Bisiklet

ben şöyle bişey aldım. http://www.borabay.com.tr/default.asp?sf=urun&cat=urunDT&urunid=77&marka= çok kaliteli bir bisiklet değil fakat işyerimden bir müşterimiz toptan fiyatına aldığından daha uygun fiyatlı oldu. alt modelde olsa en azından shimano grupset var diye düşündüm. esas cezbeden hidrolik disk olmasıydı. kadro benim boy ve kilomda birisi için gayet uygun. ancak bizikleti aldıkdan sonra kilitli maşanın önemini kavradım. kilolu olduğum için ani firenlerde bisiklet öne çok fazla baskı yapıyor. o zamanki araştırmamla 600 tl ye daha uygun biziklet bulamamıştım. belki fikir verebilir.
 
Evet, pistlere dönüşümüzün şerefine bir güncelleme yapalım. : )

Halen daha kararsızken, kardeşimin de bisiklet istemesi üzerine şu anda daha uygun fiyatlı alternatif olarak gözüken Salcano'yu aldım. Bir kaç ay sonrasında da Sedona alma planım var, ikisini de test edip bir tanesini bizim ufaklığa vereceğiz.

Şansıma, hafta sonları havalar büyük oranda güzel gitti ve bol bol çıkma fırsatı buldum. İlk seferler ev civarlarındaki büyük parkta takıldım; ve cumartesi akşamı bisikleti aldığımdan beri aklımda olan rota için pazar gününde karar kıldım. Kağıthane'den çıkıp Bomonti ve Dolmabahçe tünelleri üzerinden Beşiktaş, Beşiktaş'tan vapur ile Kadıköy, Kadıköy rıhtımdan da Kızıltoprak üzerinden Caddebostan sahil ve son olarak yine sahildeki bisiklet yolundan devam ederek Bostancı yaptım. Dönüş de aynı şekilde.

Öncelikle şunu söylemek lazım, bu rotaya çıkınca anladım yeni nesil bisikletler ile eskiler arasındaki farkları. Amortisör elbette fark yaratmakla birlikte, bence en büyük fark değişen ve gelişen lastiklerden kaynaklanıyor. Eski bisikletler ile rahat çıkılamayan ya da çıkıldığında tüm darbeleri fazlasıyla hissettiğimiz tarzda kaldırımlardan/yükseltilerden o kadar rahat çıkıp iniyorsunuz ki, ilk başta gerçekten şaşırdım. Bunu anlayınca zaten hepten gaza geliyor insan, yorgunluğu filan da kalmıyor.

Dediğim gibi, şansıma dün hava çok güzeldi. Anadolu yakası sakinleri adeta butik bir Anadolu şehri edasında kendilerini sahil boyuna atıp o eşsiz güzellikteki bisiklet yolunda gönüllerince paten/kaykay/bisiklet biniyorlar, köpeklerini dolaştırıyorlar. Avrupa yakasına hapsolmuş biri olarak tekrar bizim tarafın güzelliklerini gördüm ve biraz da iç çektim açıkçası. Yorucu ama güzel bir rota benim yaptığım... Bunun sonrasında Bostancı olan bitiş noktasını Kartal/Pendik olarak uzatabilirim, ya da önümüzdeki sene baharın gelmesiyle birlikte Ada'ya gidebilirim. Kafamda oluşan rotalar ve planlar bunlar.

Keşke daha önce geri dönseymişim diyorum bisiklet sürmeye, bunca senenin özlemiyle insan çok keyif alıyor. Ne mutlu işine bisikletle gidebilen insanlara diyerek, raporumu bitiriyorum.
 
Hayırlı olsun, kazasız belasız kullanın. Anadolu yakası gerçekten farklı, avrupa yakasındaki bisiklet yolu insanı delirtiyor. Bakırköy sahilden Sarıyer'e kadar gittim bir kez, aynı güzergâhı daha kısa mesafeler için de kullanıyorum(Bakırköy-Eminönü vb.), kışın sorun yok ancak yazın mangal dumanından boğulma mı dersiniz, bisiklet yolunu işgal etmiş göbekli-atletli kötü kokan dayılar mı dersiniz, şuursuzca ordan oraya koşan çocuklar mı, 2 kez son anda farkedip kurtulduğum uçurtma ipi mi, yoksa yerden jantlara, aynakola dolanan misina mı? Ne ararsan var... Bir de yanlış anlaşılmasın ancak türbanlı kadınlar zil çalsanız bile sizi duymuyor ya da duymazdan geliyor, bisiklet yolunun tam ortasında yürümeye devam ediyorlar. Hani duyulmayacak gibi bir ses de değil, herkes çekilip yok verse de(istisnasız herkes yol veriyor, sadece türbanlılar bunu yapan, kaç gözlemden bu sonucu çıkarttın diyecek entel samimiyetsiz için yazıyorum, yaklaşık 100) bu karılardan geçit yok. Bir gün yine böyle bir gruba zil çalarak yaklaştım, baktım çekilen yok, eh yerde mavi şeritler var, demek ki yol benim, hiç hız kesmeden sollarından girdim, kasti olarak koydum omzu bayılttım orda bir tanesini ve yoluma devam ettim. İnsanı katil ederler.
 
Teşekkür ederim, eksik olma.

Senin mevzu konusunda; hareket halindeyken nasıl ayarladın onu da omuz vurdun, enteresanmış.

Türban takan kadınlarla ilgili böyle bir durum olduğunu anlatınca aklıma şu geldi, gerçi yine mantıksız gibi bu diyeceğim şey, bu işlerin en koyu kıvamında yaşandığı yerlerden biri Fatih civarıdır. Oraya gidin, erkek olarak yolda yürüyen bir kadına seslenseniz/yol filan sormaya çalışsanız, dönüp size bakmazlar, cevap vermezler. Kafalarındaki dini kurgudan ve namahrem muhabbetinden ileri geliyor bu tavırları. Benzer şekilde, bir kadın onların içindeki bir erkeğe seslense, erkek de aynı şekilde bakmıyor ve cevap vermiyor. Senin başına gelen acaba bu kafa yapısı doğrultusunda bir şey mi diyeceğim ama yani sahile çıkmışsın ve üzerine bisiklet geliyor, niye iki adım kenara çekilmiyorsun anlamak zor.

--

Bakırköy'e uzanan sahil yolunun bilhassa hafta sonlarında aldığı görüntü gerçekten fena. İlk bakışta dünyada kırmızı et kalmayacak sanabilir insan, etle arası olmayan biri ise o görüntü ve koku ile temas ettiğinde direkt düşüp bayılabilir. Öylesine bir mangal sirkülasyonu, öylesine bir palaspandıras pazar eğlencesi durumu hasıl. Misina, uçurtma, kontrolsüz çocuklar... Dediğin gibi tüm bunlardan bolca görülebilir orada.

Gel gelelim, denizin karşısına geç, dediğim gibi butik bir Anadolu şehri durumu var Kadıköy tarafında. Bunun açıklaması şudur ki; senelerdir o tarafta bir alt-kültür oturmuş durumda. Oraya yaya olarak çıkan insanlar nasıl bir ortam olduğunu, bisiklet yoluna girmemeleri gerektiğini biliyorlar. Aynı şekilde, bisikletliler veya patenlileri de yayaların yürüdüğü kısmı (3 metre yan taraftan bahsediyorum) taciz ederken veya çimlerin üzerinde artistik hareketler yaparken göremezsiniz. Caddebostan ile başlayıp taa Pendik/Tuzla'ya kadar uzanan o şerit; Eskişehir gibi, ne bileyim Amsterdam gibi bir yer bisiklet kültürü konusunda...

Bu arada Sarıyer dedin de aklıma geldi; esasında tünelden Dolmabahçe'ye inmişken, Beşiktaş-Ortaköy üzerinden İstinye ve Sarıyer taraflarına uzanmak da bir başka alternatif rota olabilir... Hani Emirgan civarlarında sahilde bisiklet yolu yok fakat kaldırımlar da o kadar dar değil diye anımsıyorum. Pazar kalabalığını ve boğazın coşmaya yatkın rüzgarını da hesaba katmak lazım elbette.
 
Emrah, bi tur versene panpa.

Bu arada dün aradım seni tekila için ama müsaait değildin sanırım, sen aradığında da ben değildim:D

Haftaya bi Ankara turnem olabilir, olmazsa içelim.
 
Her gün hem spor hem de ulaşım aracı olarak bisiklet kullanıyorum. Biraz modifiye edilmiş bir sedona scud bike ve salcano excel kullanıyorum. Bütçeniz müsait ise sedona borla öneriyorum, bir de ince lastik taktınız mı tadından yenmiyor, aksam shimano olsun. Fiyat performans bakımından en iyi markalardan biri Sedona şu an.
Bir de borla dediğimiz en alt modellerindendir. (10modelden alttan 2. gibi düşünün) Ona rağmen mükemmeldir. Ben de sedona kullanıcısıyım modifiye ettiğim bir bisikletim var. 711kullanıcısıyım ve fazlasıyla memnunum. Sedona,trek,geotech gibi markalara geçtiğinizde bianchi,salcano falan boşa hamallık, ağır yük taşımak oldugunu farkediyorsunuz.
 
Borla sonrası 711 üzerinde durmuştum ben de, bu ikisi arasında gidip geliyordum Sedona konusunda. Sanırım aldığımda 711'i alırım fakat yeni seneyi görmek lazım bir.

Şu anda 1. önceliğim ayna ve hız göstergesi taktırmak. Şehir içi sürüşlerde ayna şart... Tünelde de hafif rampa aşağı baya bir hızlandım, insan merak ediyor kaç bastım diye. :D
 
Elimde 1 tane Bisan Action var. Babam 10 sene önce karne hediyesi olarak almıştı. Sağı solu çizikler ile dolu ama hala taş gibi. Ama yeni bisiklet istiyorum ben de. Tercihim muhtemelen Sedona Borla ya da Whistle Miwok 1162D olacak.
 
Ben "Alkol" diyorum, adam hala pedal derdinde iddada tek maçtan kuponun yatar inşallah.

Ulan şimdi hatırladım da bende Beldesan vardı. Bilirsiniz, Beldesan'ın tekerlek sistemi çevirmeli değildir, mandallıdır. Son sürat yardırrıken mandalı açılmıştı da, taklalar halinde asfalt zeminde çakılmıştım lan izleri hala duruyor. Odur budur nerde bi Beldesan marka bisiklete görsem, koşarak uzaklaşırım.
 
Bu arada bahsettiğim bisiklet yolunun bir bölümünde yolun ortasında kocaman bir park demiri var, böyle uzunlamasına, engelli yarış engeli gibi bir demir. Arkadaşla giderken karanlıkta farketmemizle çarpmamız bir oldu, ben son anda freni sıkıp sıyrıldım, arkadaş bodoslama girdi ve üzerinden uçtu. İyi ki kaldırımın tekerlekli sandalye için yapılmış eğimli kısmına düştü, adeta cuk oturdu oraya, yoksa o süratle kafayı patlatıp canından olması işten bile değildi. Bu güzergâhı kullanacakları uyarırım. Araba yanlarından geçerken kapılara dikkat edin, cadde aralarında motosikletli apaçi kebapçı kuryelerine de çok dikkat edin, sağına soluna bakmadan fırlıyorlar, trafik kuralı vb. hak getire.

Purgatory

Omuz atma işi kolay, bisikleti hafif sola yatırıyorsunuz, kıçı selede hafif sağa kaydırıp vücudu da sağa alıyorsunuz, o omuz koyduğunu indirir, dengenizi de kaybetmezsiniz :p
 
Dünden beri sanki ilk kez görüyormuşcasına kroki çalışıyorum; pazar günü bu kez rotamız (şayet havadan yana bir aksilik olmazsa) Eminönü ve Yenikapı üzerinden Yalova Termal'e gidiş-dönüş :cool:
 
Bir ara bisiklet almıyorlardı o hatta, ancak sanırım şimdi 5 lira karşılığı alıyorlar. Gitmeden soruşturun derim.
 
Evet ona baktım; dış hat deniz otobüslerine almıyorlar fakat dış hat büyük feribotlara ve iç hat deniz otobüslerine alıyorlar. İç hat için 3, dış hat için 5 liraymış; iskelede ödeniyormuş. Aradım konuştum, bisikletler yolcu salonunun dışında ayrı bir yere konuluyormuş feribotun içinde. Bakalım bir aksilik olmazsa yapacağım, pazar günü sabahında gelmek bilmeyen otobüsleri kös kös bekleyeceğime basarım Eminönü üzerinden giderim Yenikapı iskelesine. : )
 
yukarda bir arkadaş kararsız kalmış kullan biri olarak bilgi vereyim. ben sedona borla kullanıyorum 1.5 senedir bütün ulaşımımı tamamen bisikletle sağlıyorum ve oldukçada hor kullanıyorum.çok güçlü hor kullanımdan ötürü arka dış lastik 1.5 ayda 1,3 ayda bir arka dişli eriyor :D zincir kopartıyorum 2 3 ayda bir :D gibi gibi. buna ramen kadrosu çok kaliteli hertürlü gerilime dayanıyor alırkan alaminyum alaşım olduğu için biraz korkmuştum ama şuan çok rahatım :) daha bugün taksimde motorsikletle kafa kafaya girdim :) banamasın demedi ön çatal :D
 
Extrem aksiyon mu arıyorsunuz? Bungee-jumping, hayır, skydiving, hayır, travestilere "baba malafat kaç cm, kaldırabiliyon mu?" deyip kaçmak, hayır! Bağcılar caddesinde bisiklet sürmek, kesinlikle evet. Bu gün bir minibüs tarafından sıkıştırılırken aynı zamanda sağ taraftan önüme bir hatun fırladı, 21-22 yaşlarında hoşça bir bağyan, haliyle duramayıp tosladım, can havliyle eller memelere gitti (nasıl oldu demeyin, gitti işte :eek:), çok özür dilerim bir şeyiniz var mı vb. diyerek endişe dolu bakışlarla gelecek tepkiyi bekliyordum ki hatun "benim bir şeyim yok sana bir şey olmasın yakışıklı" dedi. Aga bu nasıl bir özgüvendir, kızın boyu neredeyse yarım kadar, hafif tırsmış bir şekilde sırıtarak uzaklaştım.
 
Extrem aksiyon mu arıyorsunuz? Bungee-jumping, hayır, skydiving, hayır, travestilere "baba malafat kaç cm, kaldırabiliyon mu?" deyip kaçmak, hayır! Bağcılar caddesinde bisiklet sürmek, kesinlikle evet. Bu gün bir minibüs tarafından sıkıştırılırken aynı zamanda sağ taraftan önüme bir hatun fırladı, 21-22 yaşlarında hoşça bir bağyan, haliyle duramayıp tosladım, can havliyle eller memelere gitti (nasıl oldu demeyin, gitti işte :eek:), çok özür dilerim bir şeyiniz var mı vb. diyerek endişe dolu bakışlarla gelecek tepkiyi bekliyordum ki hatun "benim bir şeyim yok sana bir şey olmasın yakışıklı" dedi. Aga bu nasıl bir özgüvendir, kızın boyu neredeyse yarım kadar, hafif tırsmış bir şekilde sırıtarak uzaklaştım.
15 dakika kadar güldüm hocam :D
 
Hahahah, abla sana iş koymuş Alshain, haydi bakalım hayırlısı. :D

Hafif ateş ve İstanbul'da çıkış saatimde yağan yağmur yüzünden pazar günkü Yalova seferini iptal ettim, ulaşımı taksiyle sağlamak zorunda kaldım. Havalar güzelleştiğinde yapacağım bunu.

Yalnız, tam emin olmamakla birlikte, sanırım benim arka fren ötmeye başladı yahu. İstikrarlı bir ses değil ama sinir bozucu olur eğer devam ederse. Yokuşlarda filan kullandık ondan mı oldu acaba...
 
Geri
Üst