını günlük dilde kolaylıkla kullanıyoruz, ama kimilerine göre, mesela Marksist teoride, meta fetişizmi ciddi bir sorun olarak gündeme getiriliyor...)

Bana göre de asıl problem, bizim gitarın ve diğer alet-edevatın amacını unutmamız sanki... Müzik yapmayıp sadece tükettiğimiz zaman sorun oluyor. Bol bol çalıp bir şeyler ürettiğimi hissettiğim ekipmanım ile sıkıntı yaşamıyorum mesela. Ama bir de alıp da bir kenarda tuttuklarım yok mu....

Bir açıdan da şanslıyız elbette. Bizim bir şeyler üretme ŞANSIMIZ var; sadece bunu fark etmek bile yetebilir. Oysa öyle ürünler var ki, bunlar sadece tüketilmek ve daha fazla tüketimi pompalamak amacıyla üretiliyor. Gitarı "tüketmek" için bile müzikal açıdan belli bir müzikal birikim veya en azından "heves" gerekiyor.
 
Bence bu konuda esas kriter koleksiyonerliğin hayat standardını etkileyip etkilememesi. Herhangi bi ilgi alanı sosyal hayatı etkileyecek seviyede maddi / manevi hasara yol açıyosa o zaman takkeyi öne koyup düşünmek gerek (bunun en güncel örneği gençlerin bilgisayar bağımlılığı). Kendi adıma kontrolü kaçırmadığım sürece bu işlerle ilgilenmekten rahatsızlık duymuyorum, zira herkesin kendince bi alanda uzmanlaşması gerekiyo bence, ha bu alan mesleğinizle alakalı olursa ne mutlu ama ortalama bi meslekte sadece para kazanmak için çalışıyosunanız amatörce küçük çaplı koleksiyon yapmak çok masum bi sapıklık olabilir ancak. Genel anlamda metalarla duygusal bağ kurmanın sağlıksız olduğunu düşünüyorum, mesela gitarlara isim verip can yoldaşım falan demek, olmazsa olmazınız nedir diye sorana cep telefonunu göstermek... Ne demişler "ağaca yaslanma yıkılır, adama yaslanma ölür." Bunu, arada kendimize hatırlattığımız sürece imkanlar dahilinde koleksiyon yapılabilir.

Not: Daha derine inicem ama gaza gelmiyim diye tutuyorum kendimi. :)
 
Sorunun büyük kısmı, gitara istediği kadar zaman ayıramayan insanların arayı para harcayarak kapatmaya çalışması. İnsan işin öyle olmadığını bilse de kendine hakim olamıyor. Kendimden biliyorum :unsure:

Evde 3 tane gitar var. Bir de 2. el aldığım bir sürü pedal, ıvır zıvır. Gitarlardan biri lisedeyken babanemin bana aldığı klasik gitar. Elimi bile sürmüyorum. Bir tanesi akustik gitar. Onu da akustik gitar sesini çok sevdiğim için almıştım ama ona da elimi sürdüğüm yok. Bazen bir kitaptan bir şeyler çalışırken, elektrodan daha çok zorladığı için çalıyorum, onun dışında da elimi sürmüyorum. Elektroyu da artık günde 1-2 saatten fazla elime alamıyorum. Hatta bazen arkadaşlarla stüdyoya gittiğimizde sololarda şaşırıp rezil falan oluyorum :bag:

İtiraf ettim rahatladım :)
 
bu çılgınlık bende hat safhada hata fetiş durumunda. engelleyemiyorum kendimi. sitelerde ve forumlarda uygun fiyatlı birşeyler bulunca borç harç muhakkak alıyorum. iyi bir gitarismiyim değilim. çalmak için çok vaktimde yok. alıyorum biraz kullanıyorum ve satıyorum. bazen parada kazanıyorum ama en önemlisi değişik gitarlar çalmış ve fikir sahibi olmuş oluyorum. başka eğlencemde yok. işten geldiğimde odamın kapısını açıp gitarlarımı görmek beni mutlu ediyor. akşamları çalıyorum biraz temizliyorum. rahatlıyorum. elimde bir ibanez s1540-ibanez reb beach-gibson sg special- grandmaster -esp eclipse nylon-greco strat var (şimdilik) kötü gitarlarla çalan benden çok daha iyi gitaristler görünce üzülüyorum. sonra odamın kapısını açınca hemen geçiyor hehehee... gitarlarımı seviyorum ( devlet bana yardım elini uzatsın. tedavi olup bu illetten kurtulmak istiyorum.)
 
Aradan itiraflar ve yüzleşmeler de geliyor...:)
Geçenlerde buralarda bir kaç ilan gördüm; hepsi büyük harf ile yazılmış (bu nedenle silinmiş olabilirler) Elemanın biri ekipman ihtiyacı olduğundan bahsediyor ve yardım istiyordu. Böyle şeyler görünce tüketim çılgınlığını daha da bir sorgulamak istiyor insan. Ben kullanmadığım bir kaç ekipmanımı bu şekilde dağıttım geçmişte.
 
Özellikle internet, forum gibi nesnelerle haşır neşir olup bir de işe başlayınca offf!!! Ne GAS tuttu beni anlatamam! Belki de SG saplantım yüzünden gitar olmasa da pedal konusunda accaip GAS'a geldim. Ayda iki, üç, dört, olmadı sat, beş altı devam et.... Gençlikte para da çeşit te az olunca, insanın da acısını çıkaracağı geliyor hani :)

Bir süre sonra baktım gidiş iyi değil, dedim "dur bre adam!". Parayı yine elde tutup GAS'ımı alacak alet edevata bakmaya başladım. "Pedalını Göster" başlığında bu durumumu anlatan resimler mevcut aslında. Seçmeye başlayıp, az ama öz almaya yönelecek iradeyi neyse ki gösterdim sonunda :D

Biraz da kişiliğin, zevklerin ve renklerin zamanla değişmesi, oturması ile alakalı bir durum belki de. Belli bir çizgide karar kılana kadar da denemeden olmuyor. Kimine Boss Super Chorus, kimine de EHX Ploychorus hitap eder ama, bulana dek aramak, denemek te gerek. Temiz, güzel, net bir ton, pedal zincirinde ana sinyali korumak gibi ince hesaplar da var hani işin içinde.

Bu bir aşk, bir çılgınlık, bir iradesizlik belki ama, bence mühim olan kendince bir dengeye oturup, kontrolü ele alıp ihtiyaca göre zevke renge karar verince de orada biter nasılsa GAS. Nereye kadar biter, ne derece biter değişir tabii.

İlk defa ucu bu kadar açık ifadelerle bağladım herhalde bir yorumumu :D
 
Bende de var bundan.Elimdekiyle yetinmeyip alet edevatla uğraşmaktan çalmaya zaman kalmıyor.Pedal amfi cart curt araştırdığım vaktin yarısını gitar çalmaya harcasam ...... olurdum.Altını siz doldurun:)
 
Güzel bir başlık. Daha önce başka bir konuya yazdığım cevaplardan biri, laf ola alınan pahalı ekipmanlar ile ilgiliydi ki, bir anda millet üzerime çullandı. "Ne var yani canı isteyen istediğini alamaz mı, fazla kurcalama bas git" gibi yorumlar almıştım. Bi yahudi fıkrası anlatmaya başlamışken birden kendini havranın ortasında bulmak gibi bir şeydi. Şaşkınlık hala üzerimde.
(Bu arada, evet isteyen istediğin alır. )
 
Güzel bir başlık. Daha önce başka bir konuya yazdığım cevaplardan biri, laf ola alınan pahalı ekipmanlar ile ilgiliydi ki, bir anda millet üzerime çullandı. "Ne var yani canı isteyen istediğini alamaz mı, fazla kurcalama bas git" gibi yorumlar almıştım. Bi yahudi fıkrası anlatmaya başlamışken birden kendini havranın ortasında bulmak gibi bir şeydi. Şaşkınlık hala üzerimde.
(Bu arada, evet isteyen istediğin alır. )

İsteyen istediğini alabilmeli evet. Diğer taraftan, pek çoğumuzun itiraf ettiği üzere, aslında biz mi isteklerimizi kontrol ediyoruz, isteklerimiz mi bizi, orası da belli değil:) Pek çok şeye sahip olmayı arzuluyoruz, ama aslında bunların ne kadarına ihtiyaç duyduğumuz şüpheli. Bütün bu şeylere gerçekten ihtiyacımız olduğuna inandırılıyoruz veya inanmak istiyoruz.
 
Geri
Üst