Unutulmaz film replikleri

-dinle nasihat vermeyi sevmem ama sana hayatla ilgili bir iki tavsiyede bulunacağım. hayatında pek çok beş para etmez insan olacak. seni üzerlerse, bilesin ki bunun nedeni sadece kendi aptallıklarıdır. onlara tepki verirken sakın onlar gibi olma. dünyada intikam ve kinden daha kötü bir şey yoktur. başını daima dik tut. ve kendine karşı da hep dürüst ol.

(persepolis)
 
Aşağıya, Smallville'in tipik diyaloglarını yazıyorum. Bütün diziyi de özetlemiş oluyorum aslında ama... neyse.

Tipik Sahne 1: ''Luthor'lar Karşılaştığında''

Lionel Luthor: Oğlum, bak sana ziyarete geldim, seni hoşbeş etmeye geldim... bu kısvenin altında kirli işler peşindeyim, bir merhabalaşalım geçeceğim o kısmına.
Lex Luthor: Baba, benim çocukluğumu 123456549034 şekilde mahvettin ve bugün 234312'incisinden bahsedeceğim sana.

Tipik Sahne 2: ''Clark ve Chloe yan yanayken''

Chloe: Claaark Lana'yı seeeviiiyoooo, Claaaark Lana'yı seeeviiiyoooo... bir de bana baksa diyorum artık ama beni arkadaş olarak görüyor sırf...
Clark: Ha, ne?
Chloe: Yok bişey. Eee, Lana'ya karşı olan hislerin bugün nasıl bir atraksiyona gidecek?

Tipik Sahne 3: ''Clark ve Babası''

Clark: Ya baba yaa, ben uzaylıyım en nihayetinde, tamam mı - normal olmak istiyorum, hem bak sizi de tehlikeye atıyorum hep...
Jonathan Kent: Oğlum, bak, sen bizim oğlumuzsun ve eğer sebze olsaydın da seni severdik ki zaten feci derecede otsun. Gel sana babacan bir tavsiye vereyim her bölümde yaptığım ve zıbarana kadar yapacağım gibi... ayrıca o Lex'e de dikkat et bakayım.

Tipik Sahne 4: ''Meteorlar Tarafından Mutasyona Uğratılmış Genç ve Clark''

MTMUG: (mutasyonu ile bağlantılı bir kelime oyunu)
Clark: (sessiz)

(dövüş ve Clark'ın zaferi)

Tipik Sahne 5: ''Clark ve Lex''

(Girizgah: Lex, Clark'ın 'sırrını öğrenmek' için bir iş çevirmiş ve, kolpa bir entrikacı olduğu için, belli etmiştir. Arkasından çevrilen işi öğrenen Clark, direkt Lex'in çalışma odasına dalar - iki kapıyı birden açarak)

Clark: Nasıl yaparsın, Lex!? Sana güvenmiştim! Seni bir daha görmek istemiyorum!
Lex: Clark, n'olursun bunu bana yapma, sen benim tek arkadaşımsın... n'olur bir şans ver bana, valla billa, Kuran çarpsın ki bi daha yapmiicammm...
Clark: Peki. Ama bir daha yapma böyle bir şey.
Lex: İnan bana bir daha asla yapmayacağım.

(Clark çıkıp gider ama çalışma odasının dışına çıktığı anda Lex, elinde yaklaşık olarak bir 1728973218 Clark'ın sırrını öğrenme planı daha olduğunun ve bir sonrakine hemen geçeceğinin sinyalini verir.)

Tipik Sahne 6: ''Clark ve Jor-El''

Jor-El: ''Kal-El, insanlar zayıf ve sen onları ele geçirmek için oraya gönderildin, imparator olmak için. Kaldır poponu ve ele geçir kahrolası gezegeni be!''
Clark: ''Hayır! Ben onları koruyacağım!''
Jor-El: ''Ha, ayrıca, Clark...''
Clark: ''Efendim?''
Jor-El: ''BEN SENİN BABANIM!''
Clark: ''HAYIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIR...''

Tipik Sahne 7: ''Lex Luthor ve Herhangi Bir Karakter''

HBK: ''Oooo, Lex Luthor teşrif etmişler...''
Lex: ''Yapma allah aşkına ya... ben de sizin gibi normal bir gencim: psikopatım, sosyopatım, babamı katletmek istiyorum, deliler gibi zenginim, karanlık işlerde parmağımı geç kollarım var ve ayrıca entrikacıyım... tipik bir Smallville genciyim en nihayetinde.''

Tipik Sahne 8: ''Clark Güçlerini Kaybeder (Yine)''

Clark: ''Şimdi bunca bölümdür ah bir normal olsam geyikleri çekip durdum da, konu üreticilerin... şey, meteorların yarattığı ucubeler de mantar gibi bitiyor hala... aslında normalken insan gibi tadını çıkartabilirim hayatın ya, sosyalleşebilirim, Lana'yı sevebilirim falan... iyi bir şey bu...''

(derken Clark o ya da bu şekilde, güçleri olmadan anca bir çiftçinin uzaydan gelen evlatlık oğlu olduğunu fark eder)

Clark: ''Öhöm... bakalım... güçlerim olmasa da dalacam herife tamam ya... elbet dövüş esnasında bir şey olacak ve güçlerim geri gelecek zaten...''

(netekim gelir de.)

Eveeet, feci dolmuşum Smallville söz konusu olunca. Bu arada, kusura bakmayın, ama diziyi izlememiş olanların tadı kaçar bundan sonra zira dizinin bütünü bu tat ile geçiyor.

Kaldı ki,

BONUS SAHNE: ''Clark ve Lex, Tartışmazken''

Clark: ''Bugün olanlar şöyleydi böyleydi hedeydi hödöydü... ama bana şöyle bir etkisi oldu.''
Lex: ''Clark, şimdi sana, babamın hayatımı 123456549034 şekilde mahvetmiş olduğunu hatırlatıp, 7564234'uncusundan bahsederek onu konuya bağlayacağım...''
 
Süper yazmışsın. 1,5 sezon filan izlemiştim o diziyi, yani bu kadar olur. O denli nasıl katlandım onu bile bilmiyorum, nefret ettim resmen.

Full Metal Jacket'dan:

I am hard but I am fair. There's no racial bigotry here... I do not look down on niggers, kikes, whops or greasers: Here you are all equally worthless...
 
Esasında bu tip replikler daha ilk saniyeden belli ediyor kendini. Burn After Reading'de Brad Pitt konuşurken yere yapıştım:

- I thought you might be worried... about the security... of your shit...
 
Cantstandya demiş ki:
Esasında bu tip replikler daha ilk saniyeden belli ediyor kendini. Burn After Reading'de Brad Pitt konuşurken yere yapıştım:

- I thought you might be worried... about the security... of your shit...

Daha fragmanda yardırmıştı. :LOL: Aynı ayarda bi' de şeyi söylemek lazım:

Put up a note? "Highly classified shit found: Raw intelligence shit, CIA shit?" Hello, anybody lose their secret CIA shit? I don't think so!

Bir de..

Appearances can be... deceptive. :LOL:
 
Gece gece koptum yahu, ben de filmi izlerken o sahne benim mideme agrilar girmesine sebep oldu. Brad Pitt`in karakterinin agzindan cikan her sey aslinda burada sadece tek söylesen sacma olabilecek, ama filmde izlerken cok manyak gulduren seylerdi. Bu arada filmde John Malkovich`in yagdirdigi hakaretler de az degildi :D

Bir tane replikte benden gelsin, John Malkovich filmin basinda isten kovulurken bir tane hakarette yaninda onu alkolik olmak ile suclayan adama atiyor...

You are a mormon. Compared to you we all have a drinking problem..
 
Ocean's Eleven'da Brad Pitt'le yaşlı adamın (filmdeki adını hatırlamıyorum) köpek yarışlarını izlerken çekilen sahne. Brad Pitt adamı, ekibe katılması için ikna etmeye çalışmaktadır. Adam portakal yemektedir.

Brad Pitt: O portakal niye?

Adam: Doktorum vitamin almamı söyledi.

Brad Pitt: Öyleyse vitamin al.
 
Forest Gump

*Ve Biz Yine Jenny'le köfte ve patates gibi olmuştuk.

*Ve Jenny gittikten sonra hiç neden yokken koşmaya başladım.Hazır koşmuşken kasabanın sonuna kadar koşim dedim.hazır kasabanın sonuna kadar koşmuşken okyanusa kadar koşmaya başladım.Tam 3,5 yıl koşmuşum.İnsanlar neden koştuğuma nedenler yüklemeye çalıştılar nedensiz koşabileceğime anlam veremiyorlardı.herneyse ben anlamam böyle şeylerden.....

*Teğmen Den : Ben eskiden teğmen Den'dim(bacaklarını kaybettikten sonra)
Forest Gump : Sen hala teğmen Den'sin

*Jenny'nin neden geri geldiğini bilmiyordum belki artık gidecek yeri kalmamıştı ya da yorulmuştu herneyse neden geldiği umurumda değildi önemli olan yanımda olmasıydı.
 
Türkiye'nin kurtuluşunu anlatan "Kurtuluş" filminden.

İngiltere'nin İstanbul konsolosu, Mustafa Kemal ile gayri resmi yollardan görüşmek istemektedir. Bunun için Kızılay Başkanı (Hamit Bey) çağrılır ve görüşülür. Kızılay Başkanı, Mustafa Kemal'in, kapitülasyonlar kaldırıldığında görüşmeyi kabul edeceğini bildirir. Konsolos kızar ve çıkar.

Orada bulunan Padişah temsilcisi şöyle der: Hamit Bey, hiç Britanya gibi büyük bir ülkeye ön koşul ileri sürülür mü?

Hamit Bey: Hiçbir devlet haysiyetimizden daha büyük olamaz.
 
Geri
Üst